Başbakan'dan Gerçeker'e cevap
Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır'' dedi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in "Yürütme yargıyı kuşatma altına almak istiyor" sözlerine yanıt vererek, ''Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır'' dedi.
Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in açıklamalarına atıfta bulunarak, şunları kaydetti:
''Dün yargıdaki bir başkanımızın yaptığı bu açıklama, gerçekten bizi üzmüştür. Nedir? 'Yargı, kuşatma altındadır' ifadesi veya 'Yargı kuşatılmaya çalışılıyor' şeklinde bir ifade. Ben bu değerli dostuma şunu hatırlatmak isterim; bu ifadeniz bir defa ne yasal uygulamalarla ne de filli uygulamalarla mümkün değil. Ancak şunu ben burada çok rahat söyleyebilirim; Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır. Eğer yasama organı 411 ile bir karar çıkartıyor da bu 411 yok sayılıyorsa yargı tarafından siz bu ülkede yasama veya yürütmenin yargıyı kuşatmaya çalıştığından bahsedemezsiniz. Ben örneklerle konuşuyorum. Aynı şekilde yerindelik kararı yürütmeye ait olduğu halde yargı yerindelik kararını yürütmenin elinden alıp kendisi uygulamaya koyuyorsa siz yargının yürütme veya yasama tarafından kuşatıldığından bahsedemezseniz. Yargının fiziki şartları yoktur eğer diyorsanız bu çok büyük bir haksızlık.''
"Kaybeden biz olmayız"
Başbakan Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKON) Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarıyı kabul etmesinin ülkelerin karşılıklı ilişkilerine, menfaatlerine ve gelecek vizyonlarına çok büyük zarar vereceğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kaybeden biz olmayız. Kaybeden, küçük düşünenler, husumetle hareket edenler, intikam duygusuyla hareket edenler olur. Biz bu olumsuzluklara takılmayacağız. Biz işimize bakacağız. Biz kin duygusuyla, intikam duygusuyla, öfkeyle, husumetle değil, yapıcı bir tavırla gönüller kazanmayı kendisine hedef edinmiş bir duruşla yolumuzda ilerleyeceğiz. Dış İlişkiler Komitesinin bu kararı, açık söylüyorum Türkiye'ye hiçbir zarar vermez."
"ABD mi, Ermenistan mı kazandı?"
Erdoğan, büyük devletlerin geçmişten ders alırken, geleceğe baktıklarını, Türkiye'nin de geleceğe baktığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Geçen gün ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Ermeni tasarısını 22'ye karşı 23 oyla kabul etti. Peki ne oldu? Şimdi kim kazandı? Kimin zararına, kimin yararınadır bu tasarı? ABD mi, Ermenistan mı kazandı? Şimdi tarih yeniden yazılıyor. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde öyle bir senaryo oynandı ki bu bir komedidir. Bir kişi 'evet' değil de 'hayır' oyu kullanmış olsaydı veya 5 dakika bekletilmesi gerekirken bekletilmeden hemen 'İstediğimi yakaladım' deyip toplantıyı kapatan bir başkanın anlayışının olduğu yerde evet her şey değişebilirdi. Tarihin, yani geçmişin seyrini mi değiştirdiklerini zannediyorlar. Allah aşkına tarihe böyle bakılabilir mi? Tarihe böyle bakmak siyasetçilerin mi işidir? O mecliste 'evet' oyu verenlerin acaba kaç tanesi Ermenistan'ın yerini haritada gösterebilir?''
Komitedeki oy kullanma şeklini de eleştiren Başbakan Erdoğan, ''Bunların kaç tanesi Osmanlı tarihini biliyor? Böyle bir oy kullanma olur mu? Kaç tanesi Türkiye'nin Ermenistan'a yönelik iyi niyetli girişimlerinden haberdar? Siz komite toplantısı yapacaksınız, elinizi indirip, elinizi kaldıracaksınız, böylece tarihe yargıda bulunacaksınız, böyle bir komedi olabilir mi? Bir kez daha ikaz ediyorum; Türkiye çok büyük bir ülkedir. Büyüklüğünü anlamayanlar anlayacaklardır'' dedi.
Muhalefete yüklendi
Muhalefetin "Anayasa yapma uzlaşmam, destek vermem, Anayasa Mahkemesine götürürüm. Referandum yapma. Reform yapma" dediğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki ne yapalım? Erken seçime gidelim. İnanın, haydi seçime gidelim deseniz bin dereden su getirip kaçacak delik ararlar. Bunlar sadece blöf yapıyor. Bunlar kendilerini inkar etmekle kalmıyorlar, halkı da inkar ediyorlar, milleti de inkar ediyorlar. Oy çokluğu milli irade değilmiş. Son zamanlarda bazı medyadaki temsilcileri çıkıp konuşuyorlar. Diyorlar ki millet yüzde yüz bir konuda ittifak etse bile bunun bir anlamı yok. Ne zaman anlamı var? Şimdi yüksek mahkeme toplanacak, 5'e karşı 6 oyla siyasi partileri kapatabilecek ama bu milletin referandumda söyleyeceği söz bir anlam ifade etmeyecek. Ne oldu? Hani egemenlik kayıtsız şartsız milletindi. Hani Gazi Mustafa Kemal Atatürk böyle demişti, ne oldu? Hani anayasamızın değiştirilemez başlığı buydu, ne oldu?
TBMM'nin yarıdan fazlası, hatta dörtte üçü -ki üçte ikisini gördük biliyorsunuz- dörtte üçü bir konuda ittifak edecek, bu bir anlam ifade etmeyecek, ama öbür tarafta atanmışların oyları veya bir kişinin dudak arası bu ülkenin kaderini değiştirecek ve bunun adı da demokrasi olacak ve bunun adı hakimiyet-i milliye olacak. Bu çağdışı zihniyet 3 Kasım'da da 22 Temmuz'da da milletten gerekli cevabı almıştır. Bakın ben çıkıyorum diyorum ki, 'Millet ne derse o olur. Gelin bu milletin engin ferasetine başvuralım. Sonuç olumlu da çıksa, olumsuz da çıksa benim milletin önünde boynum kıldan incedir' diyorum. Bir siyasetçiye düşen, demokratik zeminde siyaset yapanlara düşen de işte aynen bunu söyleyebilmektir. 22 Temmuz öncesinde millet iradesini hiçe sayan, millete 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' diyen bir parti vardı. Bugün sayının ikiye çıktığını büyük bir üzüntüyle görüyoruz."
Bu konularda ilginizi çekebilir