CHP'de para sayma görüntüleri: Canan Kaftancıoğlu'nun ifadesi ortaya çıktı

CHP İstanbul İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturmada, eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun ifadesine ulaşıldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında savcılıkta "şüpheli" sıfatıyla ifade veren Kaftancıoğlu, söz konusu görüntülerin yasa dışı elde edildiğini, bu görüntüler nedeniyle ifadeye çağırılmasına ilişkin hukuki tanım yapamadığını söyledi.

Kaftancıoğlu, Şubat 2018'de il başkanı olduğunda, o tarihe kadar il başkanlarının yeni il binası alacaklarına dair söz verdiklerini ancak alamadıklarını anlatarak, "İl Kongresine giderken kimi arkadaşlar, 'Siz de herhalde bir il binası sözü verirsiniz.' dediklerinde, 'Söz vermeyeceğim ama CHP İstanbul Örgütü'ne yakışan bir binayı inşallah el birliğiyle alacağız.' demiştim. İstanbul'un 39 ilçesinde kimi gördüysek, hangi parti ile konuştuysak İstanbul örgütüne yakışan bir bina bakılmaya başlandı" dedi.

O dönemde Şişhane'deki parti binasının yetersiz kaldığını aktaran Kaftancıoğlu, yerel seçim sonrası "Bir Tuğla da Sen Koy" isimli dayanışma kampanyası başlatarak, vatandaşlara çağrı yaptıklarını kaydetti.

Kaftancıoğlu, satın alınması düşünülen bazı yerleri görmeye bizzat kendisinin gittiğini belirterek, "Son olarak Sarıyer’de Avangart isimli projede satılık olan binanın il binası için uygun olduğu yönünde arkadaşlarımdan tavsiye aldım. Bizzat gördüm ve beğendim. Binanın satışını yapacak kişiyle irtibata geçildi. Ancak daha sonra bina sahibinin avukatı olduğunu söyleyen kişiyle görüşmelere başladık. Bu kişiyi o tarihte Şişhane'deki İl Başkanlığına çağırarak görüştüm. Yanlış hatırlamıyorsam avukat, mal sahibinin bina için 43-44 milyon lira istediğini söyledi" diye konuştu.

"Avukattan tapunun tarafıma gönderilmesini istedim"

Avukata pazarlık yapılması gerektiğini ve mal sahibiyle avukatların da olduğu bir ortamda görüşebileceğini söylediğini anlatan Kaftancıoğlu, şöyle devam etti:

"Avukat bey, mal sahibiyle görüşeceğini söyledi. Avukattan tapunun tarafıma gönderilmesini istedim. Bize tapular değil, Emlak Konut ile Seas Besicilik arasındaki sözleşme protokolü gelmişti. Mal sahibiyle pazarlık için görüşmek istediğimi söyledim. Görüşemeyince avukata, siyasi parti olduğumuzdan dolayı satış vaadi sözleşmesine istinaden bu binayı satın alamayacağımı, bu şartlar altında pazarlığa oturamayacağımı, ayrıca siyasi parti olduğumuzdan dolayı ne kadar bedelle satın alma konusunda anlaşırsak o bedeli olduğu gibi tapuda resmi olarak göstereceğimizi söyledim. Avukat bey, tapu konusunda sıkıntı olmayacağını ancak mal sahibinin binanın gerçek değerinin tapuda resmi olarak gösterilmesini kabul etmeyeceğini söyledi."

Kaftancıoğlu, siyasi partiler taşınmaz alım satımında vergi ödemedikleri için kendisinin satın alınan gerçek değerin tapuda gösterilmesi konusunda ısrarcı olduğunu, bedelin 24 veya 41 milyon lira olmasının partileri açısından bir fark yaratmadığını söyledi.

Canan Kaftancıoğlu, "Sonradan bana söylendiği kadarıyla satıcı bu binayı yaklaşık 1 yıl önce bize satılandan daha düşük bedelle aldığı için tapuda gerçek bedelin gösterilmesi halinde, aldığı taşınmazı 5 yıl içerisinde sattığından dolayı aradaki farkın vergisini ödemek zorunda kalacakmış. Bununla birlikte resmiyette gösterilen 24 milyon lira bedel, o tarihte belediye rayiç fiyatının üzerindeydi" ifadelerini kullandı.

"Bütün sorumluluk bana aittir"

Kaftancıoğlu ifadesinin devamında, “O tarihlerde uzun süredir bina arayışında olmamız ve binanın CHP İl Örgütü'ne çok yakışacağını düşündüğümden dolayı satıcının bize ilettiği tapuda rayicin üzerindeki bedel olan tapu bedeli ile geriye kalan kısmın elden verilmesini kabul ederek binayı satın alma konusunda anlaştım. Bu konuda bütün sorumluluk bana aittir. Mal sahibiyle bu şekilde anlaştıktan sonra toplanan bağış parasının olduğu gibi muhatabına gitmesi gerektiği için elden verilen paranın mutlaka tutanakla kayıt altına alınması gerektiğini tüm arkadaşlara söyledim" diye konuştu.

