Beyefendi Şam fatihi olacakmış
Parti grubunda konuşan Kılıçdaroğlu TBMM'den geçen hafta çıkan Suriye tezkeresini ve hükümetin Suriye politikalarını eleştirdi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu milletin fakir fukara çocuklarını alacaksın, 'Hadi bakalım cepheye.' Neden? Beyefendi Şam fatihi olacakmış. Kusura bakma ama bu kafayla gidersen olsa olsa sen Şam babası olursun" dedi.
Partisinin TBMM grubunda konuşan Kılıçdaroğlu, önlerinde iki Türkiye bulunduğunu, birinci Türkiye'nin, "masallar gibi yaşayan AK Parti'lilerin masal ülkesi", ikincinin ise "zam ve zulüm altında ezilen halkın gerçek Türkiye'si olduğunu" savundu.
Bir masalmış gibi anlatılan Türkiye'de haramzadelerin bulunduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Onların karnı doymuyor; bir kara delik gibi. Bu Türkiye, AKP'nin Türkiye'sidir. Halkın gerçek Türkiye'si bu değildir. Geleceğinden kaygı duyan, 'geçinemiyoruz, toplum sözleşme yapamıyoruz, özgürce konuşamıyoruz' diyen halkın gerçek Türkiye'si. İki Türkiye arasında 180 derece fark var. Masalların ülkesi Türkiye'de AKP ve yandaşları yaşıyor. Onlar, Karun gibi zengin oldular, köşeyi döndüler, lüks araçlarla geziyor, konuşanı susturuyorlar; bunu da görev biliyorlar" diye konuştu.
Ahlaksız zamlar
Kılıçdaroğlu, son 1 yılda elektriğe yüzde 34,9, doğalgaza yüzde 54 zam yapılmasına rağmen memur ve işçinin ücretlerinin çok az arttığını belirterek, "Siz, halkı yoksullaştırmak için bu zamları yapıyorsanız başarıya ulaştınız demektir" dedi.
Bu zammın gerekçesinin anlatılmasını isteyen Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit Hükümeti'nin, ekonomiyi krizden çıkardığını, terörü bitirdiğini, kemiksiz bir Türkiye'yi AK Parti Hükümeti'ye devrettiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Varılan noktaya bakın, ekonomik kriz var, zamların arkası kesilmiyor. Devraldığınız Türkiye bu muydu?" diye sordu.
Elektriğe ve doğalgaza, okulların açıldığı sırada zam yapıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, bu zamları, ahlakla ve şerefle bağdaştıramadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, zamları, "ahlaksız zamlar" diye nitelendirerek, bunu onaylayamayacaklarını belirtti.
Kılıçdaroğlu, ekonominin ve Türkiye'nin yönetilemediğini ileri sürdü.
Herkesin karnı doydu
Doğalgaza yapılan zammın, "Doğalgaz, petrol bizim ülkemizde yok, dolarla getiriyoruz. Dolar artınca fiyatlar da artıyor" diye gerekçelendirildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Aralık 2011'de Rus doğalgazının dünyada bin metreküpünün 436 dolar, Ağustos 2012'de ise 410 dolar olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, Aralık başında bin metrekübünün 810 lirayken, daha sonra 733 liraya düştüğünü vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir Allah'ın kulu çıkıp 'bu zamlar ahlakidir' desin. Dünyada doğalgaz fiyatları düşüyor, biz yüzde 33 zam yapıyoruz. Bunun vebali vardır, millete sorumluluğunuz var. Bu kadar ağır zammı milletin omuzlarına nasıl yüklüyorsunuz? Öyle anlaşılıyor ki; kendileri yediler, yandaşlarına yedirdiler, herkesin karnı doydu, iyice palazlandılar, kara delik gibi yutuyorlar, fatura da millete çıkarılıyor. Millet, bunun farkına varsın. Faturayı artık sen ödeme, iktidara ödet. Dünyada doğalgaz fiyatları yüzde 9,6 gerileyecek, doğalgaz fiyatlarına sen yüzde 30 zam yapacaksın. Milletin yüzüne nasıl bakıyorlar? Yalan söylenmez ki bu kadar, yalan söylemenin de usulü var. Göz göre göre, dünyayı bile bile millete yalan söyleyeceksiniz. Eğer doğalgaza zam yapıyorsanız, bilin ki iğneden ipliğe her şeye zam yapacaksınız. Bu kadar ağır zammın faturasını halka çıkarmanın ahlak, demokrasi, özgürlüklerle, ekonomi yönetimiyle hiçbir ilgisi yoktur. Tam bir yönetimsizlik. Ahlaki açıdan bu zamlar bir soygundur, soygunu yapanlar AKP'nin yöneticileridir."
