"Değişimi biz yapmazsak sandıkta milletimiz yapar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilat ve belediyelerde yaşanan değişim için "Eğer biz yapmazsak, sandıkta milletimiz yapar" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 26. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan, son günlerde gündemi oldukça meşgul eden belediye başkanları ve parti teşkilatındaki değişiklikler için "Teşkilatlarımızda değişimi başlattık ve bunu belediyelerde de sürdürüyoruz. Eğer bunu biz yapmazsak sandıkta milletimiz yapacak." ifadesini kullandı.
Mevlana'nın, "Her gün bir yerden göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel, bulanmadan, donmadan akmak ne hoş, dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım." sözlerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz milletimize her alanda hep yeni şeyler söyledik. Bundan sonra da aynı şeyi yapacağız. Maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşı değişim konusundaki kararlılığımızdır. Değişime direnmek akıntıya karşı kürek çekmek gibidir. İşte bu gerçekten hareketle bir süredir teşkilatlarımızda ve belediyelerimizde yenilenme ihtiyacımız bulunduğunu söyledim, söylüyorum. Kongre süreci vesilesiyle teşkilatlarımızı önemli ölçüde yeniliyoruz. Belediyelerde de şimdiden benzer adımları atmanın hazırlıkları içindeyiz. Bu, benim şahsi tercihim veya partimizin kendi kendine icat ettiği bir yöntem değildir. Aslında bu, milletimizin talebidir. Bu yenilenme sürecini, değişim ihtiyacını, tazelenme talebini kendi irademizle gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Eğer bunu biz kendimiz yapmazsak sandıkta milletimiz yapar. Ona fırsat vermeden bu işi kendimiz çözmemiz gerekir."
Ziyaret ettiği tüm illerde çeşitli vesilelerle milletle kanaat önderleriyle yaptığı temaslarda bu gerçeği tüm çıplaklığıyla gördüklerini aktaran Erdoğan, "Altını çizyorum, milletle zıtlaşma olmaz. Hele hele miletle kavga, hiç olmaz. Biz siyasi varlığımızı, hatta 15 Temmuz'da olduğu gibi hayatımızı, milletimizin bize olan desteğine, güvenine, itimadına borçluyuz. Eğer o gece milletimizin o desteği olmamış olsaydı, biz bugün yoktuk." dedi.
"Bundan kimsenin alınmaması gerekir"
Saflarının bugüne kadar daima milletin yanı olduğunu, bundan sonra da öyle olacağına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletime güvendiğim, inandığım, onun arkasından gittiğim için hiçbir zaman pişman olmadım. Bu hareket, bu davaya güvenen kardeşlerimin hiçbiri de pişman olmadı. Elhamdülillah, bundan dolayıdır ki biz, bu günlere güçlü bir şekilde gelebildik. Milletimizle hep birlikte girdiğimiz her mücadeleden daha da güçlenerek çıktık. Madem ki 2019 Mart ve Kasım seçimleri bizim ve ülkemiz için hayati öneme sahiptir; öyleyse yine yapacağımız iş, yine milletimize bakmaktır. Onun işaret ettiği yolda gitmektir. Milletimiz bize ne diyor? Değişim. Milletimiz bize ne diyor? Yenilenme. Milletimiz bize ne diyor? Reform. Milletimiz bize 'daha büyük hedefler, daha büyük projeler' diyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişim demenin, asla geçmişle bağları tümüyle koparmak anlamına gelmeyeceğine işaret ederek, şunları ifade etti:
"Yenilenme demek de asla kadroları tümüyle tafiye etmek demek değildir. 'Reform' demek, asla mevcudu tamamen kaldırıp bir kenara atmak demek değildir. 'Daha büyük hedefler' demek, asla devam eden çalışmaları aksatmak demek değildir. Bu kavramlar bizim için 15 yıllık tecrübelemizden ve birikimimizden aldığımız güçle geleceğe daha sağlam bir şekilde hazırlanma iradesini ortaya koymak demektir. Bunun için teşkilatlarımızın bir kısmının yenilenmesi gerekiyorsa elbette, yenileyeceğiz. Bunun için belediye başkanlarımızın bir kısmının dinlenmesi veya başka görevlerde değerlendirilmesi icap ediyorsa elbette karşılıklı mutabakatla gereğini yapacağız. Bundan kimsenin alınmaması gerekir. Bunun için dünyaya, ülkemize, partimize bakışımızı; zamanın ruhuna teslim olarak değil, zamanın ruhunu çözerek, anlayarak, kavrayarak ileriye taşımamız gerekiyorsa elbette hep birlikte bu iradeyi göstereceğiz. Bugün bizim kadromuzu yeni isimlerle güçlendirmemizden daha doğal ne olabilir? Aksi halde geçmişteki o partilerden, o kadrolardan, o liderlerden farkımız kalmaz. AK Parti'yi ve onunla birlikte Türkiye'yi göz göre göre böyle bir çıkmazın içine sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Hep söylediğimiz gibi; AK Parti, karşısına çıkan sorunlara teslim olmayan, bunların çözümü için ya bir yol bulan ya da bir yol yapan partidir."
