Baykal: Asimetrik psikolojik harekatın arkasında hükümet var
CHP lideri Baykal, "Silahlı Kuvvetlere karşı yıldırma, sindirme, vesayet altına alma politikası götürülüyor" dedi
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Silahlı Kuvvetlere karşı asimetrik psikolojik harekatın arkasında Hükümetin bulunduğunu ileri sürdü.
Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Deniz Yarbay Ali Tatar'ın intiharına değinerek, bunun dikkatle izlenmesi gereken bir konu olduğunu söyledi.
İntiharın altında "onur patlamasının" yattığını ifade eden Baykal, Tatar'ın intihar mektubundan bir bölüm okudu. Baykal, "Olur canım böyle olaylar mı diyeceğiz? Burada çok samimi isyan, tepki yok mu? Bunu işitmemeye mi çalışacağız? Bu feryadı, kimsenin işitmemesini mi sağlayacağız?" diye sordu.
Baykal, daha sonra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarının ortaya çıktığını ifade etti. Baykal, Arınç'ın, muhalefeti suçlayıp, "Siz Türkiye bölünüyor diyorsunuz, bunu söyleyerek, insanları tahrik ediyorsunuz, bak bize suikast yapılıyor. Susun" demeye çalışarak, kendilerini susturmak için suikast haberini şantaj konusu yapmaya çalıştığını savundu.
Deniz Baykal, ortada, ABD üssünden geldiği ifade edilen ihbarların bulunduğunu, bu ihbarlarla 8 askerin gözaltına alındığını, daha sonra serbest bırakıldığını, ancak çalıştığı yerlerde bilgi ve belge aramalarının devam ettiğini anımsattı. Baykal, Ankara sokaklarında, albay ve binbaşıların tutuklandığını, herkesin birbirinden kuşku duyduğunu söyledi.
Dili sürçerek, "Kozmik soruşturma, Arınç'ın intiharıyla başlayan bir süreç" diyen Baykal, daha sonra sözlerini, Arınç'a yönelik suikast girişimiyle başlayan bir kozmik soruşturma olarak düzeltti. Baykal, soruşturmadan ne çıkacağını merakla beklediklerini, şimdiden soruşturmayla ilgili hukuki ihtilafların başladığını ifade etti.
Baykal, soruşturmayı yürüten hakimin takip edildiğini düşündüğünü, Emniyet güçlerinin, takip ettiği iddia edilen askeri araçları durduğunu anımsatarak, "Kozmik soruşturmanın içinden, kozmik patatesler çıkıyor" dedi.
"Hükümet bazı kurumlarla çatışıyor"
Bu manzaranın, ibret alınması gereken bir manzara olduğunu dile getiren Baykal, herkesin, "Eyvah Türkiye'de kurumlar birbirine giriyor" dediğini ancak kendisinin buna katılmadığını belirtti.
Baykal, kurumların birbiriyle çatışmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümet bazı kurumlarla çatışıyor. Yargı kiminle çatışıyor, kiminle kavgası var, kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı Kuvvetler kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı Kuvvetlerin bir saldırısı, harekatı, mücadelesi söz konusu mu? Silahlı Kuvvetler sinmiş, savunmaya çalışıyor. Kurumlar arası çatışma değil. Çatışma var da, saldırı var. Saldırı da Hükümetin bilgisi ve himayesi altında yapılıyor.
Bu manzara, 'Türkiye garip bir hal aldı. Niçin böyle oldu anlayamadık' denilecek bir manzara değil. Türkiye, siyasetin bilinçli kararı, tercihi, planı ve projesiyle adım adım buraya doğru götürülüyor. Herkes bunu söyleyemiyor, kimisi korkuyor, çekiniyor, başıma dert almayayım diyor. O susacak, bu susacak, olur mu? Herkes susarsa da Deniz Baykal susmayacak, söyleyecek."
