Bağış: Önemli olan fasıl açmak değil, zihin açmak

Bakan Bağış, Eminönü'ndeki İTO binasında kurulan İstanbul AB Bilgi Merkezinin açılışında konuştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB sürecinin en önemli boyutunun; fasıl açmak değil, zihin açmak olduğunu belirterek, "Biz gerek Türkiye'deki gerek Avrupa'daki zihinleri açma sürecini gerçekleştiriyoruz" dedi.

Egemen Bağış, İstanbul Ticaret Odası ve AB Türkiye Delegasyonu arasında imzalanan protokol kapsamında, Eminönü'ndeki İTO binasında kurulan İstanbul AB Bilgi Merkezinin açılışında konuştu.

İTO'nun kuruluşunun 128'inci yıl dönümünü kutlayan Bağış, "Avrupalı muadillerimi İstanbul'da ağırlarken, Kapalıçarşı ve Mısır çarşısını gösteriyorum. Bakın 'Ticaret burada başladı. Kapalıçarşı dünya tarihinin en eski alışveriş merkezi. Müzakerelerin icadı burada başladı. Bizimle müzakere yaparken bunu aklınızdan çıkarmayın' diyorum" dedi.

Doğunun en Batılı, Batının da en Doğulu şehri olan İstanbul'un Avrupa'nın ve Asya'nın bir araya geldiği; kıtaların, medeniyetlerin, dinlerin, enerji kaynaklarının, farklı hayat yaklaşımlarının birleştiği nokta olduğunu belirten Bağış, "Bu yüzden ben İstanbul'suz bir AB düşünemiyorum, Avrupalıların da İstanbul'suz mutlu olabileceklerine inanmıyorum" görüşünü dile getirdi.

Türkiye'nin AB müzakerelerine başladığı 1959 yılından çok farklı bir noktada bulunduğunu kaydeden Bağış, Türkiye ile İspanya arasında çok büyük benzerlikler bulunduğunu, 30 yıl önce Türkiye'de Kafka'nın ve Dostoyevski'nin kitaplarının toplatılıp yakıldığını, İspanya'da da albayların meclisi basıp milletvekillerini rehin aldığını anlattı.

Bugün her iki ülkenin de demokrasi ve ekonomilerinin çok güçlü olduğunu kaydeden Bağış, iki ülke başbakanlarının "Medeniyetler İttifakı"na eş başkanlık ettiğini anımsattı.

İspanya'nın AB'nin yeni dönem başkanı olduğunu anımsatan Bağış, AB sürecinde benzer tecrübeleri bulunan İspanyol dönem başkanlığından çok büyük beklentiler içinde olduklarını söyledi.

Bağış, İspanya'nın dönem başkanlığı içinde mümkün olduğu kadar fasıl açmaya çalışacaklarını vurgulayarak şöyle konuştu:

"Ama Türkiye'nin AB sürecinin en önemli boyutu fasıl açmak değildir, zihin açmaktır. Biz gerek Türkiye'deki gerek Avrupa'daki zihinleri açma sürecini gerçekleştiriyoruz. Ülkemizde çok ciddi dezenformasyon kampanyaları var. AB'yi olduğundan çok farklı bir şey, kötü bir şey gibi göstermeye çalışan, Anadolu'daki gençleri ve insanları etkilemeye çalışan direnç odakları var. Demokratikleşmeye, özgürleşmeye, şeffaflaşmaya ve zenginleşmeye direniyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok. Türkiye her geçen gün daha da demokratik, müreffeh, zengin, şeffaf ve saygın ülke olma yolunda azim ve kararlılıkla ilerliyor. Çünkü bu ülkenin insanı her şeyin en iyisine layık."

"Vizyonu sınırlı siyasiler"

AB üyesi ülkeler içinde Türkiye'ye direnç gösteren, bazı vizyonu sınırlı siyasiler bulunduğunu kaydeden Bakan Bağış, onların da dirençlerinin kırılması gerektiğini söyledi. Bağış, "Ortalama yaşı 28 olan, genç, dinamik, eğitimli 72 milyonluk nüfusu olan, enerji kaynaklarının kesişim noktası olan, barışın, diyaloğun merkezi haline gelen Türkiye'nin AB üyesi olduğu gün, onların bazı konularda önüne geçebileceğinden endişe ettikleri için direnç gösteriyorlar. Bu dirençlerin hiçbirine pabuç bırakacak, havlu atacak niyetimiz de yapımız da yok" diye konuştu.

