Çukurova ekonomisi ve yatırım iklimi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

A. Serdar AKSOY / Adana-Mersin Vergi dairesi Başkanı

Çukurova, önce tarım alanında daha sonra tarıma dayalı sanayinin gelişmesi ile ilk sanayileşen kentler arasında yer almış olan Adana ile gerek tarımsal üretim kapasitesinin yüksekliği ve gerekse liman kenti olma özelliğine sahip Mersin'i içerisinde barındıran bir metropol alanıdır. Dünyanın en değerli tarım arazilerine sahip, ülkemiz ekonomisine ve kalkınmasına büyük katkılar sağlayan çok önemli üretim merkezlerinden olan bu iki ilimizde, şehirleşmede yaşanılan gelişmelere paralel olarak nüfusun artmasıyla birlikte katma değer sağlayacak yatırımlara olan ihtiyaç giderek artmıştır. Artan bu yatırım ihtiyacının karşılanmasına yönelik, tekstil, bitkisel yağ, döküm, metal, makine-yedek parça, plastik, kimya, mobilya, gıda sektörlerinde güçlü bir yapıya sahip olan bu iki ilimizinde gelecek dönemde yapılması planlanan yatırımlarla, gelişim gösterecek olan enerji ve petro-kimya sanayi ve gemi inşa sektörü mevcut iş gücü ve yatırım potansiyelinin değerlendirilmesinde lokomotif görevi göreceği söylenilebilir.
Adana'da Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren hızla ilerleyen sanayileşme ve sermaye birikimi süreci 1980'li yıllarda duraklasa da 90'lı yıllardan itibaren özellikle organize sanayi bölgesinin devreye girmesiyle 80 öncesi ivmeyi yakalamayı hedeflemektedir. Türkiye'nin en büyük organize sanayi bölgelerinden birine sahip olan Adana'da, pamuğa dayalı üretim yanında, gıda, hazır giyim, kimya, orman ürünleri sanayisinde önemli ölçüde üretim yapılmaktadır.

Soya üretiminin %69'u Adana'da üretilmekte

1980'li yıllardan sonra tarımsal üretimde tam bir çeşitlilik sağlanmış, narenciye alanları genişletilmiş ve seracılık yaygınlaşmaya başlamıştır. Adana'nın önemli tarım ürünleri olarak soya, mısır, yerfıstığı, narenciye, karpuz, pamuk, buğday ve bal olarak sıralayabiliriz. Türkiye'deki soya üretiminin %69'u Adana'da üretilmekte olup 2009 yılı üretim payı %38 idi. Ardından yerfıstığı üretim gelmekte olup ülkemiz üretimi içindeki payı %41'i olup 2009 yılı üretim payı %46'idi. Bunun yanında ülkemizin mısır üretiminin %28' i, narenciye üretimimizin %27"si ve pamuk üretimimizin de %12' si ilimizde üretilmektedir. Üretim payları incelendiğinde ise 2010 yılında özellikle soyanın üretim payında bir önceki yıla göre yaklaşık 2 kat artış gerçekleşmiştir. Pamuk, yer fıstığı ve buğday üretim paylarında da azalış görülmüştür.

Doğuyu batıya bağlayan önemli ticaret yollarının üzerinde olması nedeniyle sınai ve ticari açıdan büyük bir potansiyele sahip olan Adana ilimiz, havalimanı, demiryolu, otoyolu ile ulaşım altyapısını önemli ölçüde tamamlamıştır. Organize sanayi bölgesi, Çukurova Elektrik HES ve Sugözü Termik Enerji Santrali'nin yanı sıra TAYSEB Yumurtalık Serbest Bölgesi, BOTAŞ ve Bakü-Tiflis-Ceyhan projeleri ile de bölgenin dışa açılan kapısı konumundadır.

Türkiye'nin en büyük serbest bölgesi Mersin'de

Çukurova'da yer alan diğer bir önemli ilimiz olan Mersin ise sahip olduğu Uluslararası Mersin Limanı'nın geniş hinterlandı sayesinde, Çukurova Bölgesi'nin tüm üretiminin ihraç edildiği önemli bir liman kenti ve büyük bir ticaret merkezidir. Türkiye'nin en büyük serbest bölgesine sahip olan Mersin, Ataş Rafinerisi, Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi ile sanayi alanında da önemli bir kentimizdir. Limanı, demiryolu ve otoyolunun yanı sıra yapımına başlanacak olan havaalanı ve yine Akdeniz Sahil Yolu Projesi kapsamında Mersin-Antalya Karayolunun duble yol haline getirilmesi ile ulaşım altyapısı da önemli ölçüde tamamlanmış olacaktır. Yeni Teşvik Yasası, Bölgesel Teşvik Uygulamaları kapsamında 3. Bölge'de ilan edilen Mersin, 2. Bölge'de ilan edilen Adana'ya göre önemli bir avantaj elde etmiş bulunmaktadır.

2013 Akdeniz Oyunları Mersin'in tanıtımında önemli

321 Km'lik sahil şeridi ile önemli bir sahil kenti olan Mersin, tarihi ve turistik mekanlarının yanı sıra turizm alanında yapılan yatırımlarla da sesini duyurmaya başlamıştır. Özellikle 2013 Akdeniz Oyunları'nın Mersin'de yapılacak olması ilimizin tanıtımında ve gelişiminde önemli rol oynayacaktır.

