Demirtaş'tan MİT yasasına tepki

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "MİT ile ilgili kanun teklifi kesinlikle Başbakanın gücünü artırma, iktidarını kuvvetlendirme yasasıdır" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİYARBAKIR - Demirtaş, Yenişehir ilçesi Ofis semtinde bir kuaför salonunun açılış törenine katıldı. Demirtaş, burada gazetecilerin "MİT ile ilgili kanun teklifinin İmralı'da yapılan görüşmelere yasal zemin hazırladığı" iddiasına yönelik sorusu üzerine, tasarı halindeki MİT yasa taslağının iddia edildiği gibi çözüm sürecinin yasal altyapısını oluşturmadığını savundu. 

Tasarının daha çok görüşme trafiği içerisinde bulunan MİT Müsteşarı ve mensuplarını korumaya alan, onların güvenliğini ve güvencesini sağlayan bir tasarı olduğunu kaydeden Demirtaş, görüşmelerin ya da müzakere sürecinin yasal altyapısı ve dayanağından kastettiklerinin bu olmadığını bildirdi. 

Bu şekilde yansıtılmaya çalışılmasının doğru olmadığını, kesinlikle çözüm sürecinin yasal mevzuatının bu şekilde hazırlanmayacağını anlatan Demirtaş, yasanın geri kalan maddelerinde de demokratik ilkelere, kişi güvenliğine, kişilerin özel yaşamına dair ihlalleri artırmaya dönük çok ciddi düzenlemelerin olduğunu iddia etti. 

Bu haliyle tasarının Türkiye'de bir demokratikleşme ya da MİT'in gücünü artırma şeklinde sunulmasını doğru bulmadıklarına dikkati çeken Demirtaş, "Bu kesinlikle Başbakanın gücünü artırma, iktidarını kuvvetlendirme yasasıdır. Türkiye'de hükümet ve devlet güçlendikçe vatandaş tedirgin oluyor. Dünyanın hangi ülkesinde kendi hükümeti veya devleti güçlenince tedirgin olan vatandaş var? Ama Türkiye'de herkes giderek kaygılanıyor ve tedirginliği artıyor. Çünkü Türkiye'de devlet geleneğinde ve 12 yıllık AKP döneminde devlet güçlendikçe vatandaşın emdiği süt burnundan getiriliyor. Vatandaşın anasını ağlatıyor" şeklinde konuştu. 

Tasarının MİT ve başbakanı dolayısıyla devleti ve hükümeti güçlendirdiğini savunan Demirtaş, özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını ama yargının Başbakan ve Adalet Bakanına bağlandığını ileri sürdü. 

HSYK tasarısı ile hükümetin güçlendiğini, bunların devleti ve hükümeti güçlendirirken vatandaşı zayıflattığını iddia eden Demirtaş, vatandaşın bu nedenle korktuğunu ve tedirgin olduğunu söyledi.  

Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti: 

"Şuanda dünyada Türkiye'den korkan bir devlet var mı? Suriye mi, Irak mı, İsrail mi, Bulgaristan mı, Yunanistan mı korkuyor? Türkiye'nin gücünden çekinen bir ülke var mıdır? Hayır. MİT yasa tasarısında da MİT'i kuvvetlendirmek, güçlendirmek, operasyon ve istihbarat gücünü artırmaktan çok kişilerin dinlenmesi, izlenmesi, kayıt altına alınması, vatandaşlara karşı operasyon yapma kabiliyetini artırması, hükümetin muhaliflerini tasfiye etme konusunda MİT'in kullanılması konusunda bir hamledir. Biz de bu tasarıya karşıyız, BDP olarak bu tasarıyı doğru bulmuyoruz. Kişilerin tedirgin olduğu bir ortamda bu tasarının parlamentoya taşınması yanlış olur." 

"Demokratik özerklik" açıklamasına yorum geldi

"Seçimlerden sonra demokratik özerkliği ilan mı edeceksiniz, bu yönde partinize yönelik bir eleştiri var?" sorusu üzerine de Demirtaş, uzun süredir demokratik özerkliği inşa ettiklerini, 30 Mart seçimlerinden sonra da hızlanarak devam edeceğini anlattı. 

Birilerinin kendilerine düşmanca bir tutum içinde olduğunu ifade eden Demirtaş, "30 Mart'tan sonra öğlen yemek yiyeceğim desem aynı çevreler yine kıyameti koparacak. Oysa demokratik özerklik yani yerinden yönetimin güçlenmesi, halkın yerelden yönetime katılması, kendi diliyle, kültürüyle eğitimini yapabilmesi, hizmetini alabilmesi Türkiye'de hiç kimsenin zararına değildir" ifadelerini kullandı. 

BDP'ye saldıran çevrelerin Türkiye için tek bir demokratikleşme projeleri ve programlarının bulunmadığını kaydeden Demirtaş, "Kafalarının faşizmle, ırkçılıkla bulaştığını, düşünme yetisini kaybetmiş bu çevrelerin" ısrarla BDP'nin projelerine saldırdığını, bunun üzerinden kendi tabanlarını bir arada tutmaya çalıştığını savundu. 

"Kusura bakmasınlar ama biz Türkiye'de demokrasiyi demokratik özerklik çerçevesinde inşa edeceğiz, bu bizim hakkımızdır. Ne anayasaya ne yasalara ne de uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bizim dilimizi, kültürümüzü yasaklayan hor gören vay Kürtler kendi dilinde eğitim yapacakmış deyip kıyameti koparanlar kusura bakmasınlar, bu ülke onlara babalarından miras kalmış değil" diyen Demirtaş, ülkenin herkesin ortak malı olduğuna işaret etti. 

Asimilasyon, inkar ve kültürlerin yok olmasına boyun eğmeyeceklerini dile getiren Demirtaş, "Bu topraklar da vatan da hepimizin ortak malıdır. Kürtçe de bizim anadilimizdir, Kürdistan da bu topraklar da ana topraklarımızdır. Birileri çıldıracak diye faşizan histerilere kapılacak diye biz bunlardan vazgeçecek değiliz. BDP'nin söylediği budur, kıyameti koparıyorlarsa da kendileri bilir. Bölünmeden ve parçalanmadan yana değiliz" dedi. 

Demirtaş, "Hükümet cemaat çatışmasında kazanan Kürtler mi oldu?" sorusuna da Türkiye'deki bütün ezilenlerin, yok sayılanların kazandığını ve kazanmaya devam edeceğini düşündüklerini aktardı. 

"Rantçılar, hırsızlar, rüşvetçiler, paralel yapılar, derin devletler, milletin anasını ağlatanlar sürekli kaybedecek" diyen Demirtaş, bunun dışında başka bir sonun onları beklemediğini, kaybettiklerini ve kaybetmeye de devam edeceklerini sözlerine ekledi.