Bali'de demokrasi dersi

Başbakan Erdoğan, Bali'deki Demokrasi Forumu'nun açılışındaki konuşmasında, "Bugün artık demokrasi başta olmak üzere tüm bu kavramlar konusunda yeni bir muhasebeye ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


 

BALİ - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar artık belirli bölgeye, belirli bir gruba değil, bütün dünyaya ait ortak değerler haline geldi. Bugün artık demokrasi başta olmak üzere tüm bu kavramlar konusunda yeni bir muhasebeye ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen 5. Bali Demokrasi Forumu'nun açılış oturumunda konuştu.

Endonezya'yı; demokrasinin küresel gündemde öne çıkarılması hususunda gösterdiği çabadan dolayı kutlayan Erdoğan, Asya Pasifik Bölgesi başta olmak üzere tüm dünyada yoğun ilgi gören Bali Demokrasi Forumu'nun önemli işleme sahip olduğuna inandığını kaydetti.
Yüksek ekonomik kalkınma ve hızlı sosyal dönüşüm içindeki Asya'da, demokrasinin tüm kurum ve değerleriyle yeni bir süzgeçten geçirilmesi sürecinin yaşandığına işaret eden Başbakan Erdoğan, "Önümüzdeki yüzyılda küresel, ekonomik, stratejik dengenin Asya eksenli olacağını düşünüyorum. 21. yüzyılın Asya yüzyılı olacağı düşünülüyor" dedi.

Endonezya'nın yüzlerce farklı dilin konuşulduğu, çok sayıda etnik grubun bir arada yaşadığı bir ülke olarak son 10 yılda demokratik kurumların inşasında büyük başarı sergilediğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Endonezya'nın demokrasinin ilerletilmesi konusunda bölgesindeki liderliğini de takdirle izliyoruz. Endonezya'nın milli idealinin bizim de tarihi tecrübelerimizden süzülüp gelen bir ilkeyi ifade eden, çokluk içinde birlik olması elbette rastlantı değildir. Bu esasında ülkedeki farklılıkları zenginlik olarak görüp, buradan doğan dinamizmi ekonomik kalkınmayla, demokrasinin inşasına başarıyla yönlendirme iradesine işaret ediyor. Dünyanın en yoğun Müslüman nüfusuna sahip olan Endonezya, etnik ayrımcılık, fanatizm ve terörizm gibi günümüzün önemli meydan okumalarına en iyi cevabın daha fazla demokrasi ve daha çoğulcu bir toplum idealiyle verilebileceğini gösteren iyi bir örnek olmuştur.
Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar artık belirli bölgeye, belirli bir gruba değil, bütün dünyaya ait ortak değerler haline geldi. Bugün artık demokrasi başta olmak üzere tüm bu kavramlar konusunda yeni bir muhasebeye ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz. Çünkü küreselleşme olgusu ekonomiden siyasete, sosyal hayattan kültüre kadar her alanda oyunun kurallarını kökten değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor. Bu değişimin dinamiklerini doğru şekilde kavrayan demokratik sistemlerimizi, buna uyarlamak mecburiyetindeyiz. Geniş katılımlı çoğulcu toplum modelleri için yönetenlerle yönetilenler arasında yeni sosyal anlaşmalara ihtiyaç var."

"Küresel ekonomik kriz, yerleşik demokrasileri önemli bir sınava tabi tutuyor"

[PAGE]

"Küresel ekonomik kriz, yerleşik demokrasileri önemli bir sınava tabi tutuyor"

Başbakan Erdoğan, günümüzde demokratik süreçlerin kapsayıcı, şeffaf, hesap verebilir, hukukun üstünlüğünü esas alan ve azınlıkların haklarını gözeten bir şekilde oluşturulmalarının artık kaçınılmaz bir gereklilik olduğuna dikkati çekerek, "Bu şu demek değildir; azınlıkların, çoğunluklara tahakküm etmesi değildir. Çünkü, demokrasinin tanımı bu olamaz. Ancak çoğulluğun da azınlığın tahakkümü hakkını vermez" dedi.

