Bankalarda obezite sorunu var, şube kapanışları görürüz
Aktifbank Genel Müdürü Dr. Önder Halisdemir, bir zamanlar şube sayısının fazlalılığının bankanın azametgöstergesi olduğunu ama artık bunun sorunun büyüklüğünü gösterdiğini düşünüyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ece CEYHUN
İSTANBUL - Genel olarak Türk bankalarının tepe yöneticileri ile konuştuğumuzda hep rekabetin yüksekliğinden şikayet eder. Kıran kırana bir rekabet olduğu bunun da tüketiciye yaradığı söylenir. Bunun tam tersini savunan bir bankacı var. Aktifbank Genel Müdürü Dr. Önder Halisdemir.
Halisdemir'e göre Türk bankaları bir obezite sorunu yaşıyor. 2001 krizi öncesinde 80 olan banka sayısı bugün 49. İlk 10 bankanın sektördeki ağırlığı ise yüzde 90. Serbest piyasa ekonomileri içerisinde nüfusuna oranla en az banka sayısının da Türkiye'de olduğunu vurgulayan Halisdemir, bankaların hep oldukları yerde, korunaklı bir ortamda büyüdükçe büyüdüğünü düşünüyor. Yapıları 'fit' tutacak rekabet olmayınca da Halisdemir'in aklına Titanic örneği geliyor ve "Büyüyelim de büyüyelim deyince o yapı kuruma zarar verir hale geliyor. Esasında batamayacak kadar büyük değil yönetilemeyecek kadar büyük hale geliyor. Bankalara bir şey olmaz dememek lazım. Titanic'in de cesametine bakıp bir şey olmaz diyorlardı. Bir sumo güreşçisine bakıp ne kadar sağlıklı diyemezsiniz. Sumocuların büyüklüğüne bakıp ne kadar sağlıklı insanlar diyemezsiniz" yorumu yapıyor.
Haddinden fazla büyümüş fil var mı?
"Obezitenin heybetine kapılmamak lazım" vurgusunu sıkça yapan Halisdemir, Türk bankacılığının yeni kulvar açacak ürün ve hizmetler geliştirmekten uzak olduğunu düşünüyor. Aynı ihtiyaç kredilerine, aynı KOBİ kredilerine ya da aynı mevduat ürünlerine sadece teknoloji adapte ederek aslında bir facit dairede dönüldüğünü anlatıyor. Optimal büyüklük ne olmalı denildiğinde ise Önder Halisdemir, tabiatta haddinden fazla büyümüş hiçbir varlık olmadığına atıfta bulunuyor. Halisdemir, "Doğada her şeyin bir şekli var. Haddinden fazla büyümüş fil var mı? Biz doğayı taklit edelim yeter. Dinazorların da sonunu getiren büyüklükleri nedeniyle doğadan çok kaynak tüketmeleri oldu" diye konuştu.
Şube sayısı artık sorunun göstergesi oldu
Peki 'obez yapıların en önemli göstergesi nedir?' sorusunun cevabını ise Halisdemir şube büyüklükleri ile örneklendiriyor. Halisdemir, "Eskiden şube sayısının fazlalılığı bankanın azamet göstergesi iken artık sorununun büyüklüğünü gösterir oldu" savını ortaya koyuyor. Halisdemir tam da bu noktada "Ne kadar çok mücadele edilecek rakip varsa o oranda dinamik ve atletik oluyorsunuz" yorumunu yapıyor.
Bankaların obezite sorunu için çıkış noktasını Dr. Önder Halisdemir 'diyet' olarak görürken sermaye piyasalarındaki gelişimin, İstanbul Finans Merkezi dolayısıyla yeni enstrümanlar ve oyuncuların katılacak olmasını da ağır ve hantal yapıları zorlayacağına inanıyor. Halisdemir, "Piyasaya yeni girenler Pazar paylarını tehdit edecek. İlk sonuçları 2013 karlarında görürüz. 2014 yılından itibaren de şube kapanış haberlerini görmeye başlarız. Her dizaynın doğadan esinlenmesi lazım. Artık müşteriden geriye doğru yapılanmak lazım. Zaten büyük yapılarımız da evrilmeye başladılar. Şubesiz bankacılığa geçmeye çalışıyor. Alternatif dağıtım kanallarını kullanmaya çalışıyorlar. Ama bu onları nereye götürecek şube kapamaya küçülmeye götürecek. İster istemez otomasyonu daha yüksek seviyede kullanmaya ve bankacı çıkartmaya götürecek" öngörüsünü yapıyor.