Engereklerden, çıyanlardan ne farkın var
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin doğalgazın yüzde 98'ini ithal ettiğine işaret ederek, bunun da büyük kısmının Rusya'dan alındığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Doğalgazınızı bir ülkeye bağlamışsanız, bir ülkeye kaderinizi bağlamışsınızdır. Yarın Suriye'de savaş çıktı, Rusya destek verdi, Rusya doğalgaz musluklarını kapattı, memleketin hali ne olacak?" sorusunu yöneltti.
Devlet yönetiminin bu olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, devleti yönetecek kişilerin uzak görüşlü, gelecekte Türkiye'nin çıkarlarını koruması gerektiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Siz Türkiye'nin çıkarlarını bırakın korumayı, birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Buna da devlet yönetimi diyorsunuz. İhanete varan bir tezgahla karşı karşıyayız. Ahmet Arif, bu soygun düzenini çok güzel anlatır: Bunlar engerekler ve çiyanlardır/Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır/Bunları tanı, tanı da büyü. Doğalgaz fiyatları dünyada düşecek, sen doğalgaza yüzde 30'a varan zam yapacaksın. Senin engereklerden, çiyanlardan ne farkın var?" görüşünü savundu.
Fitreye, zekat parasına el konulup konulmayacağını soran Kılıçdaroğlu, "Bu savcılar yargılanıyorlar, 'Sen niçin Deniz Feneri soygununu soruşturuyorsun' diye. Bir savcı, 'Önümüzdeki duruşmada 11 kişiyi tanık olarak istiyorum, burada ifade versinler.' Bu kişilerin gelip tanık olarak ifade vermesi lazım. Bunların içinde bir köstebeğimiz var, meşhur, Beşir Atalay, Adalet Bakanı var. Madem savunma hakkı kutsalsa, savunma durumunda olan kişinin gösterdiği tanıkların, tanıklık yapması lazım. Gelirlerse pek çok gerçeği öğreneceğiz. Ama sanmasınlar ki tanıklık yapmayıp, kurtulacaklar. Söz veriyorum, onlardan hesabını sormazsak biz namerdiz" diye konuştu.
Egon, başına bela
Kılıçdaroğlu, TBMM'den geçen hafta Suriye tezkeresinin çıktığını, tezkere öncesi grubunu toplayan,milletvekillerini bilgilendiren, karar alan tek partinin CHP olduğunu söyledi.
CHP'nin, Suriye konusunda daha önce yaptığı önerilere işaret eden Kılıçdaroğlu, "Şimdi kalkıp ortak iradeden, ulusallıktan söz ediyorlar. Sen kim, ortak irade kim. Sen ne anlarsın ortak iradeden. Kendi iradeni, milletin ortak iradesi sanıyorsun. Egon bu kadar şişmiş senin, o egon senin başına bela zaten. Önce ondan kurtulacaksın. İnsanımızın kanının Ortadoğu çöllerinde dökülmesini istemiyoruz. Bedel ödemek istemiyoruz. Suriye konusunda mektup gönderdik, bunu da kabul etmediler. Şimdi, 'Niye bize destek vermiyorsunuz' diyorlar. Bu ülkeyi savaşa götürecek hiçbir belgenin altına, hiçbir CHP'li, ülkesini seven hiçbir kişi imza atmaz. Bütün çabalarımızı, yolu yöntemi gösterdik, şöyle davran, yanlış davranıyorsun dedik, anlatamadık, 'Ben biliyorum, doğru yapıyorum' dedi. Türkiye'yi savaşın eşiğine getirdin sen" diye konuştu.
