Bayram tatili 9 gün

Çiçek, 15 Kasım Pazartesi çalışması zaruri olanlar dışındaki devlet memurlarının izinli sayılacağını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, zaruri çalışması gereken personel dışındaki devlet memurlarının 15 Kasım Pazartesi günü öğlene kadar idari izinli sayılacağını bildirdi.

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

Türk Milletinin ve İslam alemininin Kurban Bayramı'nı kutlayan Çiçek, devlet memurlarının arife günü öğlene kadar çalışması ile ilgili olarak, "Zaruri personel dışında, 15 Kasım Pazartesi günü öğleye kadar olan mesaiyi idari izinli sayıyoruz. Devlet dairelerinde böyle bir kararı geçmişte de almıştık" dedi.

Türkiye gençlik ajansı kurulacak

 Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, gençlik politikalarının belirlenmesi, takibi ve koordinasyonunu sağlayacak Türkiye Gençlik Ajansı'nın kurulmasına ilişkin kanun tasarısının imzaya açıldığını bildirdi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Toplantıda Türkiye Gençlik Ajansı'nın kurulması ile ilgili kanun tasarısının ele alındığını bildiren Çiçek, 2009 rakamlarına göre 72 milyon 561 bin 312 olan nüfusun yüzde 52'sini 30 yaşın, yüzde 34'ünü ise 20 yaşın altındakilerin oluşturduğunu ifade etti.

Türkiye'nin bu bağlamda genç bir nüfusa sahip olduğunu anlatan Cemil Çiçek, bunun Türkiye için son derece önemli ve stratejik bir değer anlamına geldiğini söyledi. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, bunun için de her hükümetin gençlere her zaman elinden geldiği kadar önem vermeye çalıştığını dile getirdi.

Gelinen noktada daha farklı bir anlayışla bu konunun ele alınması gerektiğini belirten Hükümet Sözcüsü Çiçek, gençlikle ilgili hizmetler verildiği zaman genellikle eğitim hizmetlerinin yanında, daha çok Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bütçesinden bir kısım imkanlar sağlandığını, bunların da daha çok sporla ilgili olduğunu ifade etti. Bunun ötesinde de bağımsız bir gençlik politikasının belirlenmesi, takibi ve koordinasyonuna ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Çiçek, bu konuda hükümet programında hükümler bulunduğunu dile getirdi. Tüm bunlar hesaba katıldığında yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu anlatan Çiçek, bu kanun tasarısıyla Türkiye Gençlik Ajansı adı altında gençliğe sunulan hizmetleri bir bütün olarak ele alacak yeni bir teşkilatın kurulacağını bildirdi.

Avrupa Birliği konusu üzerinde de durduklarını ifade eden Çiçek, "Belçika'nın dönem başkanlığında rekabet faslının açılmasını önemsiyoruz. Bununla ilgili bir genel müdürlük kurulması konusundaki kanun tasarısı Parlamentodan geçti, yürürlüğe girdi. Şimdi bir genel müdürlük kurulacak. Bu, rekabet faslının açılabilmesi bakımından önem arz ediyor" dedi.

İstihdam ve işsizlik

Bakanlar Kurulu toplantısında büyük ölçüde istihdam ve işsizlikle ilgili konular üzerinde durduklarını belirten Cemil Çiçek, şöyle konuştu:

"İstihdam konusu tüm ülkelerin, neticede bizim de en öncelikli konularımızın başında gelmektedir. Çünkü işsizlik sosyal problemlerin de temelini oluşturuyor. Bilindiği gibi son yüz yılın en büyük ekonomik krizini başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünya yaşıyor. Küresel ekonomik krizde tüm dünyada işsizlik artarken ülkemizde alınan önlemlerle işsizlikteki artış sınırlı kalmıştır. Türkiye, krizden sadece 4 çeyrek dönem etkilenmiştir. Diğer ülkelere göre krizden daha geç etkilenmeye başlamıştır. Krizden daha erken çıkmaya başlamıştır ve 2009 yılı bitmeden güçlü büyüme dönemi yeniden başlamıştır. Dolayısıyla bütün bu sebeplerden dolayı işsizlikteki artış sınırlıdır.

