Başbakan ve hükümeti ihanete tam teşebbüste
ANTALYA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Türk milletinin onurunu, itibarını ve varlık haklarını müzakerelerle lekeletmekte ve ezdirmekte olduğunu iddia eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bunun vebali büyüktür. Bu sorumsuzluğun, bu art niyetin ve bu kepazeliğin karşılığı mutlaka ağır olacaktır. Başbakan ve hükümeti anayasa suçu işlemekte, ihanete tam teşebbüs etmektedir" dedi.
Antalya'da belediye başkanlarına seslenen MHP Lideri Bahçeli, ülke genelinde; 8’i il, 96’sı ilçe, 264’ü belde olmak üzere toplamda 368 belediye yönetiminde partisinin farklılığını ortaya koyduğunu belirtti ve "Hükümetin komplolarını, tuzaklarını boşa çıkardınız. Demokrasiye karşı gösterilen tahammülsüzlükleri ve hoşgörüsüzlükleri anlamsızlığa mahkum ettiniz ve hiç biriniz teslim olmadınız" diyerek şunları söyledi:
"Çamur sıçratmaya çalışan yandaşlara, engel çıkarmaya çalışan, başarınızı kıskanan, duruşunuzu çekemeyen hasislere boyun eğmediniz. Siyasallaşan hukukun eziyetlerine, yargı cinayetlerine direndiniz, ne mutlu sizlere ki, direnmeye de devam ediyorsunuz. AKP’nin önünüze taş koymasına bakmadınız, ödeneklerinizin verilmemesine kulak asmadınız, bilakis tüm zorlamalara rağmen hizmet sevdasıyla yanıp tutuştunuz. Baskınlara, saldırılara, itibarsızlaştırma girişimlerine, değersizleştirme hamlelerine milliyetçi vakarınızla karşı durdunuz, fırsat vermediniz.
İnsafını yitirmeyenler gidişattan rahatsız
Duyarlı her insanımız Türkiye’nin nereye gittiğini sormakta ve buna da cevap beklemektedir. Vicdan sahibi, milli kimliğini kaybetmemiş, insafını yitirmemiş kim varsa bugünkü gidişattan rahatsızdır. Türkiye Cumhuriyet’i maalesef bir terör örgütünün, 29 yıldır kan döken, can alan bir cinayet çetesinin eline bakar hale getirilmiştir. İmralı canisinin ne söylediği, Kandil’deki katillerin neyi ima ettikleri, BDP’li aracıların nelerden bahsettikleri herkesin dilinde olup gündem oluşturmakta ve manşetlerden kamuoyuna yansımaktadır. AKP hükümeti benimsediği bölücü stratejiyle, PKK’yı toplumsal yapıda meşruiyet dairesine sokmaya, militanları da siyasal bir aktör haline getirmeye çalışmaktadır.
Medyanın önemli bir bölümü, yandaş yönetim altında bulunan üniversiteler, bazı sivil toplum kuruluşları, niyetleri hepimizin malumu olan uluslararası çevreler, köşelerinde PKK muhipliğine soyunan kalemşorlar hep bir ağızdan çözüm şakşakçısı kesilmişlerdir.
Türk milletinin milli ve manevi değerlerine ne kadar aykırı tutum, tavır, emel varsa AKP’nin yönlendirmesi altında harekete geçmiştir. Bugünkü ortamda, süreç isimli birliğimizi, beraberliğimizi ve bütünlüğümüzü süpürme gaddarlığı, olan biten gücüyle ilerletilmektedir. Görülmektedir ki, Türkiye sorunlar yumağına dönmüştür. Türkiye korku kuşağına girmiştir. AKP hükümeti, ülkemizi bölücülüğün, bölünmenin ve terörün kapkara ve düşmanlık kokan sularına müzakere dümeniyle taşımış, burada varlığımızı, birliğimizi torpillemeye başlamıştır."
