”Darbe lafının kendisi yok hükmündedir”

TBMM Başkanı Toptan, darbe tartışmalarıyla ilgili olarak görüşlerini bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - TBMM Başkanı Köksal Toptan, Son dönemde ağırlık kazanan darbe tartışmalarıyla ilgili olarak"Zaten bu lafın kendisi hukuktaki deyimiyle 'keenlem yekundur' yani yok hükmündedir" dedi.

Toptan, 23. Dönem 3. Yasama Yılı'nın kapanışı nedeniyle TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, milletin her ferdinin, yüzyıllardan beri aktarılan kültürel birikim ya da genlerinden gelen "makulü arama" ve "birlikte yaşama" konusunda olağanüstü beceri sahibi olduğuna inandığını kaydetti.

"Bu ülkede bütün olumsuz çabalara rağmen, terörün de nihai hedefi olan bir toplumsal çatışma ve bölünme olmuyorsa, bunun nedenini insanımızın bu erdeminde aramak gerekir" diyen Toptan, şunları kaydetti:

"Bir kısım aydınlar veya elitler bazı soyut kavramlar üzerinde fırtınalar koparabilir ama bu milletin izanı ve irfanı bir çözülmeye ya da bölünmeye asla izin vermez.

Göz bebeğimiz Silahlı Kuvvetlerimiz, zamanın şartlarına uygun yapısal dönüşümleri gerçekleştiren en aktif kurumlardan biri olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetim kademesinin, bugünün modern orduları gibi devlet sistematiği içindeki normalleşmiş yerini alma isteği takdire şayandır.

Son dönemde ağırlık kazanan darbe tartışmalarına gelince, zaten bu lafın kendisi hukuktaki deyimiyle 'keenlem yekundur' yani yok hükmündedir.

Türkiye demokrasisi kökleşmiş, yüzünü batıya dönmüş ve uluslararası topluma entegre olmuş bir ülkedir.

Anadolu'da bir deyiş vardır: 'Allah gördüğünden geri koymasın'. Bu millet demokrasi kültürünün, kaderini kendi tayin etme özgürlüğünün tadını almıştır, bundan da asla geri dönmeyecektir.

"Anayasa değişikliği parça parça değil bütün değiştirilmeli"

Ne kadar ağır ve güç olursa olsun, demokrasi içerisinde çözülemeyecek sorun, aşılamayacak engel olmayacağını belirten Toptan, kurumlar ve kurallar manzumesi olan demokrasinin "bir anlayış biçimi ve yaşam tarzı" olduğunu ifade etti. Toptan, şunları kaydetti:

"İnsanların birlikte yaşayabilmelerini sağlayan değerlerle örülmüş demokrasinin toplumsal hayatın ve yönetim yapımızın her noktasında işlemesi gerekmektedir. Başta siyasetin kendi işleyiş biçimi olmak üzere karar alma ve seçim süreçlerinde, demokratik yöntem ve anlayışlar daha etkin bir şekilde hayata geçirilmelidir. Bu anlamda parça parça iyileştirmeler yapılmaktansa bütüncül bir yaklaşımla ruhu demokratik ve sivil olan bir Anayasa değişikliğinin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Ülkemiz ve milletimiz bunu fazlasıyla hak etmektedir. Demokrasiyi ve özgürlükleri geliştirdiğimiz sürece bugün yaşanan pek çok sorunun da gerilerde kaldığını hep beraber göreceğimizden herkes emin olmalıdır.

Önümüzde, Aziz Atatürk'ün hepimize gösterdiği çağdaş uygarlık hedefine ulaşma yolunda, Cumhuriyetimizin l00. Yıl vizyonu bulunmaktadır. Türkiye'de değişimin öncüsü durumunda olan Meclisimiz, ülkemizin temel sorunlarını çözme, demokrasiyle taçlanmış Cumhuriyetimizin tüm niteliklerini koruyup yaşatma konusunda çalışmaya bundan sonra da kararlılıkla devam edecektir."

"Türkiye'nin bir dokunulmazlıklar sorunu var"

Bir gazetecinin TBMM Başkanlığına yeniden aday olup olmayacağı sorusuna ise Toptan, adaylıkla ilgili görüşlerini ifade ettiğini anımsatarak, görevini geçen 2 yıl içinde Anayasa ve TBMM İçtüzüğünün emrettiği şekilde gerçekleştirmeye çalıştığını kaydetti.

Toptan, "Ben çalışmalarımda tarafsızım, Anayasa ve İçtüzüğün emrettiği şekilde...Ama sonuçta ben, TBMM'de bir partinin mensubuyum, milletvekiliyim. O nedenle, bu tür önemli kararları, parti yönetimi ve lideriyle görüşüp sonuca bağlamak ve parti kararını beklemek durumundayım. Benim siyaset anlayışım onu gerektirir" diye konuştu.

Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına imkan veren yasayla ilgili bir gazetecinin "Meclis Başkanı'nın yargılanması konusunda bir düzenleme yok, bu konuda bir düzenleme yapılmasını istiyor musunuz?" sorusuna karşılık Toptan, şunları söyledi:

"Süreci beklemek lazım. Kamuoyu tartışıyor. Ama genelde Türkiye'nin bir dokunulmazlıklar sorunu var. Türkiye'nin bunu çözmesi lazım. Sık sık ifade ettiğim; Türkiye'de dokunulabilir olan sadece devlette çalışan çaycılar ve odacılardır. Belki bazı kurumlarda onların da dokunulmazlığı var. O nedenle dünyanın hiçbir yerinde olmayan böyle bir dokunulmazlık kavramının tamamının masaya yatırılması, bu çerçevede milletvekili dokunulmazlığı, sivil ve asker bürokrasi dahil, üniversite sistemi dahil, herkesin dokunulmazlığının masaya yatırılması ve ona göre bir sonuca varıp değerlendirilmesi lazım. Bunlar içinde belli grupları çekip alırsak, orada yanlış yere gideriz ve yanlış değerlendirmeler yaparız ve sağlıklı sonuç da çıkaramayız. Benim baştan beri söylediğim budur, bugün de aynı kanaatteyim."