Muhalefete anaysa çağrısı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, AB sürecinin demokrasiyi gittikçe güçlendirdiğini kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Muhalefet partilerine bir çağrıda bulunuyorum: AB standartlarında bir anayasaya kavuşmak için bütün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları nasıl bir Türkiye tasavvur ediyorlarsa, onu anlatan bir anayasa taslağı hazırlasınlar. Anayasalar ülkelerin nasıl yönetilmesi gerektiğini belirten belgeler değildir, nasıl bir ülke hayal edildiğini ortaya koyan belgelerdir. Görelim bakalım, hangi siyasi partilerimiz, sivil toplum kuruluşumuz, örgütümüz ne kadar demokratik, şeffaf bir Türkiye arzuluyor. Kendinden farklı olanların hakkını hukukunu ne kadar savunabiliyor."

Yalçıntaş: Süreç son derece yavaş ilerliyor

Odanın, 128 yıldır uluslararası ilişkilere büyük önem verdiğini, İstanbullu tüccarın, uluslararası bir aktör olması için çalıştığını anlatan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinin İTO için farklı bir önemi bulunduğunu da belirtti.

Yalçıntaş, bu süreçte aktif rol almaya çalıştıklarını belirterek, projelerden eğitimlere, danışmanlıktan lobiciliğe kadar her şekilde iş alemi ile AB arasında köprü olmaya çabasında olduklarını söyledi.

Halkın AB konusunda bilgilendirilmesinin önemine işaret eden Yalçıntaş, bu kapsamda kurulan merkezlerin 16'ncısının İTO bünyesinde faaliyete başlayacağını bildirdi.

İTO'ya günde 6 bin, yılda 2 milyon ziyaretçi geldiğini belirten Yalçıntaş, "Biz İstanbul iş aleminin sesiyiz, en önemli başvuru merciiyiz. Böyle bir merkezin İTO'da olması bizler için çok önemli" dedi.

Türkiye'nin AB müzakere sürecinin 27 ülkenin onayıyla başladığını anımsatan Yalçıntaş, "Bu süreç son derece yavaş ilerliyor. Bunun Türkiye'den, AB'den kaynaklanan sebepleri var. Ama iş alemi olarak şunu söylüyoruz: Bu süreç, temelinde teknik bir süreçtir. Siyasi mülahazalarla önünün tıkanması çok da arzu edilen bir şey değildir" diye konuştu.

Avrupa-Türkiye ilişkilerine baktığında aklına Yunanlı şair Kavafis'in antik çağlarda yaşayan bir gezgini, savaşçıyı anlattığı şiiri İthaka'nın geldiğini anlatan Murat Yalçıntaş, şöyle devam etti:

"Gezgin, uzaklardaki güzel şehir İthaka'ya kavuşmak için yolculuğa çıkıyor. Uzun yıllar sonra İthaka'ya ulaşan gezgin, bakıyor ki şehir duyduğu gibi altından, gelişmiş, bilginin kaynağı bir şehir değil, normal, belki de biraz köhne bir şehir gibi... Gezgin önce 'Bütün hayatımı bu şehre ulaşmak için mi harcadım? Boşuna mı geçti hayatım?' diyor, sonra da 'Hayır, hayatım boşuna geçmedi. Önemli olan İthaka'ya ulaşmak değil, bu yolda öğrendiklerim, kazandıklarım' diyor. Kavafis şiirinde bunu anlatıyor.

Ben de Türkiye'nin AB yolculuğunu böyle görüyorum. Bizler için de hedef, ulaşılması gereken yer, yüzde yüz AB üyeliği değil. Ulaşmak istediğimiz AB üyeliği yolunda Türkiye'nin kazanımları, müreffehliği, standartlarının yükselmesi, dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olması. Türkiye bu standartları yakaladıktan sonra, arkasından üyelik gelebilir, gelmeyebilir. Önemli olan yolculuktur."