Dünya nüfusunun yarısından fazlası, denklemin diğer tarafında
İktidarın Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Suriye konusunda yalnız kaldık ama çok da yalnız değiliz. Hamas, Barzani, Katar, Suudi Arabistan var. Dönüyorum denklemin diğer tarafına; İran, Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan var. Dünyanın nüfusundan yarısından fazlası, denklemin diğer tarafında" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bu duruma bizi mahkum eden politikaya ne denir? Bu, stratejik derinlik mi yoksa stratejik körlük müdür? Bu anlamsız dengenin içine Türkiye'yi sokan bir süreci bizim başımıza bela eden, alay konusu olan bir Dışişleri Bakanı ile yola çıkılırsa, Türkiye'nin geldiği nokta bu olur. Bunu yapmak için ileri derecede geri zekalı olmak lazım. Ulusal çıkarlardan söz ediyorlar. Sizin ulusalcılıkla uzaktan yakında ilişkiniz yok. Hele hele en son söz söyleyeceğiniz parti CHP'dir.
Biz yönümüzü Batıya, uygarlığa çevirmiş toplumuz. Ortadoğu bataklığı nereden çıktı? Tezkere çıkarıp Türkiye'yi savaşa sokacaksınız, CHP 'hayır' diyecek, utanmadan CHP'yi suçlayacaksınız. CHP bu ülkenin bekası için varlığını her zaman ortaya koyan parti. Pek çok tezkereye 'evet' dedik, ama buna demeyiz. Biz savaş istemiyoruz. Çocuklarımızın kanlarının Arap çöllerinde dökülmesini istemiyoruz.
Uluslararası sularda 9 Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı şehit edildi, tezkere geldi mi gelmedi. Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirildi, tezkere geldi mi? 1,5 milyon Iraklı Müslüman hayatını kaybetti, binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi, Başbakan, 'Amerikan askerlerine başarılar diliyorum' dedi. Bize ders vermeye kalkıyor. Sen hiçbir şeyden anlayamazsın. Türkiye'yi güçlü kılan tezkere değil güçlü kılan demokrasidir, batıya dönük yüzüdür. Bu ülkeyi güçlü kılan, bu ülkenin iradesinin tek olmamasıdır. 1990'da Saddam, Kuveyt'i işgal etti. BM karar aldı, Amerikalılar asker göndermek için harekete geçti. Temsilciler Meclisi'nde 250 kabul 183 ret oyla kabul edildi. Senato'da ise 52 kabul 47 ret ile çıktı. Hiç kimse ret oyu verenleri 'Saddamcı' diye suçlamadı. Biz 'red' dedik, olduk Baas'çı."
Beyefendi Şam fatihi olacak
Tezkereye halkın da "doğru değil" dediğini savunan Kılıçdaroğlu, bunun üzerine iktidarın, "Tezkere çıkardık ama savaşmak istemiyoruz" dediğini söyledi. Blöf üzerine dış politika oluşturulamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Size kim güvenir şimdi? Dünyada yalnız kaldınız zaten" dedi.
Demokrasinin, halkın çıkarlarının korunduğu bir rejim olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Esad ile Erdoğan arasında ne fark var? Suriye'de demokrasi yokmuş, onun için gitmemiz gerekiyormuş. Sen dön kendi ülkene bak. Senin ülkende demokrasi var mı? Türk-İş'ten işçiler Meclis'e gelmek istemişler, biber gazı ile engellenmiş. Esad kanla susturuyor, sen de biber gazıyla. Aranızdaki fark bu" diye konuştu.
Tezkereye 'hayır' diyerek doğru bir karar verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, annelerin, babaların umudunun CHP olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin ülkenin geleceği açısından risk taşıyan, otoriteleşen bir parti olduğunu, tek kişinin konuştuğunu, diğerlerinin sesini kestiğini, bunun demokrasi olamayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Neymiş efendim, tezkereyi çıkarıp, beyefendi Şam fatihi olacak. İyi de Şam fatihi olacaksan önce şu çocuklarını bir askere gönder bakalım. Çocuklarını göndermeyeceksin, AKP milletvekillerinin çocukları da gitmeyecekler, onları iyi yerlere göndereceksiniz, bu milletin fakir fukara çocuklarını alacaksın, 'Hadi bakalım cepheye.' Neden? Beyefendi Şam fatihi olacakmış. Kusura bakma ama bu kafayla gidersen olsa olsa sen Şam babası olursun."