Beni konuşturmazlar ama isterlerse Park'a giderim
Başbakan'la görüşen Hülya Avşar müdahale yapılacağı izlenimi edindiğini söyledi.
Sanatçı Hülya Avşar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Gezi Parkı olaylarına ilişkin görüşmesiyle ilgili, "Ben, her zaman duygularımı açık açık söyledim. AKM konusunda, adı 'Atatürk Kültür Merkezi' olmak kaydıyla (referanduma) evet" dedi.
Başbakan Erdoğan, sanatçı Hülya Avşar'ı, Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili Başbakanlık Resmi Konutu'nda kabul etti.
Avşar, 1 saat 15 dakika süren kabulün adından geazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ı dinlediğinde çok inandığı ve hak verdiği şeyler olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan ile Gezi Parkı'nda konuşabilecek bir liderin bulunmadığına işaret eden Avşar, Erdoğan'ın, Gezi Parkı'ndaki gençlerin hepsine sevgi beslediğini ve onları bazı konularda anlamakta zorlandığını ifade ettiğini dile getirdi.
Avşar, herkesin haklı olduğunu, ancak Başbakan Erdoğan ile Gezi Parkı'nda olanlar arasında duygusal bağa ihtiyaç bulunduğunu belirterek, "Haksız kimse yok, herkes haklı. Fakat her iki tarafı kullanan bir grup olduğu düşünülüyor. O grubun aradan çekilmesi gerekiyor ki insanlar anlaşabilsin. Bu çok doğal" diye konuştu.
"Son derece dikkatle dinledi beni"
"Kimseyi temsilen burada değilim" diyen Avşar, "Bireysel haklarımı kullanarak burada bulunuyorum. Başbakanımıza şunu söyledim, 'Ben kendi kızımla ilişkimden yola çıktım. Baktım ki bir takım eksiklikler var, duygusal bağ anlamında. Size bir anne olarak, bir sanatçı olarak, vatandaş olarak bir takım eksiklikleri söylemeye geldim. Gençler hakkında 'belki gözden kaçırmış olduğunuz şeyler vardır' diye geldim' dedim. Son derece dikkatle dinledi beni. Benim de kızım ergen çağında. Onunla aramızda yaşadığımız bir takım çatışmaları çok benzetiyorum, şu an ki duruma" ifadelerini kullandı.
"Başbakan Erdoğan'ın dışarıdan görüldüğü kadar katı olmadığını" vurgulayan Avşar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama gençlerin de kendilerini ifade edebilecekleri ortamı yok gibi. Gençlerin doğal olarak haklarını aradığını, demokrasi aradıklarını ve hepimiz için bunun geçerli olduğunu... O zaman ortada kim suçlu, hatalıya geldiğimizde herkesi birbirine katan grup çıkıyor karşımıza. Belki de bu yüzden birlikte olmaları gerekir. Bir lider olması gerekiyor. O zaman doğru birşey çıkar diye düşünüyorum."
"Gezi Parkı'na sanatçıların gitmesinden yana hiç olmadım"
Avşar, "Gezi Parkı'na gidip Sayın Başbakan'ın mesajlarını, izlenimlerinizi paylaşmayı düşünüyor musunuz" şeklindeki soru üzerine şunları söyledi:
"Gezi Parkı'na sanatçıların gitmesinden yana hiç olmadım. Çünkü ne olursa olsun oradaki çocuklarımızın yaşları 18, 19, 20, 28 yaşına kadar varmış sanıyorum. Bu insanlar, sanatçı gördükleri zaman yanlarında, dibinde ona destek veren ister istemez o heyecanla biraz kendilerini aşma tehlikesi her zaman vardır. Bu oldu demiyorum. Dolayısıyla sanatçıların başka bir yerde olması gerektiğini düşünüyorum."
"Sende kimsin oraya niye gittin', hep bunları duyuyoruz. Onlara önem verecek olsaydık, 30 yıldır halkın nabzıyla bu noktada, bu seviyelerde olmazdık" diyen Avşar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar da işte o tip insanlar da Başbakanımızın bahsettiği gibi gençlerle Başbakanımızın arasına giren insanlar. Dolasıyıla 'onlara uymamak lazım' diye düşünüyorum. Onların bir lideri olması şart. Sanırım böyle bir şey de olacakmış. Pelin Hanım bir grup oluşturup Başbakanımızla görüşmelerine sebebiyet verecekmiş. Bu çok güzel olur tabi ki."
