Benzin ne kadar zamlanırsa kayıtdışı da o kadar artıyor

OPET, son 7 yıldır yapılan müşteri memnuniyeti araştırmasında sektöründe ilk sırada yer alıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


 

 


Özlem ERMİŞ BEYHAN

İSTANBUL - Akaryakıt sektörü, her yıl  Türkiye'deki ekonomik büyümenin 1-2 puan üzerinde büyüme gerçekleştiriyor. Küçülmeler de sektöre aynı şekilde yansıyor. OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, geçen yıla kıyasla bu yıl sektörde yüzde 4 civarı bir büyüme gözlediklerini anlatıyor. Elbette bu kayıtlı büyüme... Ağca, yılın son 3 ayında bu trendin aynı şekilde süreceğini düşünüyor.

Peki OPET için bu dönemde nasıl bir büyüme söz konusu? "Nasıl sektör ekonominin üzerinde büyüyorsa, biz de sektörün üzerinde büyüyoruz hep. Zaten bu yüzden son 10 yılda istikrarlı olarak pazar payını artıran tek şirket biziz" diyor Ağca. Bu yıl satışlarda yüzde 10'luk bir artış yakalamışlar. Benzin ve motorin satışında yakaladıkları artış bu...

Müşterilerin sektörde fiyatta değil ürün ve hizmet kalitesinde farklılaşmayı aradığını söylüyor Cüneyt Ağca. OPET olarak stratejilerini de burada kurmuşlar. "Rakiplerimize göre daha yüksek büyümeyi, farklılığı ürün kalitesinde ve hizmette sunarak yakaladık. Yüzde 10 büyüme sağladık" diyor. Peki ya 5 yıl sonrası için nasıl bir vizyon belirliyor? Cüneyt Ağca, önemli bir stratejik hamle öncesinde oldukları sinyali verircesine "O şimdilik sürpriz olsun" diyor. Kontrollü ve istikrarlı büyümeye devam edecekleri bilgisini vermekle yetiniyor.

Fark yaratıp bunu sürdürebilmek...

Bundan 12 yıl önce, 2000 yılında başlayan Temiz Tuvalet Kampanyası ile sektörde farklılaştı OPET. Son 7 yıldır Kal-Der'in yaptığı Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) araştırmasında, akaryakıt sektöründe müşteri memnuniyeti en yüksek şirketi.

Farklılığı yakalamak önemli ancak asıl başarıya götüren farklılığı sürdürebilmek. OPET
Genel Müdürü Cüneyt Ağca bu süreci şöyle anlatıyor:

"Türkiye'de ciddi bir sorun bu tuvaletler. Bulunmayan tuvalet anahtarları vardı, tuvaletler istasyonun dışındaydı... Önce hemen istasyon içine aldık biliyorsunuz tuvaletleri. Çocuklar ve kadınların özellikle uzun yolda tercihleri olduk. Biz her yaptığımız, söylediğimiz şeyin arkasında durmaya, onu sürdürebilmeye dikkat ediyoruz. Kurucumuz ve yönetim kurulu üyemiz Nurten Öztürk'ün başlattığı bir kampanya bu biliyorsunuz. Biz de çok yakından takip edip sürdürüyoruz."

Peki neler yapılıyor? OPET'in tuvaletlerini denetleyen fahri müfettişleri
var. Hizmet geliştirme, kontrol ekipleri var. İstasyonları sürekli denetleyen yönetici ekipler kurulmuş. Her yıl merkezden yöneticiler tüm istasyonları kontrol ediyor. Çağrı merkezi ile müşterilerden gelen tüm geri bildirimler değerlendiriliyor, teşvik ve ödül sistemi ile süreç sürekli denetim altında tutuluyor. Yani Türkiye'deki 1390 istasyonunda temiz tuvalet iddiasında bulunmak öyle kolay olmuyor...

Ağca, "Müşteri bizim için yolunu değiştiriyor. Bizce en önemlisi bu. Bu marka bağımlılığını yaratabilmiş olmak çok önemli" diyor.

