Bernanke ihtiyatlı konuştu
Orhan AKIŞIK
FED’in para politikasında değişikliğe gideceğinin belli olmasından sonra piyasalarda belirsizlik ve tedirginliğin karışımından oluşan bir hava esiyor. Yıllardan beri uygulanan gevşek para politikasına krizlere neden olduğu gerekçesiyle karşı çıkanlar olduğu gibi, ufukta görülen likidite darlığının büyümede yavaşlamaya yol açmasından endişe duyanlar da var. Likidite daralmasının, ekonomisini bizim gibi dış kaynakla finanse eden gelişmekte olan ülkeler üzerinde daha etkili olacağı beklentisi yüksek. Son zamanlarda Türk Lirası'nda görülen değer kaybında bu beklentilerin de payı var. Büyümeden vazgeçmek söz konusu olmadığına göre, ekonominin dış finansmana bağımlılığını, dolayısıyla kırılganlığını azaltmanın tek yolu tasarrufları arttırmak. Tasarruflar artmadıkça mütevazı büyüme hızlarıyla yetinmekten başka bir yol görünmüyor. Bu bakımdan, tasarruf oranında son 10 yılda meydana gelen gerileme düşündürücüdür. Bu gerilemede nüfus yapısının olduğu kadar, para bolluğundan kaynaklanan düşük faizlerin teşvik ettiği tüketim artışının da payı olduğunu unutmamak lazım.
FED Başkanı Ben Bernanke, geçtiğimiz hafta Amerikan Ekonomik Birliği’nin Philadelphia’daki yıllık toplantısında yaptığı konuşmada iyimser olmakla birlikte ihtiyatı da elden bırakmadı. Bernanke’nin “son bir kaç yıldaki tecrübelerimizin bize öğrettiği bir şey var; o da, tahminlerimizde ihtiyatlı olmaktır”, açıklaması dikkat çekicidir. Bu ifadeden, FED’in bono ve tahvil alımlarından oluşan politikasına son verme konusunda henüz belirlenmiş bir takvimin olmadığı anlaşılmaktadır. Bernanke’nin de belirttiği gibi, FED’in ekonomi üzerindeki kontrolu devam edecek; ekonomik göstergelerdeki iyileşmenin kalıcı olduğundan emin olunmadıkça politikaya son verilmeyecektir. Görevi bu ayın sonunda Janet Yellen’e devredecek olan Bernanke, konut sektörünün önünün açılmaya başladığını, maliye politikasında 2013’deki daralmanın yaşanmayacağını, bunun ise büyümeyi hızlandıracağını söylüyor. Amerikan ekonomisinde geçtiğimiz yılki büyüme hızının yüzde 2’nin üzerinde gerçekleşmesi hemen hemen kesin. Bu yılki büyüme hızının ise olağanüstü gelişmeler olmadığı takdirde yüzde 3’e yakın olacağı tahmin ediliyor. Yeni dönemde de FED’in gözönünde bulunduracağı en önemli parametre işsizlik oranı olacaktır. İşsizlik oranındaki gerileme, ABD gibi gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 70’inden fazlası tüketime bağlı bir ekonomi için özellikle önemli.
Resesyondan bu yana uygulanan gevşek para politikasının ABD’nin resesyondan çıkmasında olduğu kadar, yeni bir resesyona girmemesinde de payı olduğunu belirten Bernanke, daraltıcı maliye politikasının ise gevşek para politikasının etkinliğini azalttığı; ekonomideki toparlanmayı geciktirdiği görüşünde. Bernanke haklıdır. Para politikası maliye politikasıyla desteklenmiş olsaydı, büyüme muhtemelen şimdikinden daha yüksek bir oranda gerçekleşecekti. Bernanke döneminde uygulanan politikayı övenler olduğu gibi karşı çıkanlar da var. Karşı çıkanlara göre, son beş yıldan bu yana uygulanan para politikasının, enflasyon dışında yeni finansal krizlere de yol açma ihtimali vardır. Sekiz yıl FED Başkanlığı görevini yürüten Bernanke’nin, Büyük Resesyon’dan sonra tarihinin en derin ekonomik krizini yaşayan ABD’nin resesyondan çıkıp yeniden büyüme sürecine girmesinde katkısı büyük. Bernanke sadece uyguladığı cesur politikalarla değil, aynı zamanda başında bulunduğu kuruluşa getirdiği şeffaf yönetim anlayışıyla da tanınıyor. Bu yönetim anlayışı büyük olasılıkla yeni dönemde de sürdürülecektir.
ABD Senatosu pazartesi günkü toplantıda Janet Yellen’in FED Başkanlığı’nı onayladı. Böylece ilk kez ABD’nin, hatta dünyanın en etkin kuruluşlarından biri bir kadının idaresine geçecek. 26’ya karşı 56 oyla başkanlığı onaylanan Yellen’a kabul oyu verenler arasında Cumhuriyetçi senatörler de var. Yine de, Yellen şimdiye kadarki FED başkanları arasında en az oy marjıyla göreve gelen başkan. Obama’nın, yeni FED Başkanı’nın Amerikan halkının ve çalışanlarının haklarını gözeten, finansal istikrar ve büyümeyi teşvik edecek politikalar uygulayacağına dair güveninin tam olduğu yolundaki açıklaması anlamlıdır. ABD demokrasisi gelişimini sürdürüyor. Afrika kökenli bir başkandan sonra ilk defa bir kadının merkez bankasının başına getirilmesi demokrasinin vardığı noktayı göstermesi açısından önemlidir. Janet Yellen’in FED Başkanı olmasıyla, şimdiye kadar erkeklerin egemenliği altındaki görevlere bundan böyle kadınların da atanması konusunda umutlar artıyor. ABD’nin demokrasi deneyiminden tüm dünyanın çıkaracağı önemli dersler var.