"Başardık, yine başarırız"

Ülke olarak ulaştığımız nokta daha büyük hedeflere yürüme potansiyelimizin çok açık bir göstergesi. Yeter ki inanarak yola çıkalım ve kararlılıkla yürümeye devam edelim.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Işınsu Kestelli / İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı

Gözlerinizi kapatın ve bir an için 100 yıl ön­cesine gittiğinizi ha­yal edin. Anadolu’da bir yerde, 20’nci yüzyılın ilk çeyreğini ya­şayan bir ülkedesiniz. Karşınız­da, 18’inci yüzyılda buharlı ma­kineleri icat ederek makineleri üretimin parçası yapmış, işçi sı­nıfını oluşturmuş; 19’uncu yüz­yılda çelik üretimi ve elektriğin icadı ile ikinci sanayi devrimi­ne geçmiş bir dünya var. Ve siz, bunu başarmış ülkelerin büyük bölümüyle yıllarca savaşıp ga­lip gelen ama elinde ne sanayisi ne eğitimli insan gücü ne de ser­mayesi olan bir ülkesiniz. Bu zor şartlar altında cumhuriyeti ilan ediyorsunuz.

Evet; çok kısaca 100 yıl önceki manzarayı özetlemem gerekirse elde edilen büyük zafere rağmen durumumuz hiç de parlak değil­di. Buna rağmen; Mustafa Ke­mal Atatürk ve silah arkadaşla­rı, askeri alandaki kazanımlarla yetinmedi ve Cumhuriyet’i ilan ederek yeni bir meydan okuma­ya soyundu.

Eşit vatandaşlık üzerine kurulu çağdaş bir devlet

Eğitim seferberliği başlatıl­dı. Latin harflerine geçildi. Köy Enstitüleri tüm yurda yayıldı. Gelecek vaat eden gençler, ateş topu olmak üzere küçük birer kı­vılcım olarak yurtdışına eğitime gönderildi. Kadın-erkek eşitliği­nin tohumları ekildi. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. Osmanlı’nın hilafet ve padişah­lık düzeni yerini egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait oldu­ğu, eşit vatandaşlık üzerine ku­rulu çağdaş bir devlete bıraktı.

Osmanlı’nın duraklama, geri­leme ve çöküş dönemleriyle bir­likte adeta sefalete terk edilen Anadolu kısa zamanda tarım­dan sanayiye, eğitimden sağlı­ğa, spordan kültüre her alanda atılımlara imza atan, tüm dün­yanın örnek gösterdiği bir devri­min yeşerdiği bereketli toprak­lara dönüştü. Cumhuriyetimi­zin sıfır noktasından başlayan yolculuğunda geldiği noktaya bu kısa değerlendirme penceresin­den baktığımızda durduğumuz yerin ne kadar kıymetli olduğu­nu daha iyi anlamamız müm­kün.

Geleceğe umutla bakan bir ulus

Kelimenin tam anlamıyla “Az zamanda çok büyük işler yap­tık...” 1923 yılında nüfusumuz 13,4 milyon, okuma yazma ora­nı yüzde 8-9, kişi başına düşen milli gelir yaklaşık 710 dolardı... Hiçbir hakka sahip olmayan, yüzlerce yıldır bir millet ola­rak değil tebaa olarak yaşama­ya alışmış bir halk, aradan geçen 100 yılda, Mustafa Kemal Ata­türk’ün büyük vizyonu ışığında özgüvenli, en büyük ticari part­neri gelişmiş Avrupa Birliği ül­keleri olan, geleceğe umutla ba­kan bir ulus haline geldi.

Yeniden bir eğitim hamlesine ihtiyacımız var

Şimdi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına bakma, yeni hedeflere yelken açma zamanı. Yola çıkar­ken birinci ve ikinci sanayi dev­rimlerini kaçırmıştık. Üçüncü sanayi devrimini geç idrak ettik. Dünya şu anda “Endüstri 4.0” aşamasına geçmiş durumda. Bu kez gelişmiş dünya ile geride ka­lanlar arasındaki fark inanılmaz bir hızla açılacak. Ülke olarak yeniden geniş kapsamlı bir eği­tim hamlesine ihtiyacımız var. Atatürk’ün ifade ettiği muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak için buna mecburuz.

Geçmişimiz başarabileceği­mizin kanıtı. Ülke olarak ulaştı­ğımız nokta daha büyük hedefle­re yürüme potansiyelimizin çok açık bir göstergesi. Yeter ki ina­narak yola çıkalım ve kararlılık­la yürümeye devam edelim. Biz, başarırız.