Gezi Parkı'na gitmek istemediğine dikkati çeken Avşar, şunları söyledi:
"Gezi Parkı'nda beni anlayabileceklerini düşünmüyorum. Biliyorum ki konuşturmayacaklar. Ama derlerse ki 'buyur, Başbakanımızla konuştun. Buyur seni bekliyoruz. Seni dinleyeceğiz. Çünkü şu anda herkesin duygusal bağa ihtiyacı var. Yani bu işi fazla profesyonelleştirip inat uğruna yaparsak yazık günah... Şu güzel ülkeye, şu güzel geçen ömre yazık. Ben ona üzülüyorum. Dolayısıyla isterlerse seve seve giderim ama tabii konuşurum... Ama böyle olmayacağını biliyorum."
Görüşmede, Gezi Parkı eylemcilerine müdahale olup olmayacağına dair bir izlenim alıp almadığı şeklindeki bir soruyu Avşar, şöyle yanıtladı:
"Aldım, maalesef aldım. Ben de Başbakanımıza 'bekler misiniz, bekleyemez misiniz' dedim yani. Hani polis de olmasın, bir bekleyelim bakalım, onlar da dursunlar. Ne oluyor? Sonra bana bir iki örnek verdi, daha önce yaşanan bir takım olaylarla ilgili... Onlara şimdi girmek istemiyorum. Şimdi öyle bir örnek verince diyorsunuz ki, 'bu da doğru.' Kısacası oradan bir tek bu konuda üzülerek çıktım. Bugün Valimiz zannediyorum orada konuşacak gençlerle. 24 saat içerisinde oradan çekilenler olmazsa işte bir şekilde müdahale edeceklerini söylediler. Benim dilim varmıyor tabi müdahaleye. Oradaki her üzülen çocuğu kendi çocuğum gibi hissediyorum, rahatsız oluyorum. Ama şöyle bir şey söylüyor Sayın Başbakanımız; 'lütfen gerçekten kendini bilen kişiler bir çekilsinler, bir görelim orada kalan kaba, gerçekten bizi yoran, üzen ekibi. Ondan sonra ne yapacağımıza karar verelim' diyor aslında... Bunu da anlamalarını istiyor.
Ama o tarafta lider olmadığı için kısaca ortada bir bağ eksikliği var. Üçüncü şahısların girdiği her yerde zarar vardır. Yani mutlaka durum Başbakanımızla, oradaki gençlerin bir araya gelmeleri ama onlar kimler? O yok işte, o çok fena."
Avşar, görüşmede, Gezi Parkı konusunda yapılacak referandumun da gündeme geldiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Bugün Danıştay Başkanı'nın yaptığı açıklamayı da bana izah ettiler. Dolayısıyla hani çok siyasi terimlerle olduğu için şimdi yanlış bir şey söylemek istemiyorum ama referandumun yapılması gerektiği yolunda gidiyorlar. Zaten oraya Topçu Kışlası, yani kışla yapmak zaten en az bana anlattığı programda en az 2 sene, 2.5 sene... Yani şu anda insanlar niye bu kadar kendilerini yıpratıyorlar? Referandum sonucu ne olacak onu bilmiyorum. Referandum olacak, tabii hayırlısıyla."
"Referandumu tabi ki desteklerim"
Gezi Parkı eylemleriyle ilgili sergilediği tutumdan dolayı bir baskı görüp görmediğinin sorulması üzerine de Avşar, "Ben hiçbir yerden baskı almadım, tehdit de almadım, bu nasıl birşey ki anlamadım. Yani nasıl ulaşıp da tehdit edebiliyorlar onu da bilmiyorum. Zaten benim telefonumu bilmezler. Bunlar tehditlerle olacak şeyler değil. Ne oluyor tehdit edince" dedi.
Avşar, başka bir gazetecinin mahalle baskısı görüp görmediğini sorması üzerine, şöyle konuştu:
"Mahalle baskısı, o, bu, şu bu beni hiç ilgilendirmez. Ben öyle mahalle baskısıyla falan korkacak, geri çekilecek bir karaktere de sahip değilim. Eğer bir şeye inanıyorsam bunu söylemem lazım. Bunu söylemesem de mahalle baskısı oluyor zaten. Demokrasiden bahsedilen ortamlarda da aslında demokrasiye aykırı davranışlar oluyor. Bana da 'niye Gezi Parkı'na gitmedin' diye baskı yapan o kadar insan oldu ki? Siz nasıl peki demokratik davranmıyorsunuz? Gitmiyorsam, gitmiyorum. Bunun bana hesabını soramazsınız' dediğimde cevap alamıyorum. Yani insanlar kendi eleştirdikleri şeyleri de yapıyorlar bu arada.
