Çanlar gıda için çalıyor!

Kuraklık tüm dünyanın derdi haline geldi. Dünyanın en büyük mısır ve soya ihracatçılarından ABD'de yaşanan 50 yılı aşkın sürenin en sert kuraklığı dünya piyasalarında tahıl fiyatlarını rekor seviyeye çıkardı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Evrim Küçük
 
ABD'deki kuraklığa, Muson yağmurlarının azaldığı Hindistan'daki kuraklık ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika'nın en büyük tahıl tedarikçisi Karadeniz ülkelerinde etkili olan sıcak hava dalgasının yarattığı endişeler eklendi. 
 
Uzmanlar küresel mısır, soya fasulyesi, buğday üretim tahminlerini sürekli olarak aşağı çekiyor. Buna bağlı olarak tarımsal emtia fiyatlarında meydana gelen yükselişin gıda fiyatları enflasyonu yaratmasından korkuluyor.  
 
Peki tahıl fiyatlarındaki artış Türkiye'de enflasyon açısından ne kadar büyük bir risk oluşturuyor? UBS'in yayınladığı bir rapora göre, önemli miktardaki tarımsal üretimi nedeniyle Türkiye global piyasalardan ayrışıyor. 
 
Amerika , yarım asrı aşkın bir sürenin en sıcak yazını geçiriyor. Başta Orta-Batı olmak üzere ülkenin birçok bölgesini vuran kuraklık, dünyanın en büyük tahıl ihracatçılarından olan ABD'nin mısırının yüzde 80'ini, soya fasulyesinin de yüzde 11'ini olumsuz etkiledi. Son üç ay içinde ABD'de mısırın fiyatı yüzde 29 artarken, buğdayın fiyatı yüzde 41. Soyanın fiyatı da yüzde 17 yükseldi. 
 
ABD'nin yanı sıra dünyanın önde gelen diğer tarımsal emtia üreticileri Hindistan ve Karadeniz ülkeleri de kuraklık ile boğuşuyor. Kuraklık tüm dünyanın derdi haline geldi ve artan tahıl fiyatları gıda fiyatlarını yukarı itmeye başladı. ABD Tarım Bakanlığı gelecek yıl ülkede gıda fiyatlarının yüzde 4 artacağı uyarısı yaptı. Tüm bu gelişmelerle birlikte, 2007-2008 yılında dünyanın dört bir yanında ayaklanmalara neden olan gıda krizi ve gıda enflasyonu korkusu geri geldi. Uzmanlar, dünyanın mısır ve soya arzının üçte birini sağlayan ABD'deki kuraklığın yol açtığı fiyat artışlarının gezegenin her yerinde hissedileceğini söylüyor. Peki tarımsal emtia fiyatlarındaki artış Türkiye'de enflasyon açısından ne kadar büyük bir risk oluşturuyor? Analistlere göre, önemli miktardaki tarımsal üretimi nedeniyle Türkiye global piyasalardan ayrışıyor ve çoğu komşusuna göre küresel fiyat artışlarından kaynaklanan gıda enflasyonu riski daha düşük.  
 
Tarımsal emtia fiyatlarındaki artış küresel çapta enflasyon korkusu doğurdu. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde fiyat artışları büyük endişe kaynağı oldu. Son altı haftada ABD'de buğday, mısır, soya fasulyesi fiyatları yüzde 24-33 arasında artış gösterirken, diğer tarımsal emtia ürünlerinin fiyatlarında da artış kaydedildi. Emtia fiyatlarındaki artışın yakında gıda fiyatlarına yansıması bekleniyor. İsviçreli finans kuruluşu UBS, bunun, Türkiye'nin de içinde yer aldığı EMEA'da (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) gelecek aylarda yapacağı etkiyi değerlendirdi. EMEA'da tarımsal emtia fiyatları ve ulusal enflasyon oranları arasında her zaman çok yakın bir bağ bulunmuyor. Bu durum, emtia fiyatlarındaki artışın sonuçlarını ne olabileceği konusunda hemen cevap vermeyi güçleştiriyor. Ancak genel olarak bakıldığında, emtia fiyatlarındaki artışın Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Mısır'da negatif etki yaratacağını söylemek mümkün. Buna karşılık, Çek Cumhuriyeti, İsrail ve Güney Afrika'da riskler daha az görünüyor. 
 
