Barter sistemi ve ekonomik krizde anlamı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ertürk Demirel / Bankacı

Eylül ortasında Lehman Brothers'ın iflası ile dünya finans piyasaları domino etkisi ile bir biri ardına çöküşler yaşamaya, ekonominin kaleleri ise birer birer düşmeye başladı. Amerikan konut piyasası ile başlayan Amerikan ekonomik krizi, kısa süre içinde küresel finans ve likidite krizi haline geldi. Bir anda finans piyasalarında milyarlarca dolar eridi, mali kaynaklar yok oldu. Finans piyasasında yaşanan bütün bu çöküşler ve likidite darlığı ise özel sektöre derin bir darbe vurdu ve bu da yeni işsiz orduları yaratmaya başladı. Tüm bu kriz süresince, bizler tüm dünyada hükümet yetkililerinin ve ekonomi kurmaylarının can alıcı önlemlerini hayata geçirmesi beklentisi ile yaşadık ve geç de olsa krizin yangının kontrol altına alınmaya başladığını gördük. Ama bugün görüyoruz ki yangın hâla orada. Ve söndürülmeyi bekliyor.

Önlem paketleri ard arda açıklanırken, kapitalizm paranın yarattığı bir kültür olarak köklerini inkar etmekten vazgeçmedi. Oysaki daha henüz para icat edilmeden önce de ilkel piyasalar ve dolayısı ile bu ilkel piyasaların kendine has krizleri vardı. Tüccarlar daha para icat edilmeden önce ticaretlerini karşılıklı mal alış verişi ile gerçekleştiriyorlardı. Her iki taraf da elindeki malın değeri kadar karşı tarafa mal veriyor bu şekilde ticaret tamamlanıyordu. Bugün liberal ekonomilerde de uygulanmaya devam eden bu sisteme biz barter sistemi diyoruz. Kapitalist sistemin gerçekliğini, paranın gücünü ve liberal ekonomik değerleri reddetmeden, ekonomilere, özellikle kapasite fazlalığının ve likidite darlığının yaşandığı dönemlerde piyasalara büyük kolaylıklar sağlıyor barter sistemi. 2008 yılının son çeyreğine girerken hızla azalan tüketim ve kapasite fazlası ile karşılaşan ekonomik birimler likidite darlığının da yaşanması ile hem hammadde ve mamul almakta zorlandılar hem de ellerindeki malları satamamaya başladır. The Economist dergisinin 2010 yılında dünya ticaretinin yüzde 50'sin barter ile yapılacağı iddiasını hem de bugünkü ekonomik koşulları ele alırsak barter sistemini daha derinden incelemekte fayda var.

Barter sistemi, organizatör bir şirket aracılığı ile ve çoklu takas yöntemi ile geliştiriliyor. Organizatör şirket, barter şirketi sıfatı ile firmaları karşılıklı takasa davet ediyor. Firmaların takasta kullanacağı mal ve hizmetin kalitesi ve piyasa değerleri tespit ediliyor. Daha sonra da arz ve talebe göre mal ve hizmet arz eden ve talebi olan firmalar karşılaştırılarak ortak bir Pazar oluşturuluyor. Böylece piyasada mal ve hizmet takası nakit döngüsü olmadan sağlanmış ve firmaların atıl kapasiteleri de kullanılmış oluyor. Burada esas olan elbette iki tarafın da çıkarlarının gözetilmesi oluyor. Her şeyden önce mal veya hizmetin kalitesi ve teslim şartlarının alıcı ve satıcı tarafından belirlenmesi gerekiyor. Rekabet ortamının, dengeleri bozmayacak ve aynı ürünü sunan diğer firmaları zarar ettirmeyecek şekilde olması gözetiliyor.

Bugün dünya ticaretinin %40'ı barter sistemi ile yapılmakta. Amerika'da ise 400 mia dolarlık iş hacmi ile 500 barter firması 500.000 üye ile barter ticareti yapmakta. Rakamlarla büyüklüğü ispat olan bu piyasada barter kuruluşları Avrupa'da IRTA Europa çatısı altında birleşmişler ve barter sisteminin kıtaya yayılmasını sağlamışlar.

Türkiye'de barter sistemi ile ilgili ayrı bir mevzuat yok. Bu tür işlemler Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu'na tabî. İşlemler Borçlar Kanunu'na istinaden düzenlenen sözleşmeler ile yapılıyor. Her türlü işlemlerde de her iki tarafın hakları Ticaret ve Borçlar Kanunu'nda gözetiliyor.

Özellikle ekonominin daraldığı dönemlerde sistemin firmalara nakitsiz finansman sağlaması, rekabetin zararlı etkilerinden sistemdeki firmaları koruması, atıl kapasitenin eritilmesi, alacak riskinin ortadan kaldırılması, mal ve hizmet alımlarında faiz kadar tasarruf sağlaması gibi fırsatlar sağlıyor.

Ayrıca barter sistemi, firmalar için barter çeki ve barter kredisi gibi farklı ürünler de sunuyor. Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü'nün barter çekleri ile ilgili 6183 sayılı kanunun 79. maddesine göre açıklaması şöyle: "Barter çekleri, üyelerin aralarında yaptığı barter alışverişlerinin ispatı ve hesaplanması için gerekli olan ve gerçekleşen barter işlemlerinde alıcı ve satıcı tarafından imzalanıp, kaşelenen ve yetki kodu (Barter sisteminde satıcı firmanın, mal veya hizmetini satın alacak firmanın sistemdeki kredibilitesinin uygunluğu için barter şirketinden aldığı "satabilirsin" emrine denir) alınması ile hüküm doğuran barter sistem basılı evrakıdır. Söz konusu belge Ticaret Kanunu hükümlerine göre düzenlenen bir borç belgesi değildir. Sadece mal veya hizmetin alındığını göstermekte ve satıcı söz konusu çekte yer alan tutar kadar barter sisteminden alacaklı olmaktadır. Alıcı bu belge ile satıcıya borçlu duruma düşmemektedir. Satıcı bu belge ile sistemden alım limitini artırmakta veya dengelemektedir. Malı satın alan firma satıcıya değil sisteme borçlanmaktadır." Barter kredisi ise firmalara verilen mal ve hizmet kredisidir. Firmalar, mal ve hizmeti barter sisteminde satın alırlar ve bedelini ürünleri belirlenen vade sonunda nakit olarak öderler.

Ekonominin sürdürülebilir büyümesi yönünde alınan önlemlerin kalıcı olması elbette önemli. Ancak bu önlemler geçmişte kullanmış olduğumuz yöntem ve teyamüllerle sınırlı olursa ancak sınırlı faydalar sağlamış ve geçmişin hatalarından ders almamış oluruz. Alacağımız önlemler ve geçmişteki acı tecrübelerimiz ekonominin bize sunduğu tüm nimetlerden yararlanmayı gerektiriyor. Barter sistemi de ekonomisi yavaşlayan ve likidite sorunu olan bir ülke için çeşitli fırsatlar sunabilir. Değerlendirmek ve mevcut sistemi geliştirmek gerektiğine inanıyorum.