Burada anladığım kadarıyla herkes birbirinden korkuyor. O yüzden kimse doğruyu, düzgünü söyleyemiyor. Ne bileyim ben Gezi Parkı'ndakilerden korkarsam... Zaten o konuya da girdik, 'sinirli misiniz onlara?' dediğimde, 'katiyen sinirli değilim' dedi. 'Herkes kendi demokratik hakkını kullanır' dedi. Çok sevindim, çok mutlu oldum. Onu da sanatçı arkadaşlarıma ileteyim buradan."
Avşar, kızı Zehra Avşar'ın Gezi Parkına gitmek isteyip istemediği sorusu üzerine, kızı Zehra'nın 15 yaşında olduğunu hatırlatarak, başını derslerinden kaldıramadığını, 'gidiyorlar da niye gidiyorlar' bilmediğini söyledi.
Hülya Avşar, herkesin birbirinden korktuğu, birbirine saldırır hale ve "sen bizden değilsin" noktasına geldiğini ifade etti.
Bir gazetecinin "duygusal olarak nasıl ayrılıyorsunuz buradan, umutlu musunuz, mutlu musunuz, kaygılı mısınız?" sorusunu ise Avşar, şöyle yanıtladı:
"Ben, son derece umutluyum, neden? Çünkü, yapılması gereken şeyler herneyse kararlılar, muallakta değiller. 'İyi de olsa, kötü de olsa hedefe ulaşılacak' diye düşünüyorum. Benim buradaki umudum şu; gençliğin, şimdiki gençlerin ne kadar önemli olduğunu biz de yeni fark ettik. Eminim siyasiler de farketmiştir, bunu farkettiğimiz için seviniyorum. Belki bu korkular yıkıldı, insanlar daha demokratik davranıp, Türkiye'nin doğru yolda ilerlemesine sebep olacak bunları düşünüyorum. Ben, çok güzel şeyler olacağına kesinlikle inanıyorum. Ama lütfen Gezi ile Başbakanımızın yüz yüze, arada üçüncü şahıslar olmadan, provakatörler olmadan görüşmeli."
Avşar, Başbakan Erdoğan'ın söylediklerinin belki bir süre uygulanmasının sorunun çözümüne de katkı sağlayabileceğini belirterek, bu düşüncelerinin tamamen hayalindekiler olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın hiç kimseye kinli, kızgın olmadığını, adımlarından emin olduğunu hissettiğini anlatan Hülya Avşar, "Bir tek 24 saat beni çok sıktı, orada 'ben gideyim' dedim ve kalktım. Çünkü orada konuşacak birşey yoktu" dedi.
Gezi Parkı'na ilişkin yapılacak referandumda hangi oyu kullanacağı sorusu üzerine Avşar, "Ben, her zaman duygularımı açık açık söyledim. AKM konusunda, adı 'Atatürk Kültür Merkezi' olmak kaydıyla evet. Başbakanımızın bugünkü yaptığı açıklamada anlattığı gibi tarihi, turistik anlamda benim kulağıma çok hoş geliyor. Başbakanımız vakit ayırarak bana animasyon gösterdi, çok güzel görünüyor, burada neye kızılıyor bilmiyorum. Ön yargı ve inatlaşma söz konusu diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Avşar, Başbakan Erdoğan ile Gezi Parkındakiler arasında duygusal bağ kurulduğu zaman, provakatörler işin dışına çıkarıldığı zaman sorunun çözüleceğine inandığını dile getirerek, "Ben, 'evet' veririm bu şartlarda, gördüğüm animasyon gibiyse. Gezi Parkına dokulunmadığı takdirde, yeşilliğe dokunulmadığı takdirde" dedi.
Belgrat Ormanları için de yaklaşık 2 aydır sosyal medyada mücadele verdiğine işaret eden Avşar, "Bu düşünceden dolayı gençlerin yanındayım, ama o animasyonu seyredince insanın içi gidiyor, 'oh ne güzel' diyorsunuz" diye konuştu.