Macaristan, Polonya, Romanya ve Türkiye ise bu iki grubun ortasında yer alıyor ve UBS'e göre 'ılımlı bir risk' taşıyor. 
Bu noktada bir uyarı yapmakta fayda var. İstatistikler küresel gıda fiyatlarındaki değişimlere her bir EMEA ülkesinin verdiği tepkinin farklı olduğunu ortaya koyuyor. Emtia fiyatlarındaki artışa karşı en hassas ülkelerin Ukrayna ve Kazakistan olduğu dikkat çekerken, önemli bir tarım ülkesi olması nedeniyle küresel piyasalardan bir nebze ayrışan Türkiye hassasiyetin en düşük olduğu ülke.  Ancak iç piyasadaki gıda fiyatlarının küresel trendleri izlediği ülkelerde bile, bunun TÜFE'yi ağır biçimde etkileyeceği anlamı çıkmaz. Bunun nedeni ise enflasyon sepetinin yapısı, maaşlar ve talep gibi ülkeye has diğer koşulların enflasyonun oluşmasındaki önemi. Bazı EMEA ülkelerinin TÜFE sepetlerine şöyle bir göz atalım.
 
TÜRKİYE'NİN TÜFE SEPETİNDE GIDANIN PAYI YÜKSEK  
 
 
 
[PAGE]
 
 
 
TÜRKİYE'NİN TÜFE SEPETİNDE GIDANIN PAYI YÜKSEK  
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden Rusya, Kazakistan ve Ukrayna'da, ayrıca Mısır, Romanya ve Türkiye'de enflasyon sepetinde gıdanın payı (yüzde 27-53) yüksekken, Orta Avrupa'da daha düşük ancak yine de yüzde 17-21 ile hatırı sayılır oranda. Güney Afrika ve İsrail'de ise yüzde 15-17 ile düşük seviyede. Bu ülkelerde TÜFE sepetinde gıdanın payı Euro Bölgesi ile aynı oranda. Bu rakamlar, ilk belirtilen gruptaki ülkelerin yüksek gıda fiyatları riskiyle daha fazla karşı karşıya kaldığına işaret ediyor. Bu arada, TÜFE'de gıdanın payı konusunda şunu not etmekte yerer var; işlenmiş gıdanın payı işlenmemiş gıdadan 2-3 kat daha fazla. Dolayısıyla gıda fiyatlarındaki artış sebze, meyve gibi işlenmemiş gıda düzeyinde kalırsa, TÜFE üzerindeki genel etkisi sınırlı olacaktır. Asıl önemli hasar, işlenmiş gıda fiyatlarında artış yaşanmaya başlaması halinde ortaya çıkabilir. Rusya ve Çek Cumhuriyeti'ndeki veriler, işlenmemiş gıdanın nihai tüketici fiyatlarındaki payının yüzde 10 ile 60 olduğunu gösteriyor.  Gıda işleme, ticaret, dağıtım ve vergiler ise maliyetin geri kalanını oluşturuyor. Tarım emtia fiyatlarının perakende fiyatlara geçişi; ülkedeki gelir düzeyine, enerji fiyatlarına, rekabet koşullarına (örneğin, üretici/işlemeci dağılımı, perakendecilerin fiyatlandırma gücü gibiÖ) ve düzenlemelere ( fiyat kontrolleri, sübvansiyonlar gibiÖ) bağlı. EMEA ülkelerinde bu bahsettiğimiz başlıklarda tablonun nasıl olduğuna bir göz atalım: 
 
ÜCRET ARTIŞI VE ENERJİ FİYATLARI DA ETKİLİ
İlk olarak, ücret artışlarındaki son trendlere bakıldığında gelişmekte olan EMEA ülkeleri iki gruba ayrılabilir. İlk grupta (İsrail, Güney Afrika, Romanya) ücret artışı orta düzeyde. Diğer yandan Rusya, Kazakistan, Ukrayna ve Türkiye'de ücretler daha hızlı artış gösteriyor. UBS'in hesaplarına göre bu ülkelerde ücretler yıllık bazda nominal olarak yüzde 15, reel olarak ise yüzde 7-16 artıyor. 
İkinci olarak, son günlerdeki yukarı yönlü hareketine rağmen petrol fiyatları yılın ilk dönemlerine göre yüzde 15 gerilemiş durumda. Bu da enerji fiyatlarının dezenflasyonist ortam yarattığı anlamına geliyor. Ayrıca gıda üreticilerinin, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yükselişe rağmen, ürünlerinin fiyatlarını artırmak için daha az baskı altında oldukları demek. 
 