İşsizlik 2008 yılında yüzde 11, 2009 yılında yüzde 14 iken 2009 yılının ikinci yarısından itibaren düşme eğilimine girmiştir. Hatta 2009 yılının Şubat ayında yüzde 16,1 oranıyla en yüksek düzeyine çıkmış, yıl boyunca da 13-14'ler civarında kalmıştır. 2010 yılında işsizlik oranları bir önceki yıla göre, Ocak ayında yüzde 14.5, Şubat ayında 14.4, Mart ayında 13.7, Nisan'da 12, Mayıs'ta 11, Haziran ayında 10.5, Temmuz ayında ise 10.6'ya inmiştir.

İş gücüne katılım Haziran 2008-Haziran 2010 döneminde 24 milyon 407 bin iken 1 milyon 832 bin artarak, 26 milyon 239 bine çıkmıştır. 73 milyon nüfus içinde iş gücüne katılım Haziran ayı itibarıyla 26 milyon 239 bindir.

İstihdam ise Haziran 2008'de 22 milyon 111 binden, 1 milyon 377 bin artarak 23 milyon 488 bine çıkmıştır. İşsizliğin en yüksek olduğu Şubat 2009 ayı ile Haziran 2010 döneminde istihdam da 19 milyon 779'dan 3 milyon 709 bin artarak, 23 milyon 488 bin kişiye ulaşmıştır.

Bu durumu bazı ülkelerle karşılaştırma yaptığımızda şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor. Genelde bir muhalefet söylemi olarak, işsizlik sanki bizimle başlayan ve bizim dönemimizle ve Türkiye ile sınırlı bir sorun olarak görülüyor. Halbuki bütün dünyada bir kriz yaşanıyor. Gelinen noktada tüm dünyada işsizlik artarken Türkiye'de mevsimsel durumları da hesaba katarsak genelde bir düşüş var. Mesela AB ülkelerinde, 27 ülkenin ortalaması Haziran 2008'de 6.9, Haziran 2010'da 9.6'dır. Fransa'da 7.7'den 2010 Haziranda 10'a çıkmış. ABD'de 5.6'dan yüzde 9.5'e çıkıyor. İspanya'da yüzde 11'den Haziran'da 20.2'ye, İrlanda'da yüzde 6'dan 13.3'e, Portekiz'de 7.7'den şimdi yüzde 11'e çıkmış durumdadır."

Hükümet olarak işsizliğin azaltılabilmesi noktasında birçok tedbir aldıklarını ifade eden Çiçek, "Ancak şunu kabul etmek lazım ki tek bir tedbirle böyle bir sorunu çözmek mümkün değil. İstikrarlı bir şekilde Türkiye'nin büyümesi lazım. Bunun da yolu evvela siyasi istikrardan geçiyor. Siyasi istikrar beraberinde ekonomik istikrarı ve istikrarlı büyümeyi de getirecektir ve bunun sonucu olarak hem yeni iş gücüne katılım, hem de daha evvelden işsiz olanlar bakımından yeni iş imkanlarının ortaya çıkmasına fırsat verecektir" diye konuştu.

Kriz döneminde işsizlik sigortasından faydalananlar bulunduğunu ifade eden Çiçek, "İşsizlik sigortası başvuruları 2007'de 246 bin 582 iken 2010 yılında ilk 8 aylık toplamda 309 bin 223'e çıkmıştır. Halbuki 2009 yılı itibarıyla bu 597 bin 603'tü. Yani bir önceki yılda 597 bin 603, 2010 yılında ilk 8 ayda 309 bin 223'e çıkmıştır. Bu da ekonomideki büyümeye paralel ortaya çıkan bir tablodur" dedi.

