Cumhurbaşkanı Erdoğan: Müzakereler tekrar başlamalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB ile müzakere sürecimizin suni siyasi engellerden arındırılarak tekrar canlandırılması gerektiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile yaptığı görüşme sonrasında, 'AB ile müzakere sürecimizin suni siyasi engellerden arındırılarak tekrar canlandırılması gerektiğini belirttim. Özellikle AB ile vize serbestisi diyaloğumuzun geliştirilmesine önem atfediyoruz' şeklinde konuştu

Erdoğan, Donald Tusk ile görüşmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında, Belçika Kralı Philippe'in davetine icabetle gerçekleştirilen ziyaret vesilesiyle Brüksel'de Tusk ile bir araya geldiğini hatırlattı. 

Bölgesel sorunların arttığı bir döneme denk gelen ziyaretin ayrı bir anlam taşıdığına işaret eden Erdoğan, "AB ile diyalog ve istişarelerimizin derinleşmesini arzu ediyoruz. AB ile bu noktada aday ülke olarak etraflı görüş alışverişinde bulunmak ve bölgemiz için ortak politikalar geliştirmek her iki tarafın da faydasınadır. Avrupa'nın kaderini ve geleceğini Türkiye'den ayrı düşünmek mümkün değildir" değerlendirmesini yaptı.  

"Değerli dostum" diye hitap ettiği AB Konseyi Başkanı Tusk ile görüşmelerinde, Türkiye'nin AB üyeliğinin stratejik bir tercih olduğunu bir kez daha vurguladığını dile getiren Erdoğan, "AB ile müzakere sürecimizin suni siyasi engellerden arındırılarak tekrar canlandırılması gerektiğini belirttim. Özellikle AB ile vize serbestisi diyaloğumuzun geliştirilmesine önem atfediyoruz" ifadelerini kullandı.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tusk ile bu konularda mutabık kaldıklarını söyleyerek, kendisinin Konsey Başkanı olarak göstereceği liderliğe güvendiğini vurguladı.  

Görüşmede ağırlıklı olarak sığınmacılar sorununun ele aldığını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: 

'Ülkemizde 2,5 milyona yakın göçmen var'

"Türkiye olarak dört yılı aşkın bir süredir Suriye'den ve Irak'tan kaçan mültecilere kapımızı açmak suretiyle onlara en üst düzeyde ilgi, alaka gösteren ülke biziz. Bunu hiçbir ayrım yapmadan gerçekleştirdik. Türkiye'ye gelenleri de farklı ülkelere asla göndermedik. Bugün ülkemizde 2,5 milyona yakın göçmen var. Bunların 300 bini Irak'tan, 2,2 milyonu da Suriye'den. Bunlar Müslümandır, Ezididir, Hristiyandır demedik, hepsini kabul ettik." 

Türkiye'nin sığınmacılar için yaptığı harcamanın 7,8 milyar dolara yaklaştığına, dünyadan gelen desteğin ise 417 milyon dolar olduğuna işaret eden Erdoğan, "Fakat biz şu ana kadar açık kapı politikasıyla kabule devam ettik" dedi. 

Avrupa'nın tamamında 250 bin kadar sığınmacı olduğunu hatırlatan Erdoğan, Türkiye sahil güvenlik ekiplerinin yılbaşından bu yana Akdeniz ve Ege'den 60 bine yakın insanı kurtardığını anlattı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: 

'Her türlü işbirliğine açığız'

"Biz onları ölüme mahkum etmedik. Şunu büyük bir iftiharla belirtmek isterim, Türkiye baştan beri uluslararası toplum adına bu yükü tek başına omuzlamış, insani ve vicdani duruşunu açıkça ortaya koymuştur. Milletimiz yeri gelmiş evini, sofrasını, gönlünü ihtiyaç sahiplerine sonuna kadar açmıştır. 

Suriye krizinin sebep olduğu sığınmacı akınıyla son dönemde AB ülkelerinin de daha yoğun bir şekilde yüzleşmeye başladıklarını görüyoruz. Avrupalı dostlarımız, bu konuda ortak bir tutum belirleme çabası içindeler. Türkiye olarak bu konuda her türlü işbirliğine açık olduğumuzu ifade ettim." 

'Mücadelemiz etnik bir gruba yönelik değildir'

Tusk ile Türkiye ve tüm bölge için kritik öneme haiz terör konusunu da ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Türkiye gerek DAİŞ gerek PKK ve DHKP-C terör örgütlerine karşı kararlı bir mücadele yürütüyor. Hem eli kanlı teröristlere karşı vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamaya çalışıyor hem de özgürlük ve güvenlik dengesinin korunmasının azami hassasiyet gösteriyoruz. 

Bu konuda bir hususun altını özellikle çizmek isterim; Türkiye'nin mücadelesi belli bir etnik gruba ya da kimliğe yönelik asla değildir. Mücadelemizin hedefi, öncelikle Kürt vatandaşlarımızın hayatına kasteden eli kanlı terör örgütünün belini kırmaktır. 2002'den bu yana attığımız adımlara bakıldığında, demokratik adımlardan, özgürlüklerden ve elde ettiğimiz kazanımlardan asla geri dönülmeyecektir. Terör örgütüne müzahir çevrelerin kendi cürümlerini örtmek için bilhassa Avrupa'da sürdürdüğü kara propagandalara asla kulak asılmamalıdır. Terörle etkin mücadelenin anahtarı, uluslararası işbirliği ve dayanışmanın artırılmasıdır." 

Türkiye'nin Suriye ile 911, Irak ile de 350 kilometre sınırı olduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: 

'Avrupalı dostlarımızın hassasiyet göstereceğine inanıyorum'

"Burada tehdit altında olan ülke biziz. Bütün bunlar karşısında, yine de ülkemize gelen sığınmacılara, mültecilere kapımızı kapatmadık. 

Burada, bir şeyi daha vurgulamak istiyorum, AB üyesi ülkeler, PKK terör örgütünü, terör örgütü olarak kabul ettiği halde, bazı ülkelerin uygulamada maalesef bunu es geçmeleri bizleri üzmektedir. Teröre karşı ortak mücadeleyi tereddütsüz sürdürmek durumundayız. Türkiye bu hususta kararlıdır. Bu terör örgütünün Suriye'de DAİŞ'le savaş kisvesi altında meşruiyet kazanması çabalarına fırsat verilmemelidir. Açık net konuşuyorum, PYD de PKK gibi bir terör örgütüdür ve beraber çalışmaktadır. Bu noktada, iyi terörist kötü terörist olamaz. DAİŞ de terör örgütüdür, PYD, PKK da terör örgütüdür. Bu noktada Avrupalı dostlarımızın da gereken hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum."