Böke: Ekonomi küçülürken cari açık da küçüldü

CHP'li Böke, Türkiye'nin ihracatının azaldığını buna bağlı olarak ithalatının da azalma gösterdiğini belirterek, "Ekonomimiz küçülürken cari açık rakamları da küçülmüştür" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Doç. Dr. Selin Sayek 2016 Ocak ayı ödemeler dengesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında, "Türkiye ekonomisini kırılgan kılan en önemli sorunlardan biri olan cari açık sorunu devam etmektedir. 2016 yılının ilk ayında 2015 Ocak ayına göre yüzde 9 azalarak 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açık, yıllık olarak ise yüzde 22,3 azalarak 31,9 milyar dolara gerilemiştir. İlk bakışta cari açıktaki bu düşüş olumlu bir gelişme olarak gözükmektedir. Ancak, söz konusu düşüşün nedenleri analiz edildiğinde cari açık problemini yaratan yapısal sorunların güçlenerek devam ettiği açık bir şekilde görülmektedir. Öncelikle, cari açıktaki anılan düşüşün nedenlerinden biri dünya ekonomisindeki gelişmelerdir. 2008 krizinin etkilerinin gelişmiş ülkelerde tamamen ortadan kalkmadığı ve tüketimin daraldığı bir ortamda Türkiye'nin ihracını gerçekleştirdiği ürünlere olan talep düşmektedir. Bu da toplam ithalatımız içerisinde ara malların oranının yüzde 70 gibi çok yüksek bir seviyede olmasından dolayı ithalatın da düşmesine neden olmaktadır. Bir başka deyişle ekonomimiz küçülürken cari açık rakamları da küçülmüştür.' ifadelerini kullandı.

'Vasat ekonomi düşük teknoloji'

Böke açıklasının devamında, ''Bu küçülmedeki en önemli neden petrol fiyatlarındaki düşüştür. 2014-2015 yılları arasında ham petrol ithalatımızın miktarı (ton) yüzde 43,4 artmış olmasına rağmen enerji ithalatımızın parasal değerinin yüzde 45 oranında azalmış olmasının temel nedeni budur. Ülkemiz enerji ithalatı dışarıda bırakıldığında cari fazla veren bir ülkedir. 2014 yılında enerji hariç cari dengenin GSYİH'ya oranı yüzde 1,42 iken, 2015'te bu oranın yüzde 0,68 olduğu tahmin edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, enerjiyi dışı net fazlamız önemli ölçüde azalmıştır. Dolayısıyla cari açıktaki söz konusu düşüşün cari açığın yapısal sorunlarına çözüm üreten iktisadi politikalardan değil konjonktürel nedenlerden kaynaklandığı da net olarak görülmektedir.Cari açığın yapısal sorunlarının derinleştiğine ilişkin en önemli kanıt imalat sanayi ihracatının teknolojik yapısıdır. Türkiye'nin imalat sanayi ihracatının teknolojik olarak 2008'den itibaren düşüşe geçtiği görülmektedir. 2008 yılında düşük teknolojili ihracatın toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 28,3 iken, 2015 yılında söz konusu oran yüzde 35'lere çıkmıştır. Yüksek teknolojili ürünlerin 2000 yılından bugüne yüzde 2,5 puan düşerek yüzde 3,7 olarak gerçekleşmiştir. Yani işler iyiye gideceğine kötüye gitmiş, sadece düşük teknolojili ürünlerde rekabet eden bir bakıma gelişmiş ülkelerin artık terk ettiği alanlarda var olmaya çalışan bir sanayi yapısıyla karşı karşıyayız. Türkiye'de sadece düşük teknolojili ürünlerde dış ticaret fazlası, diğer tüm teknoloji kategorilerinde dış ticaret açığı verilmektedir. En yüksek dış ticaret açığı ise orta-yüksek teknolojili ürünlerden gelmektedir. Bu teknoloji yapısı cari açığı arttırıcı bir rol oynamaktadır. Özetle, ihracatımızın teknolojik yapısı özellikle 2008 yılından sonra gittikçe kötüleşmektedir. Bu durum, bilgi ve bilişim çağında olan dünyamızda birim ihracatımızın değerinin düşmesine neden olarak, cari açık sorununun yapısal olarak daha da derinleşmesine neden olmaktadır.'' dedi.