30 yıllık bankacılık teknolojiye adapte oluyor
Önder Halisdemir, Türk bankacılık sektörünün genel olarak da dünya bankacılık sektörünün hiç yenilikçi olmadığını düşünüyor. Hatta "Bankacılıkta son 30 yılda hayata gelen hiçbir yeni ürün yok" diyecek kadar da iddialı. Aynı ihtiyaç kredilerini, aynı kredi kartını, aynı KOBİ kredilerinin konuşulduğunu belirten Halisdemir, "Bunlar yalnızca teknolojiye adapte oluyor. Sektörümüz, yeni kulvar açacak ürün ve hizmetler geliştirmekten uzak. Bu şu anki yöneticilerin ve bankaların yarattığı bir durum değil. Herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Değişim herkesi sınava tabi tutuyor ve herkes nasibini alacak.Bunlar kötü gelişmeler değil yalnızca olacak olanlar. Bazıları için kötü olan toplum ve tüketici açısından iyi olabilir. Ancak regülatörlerin buna hazırlanması gerekir. Çünkü adaptasyon yeteneği sınırlı olanlar ulusal ekonomiler açısından risk yaratacak" dedi.
Geleceğin bankacılığı tüketici odaklı olacak
Halisdemir özetle, geleceğin bankacılığı için şu çerçeveyi çiziyor: "Türkiye'de taksitli kartların doğuşu bir kırılma noktasıydı. Dezenflasyonist süreçte bankacılık başka bir kırılma noktası oldu. Bu yüksek enflasyonun halı altına süpürdüğü karlılık ve verimlilik konusunu ön plana çıkardı. Üçüncü kırılma noktası ise, kredi süreçlerine telefon ve kısa mesaj ile tüketicinin katılımıydı. Şimdi yeni ve en büyük değişim dalgası tsunami gibi kıyıları vurmaya başladı. İçinde internet var,kentleşme var,globalleşme var,finans merkezi perspektifi var. Lisanslarda liberalleşme var. Sermaye piyasaları var. Bu tsunami dinozor neslinin yani çok büyük bankaların sonunu getirecek. Beslenme halkasının sonuna yine insan geçecek ve daha tüketici odaklı olacağız. Dinozorlardan ancak küçülerek daha az kaynak ihtiyacıyla yaşayabilenler hayatta kalacak."
Büyük yapılara egzersiz yaptırmak lazım
Büyük yapılara egzersiz yaptırmak lazım
Halisdemir, Aktifbank olarak ise 'fit' kalmaya çalıştıklarını belirterek "Biz ne yapsak modası değişiyor. En teknolojik ürünü bile yeni versiyonları ile yenilemek gerekiyor. İnsanoğlunun her yaptığı demode. Biz becerebildiğimiz ölçüde yenilikçiyiz. Mevduat iznine sahip olmamız bizi yatırım bankacılığı ürünlerinde yenilikçi yaptı. Şubemizin olmaması bizi diğer bankalara göre şube dışı kanallarda daha çok inovasyona yöneltti" açıklamasını yaptı. Dr. Önder Halisdemir Aktifbank'ı şu ifadelerle anlattı:
5 YILDA 50 KAT BÜYÜDÜ: Aktif Bank, 1999 yılında Çalıkbank ismiyle kuruldu. 2007 yılında kadar 67 milyon TL toplam büyüklüğü ile sektörde 43. sırada yer alan küçük bir yatırım bankasıydı. Büyüklüğü yaklaşık öz kaynakları kadardı. 5 yıllık bir program olan 'Yeni Jenerasyon Bankacılık' programımızla 50 katın üzerinde büyüyerek 3.5 milyar TL büyüklüğe ulaştık. Kardeş finans kuruluşlarımızla yurtdışını da sayarsak 7 milyar TL'yi aşan bir büyüklük var. Bu büyümeyi sağlarken ne yabancı ortak ne mevduat izni aldık ne de halka açıldık. Üstelik bu dönem dünyada finansal çalkantıların en yoğun olduğu yıllara rastladı.
