Çin ekonomisi ve ”yuan” ile ticaret
Cihan UĞUR / Şanghay Fudan Üni.
2008 sonu itibariyle dünyanın en büyük 3. ekonomisi haline gelen Çin'de, küresel ekonomik krizin de etkisiyle %10'ların üzerindeki büyüme hızı 2008'in son çeyreği itibariyle %6,8'lere kadar düşmüştü. 2009 yılı ortalama büyüme tahminini %8 diye açıklayan Çin, kapanan fabrikalar, ihracat talebinin düşmesi gibi sebeplerden ekonomide zor aylar geçirmişti.
Şimdilerde ise geçen zor ayların aksine ekonomide iyiye gidiş sinyalleri gelmeye başladı. PMI endeksi (purchasing managers' index) şubattaki 49,0'dan marttaki 52,4'e yükseldi. Krizin ilk başladığı günlerde 20bin puanın altında seyreden Şanghay Borsası bileşik endeks ise yatırımcılarına uzun zaman kaybettirdikten sonra şimdilerde 25bin puanlarda seyrederek yatırımcılarının yüzünü güldürüyor. Bu yönüyle dış basından da "Şang High" tarzında bir yakıştırma ile övgü de alan Şanghay Borsası ilerleyen günler için ümit vaat ediyor.
G-20 zirvesi ülkemiz medyasında başka yönleriyle yer bulsa da, Çin'in var olan ekonomik gücüyle zirvede ağırlığını daha fazla hissettirdiği gözlerden kaçmıyor. Küresel ekonomik krizde G-7 ülkelerinin de Çin'den beklentileri çok büyüktü. Bu yönüyle şimdilerde dünyanın problemlerine ortak müdahale etmek ve çözümler aramak adına ABD ve Çin arasında bir G-2 olduğu bile konuşuluyor.
Şimdilik G-2 konuşuladursun, ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin de sorunsuz gittiğini söylemek çok mümkün görünmüyor; tam aksine birbirine sımsıkı geçmiş sarmal ilişkileri olan iki ülkenin 2009 itibariyle restleşmeleri bitmek bilmiyor. ABD her zamanki gündemleri olan çevre, insan hakları, azınlıklar, Tibet, Tayvan gibi meselelerde Çin'i sıkıştırmaya çalışırken, Çin de sahip olduğu devasa boyutlardaki ABD hazine bonolarını satmakla ve Çin parası olan "yuan"le ticaret yapmak konularında ABD'ye gözdağı veriyor.
Euro bölgesinin "Euro ile ticaret" gündemini şimdilik kontrol altında tutan ABD yer yer Rusya'nın ama daha çok Çin'in kendi parası ile ticaret yapmasından son derece fazla kaygı duyuyor. Önceden Çin dışında tedavülde olmayan ve çevrilemeyen Çin parası yuan (RMB) şimdilerde bir çok ülkede işlem görebilmekte. G-20 ülkelerinden Endonezya, Arjantin, Güney Kore gibi ülkelerle bir çok Güneydoğu Asya ülkesinde Çin parası işlem görebilmektedir.
İhracattaki devasa payı ile dünya ticaretinde son derece etkili olan Çin'in kendi parası ile ticarete başlaması ise ortalığı çok karıştırabilecek bir gelişme olacaktır. Ilk olarak Rusya ve ASEAN ülkeleri ile başlaması düşünülen uygulamanın daha sonra G.Kore ve Japonya'yla devam etmesi planlanmaktadır. Eğer Çin'in istediği şekliyle uygulamaya başlanırsa zaten zor durum yaşayan ABD ekonomisi ve etki alanını giderek kaybeden ABD doları için son derece hazin bir durum söz konusu olacaktır. Çin'in yumuşak gücünün başta Güneydoğu Asya ülkelerinde arttığı ve bunun da direkt olarak ABD'nin bölgedeki etkisinin tersine işlediği göz önüne alınırsa "yuan" ile ticaretin bahsi geçen ülkelerde Çin etkisini artırmak ve ABD etkisini kırmak doğrudan etkisi olacaktır. Bu da gerilimli olan Çin-ABD ilişkilerinin farklı süreçlere girmesine, ABD'nin farklı kartlarla Çin'i sıkıştırmasına sebep olacaktır ki; büyük ihtimalle Çin'in iç meselelerinde radikal değişimler görülebilir.
Çin parası ile ticaret meselesi ABD'nin çok hassas olduğu bir meseledir ve bunun farkında olan Çin ABD ile restleşmelerinde bu kozu hep ön planda tutmaktadır. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise zaman gösterecektir. Türkiye'nin Çin'le Çin parası üzerinden ticaret yapma olasılığı ise şimdilik çok düşüktür. Böyle bile olsa dünya dengelerinde ekonomi politiğini çok iyi kullanan Çin'le ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ülkemizin menfaatleri açısından doğru bir karar olacaktır. Bunun için de cesaretli, konusuna hakim,gerekli donanımlara sahip Türk firmalarının öncülüğüne ihtiyaç vardır.