Üçüncü olarak talebi değerlendirelim. EMEA'da talep koşulları ülkeden ülkeye büyük çeşitlilik gösteriyor. Son verilere göre Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Türkiye'de hane halkı tüketimi zayıf seyrediyor. İsrail, Polonya, Romanya ve Güney Afrika'da talebin daha fazla olduğu görülüyor. Ancak Rusya, Kazakistan ve Ukrayna'da tüketim güçlü bir artış trendinde. Bu üç ülkede 2012'nin ilk çeyreğinde hane halkı tüketimi geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 7-12 artış göstermiş. BDT'nin bu 3 ülkesinde tüketimin yüksek olması, şirketlerin yüksek maliyetleri tüketiciye yansıtmasını kolaylaştırıyor. 
 
Diğer yandan, baz etkilerden ve diğer faktörlerden kaynaklanan TÜFE dinamiklerine de daha yakından bir göz atmak gerek. Bazı EMEA üyelerinde yıllık enflasyon gelecek aylarda düşüş eğiliminde, bu da yüksek gıda fiyatlarının olumsuz etkisini maskeleyebilir. UBS'e göre, yılın son çeyreğinde baz etkisinin güçlü bir şekilde görüleceği Türkiye kesinlikle bu kulüpte. Polonya, Macaristan ve Güney Afrika kulübün diğer üyeleri. Baz etkisinin Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Romanya'da ise işleri güçleştirmesi bekleniyor; gıda fiyatlarının potansiyel baskısı gelecek aylarda artması beklenen yıllık enflasyona ivme kazandırabilir. Aynı durum, parasındaki değer kaybının da etkisiyle artan gıda fiyatlarının ciddi toplumsal huzursuzluklara yol açabileceği Mısır için de geçerli olabilir. Tüm bunlara bakıldığında, şu an da enflasyon riskinin en yükse olduğu ülkeler Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Mısır olarak sıralanabilir. 
 
Enflasyon riskinin en düşük olduğu EMEA ülkeleri ise Çek Cumhuriyeti, İsrail ve Güney Afrika. Orta düzeyde enflasyon riske altındaki ülkelerse Türkiye, Macaristan, Romanya ve Polonya. 
 
TÜRKİYE FAİZ İNDİRİR RUSYA ARTIRIR
 
 
[PAGE]
 
 
TÜRKİYE FAİZ İNDİRİR RUSYA ARTIRIR
Peki, bunun para politikaları üzerinde etkisi olur mu? Dışarıdaki zayıflığı da göz önünde bulundurarak UBS, EMEA merkez bankalarının çekirdek hariç (gıda ve petrol) fiyat şoklarına, ikincil negatif etkileri kontrol altında tutulabildiği takdirde, sert tepki vermeyeceği görüşünde. UBS, bölgedeki merkez bankalarının gelecek aylarda faiz oranlarını korumaya devam edeceğini söylüyor ancak Türkiye, İsrail ve Çek Cumhuriyeti'nin politikasını gevşetebileceğini düşünüyor. Rusya'nın ise diğer EMEA ülkelerinden farklı olarak faiz oranlarını yükseltebileceği öngörülüyor. 
Rusya Merkez Bankası'nın gıda fiyatlarındaki artışın getirdiği riskler sebebiyle gelecek aylarda faizleri artıracağı tahmin ediliyor. 
 
