DEAŞ'ın Atatürk Havalimanı saldırısı davası başladı

Atatürk Havalimanı'nda DEAŞ'ın 46 kişiyi öldürdüğü terör saldırısının 42'si tutuklu 4'ü firari 46 sanığının yargılanmasına başlandı. Rusça ve Arapça iki tercümanın da hazır bulunduğu davanın sanıkları hakkında 3 bin 342'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016 tarihinde terör örgütü DEAŞ'ın gerçekleştirdiği, 46 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırısına ilişkin 42'si tutuklu 46 sanığın yargılanmasına başlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan binada görülen duruşmada 41 tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmada 33 kişi de "müşteki" sıfatıyla hazır bulundu.

Saat 10.30'da başlayan duruşma, sanıkların kimlik tespiti ile başladı. Rusça ve Arapça bilen iki tercümanın da hazır bulunduğu duruşmada, sanık yakınları ile izleyiciler arasına da jandarma personeli oturtuldu. 

Sıkı güvenlik önlemi alındı

Öte yandan duruşma salonu içi ve dışında  sıkı güvenlik önlemleri alındı. Duruşma müştekilerin kimlik tespitinin yapılması ile devam ediyor. 

Duruşmada ifade veren tutuklu sanık Cuma Güneş hakkındaki suçlamaları reddederek, "Bir takım kişilerle görüştüğüm iddia ediliyor. Bu kişilerle görüşmediğim polis raporlarıyla da sabittir. 'Muaz' ve 'Yakup' kod isimli kişileri tanımıyorum. Ben kod isim de kullanmadım. Adım Cuma'dır bana çevrem sadece 'Cumaali' derler. Yakup oğlumun adıdır" diye konuştu.

Emlakçılık işiyle uğraştığını söyleyen sanık Cuma Güneş yapılan aramalarda ele geçen pasaportların da müşterilere ait olduğunu, arabasında ele geçen kar maskesini hatırlamadığını, iddianamede geçen 64 sayfalık kitabı da okumadığını söyledi.

"Dosyadan adımın silinmesini talep ediyorum"

Tutuklu sanık Mahmut Tezin de 25 yaşında olduğunu, sigortalı bir işte çalıştığını, üniversite okuduğunu belirterek, 15 aydır da tutuklu ve mağdur olduğunu söyledi. "DEAŞ ile bağlantım yok" diyen sanık Tezin, "Terör örgütlerini benimsemiyorum, yaptıklarını da tasvip etmiyorum. DEAŞ'a gitmedim. Hesabıma giren çıkan para bellidir. İddianamede benimle ilgili suç unsuru yoktur. Neden hala mağdur ediliyorum? 17 yıldır yaşadığım evimden alındım. Bu iddianamede adımın geçmesi beni maddi ve manevi olarak mağdur etti. Milletin önüne öğretmen olarak çıkacakken, terörist olarak çıktım. Dosyadan adımın silinmesini talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Terör örgütleriyle bağlantım yok"

Tutuklu sanık Harun İçoğlu da iddianamedeki ağır suçlamaları kabul etmediğini, terör örgütleriyle bağlantısı olmadığını, dosyada yargılanan sanıkları da tanımadığını savundu. 30 senedir aynı semtte oturduğunu, esnaf olduğunu belirten sanık İçoğlu, "Eşimi arayınca eve geldim. Polislere yardımcı oldum. Telefonlarımı teslim ettim. Evimde suç unsuru bulunmadı. Bana evinde bulunan bir kitap soruldu. O kitapta ben alındıktan 4 ay sonra yasaklanmış bunu da yeni öğrendim" dedi.

Üzerine kayıtlı 4 hat olduğunu, bu hatları da eşinin, yengesinin ve kendisinin kullandığını, aile paketi olduğunu söyleyen İçoğlu, "15 aydır neyle suçlandığımı bilmiyorum. Benim iş hayatım, aile hayatım var. Burada olmak beni rencide ediyor. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum" dedi.

Neyle suçlanıyorlar, ne ceza isteniyor?

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 262 sayfalık iddianamede, 42'si tutuklu 4'ü firari 46 sanık yer alıyor. İddianamede 207 kişi "Müşteki" sıfatıyla bulunuyor.  İddianamede şüphelilerin "Örgütü üye olmak", "Anayasayı ihlal", "Tasarlayarak adam öldürme", "Tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs" ve "Mala zarar vermek" suçlarından 46'şar kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 2 bin 132'şer yıldan 3 bin 342'şer yıla kadar hapisleri  isteniyor.