Çelik: "Talepler Türkiye'ye müdahaleye geliyor"
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreci çerçevesinde reform iradesinin azaldığı ve zayıfladığı yönündeki iddialar hakkında, "Bizden talep edilen şeyler Türkiye'nin kendi doğal seyrinde, kendi işlevini görmesine karşı bir müdahale düzeyine geliyor" dedi.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, katıldığı bir televizyon programında gündemi değerlendirdi.
Bakan Çelik, CNN Türk'te İngiltere'nin AB'den ayrılışı, Katalonya'nın bağımsızlık hareketinin AB'ye etkileri ve Alman siyasetçilerin Türkiye karşıtlığı gibi gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Türkiye ve Avrupa arasındaki ilişkiler ve sorunlarla ilgili Bakan Çelik, bu tür konuların tek taraflı okunmaması gerektiğini belirterek, "Dünyanın içinden geçmekte olduğu böyle yoğun bir türbülans döneminin içindeyiz." diye konuştu.
Bakan Çelik, konunun Türkiye açısından uzun zamandır belli tartışmalarla belli hatlar içinde tutulmaya çalışıldığının altını çizerek, "Burada özgün bir politika, kendi tarihsel tecrübenizden, kendi birikiminizden kaynaklanan özgün bir politika uyguladığınız zaman birtakım propagandalarla sonra o propagandaların siyasete dönüşmüş haliyle ve yer yer bahsettiğiniz şekilde birtakım kuşatmalarla karşı karşıya kalıyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Türkiye hakkında yaşanan tartışmaların eskiye dayandığını ve "eksen kayması" adı altında çıktığını belirten Bakan Çelik, "Bugün gelinen noktada dünyanın ekseni kayıyor. Türkiye burada özgünlüğünü korudukça, kendi doğrularını söylemeye devam ettikçe de tabii bu tartışmalar yoğunlaşıyor." dedi. Çelik," Türkiye izole edilmiştir", "Türkiye dünyada yalnızdır" psikolojisinin Türkiye'nin rakipleri tarafından dünyaya pompalanan bir psikoloji olduğunu vurguladı.
"Talepler Türkiye'ye müdahale seviyesine geliyor"
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreci çerçevesinde reform iradesinin azaldığı ve zayıfladığı yönündeki iddialar hakkında konuşan Bakan Çelik, Türkiye'nin reform iradesinin sürdüğünün çok açık olduğunu belirterek, "Bizden talep edilen şeyler Türkiye'nin kendi doğal seyrinde, kendi işlevini görmesine karşı bir müdahale düzeyine geliyor." diye konuştu.
Bakan Çelik, Türkiye'de devam eden bazı davalar hakkında yabancı ülkelerin yorum yapmasının gayri ahlaki bir yaklaşım olduğuna dikkati çekerek, "Hiçbir ülkenin hiçbir ülke hakkında bu şekilde konuşmasının zemini olmadığı bir düzeyde kurgulanan bir yaklaşım." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'ye yönelik eleştirilerini ekonomik çıkarlarına uygun şekilde ayarlayan birçok ülke bulunduğuna işaret eden Bakan Çelik, Türkiye'nin tüm bunlara rağmen birçok dostu olduğunu ve bu ülkelerle ortak alanlarda ilerleme sağlanması için çalışılmaya devam edildiğini söyledi.
Bakan Çelik, eleştirinin husumete ve bir başkasının iradesine el koymaya dönüşmediği müddetçe takdire şayan bir şey ve demokratik bir hak olduğunun altını çizerek, "Tabii ki yapmamız gerekenler var ve bu konuda da ilerlememiz için çok yüksek bir irade var." dedi.
Türkiye'de 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi ve teröre karşı yürütülen mücadeleden sonra AB'nin daha rasyonel davranması gerektiğini dile getiren Bakan Çelik, meselenin terörle mücadele yasasının değiştirilmesine getirilmesinin irrasyonel olduğunu anlattı.
Bakan Çelik, "Türkiye'nin bu şartlar altında terörle mücadelesini gevşetmesi gibi bir şey söz konusu olmaz." ifadesini kullanarak, Türkiye'nin terörle mücadelesinin sadece Türkiye'nin değil aynı zamanda Avrupa'nın da güvenliği için önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin en çok basın hürriyeti, ifade hürriyeti, yargı ve temel haklar gibi konularda eleştirildiğini kaydeden Bakan Çelik, "Biz bu konuları konuşmaktan kaçmıyoruz ki. Biz konularla yüzleşmekten kaçınmıyoruz. O sebeple 23. ve 24. fasılları açalım diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çelik, 23. ve 24. fasılları açmaya cesaret edemeyenlerin Türkiye'ye terörle mücadele yasasını değiştirmesi teklifinde bulunduklarının altını çizerek, "Reform iradesi adı altında aslında Türkiye'ye doğru düzgün bir teklif yerine, ortak iş birliği alanları oluşturmak yerine sadece kendi ajandaları ile ilgili bir teklifte bulunmuş oluyorlar. Tabii bu da reform iradesinin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkmasını engelliyor." dedi.
AB'nin tavrı irrasyonel
AB'nin, Türkiye'de gazetecilerin ve milletvekillerinin tutuklanmasıyla ilgili yönelttiği eleştirilere de değinen Bakan Çelik, bu konuda yaşanan tartışmaların sağlıklı şekilde yürütülmesi gerektiğini belirterek, "Ama şöyle bir tablo da var; benim önüme mesela topyekün gazeteciler veya topyekün milletvekilleri diye bir şey geldiği zaman bunu da son derece irrasyonel buluyorum." diye konuştu.
Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"PKK'ya yakın bir yayın organı manşet atıyor, 'Sadece doğuda askerleri ve polisleri öldürmek yetmiyor. Artık batıdaki turistik tesislere saldıralım.' diye. Hiç kimse bana bunu gazete olarak önüme getiremez. Ya da biz gazeteci diye gördük. 15 Temmuz gecesi çıkıyor adam, gazeteci ve 'Türk halkı darbeye karşı direnemez.' diyor. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaşadığı duyulunca rengi atıyor adamın. Veya akademisyen diye getirilen birisi var. Darbeden bir ay önce röportajı var. Twitter'da ben de izledim. İşte diyor ki; 'Ben keşke şu an doçent olacağıma albay olsaydım ülkeme daha çok hizmet ederdim'. 'Ne demek istiyorsunuz?' diyorlar. O da diyor ki; 'Yakında anlarsınız' gibisinden bir şey... Ya da milletvekili dediğiniz kategoriye bakalım biz. Bir milletvekili çıkıp da 'DHKP-C terör örgütüne teşekkür ediyoruz, onlar bizi hep destekliyor.' diyebilir mi? Bunu biz bir milletvekilinin ağzından duyduk. Ya da bir milletvekili ayaklanma çağrısı yapabilir mi?"