Çiçek: İmza özürlüyüm

'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndan tutuklu Albay Çiçek'in üçüncü duruşmasında savunması yaklaşık 3,5 saat sürdü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının tutuklu sanığı Kurmay Albay Dursun Çiçek, sahte belge üzerinde tek gerçeğe yakın olan şeyin imzası olduğunu belirterek, "Çünkü taklit edilebilen bir imza. Ben imza özürlüyüm. En zayıf noktam bu. Ben de bunu kabul ediyorum. İmzam değişken ve taklit edilmesi kolay" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasına devam eden Çiçek, 5 gün boyunca evinin, arabasının arandığını, 70 bilgisayarın incelendiğini ve bunlarla ilgili tutanaklar tutulduğunu hatırlattı.

Ancak bu tutanakların iddianamede yer almadığını iddia eden Çiçek, "Neden? Çünkü bu tertibe uymayan bir şey. Tertibe uymuyorsa, iddianameye girmesi yasak. Savcının anlayışı bu. Savcıya nereden mezun olduğunu sormak lazım" diye konuştu.

Sivil savcının, askeri savcılığa baskıda bulunduğunu iddia eden Çiçek, şunları söyledi:

"Askeri savcılık, 'Anayasaya, CMK'ya saygı gösterin, soruşturmanın sonucunu bekleyin' dedi. Ama sivil savcı, tertibin gereğini yapacak ya... Sahte belge üzerinde tek gerçeğe yakın olan şey imzam. Çünkü taklit edilebilen bir imza. Adli Tıp Kurumu, TÜBİTAK, 'Bu imzanın taklidi kolay, değişken, imzalar birbirini tutmuyor' diyor. Ben imza özürlüyüm. En zayıf noktam bu. Ben de bunu kabul ediyorum. İmzam değişken ve taklit edilmesi kolay. TÜBİTAK, 'Bu imzalar yargılamaya esas olamaz' diyor. Ama İstanbul Emniyet Müdürlüğü bunu kabul etmiyor. Çünkü Emniyet Müdürlüğü de tertibin bir parçası."

Güvenliği sağlamak için 12 Haziranda askeri savcılıkta imzasını değiştirerek attığını aktaran Çiçek, "Bunu askeri savcılığa da söyledim. 2 gün sonra bu olay manşetlere taşınıyor" dedi.

"Birileri benden onur intiharı beklemesin"

Çiçek, evrak ve belge niteliği olmayan, tarihi ve gönderildiği makamı içermeyen, içerik ve format olarak yetersiz, sahte ve taklit imzalı olduğu yasal delillerle kesinleşen 3 maddelik sahte bir plan ile tutuklandığını savunarak, bu plan ile cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin görevini yapmasını engellemenin mümkün olmadığını söyledi.

"Bundan sonra mağdur olmamak için vicdanınıza sığınıyorum" diyen Çiçek, şunları söyledi:

"Sahte plan üzerindeki taklit imzanın bana ait olmadığına yüce mahkeme heyetini ve iddia makamını nasıl ikna edebilirim diye bir yıldır düşünüyorum. Yemin etmek, kutsal kitaba el basmak, yalan makinesine bağlanmak... Her şeye açığım. Ne yapmalıyım? Birileri benden onur intiharı beklemesin. Benim çok sevdiğim eşim, çocuklarım ve yakınlarım var. Daha çok hizmet edeceğim ülkem ve milletim var. Ben inancı gereği sonuna kadar mücadele azim ve kararlılığında olan bir insanım."

Bu davanın Yargıtay'daki İlhan Cihaner davasıyla birleştirilmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, kendisi ve oğlu hakkındaki iftiraların, özel hayatın gizliliğini ihlal eden dinleme kayıtlarının iddianameden çıkarılmasını istedi.

Çiçek, gizli tanıklar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ederek, soruşturma savcıları hakkında da TSK'yı alenen aşağılama ve iftira gibi nedenlerle suç duyurusu yapılması talebinde bulundu.

Adalete güvendiği esas noktanın, yargıçların hukuka, kanuna ve vicdanına göre karar vermesi olduğunu ifade eden Çiçek, "Hakkımdaki hukuk ve vicdan dışı iddialara rağmen hukuk ve adaletin gereğinin yapılmasını bekleyen onurlu ve şerefli bir baba, bir eş, bir subay, kardeşiniz olarak hakkımda Anayasa'nın 19. maddesi ve Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanmasını ve tahliye kararı verilmesini istiyorum" diye konuştu.

Çiçek'in savunmasını yaklaşık 3,5 saatte tamamlamasının ardından, Mahkeme Heyeti Başkanı tarafından daha önce alınan ifadeleri okundu.

Duruşmaya ara verildi.

Bu konularda ilginizi çekebilir