Balyoz kararı dünyaya emsal olacak
Avukat Pekşen: "Bu konu hukuk tarihimize geçecek çok önemli bir dava. Belki de dünyanın birçok ülkesinde emsal içtihat oluşturacaksınız"
ANKARA - Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.
Avukat Haluk Pekşen, öğleden sonraki oturumda 18 sanık adına savunmasını sürdürdü.
Dosyada zaman, mekan ve kişilere yönelik çelişkiler içerdiğini iddia ettiği konulardan örnekler veren Pekşen, İDO'ya el koyacağı iddiasıyla 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Kubilay Baloğlu'nun o tarihte NATO toplantısı için Varşova'da bulunduğunu belgelediklerini belirtti.
Pekşen, müvekkili Mustafa İlhan'ın da istihbarat toplama iddiasıyla yargılandığını ancak o tarihlerde Baloğlu ile beraber yurt dışına gittiğini anlattı.
Planda, gözaltılar ve tutuklama merkezi olarak kullanılacağı öne sürülen Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadının üzerinden F-16 ile uçuş yapacağı iddia edilen Süleyman Namık Kurşuncu'nun hayatında hiçbir dökümanını atmadığını belirten Pekşen, adına oluşturulan belge tarihinde Bursa'da bir bankadan para çektiğine dair dekontu gösterdi.
Yusuf Volkan Yücel'in yüzbaşı öğrenci olarak devlet başkanlarına bile verilmeyecek yetkiyle yapılabilecek bir görevlendirmeden sorumlu tutulduğunu ifade eden Pekşen, Yücel'in yüzbaşı olarak binbaşı rütbesindeki Baloğlu'nu görevlendirdiğinin öne sürüldüğünü iddia etti.
Dosyaya sonradan yeni deliller eklendiğini anlatan Pekşen, "Yeni delil söz konusu değil, delillerin tekrarı söz konusudur" dedi.
Dosyada en çok haksızlığa uğradığını düşündüğü kişilerden birinin Tevfik Özkılıç olduğunu belirten Pekşen, "Hakkında hiçbir dijital veri yoktur, tıpkı hakkında dijital veri olmadığı için beraati istenenler gibi. Mahkeme Başkanının hakkında beraat istediği, oy çokluğuyla mahkum olan tek kişidir. 15 gözlemci içinde sanık olan tek kişidir. Darbe senaryosuyla Özkılıç'ı nasıl bütünleştirdiler? Mahkeme buna gerekçe sunamadı" diye konuştu.
Davanın, Türk hukuk tarihine geçecek kadar önemli olduğunu ifade eden Pekşen, "Belki de dünyanın bir çok ülkesinde emsal içtihat oluşturacaksınız. Bu konunun içeriğinde geçmişte dairenizin içtihatlarıyla benzerlikler var ama çok daha etkin bir içtihat beklentisi hepimizde oluşmuştur. Karanlığa konuşmaktan bıktık. Elimizde bir içtihat oluşsun ve bundan sonra bu konudaki öngörülerimizi içtihat birliğine yansıtabilelim" değerlendirmesinde bulundu.
Bir suçu gerçekleştirmek için kullanılacak aracın suçu işlemeye müsait olması, araç müsait olsa da suçun gerçekleşmesinin mümkün olması gerektiğini dile getiren Pekşen, bu iki şartın bulunmaması durumunda suçun icrasına başlama hareketinden söz edilemeyeceğine dikkati çekti.
Hükümet darbesi gibi bir fiili, askerlerin silah, tank, top gibi araçlarla yapabileceği değerlendirmesinde bulunan Pekşen, buna karşın darbeyi halkın da istemesi, dış konjonktürün de buna müsait olması gerektiğini, olaya bakıldığında bunun mümkün olmadığını anlattı.
Türk Ordusunun Birinci Ordudan ibaret olmadığını vurgulayan Pekşen, "Hükümeti yıkmaya yönelik bir plana başka kuvvet komutanlarının karşı çıkma ihtimali varsa hareketin neticeyi gerçekleştirmeye elverişliliğinden asla söz edilemeyecektir" dedi.
Teşebbüsten söz edilebilmesi için askerlerin Ankara sokaklarında dolaşması ya da bu sürece girilmesi gerektiğini savunan Pekşen, "Balyoz darbe planının görüşülmesi suça teşebbüsün icra hareketlerini asla oluşturamaz. Suçun icra hareketlerinin gerçekleşmediği sabittir. Çünkü planın seminerde tartışılması hükümetin düşürülmesine yönelik yakın hareketi oluşturmamaktadır" diye konuştu.