GELİŞEN ÜLKELER TEHDİT ALTINDA 
Dünyanın' ekmek sepeti' ABD'deki kuraklık gıda ithalatına bağımlı gelişmekte olan ülkeler için büyük bir tehdit. Uzmanlar gıda fiyatlarındaki artışın büyük miktarda gıda ithal etmek zorunda olan düşük gelirli ülkelerin ekonomilerini istikrarsızlaştırabileceği uyarısı yapıyorlar ve şu an yaşanmakta olan fiyat artışlarının 2008'de Mısır, Etiyopya, Endonezya ve Filipinler gibi ülkelerde patlak veren ayaklanmalara benzer bir krize zemin hazırladığını belirtiyorlar. Gıda fiyatlarındaki artış Arap Baharı'nın nedenlerinden biri olarak gösteriliyor; The Economist konuyla ilgili bir araştırmasında Mısır'da gıda fiyatlarının 2008'den 2010'a kadarki dönemde yüzde 37 arttığına dikkat çekmişti. New England Complex Systems Institute da, MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) bölgesinde gıda fiyatları ve gösteriler arasındaki bağlantıyı konu alan bir raporunda fiyatlarının protestolarda önemli bir payı olduğunu vurgulamıştı. 
 
ÜÇ YILIN İLK KURAKLIĞI HİNDİSTAN EKONOMİSİNİ VURDU
 
 
 
[PAGE]
 
 
ÜÇ YILIN İLK KURAKLIĞI HİNDİSTAN EKONOMİSİNİ VURDU
ABD kuraklık ile boğuşurken, dünyanın diğer bölgeleri de yağmura hasret. Dünyanın önemli bir diğer tarımsal emtia üreticisi Hindistan'da kuraklık ilan edildi. Yaz kuraklığı, büyümesi sert biçimde yavaşlayan, inatçı enflasyon ile boğuşan ve hükümeti siyasi çıkmaza sürüklenen Hindistan ekonomisi için işleri daha kötü hale getiriyor. Yeni Delhi yönetimi, Muson yağmurlarının uzun vadeli ortalamasının yüzde 90'ın altına inmesiyle ülkenin üç yıldır ilk kez kuraklık yaşadığını duyurdu. Tarım arazilerinin yarısından fazlasının sulanmadığı Asya'nın üçüncü büyük ekonomisi için kuraklık büyük bir darbe oldu. Crisil kredi derecelendirme kuruluşundan ekonomist D.K. Joshi, Reuters'a yaptığı açıklamada, ülkenin yavaşlayan ekonomi ve artan enflasyon senaryosunun daha kötüye gideceği uyarısında bulundu. Joshi, haziran ayında başlayan ve dört ay süren Muson yağmurlarının bu yıl zayıf olması nedeniyle ülkede gıda fiyatlarının artacağını, alım gücünün azalacağını, nüfusun yarısından fazlasının kırsal ekonomiye dayanması nedeniyle traktörden, motosiklete ve sabuna kadar birçok sektördeki mallara talebin azalacağını belirtti. Yağmur sezonunun yarısı geçti ancak şimdiye dek yağışlar mevsim normallerinin yüzde 20 altında kaldı. Meteoroloji uzmanları, El Nino yüzünden sezonun ikinci yarısında yağışların azalmaya devam edeceği uyarısı yapıyor. Kuzeyde Haryana ve Racastan, batıda Gucarat ve Maharaşta, güneyde Karnataka kuraklığın en çok vurduğu yerler. En son 2009 yılında yaşanan kuraklıkta yağışlar normalin yüzde 23 altına düşmüş, o dönemde gıda fiyatları fırlamış ve enflasyon iki haneli rakamlara çıkmıştı. Enflasyondaki hızlı çıkış, Mart 2010-Ekim 2011 arasında faiz oranlarının 13 kez artırılmasına neden olmuştu. Kuraklık büyümenin yanında Hindistan'ın cari açığı ve bütçe açığı için de büyük bir tehdit. Analistler, kuraklık dönemlerinde şeker, yemeklik yağ gibi ürünlerin ithalatında artış yaşanırken, birçok tarım ürününün ihracatının hız kestiğine dikkat çekerek, böylelikle cari açığın üzerinde negatif baskı oluştuğunu söylüyor. Hükümetin, kuraklığa karşı tedbir alması bekleniyor. Bu kapsamda bakliyat ve şeker gibi bazı ürünlerde devlet yardımlarının artırılması öngörülürken, kırsal kesimlerde daha fazla iş yaratılmasına yönelik program kapsamında işe alımların da artması bekleniyor. Dünyanın en büyük tarım ülkelerinden Hindistan'da ülkedeki işgücünün yarısından fazlası tarım sektöründe istihdam ediliyor.
 
RUSYA PİYASALARI YİNE ŞOK EDER Mİ? 
ABD ve Hindistan'ın yanında gözler Karadeniz ülkelerinde. Rusya Tarım Bakanlığı, sıcak hava dalgası nedeniyle üretim öngörülerini aşağı doğru revize ederek, 2010'da Moskova'nın tahıl ihracat yasağı ile piyasaları şok ettiği günlere dönüş sinyali verdi. Bakanlık yetkililerine göre bu yılki kuraklık 2 yıl öncesine göre daha hafif olsa da, Rusya'nın nasıl bir tutum izleyeceğinin belirsiz olduğunu düşünen piyasalar diken üstünde. Uzmanlara göre, Dünya Ticaret Örgütü'ne üyelik yolu açılan Rusya'nın ticari kısıtlamalar konusunda manevra alanı daraldı. Yine de piyasalarda Rusya'nın kendi pazarını korumak için tahıl satış yasağı olmasa bile, gümrük tarifeleri ve idari tedbirlerle bazı kısıntılar getirebileceği konuşuluyor. 
Başbakan Dimitri Medvedev'in bu yıl rekoltenin tahminlerin altında kalabileceği uyarısının hemen ardından Tarım Bakanlığı, Rusya'nın tahıl üretim tahminlerini yıllık 70-75 milyon tona çekebileceğini bildirdi. Medvedev ise tahminlerin 5 milyon ton indirilerek 75-80 milyon tona çekilebileceğini belirtmişti. Ülkenin en önemli tarımsal ihraç ürünlerinden buğday üretiminin ise maksimum 50 milyon ton olacağı kaydedilirken, genel görüşün ise üretimin 45 milyon tonu geçmeyeceği yönünde.  Uzmanlara göre ise 75 milyon ton iyimser bir tahmin, 2012 yılındaki üretim 70 milyon tonla 2010 yılındaki tüketime denk gelecek. Rusya'nın üretiminin 75-80 milyon ton olması halinde ihracatının 10-12 milyon olacağı hesaplanıyor. Fakat üretimin 70 milyon tona inmesi, ihracatın dibe vurması anlamına geliyor ve uzmanlara göre bu, dünyada tahıl fiyatlarının daha da yükselmesine yol açacak. 
 
Hububat stoklarının artmaması büyük sorun 
Dünyada gıda fiyatlarında ani artışlar görülmesi riski önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Uzmanlara göre,  talebin artmasıyla gıda fiyatlarında değişimler yaşanacak. En önemli sorun ise gıda stoklarının geçmiş yıllardaki hızıyla artmamasından kaynaklanacak.  Fiyatların yüksek seyredecek olmasına rağmen, geçtiğimiz 20 yılda yıllık ortalama yüzde 2 oranında gerçekleşen tarımsal üretim artışının, önümüzdeki 10 yıl içinde yavaşlaması ve yıllık ortalama yüzde 1.7'ye gerilemesi bekleniyor. Buna karşılık, 2050 yılına kadar tarımsal üretimin yüzde 60 oranında artması gerekiyor. 
 
Şu anda dünyada hangi üründe üretim ve stok ne kadar:
Buğday: Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) son raporunda 2011/12 sezonu sonunda 696 milyon ton miktarında gerçekleştiğini tahmin ettiği dünya buğday üretiminin Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde, geçen sezona oranla yüzde 4.5 yani 31 milyon ton azalarak 665 milyon ton düzeyinde ineceğini öngördü. IGC, Çin ve Hindistan'ın üretimlerinin yükseltilerek revize edildiğini ancak Karadeniz bölgesinde beklentilerin kötüleşmesi nedeniyle sekiz başlıca ihracatçı ülkenin toplam üretim öngörüsünün yine düşük olduğunu belirtti. IGC, 2011/12 sezonu sonunda 198 milyon ton olduğunu tahmin ettiği dünya dönem sonu buğday stoklarının 2012/2013 döneminde, 2 Temmuz 2012 tarihli öngörüsünden 1 milyon ton yüksek ancak 2011/12'den 15 milyon ton düşük, 183 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesini bekliyor. Konsey 2012/13 sonu küresel buğday stokları öngörüsünün son dört yılın en düşük değeri olduğunu bildirdi. IGC başlıca ihracatçıların (AB, ABD, Arjantin, Avustralya, Kanada, Kazakistan, Rusya ve Ukrayna) 2011/12 sezonu sonunda 68 milyon ton olan dönem sonu buğday stoklarının 2012/2013 dönemi sonunda 55 milyon tona ineceğini öngörüyor. 
 
