Daha kötü günler de gördük
Üzeyir DOĞAN / Gedik Yatırım
Geçtiğimiz hafta sonunda yaşanan üzücü olaylar sonrası, piyasalarımızın haftaya negatif bir başlangıç yapması şaşırtıcı olmadı. Buna karşın haftaya başlangıcı piyasa için bir depresyon olarak da yorumlamak çok doğru değil. Haftasonu olaylar çok sıcakken, TCMB’den BDDK’dan gelen açıklamalar ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’nın yabancı yatırımcılarla düzenlediği telekonferans paniğin büyümesini engelleyen ilk adımlar oldu. Bu çabalar başta bankacılık sisteminin sağlıklı çalışması olmak üzere, finansal sistemin işler bir şekilde kalmasını sağladı. Benzer şekilde Borda İstanbul’un da hafta başında işlemlere açılması güven açısından oldukça önemliydi. Nitekim Borsa İstanbul haftaya başladığında, yaşanan olaylar göz önünde bulundurulduğunda sınırlı denebilecek bir kayıpla güne başladı. Ancak gün içinde haber akışının da etkisi ile pazartesi günü satışlar sertleşti ve endeks haftanın ilk gününü %7,08’lik düşüşle 75,427’den kapattı. Bu kapanış ile bu pazartesi, son 10 yılda görülen en yüksek kayıplı 5. gün olarak kayda geçti. Kur ve faizler tarafına baktığımızda ise Cuma günü ilk panikte uluslararası piyasada 3,05’e kadar yükselen Dolar/TL, haftanın ilk günü 2,92’li rakamlara geriledikten sonra 2,98 civarında denge buldu. Buradaki paniğin hisse senetlerine göre daha da düşük dozda kaldığını söylemek mümkün. Faizler tarafında ise 10 yıllık tahvilde yaklaşık 70 baz puanlık artışla %8,90 civarına gelindi. Bundan iki ay önce buradaki faizin %9,90 civarında olduğu göz önünde bulundurunca önemli bir panikten bahsetmek çok mümkün değil. Özetle yaşanan sürecin piyasalarımızı önemli ölçüde negatif etkilediği bir gerçek ancak alınan önlem ve açıklamalarla birlikte ilk etkinin çok daha negatif olması engellenmiş gibi görünüyor. Buna karşın süreç iyi yönetilse bile, birkaç hafta daha, yüksek volatilite ve negatif fiyatlamalar görülmesi bizim için çok büyük sürpriz olmayacaktır. BIST’te, TL’de ve faizlerde bir süre daha negatif fiyatlama görülebilir ancak süreç başladığı gibi yönetilecek olur ve bu dönemde not indirimi gibi bir badire ile karşılaşmaz isek bu düşüşler sonunda görülecek rakamlar birilerinin iştahını yeniden artırabilir. Şuan için içerideki gelişmelerin yanında uluslararası toplumla ilişkiler ve kredi derecelendirme kuruluşlarının tavrı en önemli sınavımız olarak görünüyor.