Çağın hastalığı: Tükenmişlik sendromu

Doktorlar, avukatlar, öğretmenler, polisler, bankacılar, sosyal hizmet görevlileri, çocuk bakıcıları, müşteri hizmetleri temsilcileri ve yönetici kademesinde görev yapanlarda tükenmişlik sendromunun görülme oranı diğer meslek gruplarına oranla daha yüksek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

SAMSUN- Zaman içerisinde yoğunlaşan rekabet koşullarının ve gelişen teknolojinin çalışma şartları üzerinde olumsuz etki oluşturarak "tükenmişlik sendromu"nu bugünün iş dünyası için önemli bir sorun haline getirdiği bildirildi. 

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Özyıldız Güz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tükenmişlik sendromunun, insanların işleri nedeniyle kurdukları ilişkilerin kötüye gitmesiyle ortaya çıkan sorunlarla ilgili bir durum olduğunu belirtti. 

Tükenen bireyin kronikleşmiş yorgunluk yaşadığını, işinden soğuduğunu, kendi kabuğuna çekilerek, artan bir şekilde işinde yetersiz olduğunu hissettiğini ifade eden Güz, "Zaman içerisinde yoğunlaşan rekabet koşulları ve gelişen teknolojinin çalışma şartları üzerindeki olumsuz etkisiyle tükenmişlik sendromu, günümüz iş dünyası için önemli bir sorun haline gelmiştir. Duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı olmak üzere üç temel boyuttan oluşmaktadır. Bu boyutlar tükenmişliği yaşayan bireyin hayatında gerçekleşen değişimleri ifade etmektedir" dedi. 

Tükenmişlik sendromunun fiziksel, duygusal ve zihinsel bulgu ile belirtiler içerdiğini vurgulayan Güz, şunları söyledi: 

"Kronik yorgunluk, güçsüzlük, enerji kaybı, yıpranma, hastalıklara karşı daha hassas olma, sık baş ağrıları, bel ağrıları, bulantı, kas krampları, uyku bozuklukları gibi değişik sorun ve yakınmalar, fiziksel tükenmişlik belirtileridir. Çökkünlük, desteksiz, güvensiz hissetme, ümitsizlik, ev yaşamında tartışmalarda artma, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi negatif duygularda artış, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi pozitif duygularda azalma, duygusal tükenmişlik bulguları olarak görülebilir. Doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı negatif tutumlar zihinsel tükenmişlik belirtileridir. Sonuçta işi bırakma, savsaklama gibi davranışlar görülebilir." 

Uyumsuzluklar tespit edilmeli 
Çalışma hayatının kalitesini yükseltmek ve çalışan refahını artırmak için tükenmişlik sürecini pozitif yöne çevrilmesi gerektiğini anlatan Güz, "Çalışanların işle bütünleşmesi gerekmektedir. Hem bireysel hem de örgütsel açıdan yüksek maliyetlere neden olan tükenmişliği önlemek için, çalışma hayatı alanlarında birey ve iş arasındaki uyumsuzluklar tespit edilmeli, uyumu sağlamaya yönelik önlemler alınmalıdır. Bu şekilde örgüt içerisindeki çalışanların işle bütünleşmeleri, enerji, aidiyet ve yeterlilik duygusuyla örgütün verimlilik ve etkinliğini artırmaları sağlanabilecektir" diye konuştu. 

İnsanlarla çalışan profesyonellerde daha fazla 
Prof. Dr. Güz, tükenmişliğin insanlarla yüz yüze ilişki gerektiren mesleklerde daha fazla görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti: 

"İnsanlarla çalışan profesyonellerde, insanlara karşı duyulan sorumluluğun, nesnelere karşı duyulan sorumluluktan daha fazla olması nedeniyle, bu kişilerde tükenme riskinin daha yüksek olduğu çeşitli araştırmalarla ortaya konulmuştur. Doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar, avukatlar, öğretmenler, akademisyenler, polisler, bankacılar, sosyal hizmet görevlileri, çocuk bakıcıları, çeşitli işletmelerin müşteri hizmetleri temsilcileri ve herhangi bir alanda yönetici kademesinde görev yapanlarda tükenmişlik sendromunun görülme oranı diğer meslek gruplarına oranla daha yüksektir."