Marketlere ekranlar yerleşiyor

[PAGE]

Marketlere ekranlar yerleşiyor

Marketler, akaryakıt istasyonlarında giderek daha aktif hale geliyor ve kârlılık artışı açısından önemli bir mecra haline geliyor. OPET de bu amaçla şimdilerde tüm istasyonlarındaki marketlere ekranlar yerleştiriyor. Ağca, "Müşteri beklentilerine yönelik bir takım iyileştirmeler yapmaya çalışıyoruz. İstasyonlarımızdaki ekranlarda kampanya duyuruları yapacağız, müşteri tanıma (CRM) ile ilgili uygulamalar yaparak kişiye özel, müşteriye özel kampanyalar yapabiliyor olacağız. Teknolojiyi de bu anlamda çok kullanıyoruz" sözleriyle yeni stratejilerini anlatıyor. Halen 5.5 milyon kişide OPET Kart bulunuyor.

Opedo'nun oyuncağı geliyor, araştırıyoruz

OPET'in son reklam kampanyasında yarattığı OPEDO karakteri ile de teknoloji vurgusunu altını çizerek yapıyor. OPEDO'nun ortaya çıkması, şirketi temsil eden, onun adına konuşacak bir karakter bulma isteği sonrasında olmuş. "Bizim gibi canlı, hareketli, heyecanlı, kıpır kıpır, gelişmelere ayak uyduran, müşterinin hep yanında olan özelliklerimizi yansıtan bir karakter olmasını istedik" diyor Ağca. İlk geri dönüşler çok olumlu olmuş. Hem kendisi hem de kullandığı motopet ilgi çekmiş. Ağca'ya "Çocuklar oyuncağını ister" diyoruz, "Yapacağız, hazırlığımızı yapıyoruz, araştırıyoruz" diyor. Cüneyt Ağca, benzinde vergi ve fiyat artışlarının Türkiye'de kayıtdışında paralel bir artış yarattığının altını çiziyor. Son zammın da böyle bir etkisi olacağını belirtiyor ancak 10 numara yağ konusunda alınan önlemleri vurgulamadan da geçmiyor. Örneğin vergi oranlarında yapılan değişiklikler, tüketim noktalarında yapılacak denetimler...

Bir iyileştirme var ama bu konuda önemli bir yol almak kolay değil. Ağca, "Aracın yakıtında bu kayıtdışı ürünü tespit edip ona bir yaptırım uygulamadığınız sürece çözmek çok mümkün değil" diyor. Halkı bilinçlendirmek, denetimleri artırmak bu noktada çok önemli. Ağca, bu noktada sanayide kullanılan bu yağlarda vergi indirimi formülünün kullanılabileceğini ancak sorunun geneline bakıldığında çözümün oldukça zor olduğunu da belirtiyor. Ağca, kayıtdışı olmasa sektörün ve şirketlerin çok daha hızlı büyüyebileceğini vurguluyor.

Çok para kazanılan bir iş değil

[PAGE]

Çok para kazanılan bir iş değil

Türkiye'de ne zaman benzin fiyatlarına zam gelse, önce verginin yüksekliği hemen ardından bayi ve dağıtım payı oranları gündeme gelir. Cüneyt Ağca rakamlarla anlatıyor; "Sektörde dağıtım ve bayii kârı yüzde 5 artı yüzde 5, toplam yüzde 10'luk bir orandır. Sektördeki şirketlerin dip rakamlarına baktığınızda yüzde 1-1.5'tir kalan. Bu bizim için de bayi için de geçerli. 24 saat hizmet verdiğiniz bir iş. Müşteri beklentileri çok yüksek, çünkü pahalı bir ürün alıyor. Bütün bunları yaparken yüzde 1-1,5 de kazanılması lazım. Ayrıca fiyata zam yapıldığında oransal olarak bizim marjlarınız düşmüş oluyor çünkü kuruş şeklinde maktu bir marjımız var. Ayrıca finansman maliyetimiz de var. Bütün bunları bir araya koyduğunuzda çok para kazanılan bir iş dalı değil." Bu noktada self servis istasyonlar kurulması da çok mümkün görünmüyor. Ağca, "Marjlar o kadar dar ki ne kadar indirim yapıp self servisi teşvik edeceksiniz" diyor ve ekliyor, "Bizim müşterimiz hala pompaya dokunmayı pek istemiyor, hizmet almayı seviyor. Bu yapıda ben o self servis istasyonların yakında gelebileceğini düşünmüyorum."