Kardeşlik hukuku ateş altına alınmıştır
Türk milletinin bin yıllık anıları, bin yıllık emanetleri ve bin yıllık kardeşlik hukukunun, "hedefe konulmuş, ateş altına alınmış" olduğunu ifade eden Bahçeli, "Türkiye’nin kuruluşunda hiçbir dahli, hiçbir katkısı ve hiçbir desteği olmayan işgal müdavimlerinin şimdilerde izinde ve yolunda gidenler, birlikte yapmadıklarını beraberce yıkmaya yüzsüzce koyulmuşlardır. Türk milletinin bağımsızlığında payı olmayan köhnemiş esir zihinliler dört bir yandan milli ve manevi değerlerimize hançer sallamaya başlamışlardır" dedi. Türkiye’nin enerjisi tüketildiğini, milletin sırtından vurulduğunu da ifade eden Bahçeli, "Kardeşliğimiz sulandırılmakta, birlikte yaşama idealimiz tahrik edilmektedir. Çözüm sözleriyle, Türk milleti çözülmenin bataklığına çekilmek istenmektedir. Hükümet niyeti bozmuştur. Hükümet yoldan çıkmıştır. Hükümet milli ilke ve kurallarla yolunu çoktan ayırmıştır" diyerek şöyle devam etti:
"AKP zihniyeti, iktidar gücünü kötüye kullanmış, yıkımın ve çöküşün hizmetine koşmuştur. Aldığı milli emanete hıyanetlik etmiş, bundan da hiç gocunmamıştır. Bunların yanı sıra, şehitlerimizin aziz hatıralarını çiğnemiş, gazilerimizin haklarını heba etmiştir. İmralı canisi pazarlıklarla, verilen tavizlerle diriltilmiş ve Türk devletine muhatap haline getirilmiştir. Başbakan Erdoğan’ın mantığına göre, müzakere etmek pazarlık değildir. Başbakan Erdoğan için PKK’ya yanaşmak, İmralı canisiyle bölücülük kampanyasında buluşmak sorun olarak görülmemektedir. Bu kafa yapısı istismar ve yalanın dibine kadar gömülerek amaçlarının terörle mücadele olduğunu iddia etmektedir.
Katille maktulü karıştırıyor
Etnik temelli bölücü terörün dayatmalarını karşılayarak aklınca anaların ağlamasına engel olacaklarını söylemektedir. Şurası nettir ki, Başbakan Erdoğan katille maktulü birbirine karıştırmaktadır. Yine Başbakan yanlışın içinde doğrunun izini sürmekte; kandan, cinayetten ve ölümden başka geçim kapısı olmayan teröristlerle Türkiye’nin geleceğini masaya yatırmaktadır. İktidar partisi tüm gücüyle, tüm imkânlarıyla çözüm süreci denilen ihanetin kabullendirilmesi için uğraşmaktadır. Şimdilerde PKK’nın sınır dışına çıkması konusunda her kafadan ses çıkmaktadır. Bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkes terör örgütünün nasıl, hangi yollarla ve ne zaman ülkemizi terk edeceğini konuşmaktadır.
PKK bilirkişileri ekranlarda ahkâm kesmekte, gazete sayfalarında yorumlar yapmaktadır. Ne var ki, militanların sınır dışına çıkmaları konusunda ortaya atılan değişik tarihler bir türlü birbiriyle uyuşmamaktadır. Kimisi Haziran’ı, kimisi Temmuz’u, kimisi Eylül’ü işaret etmekte; ama her şart altında bu yılın Kasım ayına kadar bu işin biteceği ifade edilmektedir. Hükümet kaynaklı haberlere göre PKK terör örgütü ilan ettiği eylemsizlik kararından sonra, Temmuz ayının sonuna kadar sözde çekilme işlemini tamamlayacaktır. Bu evrede, yasal düzenlemeler yapılacak, akil adamlar devreye girecek, Meclis’te komisyon kurulacak ve yeni anayasa süreci hızla tamamlanacaktır.
Normalleşme adı verilen 3’ncü etapta ise, silah bırakan PKK’lı militanlar bir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak Türkiye’ye döneceklerdir. Tüm bu gelişmelerin bütçe görüşmelerine veya yılsonuna kadar gerçekleşmesi sağlanacaktır. Hatta Kasım ayında, yeni bir Türkiye’nin müjdesini veren maksadı şaibeli manşetlere dahi şahit olunmaktadır. AKP, PKK ve İmralı canisinin şevkle yürüttüğü rezil pazarlıklar, karşılıklı almaya-vermeye dayalı olarak kurgulanan süreç ihaneti, öz ve özet olarak bu sacayak üzerinde gidecektir."