Terörle mücadelede kararlılık vurgusu
Savunma sanayisi alanında katedilen mesafeyi önemli gördüğünün altını çizen Erdoğan, savunma ve havacılık cirosunun bir milyar dolardan geçen yıl itibarıyla 6 milyar dolara çıkarıldığını, 66 olan proje sayısının 543'e yükseltildiği bilgisini verdi.
Erdoğan, savunma sanayisinde dışa bağımlılık oranını yüzde 80'den yüzde 35 seviyesine kadar çektiklerine işaret ederek, şunları söyledi:
"Bugün terörle mücadele ve sınır ötesi operasyonlarımızda tarihi başarılara imza atmamızı savunma sanayisinde katettiğimiz bu mesafeye borçluyuz. Şu anda bütün teröristlerin aralarındaki telsiz görüşmelerinde bunlar konuşuluyor. Bak, artık sadece dağ SİHA'yı konuşmuyor, parlamentodaki uzantıları, anamuhalefet de dahil olmak üzere onlar da silahlı insansız hava aracını gündemde konuşuyor. Ne diyor? 'Onlar piknik yapmaya gelmişlerdi.' Evet, 'piknik yapmaya gelmiş olan teröristler.' Anamuhalefetin başındaki zat, bizzat yanlarına gidip orada silah var mı, yok mu sanki onu incelemiş.
O dağlarda dedik ya bunların inine dahi gireceğiz. Bu mücadeleyi kararlı şekilde sürdüreceğiz. Sonuna kadar. İçeride ve dışarıda ülkemize kim tehdit oluşturuyorsa biz bunlara 'Hoş geldin' demiyeceğiz. Tam aksine onlar hareketlendiği zaman biz onları yerinde bastırmasını inşallah başarabileceğiz. Bunu başardığımız anda zaten güçlü Türkiye oluruz. Şu anda bunun adımlarını attık, atıyoruz."
Enerjide kurulu elektrik enerji gücünün 32 bin megavattan 81 bin megavatın üzerine çıkarıldığını belirten Erdoğan, yenilenebilir enerji tesislerinin gücünün de 12 bin megavattan 36 bin megavatın üzerine yükseldiğini anlattı.
Erdoğan, 2002 yılında yalnızca 5 ile doğalgaz verilirken şu anda 78 il ve 280 ilçenin doğalgazın konforundan faydalandığına dikkati çekti.
'Kanal İstanbul ile dünyada yeni bir marka olarak ses vereceğiz''
Kanal İstanbul Projesi'nin önemine değinen Erdoğan, "Kanal İstanbul ile dünyada Süveyş Kanalı nasıl anılıyorsa Panama Kanalı nasıl anılıyorsa ki bunlar bizimle mukayese edilecek ülkeler değil, biz de şu anda Kanal İstanbul ile dünyaya aslında yeni bir marka olarak ses vereceğiz. İnşallah bunun da adımını çok kısa zamanda atıyoruz, atacağız." dedi.
"Ne işi var Barzani'nin sağında ve solunda bu adamların?"