Sektör önemli bir dönüşümün eşiğinde

2010 yılında akaryakıt istasyonlarını alma yolunda çok yoğun bir rekabet yaşanmıştı. Ağca, istasyonlardan yüzde 65'inin o yıl imzayı attığını, ondan sonra her yıl sektörün yüzde 20'sinin değiştiğini, ancak 2010'daki "kanlı" rekabetin benzerinin 2015'te tekrar yaşanacağını anlatıyor. Ağca, "Biz her süreçten şartlara hızla uyum sağlayarak başarılı çıkmayı bildik" diyor. Peki yeni yatırımlar? Cüneyt Ağca, büyüdükçe müşteri ve bayilerden daha çok talep aldıklarını ve istasyon yatırımına büyük önem verdiklerini söylüyor. "Bayiler bize gelip OPET olmak istediklerini söylüyorlar, çok ciddi talepler var" diye başlıyor söze ve devam ediyor: "Seçici davranıyoruz artık. Büyüme yıllarında çok az yerde olduğumuz için uygun olan her noktayı değerlendiriyorduk. Şimdi eksik olduğumuz, potansiyeli yüksek yerleri tercih ediyoruz. Yeni gelişecek alanları tespit ediyoruz. Bizim aldığımız en önemli şikayet istenilen yerde OPET bulamamaktı. Şimdi o azaldı tabii. Olmadığımız noktalar beklemediğimiz şekilde geliştiyse şimdi bu 5 yıllık sınırlamanın da verdiği şansla oraları transfer etme imkanı buluyoruz." OPET bünyesinde gelişmekte olan bölgeleri tespit etmek için bir ekip kurulmuş durumda. Nerede potansiyel var, nereler gelişiyor tespit ediyorlar. Lokasyon bazında öncelik verdikleri yerleri bu perspektifle belirliyorlar. İstanbul özelinde trafik yoğunluğu nedeniyle birbirine yakın görünen yerlerin potansiyel taşıyabildiğini anlatıyor Ağca. Bu nedenle birbirine çok yakın da olsa "burada ne gerek var" demeden açılan istasyonların büyük bir başarı elde ettiğini belirtiyor.

Yabancı şirketlerle gayet iyi rekabet ediyoruz

[PAGE]

Yabancı şirketlerle gayet iyi rekabet ediyoruz

Türkiye ile Avrupa akaryakıt piyasaları çok farklı yapılarda. Batı'da şirketler büyük oranda istasyonların sahibiyken bizde bayi ağırlığı söz konusu. Bu noktada iki yıl önce yapılan düzenleme ile irtifaların süresinin 5 yılla sınırlandırılması önemli bir değişim yarattı. Cüneyt Ağca, "Şimdi bizde de acaba şirketler istasyonları mülkiyetlerine mi alsınlar düşünceleri var. Ancak bu da çok kolay bir süreç değil. Avrupa'da zamanında bu mülkler alınmış, ama uzun vadede buna geçiş olabilir. Çünkü hakikaten 5 yılda bir bütün istasyonların el değiştirme imkanı var. Bu müşteri alışkanlıklarını değiştirecek" diyor. Yani sektörde yapı önümüzdeki süreçte biraz daha değişebilir.