'Gelecek için belirsizliğe işaret ediyor'

Böke açıklamasına şu şekilde devam etti:'Katma değeri düşük ve ithalata bağımlı bir ihracat yapısının yanı sıra, cari açığın sürdürülebilirliği de önemli bir sorun teşkil etmektedir. 2015 yılının tamamı için geçerli olan finansmandaki bozulma 2016 yılının ilk ayında da devam etmiştir. 2016 Ocak ayında da net portföy çıkışları ödemeler dengesine negatif etki yapmıştır. 2001 krizinde yaşadığımız portföy yatırımları çıkışları en son 2008'de karşımıza çıkmıştır ve o zamandan bu yana Türkiye'de ilk defa portföy yatırımları çıkmaktadır. 2015 yılında 15,5 milyar doları bulan net portföy çıkışları 2016 Ocak ayında yıllık olarak 18,2 milyar dolara ulaşmıştır. Bu uyarıyı iyi okumak gerekmektedir. 2015 yılında yaklaşık 5 kat artarak 9,3 milyar dolara ulaşan ve kaynağı belirsiz para girişlerinden oluşan net hata ve noksan, 2016 Ocak ayında yıllık bazda 8,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu para girişleri bir ülke ekonomisi için bugün için derde deva gibi gözükse de gelecek için belirsizliğe işaret etmektedir. Merkezi Bankası resmi rezervlerindeki azalma 2016'da devam etmektedir. Ocak ayında bir yıllık rezerv azalışı 15,9 milyara dolara ulaşmıştır.' 

'Yeni bir kalkınma hamlesine ihtiyacımız var'

Selin Sayek Böke ayrıca şunları söyledi: 'Özetle, 13 yıllık iktidarı boyunca Türkiye'yi orta gelir tuzağına ve vasatlığa mahkûm etmiş, yukarıdaki tablonun yaratıcısı olan AKP hükümeti, Türkiye'nin en temel problemlerinden biri olan cari açık sorununu çözecek bütüncül politikaları üretmekten de aciz durumdadır. AKP hükümeti ithalata bağımlı ve katma değer üretmeyen bir ihracat yapısını bu topluma dayatmış, cari açığın sürdürülebilir finansmanını sağlayabilecek yolları da tıkamıştır. Bu durumdan çıkışın tek yolu, Türkiye'nin rotasını yüksek katma değerli üretime çevirecek, kapsamlı ve bütüncül bir kalkınma projesinin derhal uygulamaya konulmasıdır. Böyle bir projenin uygulanabilmesinin ön şartları ise inandırıcı ve güven veren bir ekonomi yönetiminin yanı sıra, hukukun üstünlüğünü mümkün kılacak, özgürlükleri ve demokrasiyi tehdit olarak görmeyen bir siyaset anlayışıdır. Bu yapısal dönüşümün yanı sıra, Türkiye'yi dünyanın önemli bir lojistik üssü ve yüksek katma değerli üretimin merkezi yapacak Merkez Türkiye projesi uygulamaya konmalıdır Ekonomimizin üzerindeki en büyük yük ve cari açığın temel nedenlerinden biri olan giderek artan enerji ithalatını kademeli olarak azaltmak için tedbirler alınmalıdır. Az sayıda ülkeye çok yüksek oranda bağımlı olduğumuz mevcut yapı, kaynaklarımız çeşitlendirilerek hızla değiştirilmelidir. Dışa bağımlı fosil yakıtların, enerji tüketiminde ve elektrik üretimindeki payı düşürülmeli, doğal gaz ve ithal kömüre dayalı santrallere kısıtlamalar getirerek, bu kaynakların elektrik üretimindeki payı kademeli olarak azaltılmalıdır."