Bölge ve Türkiye üzerinde operasyon yapanların AK Parti'yi kendi başına bırakmayacaklarının çok açık olduğunu aktaran Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"İşte görüyoruz, Kuzey Irak'ta, Barzani'nin sağında Fransa'nın eski dışişleri bakanı, sol tarafında Bernard Henry-Levy bir Yahudi... Bunlar bir Siyonizmin planlamasını masa üstünde yapıyorlar. Bu planların içerisinde nelerin olduğunu gayet iyi biliyoruz ama uyanık olacağız. Biz, Irak'ın toprak bütünlüğünden bahsederken orada, o masanın üzerinde yapılan nedir? Birileri geliyor gaz veriyor. Enteresan... Şimdi şu dillendirilmeye başlandı, 'küçük İsrail.' Bütün bu oyunları görerek, kararlı bir şekilde adımlarımızı atacağız ve bunlara da fırsat vermeyeceğiz. Ne işi var orada Barzani'nin sağında ve solunda bu adamların? 350 kilometre sınırı olan Türkiye, senin dostun, kardeşin olarak buradayken, en zor zamanında senin yanındayken, sana kardeşim derken, sen Türkiye'yi bırakıp bunlarla beraber neyin planlamasını yapıyorsun? Buna müsaade edilir mi?
Kuzeyinde Türkiye, doğunda İran, batıda Suriye malum, güneyinde de merkezi yönetim... Bunların hiçbirisini senin bu düşündüklerinin hiçbirini kabul etmiyor. Anayasa Mahkemesi seninle ilgili kararı vermiş. 'Hayır' diyor. Parlamento 'hayır' diyor. Sen neyi yapıyorsun? Neyi yapacaksın? İşte şimdi İsrail'den başka destek görmeyen, destek alamayan Kuzey Irak yerel yönetiminin akıbetini göreceğiz. Ben bunu zaten bir sebep-neden ilişkisi olarak görüyorum."
Erdoğan, burada nedenin belli olduğunu ama neticenin henüz ortada olmadığını belirterek, aslolanın; neticenin, Barzani'nin orada bir netice çıkartıp çıkartamayacağı olacağını bildirdi.
Erdoğan, "Açık ve net söylüyorum. Buradan, bu anlayışla gidersen hiçbir netice çıkartamazsın. Yapacağın tek iş var. Başladığın noktaya geri dönmektir. Eğer başladığın noktaya geri dönmüyorsan orada yalnızlığa mahkum olacaksın ve tüm elindeki imkanları da kaybedeceksin. Biz ülkemiz üzerinde operasyona izin vermediğimiz gibi komşularımızda da bu ülkelerin toprak bütünlüğüne yönelik adımlara müsaade edemeyiz. Çünkü buralarda bizim kardeşlerimiz, soydaşlarımız var." dedi.
"Koalisyon güçleri gelip de size bu hizmeti verecek değil"
Suriye'den üç milyonu aşkın insanın bugün Türkiye'de ağırlanmasının bir kardeşlik hukukundan geldiğini, mağdur, mazlum insanlara sahip çıkma anlayışından dolayı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, 200 bin Iraklıya Türkiye'de sahip çıkılması ve onlara her türlü hizmetin verilmesinin de yine kardeşlik hukuku gereği olduğunu söyledi.
"Dünya bunu yapmadı. Koalisyon güçleri gelip de size bu hizmeti verecek değil." diyen Erdoğan, referandum esnasında bir arkadaşının yaşadığı anıyı da paylaştı.
Referanduma "evet" dediğini söyleyen kişiye arkadaşının, "Peki bu iş başarılı olmazsa ne yapacaksın?" diye sorduğunu ve "Çoluk çocuğumu alacağım, Türkiye'ye gideceğim" şeklinde cevap aldığını aktaran Erdoğan, "Yok başka çıkış, yok. Tek çıkış burası. Suriye için de bu böyle oldu, Irak için de bu böyle oldu. Türkiye ile bağlarını gönüllerinde ve zihinlerinde koparmış olanların yakmaya çalıştıkları fitne ateşi Allah'ın izniyle hiçbir zaman alev almayacaktır." ifadesini kullandı.