2012 yılı OPET'in kuruluşunun 20., Koç ile ortaklığın 10. yılı. OPET Genel Müdürü bu noktada yerli bir şirket olmalarının, hissedarlarının burada, işin içinde olmasının hızlı
hareket etmelerinde, çabuk karar alıp uygulamalarında kendileri için avantaj yarattığını anlatıyor. "Biz kendi insanımızı daha iyi biliyoruz. Bu da müşteriyi tanıma anlamında çok büyük bir avantaj. Biz yabancı şirketlerle kendi ülkemizde gayet iyi rekabet ediyoruz" diyor. Şirketin 2011 yılı cirosu14 milyar 948 bin TL. 2012 Temmuz ayı itibarıyla beyaz ürünlerde pazar payı yüzde 18.80. Bu pay OPET'i sektörde ikincilik sırasına oturtuyor. OPET'in halen 913'ü OPET, 407'si Sunpet olmak üzere toplam 1320 istasyonu bulunuyor. Bu istasyonların çok büyük bir kısmı bayilik sistemi ile çalışıyor.

Zam oranı artınca tüketicinin adaptasyonu daha geç oluyor Cüneyt Ağca, tüketicinin ekonominin genel durumundan etkilendiğini, zamların tüketici tercihlerine birebir
etkisi olduğunu anlatıyor. Benzin zamlarının yoğun olduğu dönemler toplu taşıma daha çok tercih ediliyor. İnsanlar tasarrufa yöneliyor. Ekonomi toparlandığında, insanlar ekonomik anlamda rahatladığında hemen araç kullanma süreleri uzuyor. Ağca, zam oranları yüksek olduğunda tüketicinin buna adaptasyonunun geç gerçekleştiğini vurguluyor. Son vergi artışı oldukça yüksek, Ağca'ya göre önemli bir süredir vergilerde bir artış yapılamamıştı ve bu son zam vergide enflasyon ayarlaması şeklinde yorumlanabilir.

Sektör hareketli, yeni girişler olabilir

[PAGE]

Sektör hareketli, yeni girişler olabilir

OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, akaryakıt sektörünün hareketli bir sektör olduğunu, sektöre gerek 2015 yılında, gerek daha önce aradan girişler olabileceğini söylüyor. Ağca, "Sektörde il değiştirmeler oluyor, hisse yapılarında değişiklik olabiliyor. Bir hareket var. Sürekli duyuyoruz, kimi gerçekleşiyor, kimi gerçekleşmiyor. OPET 20 yıl önce yoktu, bugün sektörün ikinci şirketi. Hakikaten bir başarı hikayesi. Yerli bir şirket olarak

Depo kapasitesinde birinci

Depolama kapasitesinde sektörde birinciliği koruyan OPET'in 1 milyon metreküpün üzerinde kapasite ile Marmaraereğlisi, Mersin, Kocaeli, İzmir, Giresun ve Antalya'da terminalleri bulunuyor. OPET, 721 bin metreküp kapasiteli Marmara Terminali'nin kendi ihtiyacı dışında kalan bölümlerini uluslararası akaryakıt ticareti yapan yabancı şirketlere kiralıyor. Başarmışız. Başkası bizim gibi olmaz ama farklı şeyler olabilir" diyor.

Gözü Boğaz kıyısında...

OPET Maslak istasyonu ile sektörün satışı en yüksek bayisine sahip. Cüneyt Ağca, "Boğaz'ın iki yakasına sahilde birer istasyon açma hedefim vardı. Karşı yakada varız, şimdi bu yakada (Asya) da bir istasyon sahilde açmak istiyoruz. Şimdi onu arıyoruz" dedi.

Rakiplerimden benzin almam

"Rakiplerinizden hiç benzin alıyor musunuz" sorusuna Cüneyt Ağca gülerek, "Ben almam, ama bunu yapan arkadaşlarımız var. Biz proaktif olmak için elbette rakiplerimizin neler yaptığını da izliyoruz. Sektördeki tüm şirketler yapıyor bunu" diyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir