”Batı bankacılığı ifrattan tefrite gidiyor”
Garanti Bankası Genel Müdürü Özen batı bankacılığının bir yanlıştan diğerine sürüklenmekte olduğunu söyledi.
İSTANBUL - Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, "Bugünden itibaren yeni dünya düzeni, yeni regülasyon diye diye, akşam eve giderken de izin alacak noktaya geleceğiz" dedi.
Active Academy tarafından düzenlenen 7. Uluslararası Finans Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen "CEO'lar Krizi Nasıl Yönettiler" konulu oturumda konuşan Çağlar, krizin bankacılık sektöründen çıktığını, ancak sonuçta talep yetersizliğinin damgasını vurduğunu belirterek, "Türkiye'de talebi bir parça hareketlendirebilirsek krizden çok daha hızlı çıkabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Çağlar, krizi yöneten ve krizde yönetilen CEO'lar şeklinde bir ayrım yapılırsa, bankacıların 2001'de yönetilen, bu krizde ise krizi yönetenler arasında yer aldığını, tedbirleri 2007 sonundan itibaren almaya başladıklarını kaydetti.
Konuşmasında "Mevduata garanti getirilmeli miydi?" sorusuna yanıt arayan Çağlar, krizin ilk haftasında kendilerine 1,3 milyar liralık mevduat geldiğini, müşterilerin talepleri nedeniyle sektörde mevduat faizlerinin artmasının pasif maliyetini yukarı çıkardığını belirterek, şöyle devam etti:
"Faizler yüzde 25-30'lar seviyesine geldi. Hiçbir bankamız batmadı, ama ciddi bir maliyet yaşadık. Şimdi soru şu; sınırları belli olmak kaydıyla mevduata garanti getirse miydik? O zaman ahlaki erozyon olabileceği şeklinde eleştiriler geliyor, ama bizim şu anda çok etkin, bizi çok yakından denetleyen otoritemiz var. Bir sınır koyabilirdi. 'Çalkantılı bir dönemden geçiyoruz, bu dönem içerisinde hiç kimse kıpırdamasın, herkesin pazar payı neyse onu koruyacak, artırmayacak' deyip, bu çalkantılı dönemi daha düşük bir maliyetle geçebilirdik."
Regülasyonlar konusuna da değinen Çağlar, krizin bir anlamda regülasyon ya da denetim teröründen çıktığını, aşırı regülasyonun bankacıların denetlenebilir işlemlerinin bilanço içinden çıkıp denetlenemeyen noktalara kaymasına yol açtığını belirterek, "Bugünden itibaren herkes yeni dünya düzeni, yeni regülasyon diye diye akşam eve giderken de izin alacak noktaya geleceğiz" dedi.
"Çok istikraraulaşmayan toparlanmadayız"
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen de "krizin neresindeyiz?" sorusuna, "çok istikrara kavuşmayan bir toparlanma" yanıtını verdiğini belirterek, dünyada canlandırma paketleri ile özel sektör riskinin ciddi ölçüde kamusal riske dönüştüğünü, bütün bunların en geç 2010 yılı itibariyle faiz artışlarını beraberinde getireceğini, yeni vergilerin geleceğini ve büyümenin uzun süre çok düşük seviyede gideceğini kaydetti.
Dünyada canlandırma paketleri hayata geçirilirken temel sorunlara ilişkin hiçbir şey yapılmadığını ifade eden Özen, en temel sorunun küresel makro ekonomik dengesizlikler olduğunu vurguladı. Bu çerçevede ABD gibi cari açık veren ülkelerin daha az, Çin'in ise daha fazla tüketmesi gerektiğini söyleyen Özen, "Çin'in talebini dünya talebinin motoru haline getirmemiz, Çin'in kültürü, insanlarının yaşam biçimi itibariyle son derece zor görünüyor" dedi.
Özen, ABD'nin en önemli sorunlarından birinin rezerv para birimi olduğuna işaret ederek, "ABD'nin şapkayı öne koyup düşünmesi gerekiyor. 2010 yılını böyle idare edeceğiz, ama 2011 yılında bu sorunlara kalıcı çözüm bulmamız gerekiyorsa rezerv para birimi sorununu çözmemiz, makro ekonomik dengesizlikleri en azından azaltmamız lazım" diye konuştu.