2023 misyonu

Türkiye'nin, cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla "2023 misyonu" bulunduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye her alanda bir hedef belirledi. Dolayısıyla istihdam konusunda da 2023 yılına kadar iş gücü piyasasındaki yapısal sorunların çözülmesi ve işsizlik sorununa kalıcı çözümlerin bulunmasına yönelik olarak istihdam stratejisi hazırlanmıştır.

Buna uygun eylem planları var. Bunlar da ortaya konulmaktadır. Bu strateji dört eksen üzerine inşa ediliyor. Eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi, iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi, kadınlar, gençler ve dezavantajlı grupların istihdamının arttırılması ve istihdam-sosyal koruma ilişkisinin güçlendirilmesi, önümüzdeki dönemde en çok üzerinde duracağımız konulardır. Bununla ilgili eylem planı dokuz öncelikli alan ve 31 tedbirden oluşmaktadır. Bu hedeflerin yakalanması için genç ve kadınların istihdama katılması noktasında bir kısım teşvikler getirilmiştir. Yatırımla ilgili teşvikler var. Araştırma geliştirme ile ilgili teşvikler var. Özürlü vatandaşlarımızın iş gücüne katılımı ve istihdamı için getirilmiş teşvikler var ve ilave istihdam teşvikleri var. Bunların hepsi bir araya geldiğinde inanıyoruz ki istihdam üzerindeki yükleri azaltmak, öbür taraftan da iş gücüne katılan her kesimdeki insanların istihdamı noktasında bu strateji çerçevesinde eylem planları uygulanmaya konulmuş olacaktır. İşin bu boyutunun yasal düzenlemeleri önümüzdeki günlerde gelebilir. Birincil ve ikincil mevzuatlar söz konusu olabilecek. Onlar da gündeme geldiğinde paylaşacağız. Esas üzerinde durduğumuz konu bu. Ayrıca genel politik değerlendirmeler de Bakanlar Kurulunun gündeminde yer almıştır."

 Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin taslağın Bakanlar Kuruluna gelmediğini bildirerek, "Takdir edersiniz ki, tasarıyı çıkarırken birçok şeyi gözetmek gerekecek. O nedenle bunu en kısa sürede gündeme getirmeye çalışıyoruz. Geldiği anda da zaten Meclis'te öncelikle yasalaşsın diye bir kararımız var" dedi.

Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, bir soru üzerine, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin taslağın kurula gelmediğini bildirdi.

Tasarının önemli olduğunu ve kamuoyunun beklediğini belirten Çiçek, "Ama, takdir edersiniz ki, tasarıyı çıkarırken birçok şeyi gözetmek gerekecek. O nedenle bunu en kısa sürede gündeme getirmeye çalışıyoruz. Geldiği anda da zaten Meclis'te öncelikle yasalaşsın diye bir kararımız var. Ama, henüz gelmedi" diye konuştu.

"Tasarıyla ilgili görüş ayrılığı mı var?" sorusu üzerine Çiçek, "Görüş ayrılığı değil. Konunun çok yönlü olmasından kaynaklanıyor. Bizde görüş ayrılığı olmaz. Çünkü biz, netice itibarıyla koalisyon değiliz. Ama bu konuyu önemsiyoruz. Tasarı hükümete geldiği anda da bir an evvel yasalaşsın diye TBMM'ye göndeririz. Ümit ediyoruz ki TBMM de bu konuya öncelik verebilecektir" ifasini kullandı.

"Adım atma sırası Rumlarda"

Çiçek, "Kıbrıs konusunda AB nezdinde görüşmeler yürütüldüğüne" ilişkin haberlerin anımsatılması üzerine, "Kıbrıs sorununun bugüne kadar çözülmemesinin sebebinin Güney Kıbrıs" olduğunu söyledi. Çözüm için hazırlanan Annan Planına Nisan 2004'te Türk tarafının destek verdiğini, Güney Kıbrıs'ın ise planı reddettiğini anımsatan Çiçek, o günlerde AB'nin konuyla ilgili açıklamaları bulunduğunu belirtti.