Mısır: Uluslararası Hububat Konseyi (IGC), temmuz başında açıkladığı raporda, 2011/12 sezonu sonunda 868 milyon ton olduğunu tahmin ettiği dünya mısır üretimini, Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde 917 milyon ton düzeyinde öngördü. Konsey; ABD'de Orta-Batı'daki aşırı derecede sıcak ve kuru hava koşullarının, şu an için büyük olasılıkla 10-yıllık ortalamanın altında olması beklenen verimler ile ABD'nin öngörülen mısır üretiminde bir indirime neden olduğunu belirtti. Raporda, bu indirime karşın riskler olumsuz yönde olmakla birlikte ABD'nin mısır üretiminin hala rekor 350 milyon ton düzeyinde öngörüldüğü açıklandı. Bununla birlikte, Çin ve Hindistan'ı da içeren bazı diğer ülkeler için  de öngörülerin temmuzda artırıldığı ifade edildi. Konsey, sonuç olarak dünya mısır üretiminin 2012/13 sezonunda yüzde 5.7 oranında yükselmesinin beklendiğini kaydetti. IGC, 2011/12 sezonu sonunda 871 milyon ton miktarda gerçekleştiğini tahmin ettiği dünya mısır tüketiminin 2012/2013 döneminde, 24 Mayıs 2012 tarihli öngörüsünden 8 milyon ton ve 2011/12'den 39 milyon ton yüksek, 910 milyon ton düzeyinde olmasını bekliyor. IGC, 2011/12 sezonu sonunda 129 milyon ton miktarda gerçekleştiğini tahmin ettiği dünya dönem sonu mısır stoklarının 2012/2013 döneminde, 24 Mayıs 2012 tarihli öngörüsünden 4 milyon ton düşük ancak 2011/12'den 8 milyon ton yüksek, 137 milyon ton düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Konsey; birbirini takip eden üç düşüş sonrası küresel mısır stoklarının, ABD'deki artışın özellikle Brezilya olmak üzere diğer bölgelerdeki genel olarak sıkı stokları dengelemesi ile yükselmesinin öngörüldüğünü belirtti. 
 
Pirinç: IGC, temmuz sonunda yayınladığı raporda 2011/12 sezonunda 463 milyon ton düzeyinde gerçekleştiğini tahmin ettiği dünya pirinç tahminini Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde 467 milyon tona çıkardı. IGC, 2011/12 sezonunda 460 milyon ton düzeyinde gerçekleştiğini tahmin ettiği dünya pirinç tüketimini Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde 466 milyon ton civarında gerçekleşeceğini öngördü. Konsey ayrıca, 2011/12'deki yüzde 3'lük kuvvetli üretim-destekli büyümeyi takiben 2012/137de dünya pirinç tüketimindeki büyümenin yüzde 1.3 olmasını beklediğini bildirdi. IGC, 2011/12 sezonunda 100 milyon ton düzeyinde gerçekleştiğini tahmin ettiği dünya dönem sonu pirinç stoklarının Temmuz 2012/Haziran 2013 döneminde, 2011/12'den 2 milyon ton yüksek olarak, 102 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesini bekliyor. Konsey dünya pirinç stoklarının, 2011/12'deki 3.5 milyon tonluk yükselmeyi takiben başlıca ihracatçıların yıldan yıla daha orta düzeyde bir artış görmesi ile 2012/13'de 1.1 milyon tondan fazla artması gerektiğini belirtti. IGC başlıca ihracatçıların (ABD, Hindistan, Pakistan, Tayland ve Vietnam) 2011/12 sezonunda 33 milyon ton olarak gerçekleştiğini tahmin ettiği dönem sonu pirinç stoklarının 2012/13 dönemi sonunda, geçen sezon sonundan 1 milyon ton yüksek olarak, 34 milyon ton miktarda gerçekleşmesini bekliyor.