KARLILIKTA İLK 5 BANKADAN BİRİ: 2012 bizim için oldukça başarılı yıl oldu. Bankamız, Eylül 2012 itibariyle Türk bankacılık sektörünün aktif sıralamasına göre en büyük 25. Bankası oldu. Daha 5 yıl evvel 43. sıradaydık. Bu yıl aktif büyüklüğümüz önceki yıla göre yaklaşık %40 artarak 3.5 milyar TL'yi aştı yıl sonunda. Bizim hedefimiz büyüklük olmadı hiçbir zaman ama paralelde büyüdük. Bizim esas hedefimiz işlerin ne kadar akıllı yapıldığını gösteren karlılıktır. Karımız 2011 yılına göre yaklaşık %60 artarak 80 milyonun üzerine çıktı. Biz dışarıdan butik bir banka olarak görünüyoruz ama bu banka, şubesiz, yılda 200 binin üzerinde neredeyse 300 şubeli bir bankanın verdiği kredi kadar veriyor. Aktif karlılığı ve öz sermaye karlılığında ülkemizin ilk 5 bankası arasındayız. 2012 itibariyle en büyük yatırım bankası olduk.
DÜNYANIN EN KARLI BANKASI OLMAK İSTİYOR: Salt büyüme hedefimiz yok. Öz sermaye ve aktif karlılıkta ise dünyanın bir numarası olmayı önemsiyoruz. Birkaç yıl içinde bu hedefe ulaşmış oluruz. Ülkemizin en geniş dağıtım kanalını kurmak üzere yola çıktık. Bunu da önemli ölçüde başardık. Önümüzdeki dönem bunu iyice pekiştireceğiz.Konvansiyonel bankacılığın farkında olduğu veya olmadığı gerekçeler ile cevap veremediği konular bizim ilgimizi çekmeye devam edecek. İFM perspektifi çerçevesinde çok gelişmiş bir yatırım bankası olacağız.
MEVDUAT İZNİ YOK AMA YÜKSELİRKEN MEVDUATÇILARI GERİDE BIRAKTI: Mevduat iznine haiz olmamamız bizi bu konularda yenilikçi kılıyor, şubemizin olmaması bizi şube dışı kanallarda daha inovatif yapıyor. Yüz binlerce krediyi, binlerce para transferini, milyonlarca kart işlemini şubesiz yapıyoruz. Aslında temassız kartların pazar lideri biziz. 20 ilde faaliyet gösteriyoruz, 4 milyona yakın kartımız var. Ama her şehir kendi kartı diye düşünüyor. Biz mevduat iznimiz olsa da daha hızlı büyüyemeyeceğimizi gördük. Çünkü otorite sermayen ne kadarsa o kadar büyüyebilirsin diyor. Biz yükselirken bir çok mevduat izni olan bankayı da geride bıraktık. Bugüne kadar halka arz, yabancı ortak ya da mevduat gibi opsiyonları kullanmadan buraya geldik. Bu üçü de opsiyondur ama 2013 programında yok. Bu opsiyonları kullanmamız için bir şey yapamıyor da ihtiyaç duyuyor olmamız lazım.
İSLAM KALKINMA İLE TATARİSTAN VE KAZAKİSTAN'DA İCARA ŞİRKETİ KURUYOR: Geçen yıl, İslam Kalkınma Bankası'nın Özel Sektör Kurumu (ICD) ile bir işbirliği anlaşması yaptık. Bu işbirliği, özel sektör ve KOBİ'lerin proje ve yatırımlarının finansmanını, yeni işletmelerin kurulmasına aracılık edilmesini, var olan özel sektör işletmelerinin büyümesine destek sağlanmasını ve istihdam yaratacak projelerin desteklenmesini kapsıyor. Ayrıca ICD ile Kazakistan ve Tataristan'da ortak leasing (icara) şirketleri kurulmasına başladık. Tataristan bitti, Kazakistan'da önümüzdeki ay biter.
YENİ JENERASYON BANKACILIKTA İKİNCİ EVRE BAŞLIYOR: 2013 yılı bizim daha görünür olduğumuz bir yıl olacak. Aynı zamanda yeni jenerasyon bankacılık programımızın ikinci evresi olan olgunlaşma döneminin ilk yılı olacak. Bu yıl sonunda ülkemizin aktif ve öz sermayede en karlı bankası olacağımız tahmin ediyoruz. Tabi buradaki hedefimiz dünyanın en karlı bankası olmak;bunu da başaracağımız görüyoruz. Biz kar ve karlılığımızı yenilikle sağlıyoruz. 2013 yılında iletişim araçlarını daha çok kullanacağız. Yine ana markamız olan Aktifbank'ı ön planda konumlamayacağız.Daha çok ürün ve hizmette kullandığımız alt markalar görünür olacak.
