Bu görev AK Parti kadar, CHP, MHP ve BDP'ye de yüklendi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kurtulmuş, "Bu anayasa yapma görevi nasıl AK Parti'nin sırtına yüklendiyse millet tarafından CHP'nin, MHP'nin ve BDP'nin sırtına da yüklenmiştir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bu anayasa yapma görevi nasıl AK Parti'nin sırtına yüklendiyse millet tarafından CHP'nin, MHP'nin ve BDP'nin sırtına da yüklenmiştir" dedi.

Kurtulmuş, AK Parti Parlamenter Danışmanları Akademisi'nin toplantısında "Türkiye ve Dünya Ekonomisi" başlıklı ders verdi. AK Parti iktidarının 2002-2012 yılları arasında gerçekleştirdiği politik ve ekonomik reformları anlatan Kurtulmuş, bu dönemde bürokratik oligarşinin zayıflatıldığını, katılımcı demokrasinin ve millet iradesinin güçlendirildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanının artık halk tarafından seçildiğini hatırlatan Kurtulmuş, darbeler ile mücadele edildiğini belirtti. Darbecilik ile antidemokratik yapıyla Türkiye'nin ekonomik yükü arasında da birebir ilişki olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "28 Şubat'ın bir de görünmeyen yüzü var. Görünmeyen yüzü de 291 milyar dolar bu milletin parasının hırsızlanmasıdır. 291 milyar doları o günkü Türkiye'nin nüfusu ile orantıladığınız zaman kiyi başına 4 bin 571 dolar eder. 28 Şubat'ta bu ülkenin her vatandaşı 4 bin 571 dolar mali bir külfetin de altına girmiş oldu. Bunların hepsinden bu dönemde, etkin bir şekilde mücadele vererek kurtulduk" diye konuştu.

Türkiye'nin sivil, katılımcı, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getiren Kurtulmuş, her konunun dönüp dolaşıp anayasaya geldiğini vurguladı. Türkiye'nin demokratik yeni bir anayasa yapmadan yoluna devam edemeyeceğini belirten Kurtulmuş, "Yeni Türkiye'nin inşasının en önemli dönüşüm alanlarından birisinin anayasa olduğunu gördükten sonra bizim, yeni anayasayı yapmaktan geri durmamız mümkün değil. Bunun için AK Parti başından itibaren fevkalade demokratik bir olgunluk gösterdi" görüşünü ifade etti.

"İlla uzlaşılacak" diye ilanihaye uzlaşma beklenemeyeceğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu anayasa yapma görevi nasıl AK Parti'nin sırtına yüklendiyse millet tarafından CHP'nin, MHP'nin ve BDP'nin sırtına da yüklenmiştir. Bu masada sadece oturmak marifet değildir. Bu masada milletin gösterdiği istikamette fikir yürütmek, kafa patlatmak, yürek ortaya koymak meseledir. Bu yüreği, dört partinin de ortaya koyması lazım. Yeni Türkiye'nin inşası için hangi reformları ortaya koymak istiyorlarsa bunları masaya getirmeleri lazım. Biz, AK Parti olarak komisyondaki hiçbir şekilde kim ne teklif veriyorsa onları dinlemekten kaçınmıyoruz. Uzlaşma olursa başımız üstüne, olmadı, ilanihaye beylerin keyfi gelecek diye beklenemez. Milletin gösterdiği istikamette yeni bir anayasa için yolumuza devam ederiz. 330'u bulabilirsek referanduma gideriz. 330 da bulunmazsa referanduma da gidemezsek biz millete vermiş olduğumuz sözün ve milletin bize vermiş olduğu görevin bilincindeyiz. O zaman 2015'te deriz ki 'Ey milletimiz, yetmedi, AK Parti'yi anayasayı değiştirecek çoğunlukla iktidara getir."

Kurtulmuş, yeni anayasanın siyasal çekişme aracı olmadığını, bu konuda millete verdikleri sözü yerine getirmeye kararlı olduklarını dile getirdi.