Her defasında Türkiye'den ve Türk tarafından bazı beklentilerin dile getirildiğini anlatan Çiçek, şöyle devam etti:

"Herkesin verdiği sözün arkasında durmuş olması gerekir. 'Hayır' diyenle 'Evet' diyeni aynı kefeye koymak adaletsizliktir. Dolayısıyla Türkiye'den, Türk tarafından jest bekleyenlerin, bu jesti biraz da Güney Kıbrıs Rum tarafından beklemeleri gerekmektedir. Çünkü çözümsüzlüğün sorumlusu orasıdır. Onun için Türkiye ne verebilecekse, o konuda nasıl bir adım atacaksa, bunları daha evvel de söyledi. Zaman zaman bu tür konular gündeme gelir. Böyle bir konuya karşı da zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın bildiğim kadarıyla açıklaması var, Sayın Dışişleri Bakanımızın açıklaması var. Biz o noktadayız. O türlü haberleri de bu şekilde değerlendirmek gerekir. Türkiye üzerine düşeni yaptı. KKTC de üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi adım atma sırası, iyi niyetini ortaya koyma sırası Rumlardadır."

Çiçek, "12 Eylül darbecilerinin yargılanıp yargılanmayacağı konusu ile Ergenekon davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın tahliye taleplerini reddeden 9 hakimin tazminat ödemesine ilişkin kararı hukukçu olarak nasıl değerlendirdiğine ve bunun bir içtihat oluşturup oluşturmayacağına" yönelik soruyu şöyle yanıtladı:

"Benim bu konulardaki tutumum belli. Özel bir görüşüm olmaz. Çünkü bu yasaları hazırlayan bizleriz. Neticede yargılama süreci devam ediyor. Tabiatıyla görevsizlik kararları var. Ama önünde sonunda bunlar bir nihai sonuca bağlanacaktır. Biraz sabırlı olmak lazım. Belki yargı biraz ağır işliyor bu konularda. Ama neticede bir karar da verecektir. Görevsizlik kararları var. Bunları çözecek makamlar da belli. Her iki konuda söyleyeceğim budur."

Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) oranlarının geriye dönük uygulanması konusunun Bakanlar Kurulunda görüşülüp görüşülmediğine ilişkin soru üzerine Çiçek, Ekonomi Koordinasyon Kurulunun, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında sık sık toplandığını belirterek, bu konuların kurulda görüşülmesi nedeniyle Bakanlar Kuruluna genelde gelmediğini ifade etti. Konunun, bugün de Bakanlar Kurulunda ele alınmadığını bildiren Çiçek, konuyla ilgili bir karar alındığında, Başbakan Yardımcısı Babacan veya ilgili bakanın açıklama yapacağını söyledi.

Çiçek, "Balyoz iddianamesinde sanık olan üç subayın Yüksek Askeri Şura'da emekliliğe sevk edilmesi öngörülmüştü. Ancak daha sonra Askeri Yüksek İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Hükümetin bu konudaki tasarrufu ne olacak?" sorusuna, "Yürütmeyi durdurma kararı demek, daha işin başındayız demektir. Nihai karar değil. Kesinleşmiş bir karar yok. Rica edeceğim, yargılaması devam eden konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmam. Çünkü bu, ceza hukuku bakımından doğru bir durum olmaz. Bugüne kadar bu prensibe, olabildiğince uyduk. Hiçbir açıklama yapmam o konularda. Biz kendi işimizi, başkaları da kendi işlerini yapsınlar" cevabını verdi.

İşsizlerin nitelikli hale getirilmesi

Çiçek, "İstihdam paketiyle ilgili somut bir şey söyleyebilir misiniz? Ne zaman hayata geçecek?" sorusu üzerine, bunların bir kısmını hayata geçirdiklerini belirtti.

