”Birikimlerimizi sadece barış için sarf etmek arzusundayız”
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, son dönemde gerçekleştirdiği reformlar ile, dünyanın parlayan bir yıldızı haline geldiğini ifade etti
İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin birikimlerini, bölgesel ve küresel barış için sarf etmek arzusunda olduğunu belirterek, '''Kıbrıs meselesindeki yapıcı tutumumuz, Ermenistan meselesindeki yaklaşımlarımız, Irak, İran ve Suriye ile sürdürdüğümüz diyalog, bizim barışçı politikalarımızın somut ifadeleridir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, İstanbul Forumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, temel sorunlarını, hukuk ve demokrasi kuralları çerçevesinde çözmeyi amaç edinmiş bir ülke olduğunu söyledi. Yakın dönemde başlatılan demokratik açılımın bunun bir sonucu olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Biz hukuk devletini, demokrasiyi ve insan haklarını bütün sorunlarımızın çözüm zemini olarak görüyoruz'' ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, son dönemde gerçekleştirdiği reformlar, demokratikleşme yolunda attığı adımlar ve ekonomisinde kaydettiği iyileşmelerle, dünyanın parlayan bir yıldızı haline geldiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz, birikimlerimizi, sadece bölgesel ve küresel barış için sarf etmek arzusundayız. Kıbrıs meselesindeki yapıcı tutumumuz, Ermenistan meselesindeki yaklaşımlarımız, Irak, İran ve Suriye ile sürdürdüğümüz diyalog, bizim barışçı politikalarımızın somut ifadeleridir. Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, özellikle de AB, Türkiye'nin bu birikiminden, bu imkanlarından,konumundan ve küresel barışa katkılarından yararlanmak, Türkiye fırsatını en iyi şekilde değerlendirmek durumundadır.
Özellikle de demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak bunu özümsemiş, bunu artık hazmetmiş bir ülke olarak, Türkiye'nin inanıyorum ki bu havzada yapacağı çok şeyler var. Türkiye'nin AB'ye yük olacağını iddia edenler, ülkemizin bölgesel ve küresel barışa yapacağı katkıları aslında göz ardı ediyorlar. Orta Doğu'yu, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı çok iyi tanıyan, aynı zamanda Avrupalı olan Türkiye, AB için bir yük değil, veyahut da AB'ye yük olmaya değil, AB'den yük almaya namzet ülkelerden biridir. Bu bir fırsattır aslında. Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan, tartışma konusu yapan kesimler, bölgeler arasında, kültürler arasında, medeniyetler, halklar, inançlar, mezhepler arasında diyalog ve iş birliğine karşı çıkanlar, küresel barışa karşı çıkanlardır.''
"Hem Filistin'in hem İsrail'in güvenliği bakımından önemlidir"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Durumdan vazife çıkartmayı" hiçbir zaman arzulamadıklarını, bundan sonra da böyle bir niyetlerinin olmadığını söyledi. Ancak, bölge barışı için kendilerine bir görev düşmesi halinde bu görevi de seve seve yerine getirmeye çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Filistin meselesinin, tüm bölgesel sorunların merkezinde yer aldığını, bu sorun çözümlenmeden Orta Doğu'da kalıcı barış ve istikrar ortamının tesis edilemeyeceğini düşünüyoruz. Filistin'de ulusal birlik, bir an önce sağlanmalı ve barış sürecinin önünün açılması için uluslararası çabalar yoğunlaştırılmalıdır.
Gazze Şeridi'nde yaşanan olaylara tepkimizi açık şekilde ifade ettiğimizi hatırlatmak isterim. Biz, insanların acılarını arttırmaktan, barışı sabote etmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyen uygulamaları eleştirdik, bugün de eleştirmeye devam ediyoruz. Bu sadece Gazze'de olursa değil başka nerede olursa olsun eleştiririz. Bakınız, Gazze'ye yönelik operasyonların üzerinden 9, Şarm El Şeyh'te düzenlenen Gazze Konferansı'nın üzerinden ise 7 ay geçti. Buna rağmen, Gazze'de yaşanan trajedinin yaraları hala sarılamadı, Gazze'deki dram hala sona ermedi. Şu anda Gazze'nin yeniden inşası için bölgeye inşaat malzemelerinin dahi girişine izin verilmiyor. Bu manzarayı, bu tabloyu, bu trajediyi görmezden gelmek mümkün değildir.
Gazze Şeridi üzerindeki abluka daha fazla vakit kaybedilmeksizin kaldırılmalı ve uluslararası toplum bu yöndeki taahhütlerini yerine getirmelidir. Altını çizerek ifade ediyorum, bu, hem Filistin'in hem İsrail'in güvenliği bakımından önemlidir. Bunu bir Müslüman olduğum için söylemiyorum, bir insan olduğum için söylüyorum."
Körfez bölgesi
Körfez bölgesinin güvenlik ve istikrarına da büyük önem verdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, Körfez ülkeleriyle ilişkilerde önemli bir unsurun ekonomik ve ticari faaliyetler olduğunu söyledi. Erdoğan, "Körfez ülkeleriyle ticaretimiz, 2008 yılında 16.6 milyar dolar seviyesine ulaşmış, toplam ticaret hacmimizin yaklaşık yüzde 5'ini teşkil eder konuma yükselmiştir" diye konuştu.