Gökhan Taşkapan'ın ifadesindeki, "Satış sürecini Kaftancıoğlu'nun başlattığı ancak daha sonra el çektirildiği" beyanının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Kaftancıoğlu, bağış kampanyasında ne kadar para toplandığı ve bağış karşılığında usulüne uygun makbuz verilip verilmediğinin sorulması üzerine, bağışların bankaya resmi olarak gönderildiğini ancak miktarı bilmediğini savundu.

Görüntülerdeki paranın bağış parası olduğunu bildiğini, makbuz kesilip kesilmediğini bilmesinin mümkün olmadığını kaydeden Kaftancıoğlu, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Dosyada şüpheli olarak ifadesi bulunan Fatih Keleş, o tarihte ilçe başkanımız olan Turan Taşkın Özer’in bağış topladığını ve paraları kendisine teslim ettiğini beyan etmiş. Buna benzer örneklerle görüntülerdeki paranın toplandığını düşünüyorum. Bina satın alma sürecinde CHP olarak hiç kimseye komisyon vermedik. Avukatın (Taşkapan) ifadesini okuduğumda, hayal meyal avukatın bir emlakçıyla ve kendilerine ulaşmaya çalışan birkaç partiliyle ilgili yorum yaptığını hatırlıyorum. Ben de 'Mal alım satımlarında partili olduğunu söyleyen böyle işgüzarlar çıkabilir, kim olursa olsun yüz vermeyin.' dediğimi hatırlıyorum."

Kaftancıoğlu, "Parti binasının gerçekte 41 milyon lira bedelle satın alındığını ancak satıcının ısrarıyla resmi olarak 24 milyon lira bedelin tapuda gösterildiğini, kalan paranın elden ödenmesini kabul ettiğinizi belirttiniz. Soruşturmaya konu görüntülerde tutanak altına alınan meblağın 15 milyon 510 bin lira olduğu yazılıdır. Geriye kalan 1 milyon 490 bin lirayı kime ve nasıl ödediniz?" sorusuna, "9 Aralık 2019'da avukatın ofisinde satıcı Ali Rıza Braka'ya 17 milyon lira verileceğini biliyordum. Ancak öğrendiğim kadarıyla avukatın ofisinde paranın tamamı ödenememiş, kalan 1 milyon 490 bin liranın tapunun verileceği gün ödenmesi konusunda mutabık kalınmış" yanıtını verdi.

Soruşturmaya konu görüntülerde CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve CHP İl Danışmanı Can Poyraz'ı ilgili ofise kimin yönlendirdiğinin sorulması üzerine Kaftancıoğlu, para alışverişinin olduğu gün Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'da olduğunu, siyasi çalışmalar için genel başkana eşlik ettiğini, Nas'ın avukatın ofisine gitmesi konusunda bir talimatı olmadığını anlattı.

Kaftancıoğlu, "Özgür Nas o gün bana oraya gideceği bilgisini verdiğinde, elden ödenen paranın mutlaka tutanak altına alınmasını söyledim. Taşkapan'ın ofisinde 9 Aralık 2019'da mal sahibine 17 milyon liranın elden verileceğini biliyordum" dedi.

"Tuncay Yılmaz'ın orada olması bana da garip gelmiştir"

"17 milyon liranın toplandığını ve o gün satıcıya teslim edileceğini nereden biliyordunuz? Bu paranın İl Örgütü'nün tüm paydaşları tarafından toplandığını beyan ettiniz. Görüntülerde partili olmadığını belirttiğiniz İmamoğlu İnşaat'ın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın paraları sayarak tutanak tuttuğu görülmüştür. Bu hususu açıklayınız." sorusu üzerine Kaftancıoğlu, şu yanıtı verdi:

"Tuncay Yılmaz’ın neden ve hangi amaçla orada olduğuna dair bilgim yoktur. O tarihte de şu anda da kendisini tanımam. Ayrıca para teslim edildiğinde tutanak tutmasını söylediğim kişi Özgür Nas’tır. Tuncay Yılmaz’ın orada olması bana da garip gelmiştir. Özgür Nas ve Can Poyraz da muhtemelen Yılmaz'ı tanımadıkları için bana orada böyle bir kişinin olduğunu söylemediler. Tuncay Yılmaz’ın avukatın ofisinde parti binası alımı için para getirip getirmediğini, getirdiyse ne kadar getirdiğini bilmiyorum. Bu kişinin o tarihte orada olacağından haberim yoktu."

Kaftancıoğlu, Braka'ya elden ödenen 17 milyon liranın parti gideri olarak veya herhangi bir kayıt altında resmi belgede yer alıp almadığının sorulması üzerine, bir kısmı veya tamamının tutanak altına alınmış ve makbuz kesilmiş olabileceğini belirterek, "Benim bunları bilebilmem mümkün değildir. Siyasi Partiler Kanunu'nda parti giderlerinin nerede, nasıl kayıt altına alındığı açıkça belirtilmiştir. Gider kaydı tutmak yetki ve görev alanımda olan bir şey değildir" dedi.