AKP'nin gözü kararmış
Bir avuç eşkiyanın hükümeti köşeye sıkıştırdığını belirten Bahçeli, "Anlaşılan AKP’nin gözü kararmış, şuuru kapanmış, vicdanı rehin alınmıştır. Ensesinden yakalamıştır. Bu aşamada sormak lazımdır ki, PKK terör örgütü nizami ve kanuni bir güç müdür ki, çekilmesinden bahsedilmektedir? Sayıları bin 500’ü bulduğu iddia edilen eşkıyaların ülkemizi terk etmesi bu kadar alengirli, bu kadar netameli midir? PKK, nereden gelmiş ve nereye gidecektir? Sınırlarımız kalbura ve yolgeçen hanına dönmüşken, silahı alan vatanımıza ölüm saçmak için koşmuşken, bugüne değin hükümet nerededir, neyle meşgul olmuştur?" dedi.
Bahçeli şöyle devam etti:
"Madem bu kadar terörist ülkemiz sınırlarındadır, o halde düne kadar terörle mücadeleden nasıl ve hangi yüzle bahsedilebilmiştir? TBMM’den alınan ‘Sınır Ötesi Tezkere’ izni niçin çarçur edilmiş, niçin gereği tam olarak yapılamamıştır. AKP hükümeti Türk milletinin kutlu iradesine saygısızlık yaptığını, aldığı yetkiyi kasten kullanmadığından suça battığını hangi şartlarda anlayacaktır? Vatan topraklarımızın bir bölümü bölücü terör örgütü tarafından işgal edilmiştir de, def olup gitmesi için yalvar yakar mı olunmaktadır?
PKK terör örgütü nelerin karşılığında sözüm ona sınırlarımızdan çıkıp gidecek, gittiği yerde de ne yapacak, mümkün olursa silahlarını neyin karşılığında ve kimlere teslim edecektir? 21 Mart Nevruz Bayramı’nda, İmralı canisinin mektubundan sonra teröristlerin sınırlarımız dışına hemen çıkacağını söyleyenler şimdi ne yapacaklar, bahane olarak neyi ileri süreceklerdir? Anlaşılmaktadır ki, PKK, AKP’nin kendisine verdiği tavizleri almadan, yüze yüze kuyruğuna getirdiği taleplerini elde etmeden herhangi bir yere kımıldamaya ne isteği ne de niyeti vardır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti havanda su dövmektedir. Türk milletinin onurunu, itibarını ve varlık haklarını müzakerelerle lekeletmekte ve ezdirmektedir. Bunun vebali büyüktür.Bu sorumsuzluğun, bu art niyetin ve bu kepazeliğin karşılığı mutlaka ağır olacaktır. Başbakan ve hükümeti anayasa suçu işlemekte, ihanete tam teşebbüs etmektedir."
Adalet Bakanının meydan okurcasına "Barışı getirmek suçsa, ben bu suçu işliyorum" dediğini söyleyen Bahçeli, "Hukuk devletini savunma ve haklarını koruma makamında bulunan birisi, açıkça adaleti umursamamaktadır. İmralı canisiyle görüşmeleri barış olarak yutturmaya çalışmakta, PKK’yla görüşmeleri çözüm diyerek tevil etmeye çabalamaktadır" dedi. Bakan Ergin'in hukuku ciddiye almadığını, zımnen savcılara gözdağı verdiğini de belirten Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devlet olma vasfı bizzat siyasi sorumluluk taşıyanlar tarafından yerle bir edilmekte, azami derecede hırpalanmaktadır. Şu kadarını söylemeliyim ki, bir devletin varlığını devam ettirmesi hukukun gücüne ve herkese eşit ölçüde uygulanmasına bağlıdır" diyerek şunları kaydetti:
Türkiye beka düzeyinde tehdit altında
"Ancak AKP hükümeti talan ve yağmayı hukuka da sıçratmış, siyasal müdahalelerle adaleti linç etmiştir. Diyebilirim ki, Türkiye beka düzeyinde tehdit altındadır. Rejim çökmenin sınırında, devlet tükenmenin arifesindedir. AKP zihniyeti Habur hukukunu genelleştirmiş, her tarafa yaygınlaştırmış ve Türkiye’yi can evinden vurmuştur. Hiç kimsenin, hukuken ayrıcalığı, hukukun üstünde bir konumu, hukuku görmezden gelecek özelliği yoktur ve olamayacaktır. Anayasa’nın 6’ncı maddesine göre; hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacaktır.