2005 yılından bu yana müzakereleri sürdürülmekte olan Türkiye-KİK Serbest Ticaret Anlaşması'nın sonuçlandırılmasıyla, ticaret hacmindeki artışın daha da ivme kazanacağının tahmin edildiğini vurgulayan Erdoğan, Arap Ligi ile Türk-Arap Forumu çatısı altında 2007 yılında tesis edilen ilişkinin bölgede izlenilen proaktif politikaya güzel bir örnek oluşturduğuna dikkati çekti.
"İran, bölgemizin önemli bir ülkesi"
Başbakan Erdoğan, İran konusuna da değinerek, şöyle devam etti:
"İran, bölgemizin önemli bir ülkesi. Bu ülkeyle tarihi eskilere dayanan iyi komşuluk ilişkilerine sahibiz. Var olan bu iyi ilişkileri sürdürmek ve geliştirmek konusunda azami gayret sarf etmeye kararlıyız. İran'ın nükleer programı konusunda uluslararası kamuoyunda mevcut olan endişelerin giderilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda da üzerimize düşeni ne olursa olsun yerine getirmekte de kararlıyız. Bununla birlikte, İran'ın barışçıl amaçlarla nükleer enerjiden faydalanma hakkının tartışma konusu yapılmaması gerektiğine de inanıyorum.
Nükleer silahlar konusunda bizim tavrımız Türkiye olarak son derece nettir. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Biz nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir bölgede yaşamak istiyoruz. Buna da kararlıyız. Kitle imha silahı istemiyoruz. Fakat her şey ortada. İnsanlık savunma sektörüne harcadığı parayı, yaptığı yatırımı acaba fakir fukaraya, açlık, yoksulluk içinde yaşayan ülkelere yapıyor mu? Böyle bir şey var mı? Eğitime, sağlığa yönelik yapılan yatırım var mı? Yok. Bunun üzerinde de düşünmemiz lazım. Bunun üzerinde konuşmamız lazım. Bizler bu anlayış doğrultusunda, sadece İran'ın değil, bölgede nükleer silah sahibi ya da nükleer silahlanma içindeki her ülkenin tartışılması gerektiğini düşünüyoruz."
Afganistan
İstikrarlı ve barış içinde bir Afganistan'ın tesisine ilişkin çabaların da devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Türkiye olarak, Afganistan ve Pakistan arasında gerçekleştirilen müzakerelere her türlü katkıyı sağlıyoruz" dedi.
Yakında Pakistan ve İran'a gideceğini anımsatan Başbakan Erdoğan, bu iki ülkede de konuların masaya yatırılacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye, bölgenin güçlü bir ülkesi, bölgenin hızla gelişen bir ülkesi olarak, bölgesel ve küresel barıştan, adil bir kalkınmadan, refah üzerine kurulu bir küresel işleyişten başka hiçbir hedef taşımıyor. Başta Orta Doğu olmak üzere bölgesel meselelerin çözümüne harcadığımız gayretlerin de hedefi yalnızca ve yalnızca bölgesel barış ve istikrarın tesis edilmesidir. Bazılarının ileri sürdüğünün tam aksine dış politikamızda bir eksen kayması söz konusu değildir. Biz bu noktada başladığımız yerdeyiz. Biz kılı kırk yararak ufkumuzu belirledik.
Bakınız, Filistin meselesi devam ederken, Filistin'in acıları devam ederken, Gazze'nin enkazı orada öylece dururken, biz Orta Doğu'da barışı tesis edemeyiz. Irak'ın yaralarını sarmadan istikrarı tesis edemeyiz. İran, Suriye ve Lübnan ile ilgili meseleleri çözüme kavuşturmadan bu bölgede refahı tesis edemeyiz."
Son Irak seyahatine atıfta bulunan Erdoğan, Irak'ta dul kadınların sayısının 1 milyonun üzerinde olduğunu söyledi. "Onlar kendi sorunlarını çözsünler" anlayışını da eleştiren Erdoğan, "O zaman farklı ülkelerin Irak'ta ne işleri olduğunu" sordu.
Başbakan Erdoğan, "Terörü besleyerek, terörü destekleyerek, teröre karşı gerekli önlemleri almayarak, gerekli dayanışmayı göstermeyerek de bu bölgede huzuru tesis edemeyiz" dedi.
Terör nereden gelirse gelsin, dini, milleti, ırkı ve vatanı olamayacağını da söyleyen Erdoğan, teröre karşı ortak mücadele etmek gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye'yi tehdit eden teröristi, hangi ülke olursa olsun saklıyorsa onun teröre yataklık ettiğini dile getiren Erdoğan, eğer Türkiye'ye teslim ediyorsa o zaman da görevini yerine getirmiş olacağını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, teröre karşı ortak bir platform oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Bölgenin sorunlarının son derece net, aynı şekilde çözümlerin de son derece net olduğuna inandığını vurgulayan Erdoğan, "Biz bu sorunları çözeriz, çözebiliriz" diye konuştu.
Orta Doğu'nun kaderinin değişeceğine inandığını belirten Erdoğan, birlik ve beraberliğin önemli olduğunu sözlerine ekledi.