İstihdam üzerindeki iş yükleri konusunda bazı indirimlerin yapıldığını, genç ve özürlü çalıştırmayı teşvik edici uygulamaların yürütüldüğünü ifade eden Çiçek, "Türkiye devamlı büyüyor. Bu büyümenin altında da hükümetin sağladığı teşvikler var. Türkiye büyümesini sürdürdükçe, yatırımlar arttıkça, zaten istihdam da belli ölçüde artmaktadır" diye konuştu.

Bir konu üzerinde durduklarını kaydeden Çiçek, bir tarafta işsizler olmasına karşın bazı işverenlerin nitelikli eleman bulunamadığına dikkati çekti. Çiçek, şunları söyledi:

"Bu da eğitim sisteminin yeni baştan gözden geçirilmesiyle alakalıdır. Şahsi kanaat olarak ifade edeyim, bu 8 yıllık eğitim meslek liselerini; eğitimin 8 yıl olması, 9 yıl olması, 11'e çıkması, 13'e çıkması, bunlar hep arzu ettiğimiz şeylerdir. Bunda en ufak tereddüt yok. Ama 8 yıl, 9 yıl, 11 yıl hep aynı şeylerin tekrarıyla bu ülkede bir mesleksizler sınıfı... Dikkat ederseniz, o işsiz olanlara sorduğunuzda, önemli bir kısmı, 'Ben lise mezunuyum' diyor. Lise mezunu olmak, tek başına istihdamı kolaylaştırmıyor. Onun için İşsizlik Fonundan önemli kaynakları ayırmak suretiyle insanlarımızın beceri, nitelik sahibi olması noktasında İŞKUR vasıtasıyla, valiliklerimiz birçok yerde kurslar açtı. Buna dönük Milli Eğitim Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, daha yoğun bir çalışma içerisinde. Bir kısım yerlerde meslek odaları bu işin içinde. Onun için, işsizliği azaltmanın yolu, insanımıza nitelik kazandırmaktan geçiyor. Onun için gerekli fon var. Mühim olan işsiz vatandaşlarımızın, 'Ne olursa yaparım' düşüncesinden çıkıp, 'Ben şu işleri yaparım' tarzında bir noktaya gelmesi lazım.

Bize de siyaset adamı olarak birçok kişi gelir, illere gittiğimizde elimize notlar verirler, bu notların çoğunda 'Ne iş olursa yaparım'... Bir kişi 'Ne iş olursa yaparım' diyorsa, hiçbir iş yapamaz demektir. Onun için bir işi yapabilir hale gelmesi lazım. Bunun için önemli imkanları seferber ettik. İşsiz vatandaşların buralara müracaat etmesi gerekecektir."

"Üslubu beyan aynı ile insandır"

Çiçek, "MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır'ın Sayın Başbakan'a ilişkin ifadesini nasıl değerlendireceksiniz?" sorusuna, "Üslubu beyan ayniyle insandır. Onun için biri yanlış bir şey söylediyse, o yanlışa benden başka türlü cevap beklemeyin" karşılığını verdi.

Bir gazetecinin, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sigortasız çalıştırılan başörtülüler olduğunu söyledi. Değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Çiçek, şunları kaydetti:

"Kim kayıt dışı çalıştırılıyorsa, ister başı örtülü, ister başı açık, bu yasalarımıza göre müeyyidesi olan bir durumdur. Başın örtülü olması, açık olması, kadın olması, erkek olması hiçbir şeyi değiştirmez. Zaten Türkiye'de en çok sıkıntı çektiğimiz konuların başında kayıt dışı istihdam geliyor. O istihdam paketinin içinde o konuyla ilgili önemli düzenlemeler var. Gündeme geldiğinde zaten onları da görebilecekseniz. Esas olan herkesin kayıt içinde çalışmasıdır. Türkiye'de en çok sıkıntı çekilen konuların başında bu geliyor. Başörtülü olması, ayrıca değerlendirilecek konu değil. Kayıt dışı kavramı altında değerlendirilmesi gerekir."