“İdbil'de ciddi bir harekat var ve bu devam edecek”
"Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu büyük küresel ve bölgesel meselelerinin sayısı, çetrefilliği arttıkça bizim yükümüz de ağırlaşıyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun için de şunu bir defa görmemiz şart; çok daha fazla çalışmamız lazım. Bizim için 24 saat yeterli değil, yoğun bir çalışma. Bu anlayışla Suriye'deki güvenlik krizinin geldiği nokta ortada. İnsani dramların çözümü konusundaki görüşlerimi, girişimlerimizi, operasyon noktasında attığımız adımları biliyorsunuz. Ülkemizi dışlamaya yönelik tüm çabalara rağmen, bu meselenin bizim milli güvenliğimizle yakından ilgili olduğunu defaatle gerek şahsım, başbakanımız, ilgili bakanlarımız zaten açıklıyorlar. Fırat Kalkanı Harekatı ile kendimize bölgemizde açtığımız alanı, şimdi İdlib'in güvenliğini sağlamaya yönelik yeni bir adımla daha ileriye taşımanın gayreti içindeyiz. İşte bugün örneğin İdlib'de ciddi bir harekat var ve bu devam edecek. Zira biz oradaki kardeşlerimizi, Halep'teki zulümden kaçmak suretiyle İdlib'e gelen kardeşlerimizi, ne olursa olsun, 'İster ölün, ister kalın' diyemeyiz. Onlara biz elimizi uzatmak durumundayız ve şu anda da bu adım atıldı, devam ediyor. Suriye sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturulmasına da asla izin vermeyeceğiz."
"Yeni inisiyatifler elde edeceğiz
Cumhurbaşkaşkanı Erdoğan, bunları her fırsatta herkese anlattıklarını belirterek, İdlib operasyonunun ardından bu konuda yeni inisiyatifler alma imkanını elde edeceklerini vurguladı.
Tüm provokasyonlara, engellemelere ve engelleme girişimlerine rağmen Suriye'de kattedilen mesafeyi önemli gördüklerini aktaran Erdoğan, "En doğudan en batıya, terör koridoru olarak nitelendirdiğim bu koridorda eğer biz, bu terör örgütlerine hayat hakkı verecek olursak her an bu sınırlardaki 911 kilometrelik bu sınırlarda bizim kardeşlerimiz, vatandaşlarımız tehdit altında kalacaktır. Bu Hatay için de Şanlıurfa için de Kilis için de Gaziantep için de böyledir. Bunlara fırsat vermeyeceğiz." dedi.
Bütün vatandaşların can ve mal güvenliğinin kendilerinin güvencesinde olduğuna değinen Erdoğan, bu noktada gereğini yapmak ve peşinen bütün tedbirleri almak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer yandan DEAŞ terör örgütünün ve mezhepçi yapıların pençesinde adeta inim inim inleyen Irak'ın şimdi de kuzeydeki yönetimin referandum hamlesiyle yeni bir krizin eşiğine geldiğini hatırlattı.
Şu anda İran ve Irak merkezi yönetimiyle Kuzey Irak'la ilgili bir üçlü mekanizmaları olduğunu anımsatan Erdoğan, aynı şekilde Suriye'de de Rusya, İran ve Türkiye olarak yine üçlü bir mekanizmayı çalıştırdıklarını söyledi. Bu üçlü mekanizmalarla beraber şu anda güneydeki bu gelişmeleri kontrol altında tutmanın gayreti içerisinde olduklarını bildiren Erdoğan, "Bunu kontrol altında tutmak suretiyle isitiyoruz ki buradan en az zahiyatla daha büyük bir neticeyi alalım. Şu anda 911 kilometre Suriye, 350 kilometre Irak sınırı dediğimiz zaman işte buralardaki çalışmalarımızı tüm birimlerimizle ama kararlılıkla devam ettiriyoruz, bunu da devam ettireceğiz." diye konuştu.
