Biz hem sana hem Esad'a karşıyız
Meclis'ten geçen Suriye tezkeresini eleştiren BDP Eşgenel Başkanı Demirtaş Başbakan'a "Sen de Uludere'de benzerini yapıp üstünü örten bir zihniyetsin" diyerek tepki gösterdi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında 45 dakika savaşı savunduğunu belirterek, "Bir insan hem sana, hem Esad'a karşı olamaz mı? Olabilir. Örnek biziz. Niye karşıyız? Sen de Uludere'de benzerini yapıp üstünü örten bir zihniyetsin" dedi.
Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Parlamentonun tezkereler çıkararak, savaş kararlarıyla, naralarıyla çalışmalarına başladığını iddia etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup konuşmasında 45 dakika "Türkiye'nin içeride ve dışarıda neden savaşması gerektiğini anlattığını" söyleyen Demirtaş, "Neden barışmak zorundayız diye tek bir cümle kurmadı?" diye sordu. Demirtaş şöyle devam etti:
"Başbakan, halkın bu politikaya inanmadığını biliyor ki tezkerenin neden çıkması gerektiğini anlatıyor. Neden yangından mal kaçırır gibi tezkereyi çıkardın? Çünkü toplumun ikna olmadığını kendisi de çok iyi biliyor. Vicdanı, aklı olan, ölümlere, savaşlara karşı olan her insan Başbakan'ın 45 dakikadır yalan söylediğini anlamıştır. Bir yıldır Türkiye'yi Suriye'ye karşı savaşa hazırlıyorlar. Türkiye'nin Suriye'ye savaş ilan etmesi için makul, geçerli gerekçelerin olmadığı da ortadadır. Asıl neden Kürt bölgesi. Suriye'deki Kürtler, Hatay'ı, Adana'yı mı istiyor? Açık bir Kürt düşmanlığı üzerine kurulu savaş tezkeresini desteklemedik diye bizi Esad yanlısı ilan ediyor. Türkiye Irak'ta savaşmadı da neyi kaybetti? Bu tezkere, Türkiye'ye karşı provokasyonların zeminini güçlendirmiştir. Türkiye'yi savaşa sokmak isteyenler artık Türkiye'de daha rahat provokasyon yapacaklardır. Çünkü artık Türkiye'nin elinde resmi bir savaş yetkisi var. Artık bir top düştüğü zaman topun kimin olduğuna bakmadan tezkereyi kullanacak.
Şam'ı mı işgal edeceksin
Savaş konusunda bu kadar heyecanlı bir iktidar burada dururken, hızlı bir şekilde Türkiye Suriye'ye itilecektir. Türk ordusu Suriye'ye girdi diyelim, karşısında akrabalarını görecektir. Ne yapacak Türk ordusu orada? İstenmediğin bir yerde ısrarla 'ben gideceğim' hevesi nedir? Ne yapacaksın orada, Şam'ı mı işgal edeceksin? Allah korusun, bu kadar savaş yakınken Suriye'ye girdi diyelim, peki Suriye ne yapacak? Suriye cevap verecek. Gerçek bir savaş yaşanacak, şakası yok bu işin. Televizyonlarda gördüğünüz Suriye sokak manzaraları Türkiye'de de yaşanacak. Sınır illerinden göçler başlayacak. Savaş bir saatte başlar ama bazen onlarca yıl durduramazsınız. Halk, savaş gerçeğini iyi anlamalıdır. Çocuk oyuncağı değil. Bu durum bölgesel bir savaşı daha da genişletecek bir domino etkisi yaratabilir.
Bir insan hem sana hem Esad'a karşı olamaz mı- Olabilir. Örnek biziz. Hem senin hem Esad'ın politikalarına karşıyız. Olabiliyormuş demek. Niye karşıyız- Sen de Uludere'de benzerini yapıp üstünü örten bir zihniyetsin. Esad da ülkesinde bunu yapıyor, sen de kendi ülkende bunu yapıyor, üstünü kapatıyorsun. İkinizin politikasına da karşı durarak halkların barış içerisinde bir arada yaşayabilecekleri formülleri savunmak, alternatif seçenektir. Biz, o seçeneğin arkasında duruyoruz."
Öcalan'ın Suriye'den çıkarılışının 14.yıl dönümü
9 Ekim'in Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılışının 14.yıl dönümü olduğunu hatırlatan Demirtaş, şöyle devam etti:
"14 yıl geçti aradan. Türkiye, Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması vesilesiyle uluslararası güçler tarafından teslim alınmıştır. Bazı ülkelerle gizli ekonomik anlaşmalar yapmış, protokoller imzalamıştır. 14 yıl önce de bugünkü gibi Genelkurmay Başkanı Hatay'a gitmişti, orada Kürt kimliği bile yoktu. Şimdi yine Genelkurmay Başkanı orada ama şimdi bir Kürt bölgesi var. Kim kaybetmiş, kim kazanmış?
Türkiye, kendi Kürtlerinden başlayarak çözümü önüne koyduğu gün bölgesel bir aktöre yeniden dönüşebilir. Açık, samimiyetle söylüyorum; Bu öneri akıllıca, serinkanlı tartışılmalı; Öcalan'ı serbest bırakırsanız, özgürlüğüne kavuşursa, Türkiye'nin eli içeride de dışarı da güçlenir. Çünkü bu sorununun çözümünde Öcalan en etkili rolü alabilir. Binlerce, milyonlarca insan bunu haykırıyor, söylüyorsa, kuru bir slogan olarak ifade etmiyor, bunun bir karşılığı var."
Kime inanalım?
Başbakan Erdoğan'ın "Almanya'da Türklere ana dilde eğitim yaptırılıyor mu?" sözlerine de cevap veren Demirtaş, "Almanya'da, Fransa'da bir Türkiye yoktur ama Türkiye'de bir Kürdistan vardır. Bu nedenle Kürtlerin ana dil hakkı doğuştan vardır" dedi. Başbakan'ın "Biz ölen terörist için ağlayanlardan olamayız, ağlamayız" dediğini ancak daha önce de "biz ölen her insan için gözyaşı dökeriz" dediğini hatırlatan Demirtaş, "Bunları aynı cümle içinde söylüyor. Hangisine inanalım?" dedi.
Seçilme yaşının 18 olması Anayasa Uzlaşma Komisyonuna teklif verdiklerini söyleyen Demirtaş, üç partinin bunu reddettiğini hatırlatarak, "Aradan bir hafta geçti, üç parti bir araya gelmiş '18'e indirelim' diyorlar. Bizim teklifimizi niye reddettiniz? Bütün bu tutarsızlıkların iyi anlaşılması lazım. AKP'nin söylediklerine değil yaptıklarına bakmak lazım" diye konuştu.