Çanakkale Kara Savaşları'nın 95. yıl dönümü
Gelibolu Yarımadası'ndaki Mehmetçik Abidesi'nde uluslararası tören düzenlendi
ÇANAKKALE - Çanakkale Kara Savaşları'nın 95. yıl dönümü dolayısıyla Gelibolu Yarımadası'ndaki Mehmetçik Abidesi'nde uluslararası tören düzenlendi.
İkinci Kolordu Komutanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilen törende, Mehmetçik Abidesi'ne Türkiye, Avustralya, Yeni Zelanda, Bangladeş, Fransa, Kanada, Almanya, Hindistan, İrlanda, Pakistan ve İngiltere adına çelenkler konulduktan sonra, saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada tören mangası tarafından saygı atışı yapıldı.
Ülkelerin milli marşlarının çalındığı ve bayraklarının göndere çekildiği törende, Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşan 18. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Gökhan Gökay, 95. yıl önce bu topraklarda yaşanan muharebelerin, bu muharebeleri yaşayanlar üzerinde silinmesi mümkün olmayan izler bıraktığını söyledi.
En derin izlerin ise, Gelibolu Yarımadasında savaşanların büyük bölümünde uyanan ulus bilinci ve bu toprakların bağrında yatan on binlerce askerin ebedi hatıraları olduğunu dile getiren Gökay, şunları kaydetti:
"Savaşın getirdiği acı, gözyaşı ve keder sadece cephede savaşanları değil, o insanların geride bıraktıkları, kendilerinden 3-5 kat daha fazla insanı da sarmış ve onlar da muharebe meydanlarında yaşanan acıları derinden hissetmişlerdir.
Toplumlara ve uluslara çeşitli acılar yaşatılmasının ardında yatan en önemli gerekçe, hiç şüphesizdir ki insanoğluna hiç yakışmayan yayılmacı ve sömürgeci ihtiraslardır. Bu tür ihtirasların yol açtığı felaketler ve bu felaketler için insanlığın ödediği bedel birer ibret vesikası olarak tarihin sayfaları arasında yerini almakta ve bugün bile hüzün abidesi olarak önümüzde durmaktadır. Türk ulusunun yaşadığı çok büyük acılara karşın Çanakkale'de elde ettiği en önemli kazanç, hiç şüphesizdir ki, Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ta kendisidir."
"Bu milletin evlatlarının kahramanlıkları için ölçü bulunmaz"
Tuğgeneral Gökay, Atatürk'ün kişiliğinde vücut bulan iradenin Anadolu insanına bir bütün halinde "Türk ulusu" olabilme inancını ve bu inanç doğrultusunda da varlığını sürdürme azim ve iradesini verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu inanç ve azmin ortaya çıkardığı ulusal irade ise Türk İstiklal Savaşı'nı benzersiz bir örnek olarak dünya tarihine mal etmiştir. Varlığı ve bağımsızlığı uğrunda mücadele eden Türk ulusunun "Vatan" bildiği topraklar uğrunda ödediği bedelin anlamı ise yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözleriyle vurgulanmıştır: 'Bu milletin evlatlarının fedakarlıkları, kahramanlıkları için ölçü bulunamaz. Böyle evlatlara sahip ve böyle evlatlardan oluşan ordulara sahip Türk milleti elbette hakkını ve bağımsızlığını tam anlamıyla korumakta başarılı olacaktır. Böyle bir milleti bağımsızlığından yoksun bırakmaya kalkışmak hayal ile uğraşmaktır.'
Birinci Dünya Savaşı sırasında hayal ile uğraşanların işgaline uğrayan vatanını ve gasp edilmeye çalışılan bağımsızlığını yeniden elde edebilmek uğrunda 'Ya istiklal ya ölüm' gerçeği ile yola çıkanların oluşturduğu TBMM'nin ilk başkanı, Türk İstiklal Savaşı'nın başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Ebedi Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıllık hayatının gençlik yıllarını, neredeyse bütünüyle cepheden cepheye koşmakla geçirmiş bir asker ve komutan olarak, askerlerine ölmeyi emredebilmiş, ateş ve kanla yoğrulan muharebe alanlarında elde ettiği acı tecrübelerden sadece kendi ulusunun değil bütün insanlığın huzur ve refahı için dersler çıkarmıştır. O'nun 1934 yılında Çanakkale'de hayatını kaybeden yabancı askerler için dile getirdiği sözlerinin benzerine tarih boyunca rastlanmamıştır.
Birinci Dünya savaşı koşullarında Türk ordusunun karşısına düşman sıfatıyla çıkanları Türk ulusu adına evlatları olarak bağrına basma erdemine sadece kendi ulusu adına değil, tüm insanlık adına eşsiz bir örnek olarak hepimize miras bıraktığı unutulmamalıdır. Yine onun bir diğer veciz sözü de "Yurtta barış, dünyada barış" ifadesidir. Bu ifade bütün ulusların varlığı ile oluşmuş insanlık ailesinin bir arada yaşamak zorunda olduğu gezegenimizi yine bütün insanlar için refah huzur ve adalet içinde yaşanacak bir dünya haline getirmenin ne denli önemli olduğunu vurgulamaktan başka bir anlam ifade etmez."
"TSK, ulusça elde ettiğimiz kazanımların değeri ve bilincindedir"
Barışın, elbette tüm insanlığa, her türlü sorununu kolayca çözebileceği en elverişli ortamı hazırladığını vurgulayan Tuğgeneral Gökay, şunları kaydetti:
"Ancak bir şartla; barışı bütün insanlık aleminin gerçekten ve samimiyetle istemesi şartıyla. Bu inançla, 95 yıl önce burada, bu topraklarda yaşanan muharebelerin acı ve hüzünlü hatıralarının emanetçileri olarak diyoruz ki, bizler gerçek anlamda ve insanlık adına tüm dünyada vücut bulacak bir barışı diliyor ve istiyoruz. Yürekten inanarak dile getirdiğimiz bu isteğimiz, geçmişte atalarımızın ödemek durumunda kaldığı bedeller nedeniyle çok daha anlamlıdır.
Dünya insanlık ailesinin saygın bir üyesi olmaktan başka bir talebi olmayan Türk ulusunun bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri, geçmişte kutsal vatan topraklarını koruma gayesiyle gösterilen gayret ve fedakarlıkların sonucunda, ulusça elde ettiğimiz kazanımların değeri ve bilincindedir. Türk ulusu adına, muharebe meydanlarında on binlerce şehidimizin kanları karşılığında kazanılan bağımsızlığımızın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerinin yılmaz bekçileri olan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, aynı zamanda dünyanın çeşitli köşelerinde dünya barışını da koruma yolunda üstlendiği görevleri başarıyla sürdürmektedir."