Çitin arkasindaki çimler
Timuçin GÖKDEMİR
Çok ezilen toprakta çim bitmez derler.
Bizim topraklar da çok ezilenlerden, çim bile yok üzerinde.
Bir de kuraklık bastırmış çorak toprağın üzerine akbaba gibi…
Güneş ise; tepede kavururken ortalığı, kendine bir müttefik bulmuş olmanın hazzını sonsuz ışık huzmelerine katıp, gorevini daha layıkıyla yapmanın derdine düşmüş..
Işte o zaman kalkıp diyorsun ki; "yahu, şu uzaktaki çitin arkasında bulunan cimler de bizim çimler gibi midir acep? Oradakiler daha yeşil midir?" Bir meraktır kaplar içini, başlar kemirmeye. Sonra didiklemeler başlar. konu bellidir artık çitin arkasındaki çimler .. iş-güç, uğraş dedikodu hep çitin arkasının üzerinedir. Çitin arkası ile yatılır, çitin arkası ile kalkılır artık.
Haa! Bir de diğer mevzu ufak ufak planlanmaya başlamıştır beyinlerde.. "Nasıl gidecez?.."
Eee Gidecez gitmesine de! Bu gidişi kendimiz de dahil birilerine açıklamak gerekecek.. Öyle ya, niye gidiyoruz? haklı bir sebep olmalı değil mi?
İnsanlar dönüp "Ya, ne olacak, boşa kürek çekiyorlar işte.." diye yorum yaptıklarında vereceğimiz gerçek cevabın yanına iliştireceğimiz ve kendimizi de içsel anlamda teskin edecek olan cevabı bulmalıyız.
- Yanlışsın arkadaş; Hayat bazan boşa kürek çekmelerle de geçer belki, ancak böylelikle hiç değilse boşa geçmemiş olur.
Desen de, seni anlamayacak çok adam var etrafta. Ne yazık değil mi ?
Yazık olmasına yazık ve üstelik elden de birşey gelmiyor, Şimdi burada memleketin eğitim sorununu ele almaya başlarsak kitap olur, üstelik bitmez.
Biz en iyisi çitin arkasına ve bu amaç uğruna verilen uğraşlar ve fedakarlıklara bakalım. Değmiş mi, değmemiş mi buna okuyanlar karar versin. Kimin kararı nasıl olur bilemem, ancak bir tek şundan eminim ki; Burada ne yazarsam yazayım 'Annem' bu konudaki fikrini asla değiştirmeyecek. O hep bana biraz kızgın, bazan biraz küskün fakat daima özlem içini kavurur biçimde telefonlarımı bekliyor olacak. Ve her telefonda da iki damla gozyaşı…