Günümüzde demokratik işleyişte aktörlerin çok çeşitlendiğini, sosyal hareketliliğin yükseldiğini, çıkar gruplarının demokratik işleyişi etkileme kapasitelerinin arttığını ve bireyin tek başına dahi önemli bir siyasi aktör haline gelebildiği bir dönemin yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu gerçekler bizi demokratik yapılarımızı daha eşitlikçi, çoğulcu ve insanı temel alan bir niceliğe kavuşturmaya yöneltiyor. Bununla birlikte mevcut sistemlerin bu yeni ihtiyaçlara ne kadar uyumlu olduğu önemli bir soru olarak karşımızda duruyor. Örneğin uzun bir süredir devam eden küresel ekonomik kriz, yerleşik demokrasileri önemli bir sınava tabi tutuyor. Gelişmiş batılı ekonomiler ve sosyal devlet modelleri küresel kriz karşısında ciddi şekilde sarsılmıştır.
Demokratik yapılara duyulan güvensizliğin artması ve seçimlere katılım oranlarının düşmesi aşırılık yanlılarının giderek tüm siyasi sistemleri etkileyebilecek güce ulaşmalarına yol açıyor. Bunun bir değerler krizine dönüşmemesi ve demokratik dokunun korunabilmesi için toplumların demokrasiye olan inancının yükseltilmesi gerekiyor. Küresel değerlerden taviz vermeden ancak ülkelerin, toplumların gerçek sorunlarına çözümler üretebilen, etkin ve adil bir demokrasi anlayışına ihtiyaç var. Bu değişim, uluslararası sistem açısından da gerekli."

"Bölgemize ve dünyada yoğun gayret içerisindeyiz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, insanların demokrasiye sadece kendi ülkeleri içinde değil uluslararası düzeyde de ihtiyaç duyduklarını, bu süreçte gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere büyük görevler düştüğünü anlatarak, bu ülkelerin dünya ekonomisindeki artan paylarına, bölgesel düzeyde belirginleşen öncü konumlarına paralel şekilde küresel düzeyde de daha fazla sorumluluk almaları gerektiğini ifade etti.

Endonezya'nın bölgesinde demokrasi konusunda gösterdiği liderliğin bir başka örneğini de Türkiye'nin bölgesinde gösterdiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz de Türkiye olarak aynı sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz. Demokratik, eşitlikçi, kapsayıcı, en önemlisi adil bir yeni küresel düzenin oluşturulması için bölgemizde ve dünyada yoğun gayret içerisindeyiz.

Bu doğrultuda, geçtiğimiz ay İstanbul'da siyasetten ekonomiye, dinden sanata kadar küresel düzeyde adalet temasının tartışıldığı İstanbul Küresel Forumu'nu gerçekleştirdik. Günümüzde küresel düzlemde karşılaştığımız birçok sorunun temelinde siyasi ve ekonomik adaletsizlikler yatıyor. Bu husus son yıllarda dünyamızda yaşanan çatışmalarda meydana gelen artışı dikkate aldığımızda daha da önem kazanıyor. Günümüzde konvansiyonel nitelikli çatışmalara ilaveten terörizmden organize suçlara, siber tehditlerden nükleer silahların yayılmasına, küresel gıda arzı ve fiyatlarıyla ilgili sıkıntılardan iklim değişikliğine kadar her alanda sorunların niteliği ve boyutu sürekli değişiyor. Bu da biz etkin ve adil bir küresel sistemi hayata geçirme konusunda daha çok gayret göstermeye yöneltiyor."