Terörün bilançosu

Kurtulmuş, yeni Türkiye'nin kurulabilmesi için terörün sona erdirilmesi gerektiğini kaydederek, terörün sona erdirilmesiyle Türkiye'nin büyük bir atılım yapacağını söyledi. Terör nedeniyle 7 bini şehit olmak üzere 35 bin kişinin hayatını kaybettiğine işaret eden Kurtulmuş, en büyük acının evlat acısı olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin terörle mücadelesinin maliyetinin 350 milyar dolar işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Şimdi üzerinde çalışıyoruz. İnşallah çok net olmasa da yaklaşık bir değer çıkacak. Türkiye yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir kayıpla karşı karşıya kaldı. 13 kalem madde tespit ettik. Bunlardan birkaç tanesini sizinle paylaşayım. Mesela terör dolayısıyla ülke risk puanının artmasıdır, güvensiz bir ortamın ortaya çıkmasıdır. Bunun sonucunda Türkiye daha yüksek faizlerle borçlanmış. Eğer terör olmasaydı Türkiye daha düşük faizlerle borçlanmış olsaydı acaba Türkiye'nin kasasında ne kadar çok para kalacaktı? Yüz milyarlarca dolar para ediyor. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yatırımcılarımızın aldıkları kredilerin maliyetleri yüksek. Onlar da düşük maliyetle kredi alsalardı, oradan da 10 milyonlarca dolar kazancımız olacaktı. Sınır ticareti... Terör dolayısıyla gerçekleşmeyen sınır ticareti... Bunun da 10 milyonlarca dolar karşılığı bir kayıp olduğunu biliyoruz."

Doğu Anadolu'da 8-10 bin yıllık tarihi kentler olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Buralardaki turizm potansiyelinin sadece yüzde 5'inden istifade etmişiz 30 yıl boyunca. Adam nasıl gitsin dağın başına" ifadesini kullandı.

Göçe zorlanan insanların fakirleştiğini anlatan Kurtulmuş, göçün de maliyeti olduğunu bildirdi. Kurtulmuş, "Bütün bu kalemleri topladığınızda 1 trilyon dolar kayba neden oldu. Eğer bu kaybı Türkiye karşılamasa ve bugün gittiği istikamette gitseydi, ne sonuç alabilirdik? Farazi olarak söyleyeyim ama belki bundan çok daha ilerisi olurdu. Bugün Türkiye, kişi başına gelir bakımından, 10 bin dolar seviyesinde değil en az 20 bin dolar seviyesinde ekonomik güce sahip olurdu" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin vergi yapısının değişmesi gerektiğini bildiren Kurtulmuş, holding patronunun da işsiz bir vatandaşın da su alırken aynı vergiyi ödediğine dikkati çekti. Kurtulmuş, "Türkiye'nin vergi yapısını da değiştirmek mecburiyeti var. Dolaylı vergileri mümkün olduğunca azaltacağız, doğrudan vergilerin payını artıracağız. Yani, çok kazanan çok, az kazanan az verecek" diye konuştu.

"Maksadını aşan bir sözdür"

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, "Askerlik süresinin kısaltılmasına ilişkin çalışma var mı?" sorusu üzerine, istişare toplantısında çeşitli görüşlerin ifade edildiğini, toplantıda konuşulanların toplantıda kalacağını ifade etti.

"Burhan Kuzu'nun yüzde 1 oy alan partilerle ilgili değerlendirmesine ilişkin ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bir şey demeye gerek yok. Burhan Bey, benim kadim arkadaşımdır. Siyasetten önce de arkadaşımdır. Burhan Bey, orada maksadını aşan bir ifade kullandığını, kendisi de sonradan anladı. Defaaetle benden de özür diledi, toplu olarak oradan da özür diledi. HAS Parti'nin Türkiye siyasetine yapmış olduğu katkılar, fikirler de ortadadır. Özür dilenmiş ve 'yanlış anlaşıldım' denilmiş bir konudur. Maksadını aşan bir sözdür. Onu kastetmediğini biz de biliyoruz ama keşke ağızından da çıkmasaydı."