YENİ VDMK İHRACI YOLDA: Türkiye'de ilk defa "Varlığa Dayalı Menkul Kıymet" ihracını Bankamız gerçekleştirdi. AAA derecesine sahip Türkiye'nin en güvenli özel sektör yatırım araçlarından olan Emek VDMK'ları ile yaklaşık 1 yıllık süre zarfında toplamda 859 milyon liralık ihraç tutarına ulaşarak sektörde önemli bir başarıya imza attık. Bu ürünümüz için piyasadaki güçlü talebin devam etmesi nedeniyle çok kısa bir süre zarfında 221 milyon liralık yeni bir ihraç gerçekleştireceğiz.
UPT'NİN KAPSAMA ALANI YÜZDE 70'E GELDİ: Türkiye'nin ilk ve tek para transferi markası haline gelen UPT (Ucuz Para Transferi) isimli ürünümüzün yabancı para ve elektronik versiyonları devreye girecek. İlk hedefimiz Türkler nerede yoğun yaşıyorsa oralarda konumlanmak. Bu açıdan baktığınızda Türklerin yoğun yaşadığı yerlerin yüzde 70'ini kapsar hale geldik. Türklerin olduğu yerlere gidelim diye başladık ama yeni kulvarlar açıyor. Ana genişleme noktalarımızdan biri de Afrika olacak gibi görünüyor.
SİGORTA VE KOBİ'YE YENİ DAĞITIM KANALLARI: Sigortacılıkta ürünlerin tüketici ile buluşmasını ve dolayısıyla sigortalı sayısını arttıracak bir platformumuz yine yakında devreye giriyor. Yeni bir dağıtım kanalını devreye alıyoruz; küçük işletmelerin vazgeçilmezi olacak bir platform olacağını öngörüyorum. Türkiye'de de yeni bir kulvar açacak. Elle dokunacağınız bir şey olacak. Ayrıca öncüsü olduğumuz menkul kıymetleştirme çözümlerimizde İslami ve konvansiyonel yeni açılımlarımız olacak.
MELEK YATIRIMCILIK: Bu yıl ülkemizde girişimciliği geliştirme konusunda geniş insiyatifler alacağız. Fikirle sermayenin buluşması lazım. Şimdi arka tarafta sermaye ile fikri buluşturacak boru hatlarını kuruyoruz. Melek yatırımcı konusunda Silikon Vadisi'nde ve Brüksel'de iş yapan baz bankalarla da görüşüyoruz.
MARKALARLA BİRLİKTE HAREKET EDİYOR: Bizim hikayemiz hiçbir zaman web de başlayıp web de bitmiyor. Biz fiziksel dünya ile interneti birleştirerek iş yapıyoruz. Bizim ürünlerimizi teknolojiyi kullanamayan da kullanıyor. PTT'lerden tüketici kredisi veriyoruz, ağırlıklı da 50 yaş üstü. Bizim bir çok marka ile anlaşmamız var. Bizim anlaşmalı olduğumuz herhangi bir markaya alışverişe gittiğinizde kredi kararı kartla yarışıyor. Burada en önemli konu riski artırmamak ama en tahsili gecikmiş alacak rasyomuz sektörün en düşüğü binde 6. Üstelik verdiğimiz kredilerde sonrasında VDMK oluyor sermaye yeterliliğini rahatlatıyor.
İFM HERŞEYDEN ÖNCE KARLI YATIRIM: İstanbul finans merkezine geçme konusunda araştırma yaptık. Bugünün programı değil ama neden olmasın. İFM'de kiralık yerlerde yüzde 50, satılık gayrimenkullerde yüzde 100 fark oluştu. Hem bölgesinden kıymetli, hem şehrinden kıymetli. Sırf yatırım perspektifi ile bile yapılabilir.
YENİLİKÇİLİĞİ İLE ÖRNEK OLUYOR: Aktif Bank 2011 yılında "Dünyanın En Yenilikçi Bankası" seçildi. Üstelik aynı yarışmadaki finalistler arasında Global HSBC ve Barclays gibi 4 banka daha vardı. Amerika'da bu sene yayına çıkacak bir kitapta bize yer verileceğini öğrendik.
17 yaşından beri müteşebbis
Esasında sektörde yapılması gecikmiş birçok işi yaptık bunlar yenilik oldu. Benim bankada sorumluluğum hedeflerin ve işlerin rasyonel akmasının memurluğunu yapmak. Köken olarak müteşebbislikten geliyorum. 17-18 yaşlarında tekstil ve beyaz eşya olmak üzere kendi işlerimi yapıyordum. Okurken diğer okullara forma ve eşofman yaptırıyor,Doğu Bank mallarını ortağımla açtığımız küçük dükkanda kadınların günlerine de giderek pazarlıyorduk.Bu müteşebbis kökenden gelmenin çok faydasını gördüm.