IKBY'nin gayrimeşru referandumu
Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) gayrimeşru referandumuna da değindi. Bu sürecin Irak'taki Kürtlerin haklarıyla alakalı olmadığını tekrarlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar oradaki Kürt kardeşlerimizin başlı başına tek müdafi aslında Türkiye olmuştur. Biz hiçbir zaman oradaki Kürt kardeşlerimizi yalnız bırakmadık. Memurlarının maaşını ödeyemediğinde dahi biz yanlarında olduk. Biz kendilerine kredi açtık. Şu anda sağına soluna aldıkları veya talimat aldıkları yerler, onlara kalkıp da bu konularda böyle bir kredi musluğu açmadılar." ifadesini kullandı.
Gelinen noktanın düşündürücü olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"Onun için bu bizim de canımızı yakmaktadır. Bazı haberler gönderip duruyorlar, hayır. Başladığınız yere döneceksiniz. Aksi takdirde bu olmaz. 1960'ların başında nüfusunun yüzde 80'i Türkmenlerden oluşan Kerkük'ü ve çevresindeki diğer yerleşim birimlerini böyle bir girişimin içine sokmak zaten niyetin başka olduğunu göstermeye yetiyor. Arap nüfusun çoğunlukta olduğu yerleri, başta Musul olmak üzere ele geçirmeye kalkmak yine niyetin ne denli art niyet olduğunu göstermeye yeter. Şimdi şöyle bir arkamıza yaslanım salim kafayla bir düşünelim; Kuzey Irak'ta ortaya çıkan ve tüm bölgeye sirayet edeceği kesin olan böyle bir fitne ateşini kim yakmak ister ve bundan kim fayda sağlar? Bunu neye dayanarak böyle bir şeyi yapabiliyorsunuz? Cevabı görmek için referandum sürecinde ve gecesinde Kuzey Irak'ta hangi ülkenin bayraklarının sallandırıldığını görmek herhalde yeterlidir. Referandum gecesi önlerinde bir harita üzerinde, az önce de söylediğim bu heyet, isimlere baktığın zaman arkalarında kimlerin olduğunu görmek bize yeter. Bu gelişmede her şey var. Sadece Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların, bölge halklarının ve ülkelerinin çıkarı yoktur, faydası yoktur, hayrı da yoktur."
“Sen bizim gençlik teşkilatımızın üye sayısı kadar bile yoksun”
AK Parti'nin toplam üye sayısının 10 milyon 271 bin olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu rakam içinde kadın üyelerin sayısının 4 milyon 443 binle, toplam üye sayısının yüzde 43'ünü oluşturduğunu belirtti.
Erdoğan, 30 yaş limiti olmasına rağmen AK Parti'deki gençlerin sayısının da 1 milyon 483 bine ulaştığına dikkat çekerek, bunun da toplam üye sayısının yüzde 15'ini oluşturduğunu ifade etti.
Erdoğan, anamuhalefet partisinin toplam üye sayısının 1 milyon 200 bin olduğuna işaret ederek, "Sen bizim gençlik teşkilatımızın üye sayısı kadar bile yoksun. Neyin mukayesesini siz kalkıp da AK Parti'yle yapıyorsunuz. AK Parti gönüllerin partisidir. AK Parti bu noktada genciyle de kadınıyla da ana kademesiyle de artık gönüllerde yerini bulmuştur ama yeterli değil. Bunu daha da iyi noktalara hep birlikte çalışarak taşıyacağız." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin kadınlara ve gençlere verdiği desteğin en somut yansımalarını istihdam rakamlarında gördüklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"2002 yılında 21 milyon 350 bin olan istihdam sayımız, bu yılın haziran ayı itibarıyla 28 milyon 700 bini bularak tarihimizin en yüksek rakamına ulaştı. Bu büyük artışa rağmen işsizlik oranlarında ciddi bir düşüş yakalayamadık, daha henüz istediğimiz yerde değiliz. Tabii tek sebebi kadınlarımızın ve gençlerimizin istihdama katılım oranlarının fevkalade yükselmiş olmasıdır. Bunu da görmemiz lazım. Kadınlarımız için kendi işini kuranları teşvik etmekten çocuk sahibi olan çalışanlara her türlü kolaylığın gösterilmesine, şiddete uğrayanların korunmasından kılık kıyafetleri sebebiyle uğradıkları ayrımcılığın önüne geçilmesine kadar her alanda çok önemli hizmetleri hayata geçirdik."