Aksini yapanlar, aksine cüret edenler tümüyle suç işlemiş olacaklardır. Bu itibarla, Anayasa ve yasalara göre İmralı canisiyle, kanlı terör örgütüyle görüşmek, teröristlere gayri meşru sözler vermek suçtur. Türk milletinin bölünmesine dönük her adım suçtur. Türkiye’nin toprak ve idari bütünlüğünü parçalama girişimleri suçtur. Milli değerlerimizi sabote etmek, milli kimliğimizi yıkmak suçtur. Terör örgütüne barış ve çözüm sözleriyle Türk vatanını devretme teşebbüsleri; özerklik, eyalet yönetimi, federasyon özlemlerine kucak açmak hem suç hem de günahtır.
Suçun unsurlarına alenen bulandılar
Başbakan Erdoğan ve hükümeti suçun tüm unsurlarına alenen bulanmıştır. Bize göre, birlikte yaşamamızı kemiren, millet varlığını kazıyan, Türkiye’yi kökünden çürüten her beyan, her açıklama, her girişim suçun daniskasıdır. PKK’ya sınırlarda refakat etme hazırlıkları suça hazırlık aşamasıdır. Mehmetçiğimizi, polisimizi, korucumuzu ve masum vatandaşlarımızı katleden teröristlere uğurlama törenleri düşünülmesi bile büyük densizlik ve kifayetsizliktir.
Bununla birlikte, TBMM’ni ihanet ortak etme niyetleri bedbahtlık, sakil ve seviyesiz adamlar heyetiyle Türk milletine psikolojik hareket yapma sinsiliği haramzadelikten başka bir şey değildir. Başbakan Erdoğan bize kandan beslendiğimiz iftirasını hayasızca atacağına, kendisinin ve zihniyetinin, elinde ve vicdanında şehit kanını taşıyan canilerden nasıl nemalandığını itiraf etmelidir.
Çözüm çözülmüştür
AKP, değil terörü bitirmek, her tarafa yaymak için mücadele vermektedir. Analarımızın gözünden damlayan tek bir damlanın sorumluluğu dahi bölücü terör örgütüyle tokalaşan, edepsizce pazarlıklara tutuşan AKP’nin üzerindedir.
Bu nedenle çözüm çöküştür. Bu nedenle çözüm çözülüştür. Barış sözleri bitişi, süreç ifadeleri sürgünü ifade etmektedir.
PKK’nın silah bırakması, emellerinden vazgeçmesi, terörü durdurması, bölücülükten cayması söz konusu değildir.
Başbakan Türk milletini kandırmaktadır. Başbakan Türk milletini dağılmaya sürüklemektedir. Başbakan Türk devletini imhaya götürmektedir. Çözüm süreci PKK’nın siyasallaşması ve statü elde etmesine ayarlı melanet bir projedir.
İmralı canisiyle birlikte militanların genel afla salıverilmesi, Türkiye’nin parçalanması süreç denilen kâbusun bariz amaçlarındandır. Başbakan Erdoğan başkan olabilmek, ilk başta eyalet sistemini kurmak, Türklüğü Anayasa’dan elemek ve milliyetçiliği anlamsızlaştırmak için yapmayacağı kötülülüğün olmadığını iyice göstermiştir.
Ne gaflettir ki, PKK, AKP’ye anayasa siparişi vermiştir. PKK, Türk milletinin yeniden tanımlanması, milli kimliğin yeniden belirlenmesi, vatandaşlık tarifinin bölücü perspektifle yeni baştan tarifi için AKP’ye mühlet tanımıştır.
Bunun için, Milliyetçi Hareket Partisi tüm bu olumsuzluklara, kirli propagandaya, kumpaslara, etnik komplekslere ve bölücü tezgâhlara tüm varlığıyla direnecek, hainlere geçit vermeyecektir. Türk milletinin hak ve hukukunu savunacağız, Türkiye’ye sahip çıkacağız. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, yolumuzdan, ülkülerimizden, milli heyecanlarımızdan birileri istiyor diye dönmeyeceğiz. Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatanı, Allah’ın izniyle hiçbir emperyalist emele, hiçbir küresel plana ve hiçbir bölücü hesaba kurban vermeyeceğiz."
Belediye başkanlarından "Hepiniz bunları anlatmalı, AKP’nin gerçek amaçlarını gözler önüne sermelisiniz. Türkiye’nin istikrar kazanması, Türk milletinin uyanışa geçmesi için 30 Mart 2014 tarihi bir milattır. Hepinizin üstün bir gayretle, inanmışlıkla tüm vatandaşlarımıza ulaşmanızı istiyorum" diyen Bahçeli, ülkenin kaderinin de bu seçimlere bağlı olduğunu ifade etti.