"Olay Arınç'a suikast olayı olmaktan çıktı"
Deniz Baykal, "Hukuk işliyor" denildiğine işaret ederek, "Hukuk işliyorsa, nasıl oluyor da bir soruşturmayla ilgili Başbakan Yardımcısı, soruşturma yapan savcıya, 'vazgeç bu davadan' diyor? Sayın Cemil Çiçek'e soruyorum: Erzincan Savcısı'na, 'Bu işi takip etme' diye telefon açtın mı açmadın mı? Başbakan bize yargıya müdahale etmemizi söylüyor. Senin bakanın müdahale etmiş" dedi.
Kurumlar arası çatışma olmadığını yineleyen Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yargıyı ve Silahlı Kuvvetleri, sindirme, vesayet altına alma, kendi kişisel denetim, hegemonyasını pekiştirme mücadelesi var; iktidardan kaynaklanan, iktidarın amaçladığı... Yargının önemli bir kesimini kontrol altına almıştır ama özellikle üst yargı kurumlarında alamadığı alanlar var. Şimdi onları denetim altına almak için, sindirme harekatı götürülüyor. Silahlı Kuvvetlere karşı yıldırma, sindirme, vesayet altına alma politikası götürülüyor. Türkiye'yi, AKP iktidarının, Başbakan'ın hegemonyası altına alma projesi uygulanıyor. Bunun için telefon dinlemeleri, temel bir yöntem olarak kullanıldı.
8 kişinin Arınç'a suikast yapacağı iddiasıyla bir soruşturma başladı, geldiğimiz noktada olay Arınç'a suikast olayı olmaktan çıktı. Geldiğimiz noktada, Silahlı Kuvvetlere karşı bir soruşturmaya dönüştü, bu kurumsal bir dönüşüm değil mi? Genelkurmayda Seferberlik Bölge Başkanlığına, kozmik odalara giren araştırma yaptığınızda, 'bu araştırmayı yüzbaşı, üsteğmen için yapıyoruz' deme imkanınız var mı? Türk Silahlı Kuvvetlerine kurum olarak, karşı çıkmak, onu inceleme, irdeleme, şüpheli konumuna yerleştirme, o şüpheyi tahkik etmek üzere, orada faaliyete geçmek... Yapılan budur. Bunu nasıl olur da kurumlar arası çatışma yoktur diye bize inandırmanız mümkün olur? "
"Asimetrik psikolojik harekatın arkasında hükümetin kendisi var"
Baykal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, "Silahlı Kuvvetlerine karşı asimetrik, dengesiz bir harekat vardır" dediğini anımsatarak, "Bu harekatı kim yapıyor? Kendiliğinden mi, yurt dışından mı? Kim bunu yapan?" diye sordu.
Genelkurmay Başkanı'nın bunu söylediğinde, Silahlı Kuvvetlere karşı harekatın nereden kaynaklandığını, arkasında kimin olduğunu öğrenme ihtiyacı hissettiklerini belirten Baykal, "Asimetrik psikolojik harekatın arkasında Hükümetin kendisi var" iddiasında bulundu.
Baykal, açılımın Türkiye'yi nereye götürdüğünün görüldüğünü, artık kişilerin, evlerini kiralarken bile etnik kaygılara girdiğini söyledi. Baykal, Kürt ve Türk'ün birbirini sevdiğini, kişilerin birbirine düşürülmemesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'nin ombudsman aradığını, demokrasilerde ombudsmanın olmadığını dile getiren Baykal, "Cumhurbaşkanı ombudsman. Şimdi Cumhurbaşkanı'na da bir ombudsman lazım" dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, iktidarın Türkiye'yi bu noktaya getirdiğini, bu gidişin ne kadar süreceğini bilemediklerini vurgulayarak, sözlerini, "Türkiye'nin sabrı, anlayışı daha ne kadar bunları işbaşında taşımaya devam eder, göreceğiz. İnşallah belli bir noktada, en geç 1,5 yıl sonra, ama bilinmez belki daha önce bu gidişe bir son vereceğiz. Millet kararını aldı, o kararın gereğini yapacak günü bekliyor" diyerek tamamladı.