Darbeci demokratlar
Dr. Gökhan CEBECİ / Tıp Doktoru/Yazar
Ey bugünün anlı şanlı demokratları, darbe karşıtları… Dün ne olduğunuz, ne düşündüğünüz çok da önemli değilken… Kendi yaptıklarınızı başkalarının üzerine atmanız; bugün demokrat olduğunuzu kanıtlama çabasına girmişken, bunu diğerlerini darbeci olarak suçlayarak yapmaya çalışmanız en büyük ayıbınız.
Görüşleriniz değişmiş olabilir. Ancak dün savunduklarınızın bugün tam tersini savunuyorsanız, dün söylemiş olduklarınızı da kabul etmelisiniz. Dün darbe yandaşlığı yapmamış hatta her zaman demokrat (!) geçinmiş olduğunuzu savunmanız inandırıcılıktan uzak kalıyor.
Geçmişin verdiği deneyim ile; darbelerin altında ezilmiş, işkencelerden geçirilmiş, itilmiş kakılmış asılmış insanları 'darbeci' olarak nasıl yaftalayabileceğinizi iyi biliyorsunuz.
Darbe dönemlerinde en büyük sıkıntıları çekmiş, her seferinde tutuklanan, işkencelerden geçirilen ancak bunlara karşın kimi zaman takma isim ile kimi zaman yasak yayınlar ile kimi zaman da açık açık askeri darbelere karşı yazmış-çizmiş insanları bugün darbe yanlısı olarak suçlamanız en hafif anlatım ile ayıp oluyor.
Tam da bu konu ile ilişkin, bakın, 1974-1990 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı ve Basın Sözcülüğü görevinde bulunmuş olan Ali Baransel 31 Ocak 2010 günü Cumhuriyet'te Leyla Tavşanoğlu ile yaptığı söyleşide ne söylüyor:
"Sandıktan çıkan hükümetlere saygılı olmak gerekiyor. Ama bizim toplumda bir hastalık daha var. Bu bütün meslek grupları özellikle de basınımızda görülüyor. Askeri dönemlerde bakıyorsunuz askerin en ateşli savunucusu olan birtakım aydın geçinen insanlarımız demokratik sisteme dönüldüğünde bir bakıyorsunuz askerle el ele kol kola girmiş insanlar onlar değil de bir başkaları. Hepsi demokrasi havarisi kesiliyor. Ben kamuoyunun bu kadar önünde olan bu insanların demokrasi sicilinin iyice incelenmesini istiyorum. Bu inceleme sonucunda çok ilginç gerçekler ortaya çıkacaktır." "Geçmişi çok çabuk unutuyoruz. Gücü elinde tutan insanlara karşı akıl almaz övgüler düzen bir kültürümüz de var ki çok garibime gidiyor. Gücü elinde tutan insana hiç olmayan birtakım nitelikler, hep 'en'ler yakıştırıyoruz. En iyi düşünen, en büyük, en büyük vizyona sahip, en doğruyu gören gibi… Oysa o güç elinden gittiği zaman sıradan insan muamelesi görüyor. Bir örnek vereyim. 12 Eylül döneminde Kenan Evren'e Türk basını tren vagonunda Atatürk pozu verdirdi. Olacak şey miydi?"
Her devrin adamı olmak… Gücün yanında olmak…
Ne diyelim. O gün de yandaştınız. Bugün de…