Türkiye'de bankacılık sektörünün krize iyi bir bilançoyla girme başarısı gösterdiğini dile getiren Özen, süreç içinde kredi politikalarını sıkılaştırdıklarını, basiretli yöneticiler olarak "gardlarını" almak zorunda olduklarını ve bu süreçte doğru yaptıklarını düşündüğünü kaydetti.
Özen, sektörün G 20 kararlarını çok iyi okuduğunu ve faiz düşüşlerinin Türkiye'de de gerçekleşeceğini gördüklerini ifade etti.
"İsviçre'deki paranların bir kısmı Türkiye'ye gelebilir"
Dünyada önümüzdeki dönem son derece reaksiyonel bir düzenleme evresine girileceği öngörüsünde bulunan Özen, piyasa disiplinine dayalı paradigmanın yerini devlet disiplinine bırakacağını, bunun da piyasa oyuncularının beceriksizliğinden kaynaklandığını anlattı.
Özen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Batı bankacılığında ifrattan tefrite giden bir yol görüyorum ve bundan da son derece endişe ediyorum. Her gün yeni bir düzenlemeyle karşılaşıyoruz. Abartılı düzenlemelerden bahsediliyor. Bir düzenleme yaptığınızda bunun etki analizini son derece iyi yapmanız lazım. Burada aşırıya kaçıldığı takdirde bankaların aracılık fonksiyonlarının zedelenmemesi lazım. Bankacılık sektörü üzerinde maliyetler arttığı takdirde reel sektöre de yansıyacaktır. Kredi maliyetlerinin artması bankacılık sektörü kadar reel sektöre de yansır. Burada Türkiye açısından çok önemli fırsat var. Çok akılcı politikalar izlememiz gerekiyor. Türkiye'nin Batılı ülkelerden daha fazla büyümesi lazım. Aradaki farkı kapatmamız, bankacılık sisteminin önünü açık tutmamız, kredi verme gücünü engellemememiz lazım. Zaten çok sıkı ve etkin bir denetim altındaydık. Yabancı bankalar kendi zor durumlarını düzeltmek için yepyeni sıkı regülasyonlara adapte olabilirler, ama bizim son derece dikkatli olmamız lazım. İfrattan tefrite giden yolda bizim olmamamız gerektiğine inanıyorum. Uluslararası bütünlük açısından bazı uygulamaları biz de adapte edeceğiz, ama inşallah aşırıya kaçılmaz diye düşünüyorum."
Toplantı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özen, "Maliye Bakanlığı ve İsviçre arasında 4 Kasım'da imzalanan yeni düzenleme ile İsviçre'de bulunan gizli hesaplara devletin ulaşmasının mümkün hale geldiğinin" hatırlatılması üzerine, bu paraların bir kısmının Türkiye'ye gelebileceğini düşündüğünü söyledi.
""Herkes bankaların kar etmesi için dua etmeli"
Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş da dünyada işsizliğin önemli bir sorun olduğuna işaret ederek, büyümenin başladığını, bunun bir kısmının baz efektinden bir kısmının dibe vurup yukarı çıkıştan kaynaklandığını kaydetti.
Şahinbaş, kriz sonrasında büyümenin, eski krizlerde olduğu gibi hızlı bir çıkış şeklinde gerçekleşmeyeceğini dile getirdi.
Bankaların kar ettiği sürece ekonominin büyümesine yardımcı olacağını söyleyen Şahinbaş, "Türkiye toparlanma sürecine yapısal olumlu faktörlerin de desteğini alarak girecek. Bankacılığın sağlam yapısı, hane halkının ciddi borç içinde olmaması, iç talep oluşturacak 70 milyon nüfusun olmasının, Türkiye'yi diğer ülkelere göre daha fazla büyümeye götüreceğini inanıyorum. Büyüme oranının önümüzdeki dönemde yüzde 4, 2011'de de yüzde 6-7'lere çıkacağını tahmin ediyoruz" diye konuştu.
IMF anlaşmasının, büyümeye etkisi açısından yapılması gerektiğini ifade eden Şahinbaş, "Banka karları önemli. Herkesin bankaların kar etmesi için dua etmesi lazım" dedi.