 

[PAGE]

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Birleşmiş Milletler (BM), artık insanlığın geleceğini tehdit eden, umutlarını körelten korkuları ortadan kaldırabilecek bir liderlik sergileyemiyor. Biz, BM'nin, bütün insanlığın hukukunu koruyacak, uluslararası toplumu ortak değerler ve adalet temelinde örgütleyecek şekilde yeniden yapılanması gerektiğini savunuyoruz. BM'nin hem vizyonu hem de yapısı yenilenmek zorundadır" dedi.

Başbakan Erdoğan, Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen 5. Bali Demokrasi Forumu'nun açılış oturumunda yaptığı konuşmada, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası kuruluşların küresel sorunlar karşısında yetersiz kaldığını söyledi.
"Başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere Somali'de, Myanmar'da, Suriye'de sınavlar veren küresel yapıların, sorunların çözümü karşısında maalesef yetersiz kaldıklarını görüyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, bu durumun küresel yapıların etkinlik ve meşruiyetlerini her geçen gün aşındırdığını ifade etti.

"Dünya 5 tane daimi üyenin iki dudağının arasına bırakılamaz"

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Üzülerek ifade etmek zorundayım ki BM artık, insanlığın geleceğini tehdit eden, umutlarını körelten korkuları ortadan kaldırabilecek bir liderlik sergileyemiyor. İnsanlığın küresel barışı özlediği, sembol bir kurum olarak ortaya çıkan BM'nin uluslararası meşruiyetin ve adaletin tesisinde daha etkin olması gerekiyor. Dünya, 5 tane daimi üyenin iki dudağının arasına bırakılamaz, eğer tüm dünyayı biz 5 tane daimi üyenin iki dudağı arasına bırakacak olursak işte burada insanlık her geçen gün kan kaybeder.

Yanı başımızda Suriye'de şu anda ölen insanların sayısı 50 bine ulaştı. Sadece benim ülkeme sığınan insan sayısı 110 bin. Çadır ve koyteyner kamplarda, 60 bini de kendi imkanlarıyla evlere göç etmiş durumda... 2.5 milyon insan kendi ülkesinde evlerinden ayrı yaşıyor, uçaklardan bombalarla insanlar öldürülüyor. BM nerede? BM, 5 tane daimi üyenin iki dudağının arasından vereceğe karara bağlı. Bunun için biz, BM'nin, bütün insanlığın hukukunu koruyacak, uluslararası toplumu ortak değerler ve adalet temelinde örgütleyecek şekilde yeniden yapılanması gerektiğini savunuyoruz. BM'de, Güvenlik Konseyi'nde tüm insanlığın temsilcilerinin bulunması lazım, tüm kıtaların temsilcilerinin bulunması lazım, tüm inanç gruplarının temsilcilerinin bulunması lazım. BM'nin hem vizyonu hem de yapısı yenilenmek zorundadır."

"Suriye rejimi, BM sisteminden cesaret almaktadır"

[PAGE]

"Suriye rejimi, BM sisteminden cesaret almaktadır"

Başbakan Erdoğan, "Suriye rejimi, BM sistemindeki tıkanıklıktan cesaret alarak kendi halkına karşı yaptığı vahşeti sürdürmektedir. Bu insanlık dramı karşısında hareketsiz kalmayı sadece uluslararası dengeler ile açıklamak vicdanları tatmin etmeyeceği gibi bizleri tarih önündeki sorumluluğumuzdan da kurtaramaz" dedi.
Türkiye olarak Suriye'de halkın meşru talep ve beklentileri doğrultusunda tüm etnik ve dini grupların temsil edileceği bir yönetime geçilmesini arzu ettiklerini yineleyen Başbakan Erdoğan, "Sadece Suriye'de değil, Orta Doğu'da veya insanların dikta rejimlerinin şiddeti altında acı çekerken kimse kendi ülkesinde, kendi toprağında huzur içinde yaşayamaz" diye konuştu.
Dünyada acılar sürerken küresel sistemin işleyebileceğini ve kendi sınırları içerisinde kaygısız şekilde demokrasinin nimetlerinden yararlanabileceğini düşünenlerin büyük bir yanılgı içerisinde olduğu belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye olarak biz sadece Suriye'de değil dünyanın neresinde olursa olsun insani sorunlara çözüm üretme yolundaki sorumluluklarımızın bilinciyle hareket ediyoruz. Bu doğrultuda Somali'de 20 yıldan fazla süren karışıklık ve insanlık dramı karşısında hareketsiz kalan uluslararası camiayı sorumluluk almaya teşvik etmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Şu anda Somali ile ilgili gayretlerimiz devam ediyor.