Mersin, narenciye üretim ve ihracat üssü
 

Mersini, arazi yapısı tarımsal çeşitlilik sunan, özellikle meyve üretiminde ülke ekonomisine önemli katkısı olan illerden biridir. Elverişli toprak yapısı, bitkisel üretimde sulu tarımın yaygınlığı, ılıman iklimi ve gelişmiş alt yapısı ile yüksek katma değerli ürünler yetiştirilmektedir. Türkiye narenciye üretiminin %28'ini, sebze üretiminin %7'sini, meyve üretiminin %11'ini, tarla ürünlerinin %1'ini toplamda ise Türkiye tarım ürünlerinin %3,1'ini Mersin sağlamaktadır. İlimiz, Türkiye limon üretiminin %61'ini, portakal üretiminin %19'unu, muz üretiminin %72'sini, çilek üretiminin %47'sini, zeytin üretiminin %6'sını domates üretiminin %7'sini karşılamaktadır. Bununla birlikte ülkemiz greyfurt ihracatının %36'sı, portakal ihracatının %43'ü, limon ihracatının %33'ü, mandarin ihracatının %31'i toplamda narenciye ihracatının %35'i, elma ihracatının %22'si, kiraz, vişnenin %10'u, kayısı ihracatının %17'si, biber ihracatının %11'i ve çilek ihracatının %14'ü Mersin firmaları tarafından gerçekleştirilmektedir.

Türkiye genelinde 2011 yılında ihracat %18, ithalat ise %30 civarında artarken; dış ticaret açığı da %48'ler gibi oldukça yüksek oranda artış göstermiştir. Türkiye genelinde ihracatın ithalatı karşılama oranının, 2009 yılından itibaren sürekli gerileyerek 2011 yılında %56 seviyesinde gerçekleştiği gözlenmiştir. 2011 yılında Mersin hinterlandı kapsamında ihracat %19 artarken, ithalat %36 artış göstermiş, ithalattaki hızlı artış, dış ticaret açığındaki artışın %61 seviyesine yükselmesinde etkili olmuştur. Mersin firmaları dış ticaret rakamlarının Türkiye geneli ve hinterlandın dışında bir eğilime sahip olduğu görülmektedir. 2011 yılında Mersin firmalarının ihracatı %13 oranında artarken ithalattaki artış %14 seviyesinde kalmıştır. Diğer taraftan genelin aksine ilimiz firmaları dış ticaret fazlası vermiştir. Ancak, 2011 yılına doğru dış ticaret fazlasında bir azalma olduğu ve ihracatın ithalatı karşılama oranının da gerilediği gözlenmiştir. 2009 yılında ilimiz firmalarının ihracatının ithalatı karşılama oranı %152 iken, bu oran 2011 yılında %108.4'e gerilemiş, söz konusu gelişme dış ticaret fazlasının hızla kapanma eğiliminde olduğunu göstermektedir.

2011 yılında Mersin firmaları tarafından gerçekleştirilen ihracatta; önemli ağırlığa sahip olan tarım ve hayvancılık, gıda ürünleri ve içecek ürünleri, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat ihracatında artış etkili olmuştur. İthalattaki artışta önemli paya sahip olan sektörlerin başında tarım ve hayvancılık ürünleri, başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat, atık ve hurdalar sektörleri gelmektedir.

Yatırımların Marmara gibi belli bir bölgede toplanmasının stratejik açıdan risk oluşturması ve ülke kalkınmasında bölgesel eşitliğin öneminin giderek artması gibi nedenlerle yeni yatırımların Çukurova gibi gelişme potansiyeline sahip bölgelere yönlendirilmesi ile var olan yatırım iklimi daha da iyileştirilerek, daha çok istihdam ve katma değer yaratılmış olacak, ticaret, ekonomi canlanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak bölgemizin vergi gelirleri ve ulusal ekonomiye katkısı da aynı oranda artacaktır.

Makroekonomik gelişmeler Çukurova'yı yatırım üssü yapabilir

Sonuç olarak gerek Adana'da ve gerekse Mersin'de üretim faktörleri açısından dev bir yatırım potansiyeli vardır. Önemli olan bu potansiyeli dinamik duruma dönüştürmektir. Uluslararası ekonomik büyüklükler ve paralel yapıda ülke ekonomilerinden farklı olarak faizlerde ve enflasyonda yaşanılan iyileşme, Türk Lirası'nın döviz karşısında değer kazanması gibi ekonomik parametrelerdeki olumlu gelişmeler ve buna paralel olarak mali disiplinin sağlaması gibi makro-ekonomik gelişmelerin yanı sıra, Çukurova'da ulaşım, altyapı, hammadde, insan gücü, pazara yakınlık gibi üstünlükleri bu bölgeyi yatırım merkezi yapmak için yeterlidir.

Tüm kamu kurumlarının ve özellikle mali idarenin, her zaman her konuda dürüst çalışan, vergisini tam ve zamanında ödeyen mükelleflerimizin yanında olduğunu, kayıtdışı ekonomiyle hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Bu vesileyle üreten, katma değer ve istihdam sağlayan, aynı zamanda vergisel görevlerini zamanında yerine getiren ülke kalkınmasına katkı sağlayan bütün mükelleflerimizi kutluyor, işlerinde bol kazançlar diliyorum.