Bin yıl önce bin yıl sonra
NURETTİN AYDIN - İTO Deri, Kürk ve Saraciye Meslek Komitesi Başkanı
Japonya’nın Tokyo şehrinde 20-22 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Fashion Tokyo Moda ve Hazır Giyim Fuarını İTO Deri, Kürk ve Saraciye Komitesi olarak ziyaret ettik.
Alışılmışın dışında, Tokyo'da bulunan Ticaret Müşavirimiz ile görüşmenin ardından, birlikte Japon firmalarıyla görüşmeler gerçekleştirdik, bu da görüşmelerin daha olumlu geçmesini sağladı.
Japonya, giyimde ithalata bağımlılıkta %90 seviyesinde ve kaliteli marka giyim, deri ve tekstil için alım potansiyeli çok yüksek bir pazar.
Gördük ki Japonya üzerinde durulması gereken başka bir dünya...
Ulaşım bu yüksek nüfuslu şehirde mükemmel, şehrin her noktasında metroya iniş var, dilediğiniz her yere metro sistemi ile ulaşabilirsiniz ve bu yüzden trafik de oldukça sakin. Kaldığımız otelin yan cephe seramiklerini değiştiren işçinin taktığı maske ve eldiveni, etrafa çektiği dikkat bantlarını, yani Japonların en küçük işte bile aldıkları titiz güvenlik önlemlerini hayretle izledik.
Gördük ki onlar bu cennet dünyada ortalama 85-90 yıl yaşıyorlarmış, ve bir kez daha kafamıza dank etti ömrümüzün niye bu kadar kısa olduğu...
Japonlar stresten uzak ve pozitif bir felsefe ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Kimse kimseyle kavga etmiyor, bağırmıyor, yolda kimseye dikkatlice bakmıyor, omuz vurmuyor, birbirinin önüne geçmiyor, velhasıl yiyecek ve alan kavgası hiç yapılmıyor...
Japonların doğal beslenme alışkanlığını, çok temiz ve hijyenik olduklarını, yediklerinin kalitesini çok önemsediklerini ve önlerine gelen her şeyi yemediklerini öğrendik. İnsan sağlığına, temizliğe, yaşam kalitesine ve yaşam felsefesine bu kadar önem veren bir ülkede, insanlar tabii ki uzun ömürlü olur ve her sene Japonya'da yaşam süresi katlanarak da uzuyor.
Japonya'da her alanda sınırları zorlayan teknoloji ile karşı karşıya kalıyorsunuz. İlkler hep orada geliştiriliyor ve Japonlar çok meraklılar. Bu duygu onları sürekli yeni buluşlar, keşifler yapmaya itiyor.
Japonya'da gördüm ki, kendini insan olarak görüyorsan ve sana uygun gördüğünü diğer tüm insanlar için de istiyorsan, aslında o zaman insan olabiliyorsun!
Japonya'da öğrendiğim en önemli şey 'insana verilen değer'.
Gördüm ki insanlar Japonya'da uzun sağlıklı yaşıyor... Ve akıl bilim ile bin yıl ilerideler.
Bir hafta kadar önce de Belediyeler Birliği'nin organize ettiği teknik inceleme programım sebebiyle Fas'a gittik. Fas'ın önemli kentlerinden biri olan Marakeş'in Djemaa El Fna meydanında, adeta bin yıl öncesinin yaşamına tanık olduk. Meydan tıklım tıklımdı; şifa satanlar, çalgıcılar, dilenciler, cambazlar bir yanda hünerlerini sergilerken, yılanların dansı, maymun numaraları, hokkabazların dalavereleri ve kumar oynatanlar da para kazanıyordu. Etrafta pişen salyangozlar, köftelerden çıkan dumanlar ve kokular arasında bin yıl öncesinin Ortaçağı'na gittiğimizi gördük.
Biraz ötede, meydanın ortasında önüne koyduğu yüzlerce çürük diş ve paslı kerpetenle, meydana gelenlerin ağrıyan dişini çekmeye hazır hünerli Ortaçağ'dan kalma dişçiyi işini yaparken hayretle seyrettik.
Gene aynı şehrin arka sokaklarının arasında, evlerle iç içe bulunan deri işleyicilerinin kerpiçten yapılmış çukurlarda deri tabaklama işini hararetle yaparken, krom yerine meşe palamudu, tarçın kabuğu, şap ve buğday kepeği, ağaç kökü gibi bitkisel baharatlarla, bin yıl öncesinin yöntemleri ile işlemeye çalıştıklarına tanık olduk.
Kramer'in "Tarih Sümer ile Başlar" adlı kitabında Sümer tabletlerinde deriyi o dönemde böyle işlediklerini yazar. Etrafımızdan geçen at arabaları, yüklü eşekler, develer, sokaklarda perişan gezen insanlar ve adım başı dilenen insanlar, zaten yoksulluk diz boyu... Bütün bunlar aldı bizi, bin yıl öncesine doğru bir başka dünyaya götürmüştü....
Fas’a yaptığımız seyahat ile bin yıl geriye ardından’’ Tokyo’’ ile tekrar bin yıl ileriye gittik.