Aynı şekilde Myanmar'da devam eden sıkıntılar ne yazık ki tarif edilemeyecek derecede ileri safhaya gelmiştir. Rohingya Müslümanlarının içinde bulunduğu duruma kayıtsız kalmamalıyız, bunu insani bir görev alarak hatırlatmak istiyoruz. Biz, ülkemizin şefkat elini oraya da taşıdık, fakat uzanan şefkat ellerine dahi müsaade edilmiyor. Tüm bu çalışmaları sadece insani sorumluluğumuz gereği olarak yürütüyoruz. Endonezya ve Türkiye gibi yükselen güçlerin öncülüğündeki benzeri çabaların tüm uluslararası topluma örnek olmasını diliyorum."

"Küresel ekonomik kurumlar da reform sürecinden geçmeli"

Başbakan Erdoğan, soğuk savaş sonrasında başlayan yeni dünya düzeni arayışlarının da halen devam ettiğini, dünyada ekonomik sikletin giderek hızlanan bir şekilde batıdan doğuya, kuzeyden güneye kaydığını ve küresel yapıların bu değişime ayak uydurmakta zorlandıklarını belirtti.
"2. Dünya Savaşı sonrasındaki küresel ekonomik dengeleri yansıtan kurumların kapsamlı bir reform sürecinden geçerek günümüzün ekonomik gerçekleriyle uyumlu hale getirilmeleri şarttır" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede G-20 oluşumu geniş tabanlı temsil yeteneği, esnek karar alma mekanizmaları ve şeffaf yapısıyla sadece ekonomik alanda değil, her bakımdan geleceğin küresel düzeni için önemli bir örnektir. Yükselen güçler arasında yer alan ülkemiz aynen Endonezya gibi G-20'nin aktif bir üyesi olarak küresel sorunların çözümüne yapıcı katkı sağlama gayreti içinde bulunuyor. 2015 yılında dönem başkanlığını devralacağız G-20'nin az gelişmişlik ve gelir dağılımı sorunları başta olmak üzere küresel meselelerde daha fazla sorumluluk üstlenmesine çalışacağız.
Benzer bir şekilde IMF'nin de kapsamlı bir reform sürecinden geçmesi gerektiğine inanıyoruz. Ekonomi alanındaki yeni kurumsal düzenlemeler hayata geçirilirken küresel gelir dağılımının düzeltilmesi, yoksullukla etkin mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri gibi konulara öncelik verilmeli. Kalkınma ile güvenlik arasındaki bağ hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Bu çerçevede kitlesel yoksulluk ve yaygın adaletsizlik duygusu dünyadaki en önemli istikrarsızlık unsuru olmaya devam ediyor. Yeni küresel yapılar, bu gerçek göz önünde bulundurularak oluşturulmalı. Bunun için özellikle Türkiye olarak son dönemde sürdürülebilir ve güvenli kalkınma çabalarında aktif bir rol üstlendik, bunu da devam ettireceğiz."
Kalkınmanın en temel insan hakkı olduğuna inandıklarına işaret eden Başbakan Erdoğan, BM başta olmak üzere kalkınma meselesinin bütün uluslararası platformlarda savunuculuğunu yapmaya devam edeceklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan ve Forum'a katılan diğer devlet ve hükümet başkanları açılış oturumunun ardından düzenlenen öğle yemeğine katıldı.