Demokrasi “çoğunluk” rejimi midir?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Süleyman DİLSİZ

Bir toplum düşünün! 15 bin yıl önce Orta Asya’dan başladığı serüveni; hakanlarıyla, hükümdarlarıyla, yakın zamanda da 700 yıldır padişahlarıyla, halifeleriyle “tek adamlıkla” yönetilmek genetiğine işlemiş ve bugün demokrasiyi sindirebilmiş midir? 

O yapı, öylesine içimize sinmiş ve genetiğimizi değiştirmiştir ki; Maalesef bugün, bu bilgi çağında bile hala çocuklarımızın tercih edeceği takımı, partiyi babalarımız belirler. Aileden birisinin farklı takımı veya siyasi görüş tercihini toplumca yadırgarız. Aile içi demokrasinin gelişmediği, Ataerkil toplum yapısıyla, gönüllü örgüt yapılarında görev almayız, sürekli şikayet eder, sorunlara tepkimizi ortaya koyamayız. Toplumca sıkıştığımızda meydanlarda dünü unutarak “Kurtar bizi baba!” diyerek çözümü kendimizden daha çok köhne zihniyetlerden bekleriz. Gelişmemiş demokrasilerde, seçimde çoğunluğun oyunu alarak temsilci belirlenirken, gelişmiş toplumlarda seçimden daha çok sonrasında kararlara katılım ve hesap verebilirlik esastır. Temsili demokrasilerde kendi görüşlerini haklı çıkarmak isteyenlerin "demokrasi böyle gerektiriyor" veya "oyların çoğunluğunu almış olmanın özgüveniyle doğru demokrasi bizim yaptığımızdır" şeklinde kendilerini haklı çıkarmaya yönelik yorumlar demokrasinin güçlenmesine engel oluşturmaktadır. Çünkü yönetenlerin “Ben yaptım oldu” dayatmalarından daha çok, oy veren ya da vermeyenlerin katılımını ve beklentilerini dikkate almayı gerektiriyor.

Doğal olarak demokrasilerde, seçimler halkın iradesini ortaya çıkarır. Ama demokrasi demek “sadece seçim” ve mutlak çoğunluk sağlamak demek değildir. Bunun en iyi örneği, 1982 Anayasası’dır. Referandumla yüzde 92 ezici çoğunlukla kabul edilmesine rağmen toplumun ihtiyaçlarını dikkate almadan yapıldığı için hep tartışılıp sorgulanmıştır. 8 defa en son hükümet tarafından olmak üzere, toplam 17 defa değiştirilmiştir.  

Yani demokrasi; çoğunluğun yönetimi olduğu gibi, azınlık haklarını korumayı, sosyal eşitsizliği yok etmeyi, fırsat eşitliği sağlamayı, mutlak toplumsal uzlaşıyı, ortak çıkar bilincini geliştirerek, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanır. 

Demokrasinin köklenmesi için; Türkiye'de yaşayan herkesin düşünce ve inançlarının zenginliğimizin temeli olduğu gerçeğiyle farklı düşüncelere, siyasi eğilimlere, inançlara “biz-siz” ayrımı yapmadan birbirimize mutlak saygı göstermektir. Herkesin kendini özgür hissedebilmesi için de, “temel haklara dayanan hukukun üstünlüğü” ilkesi ekseninde demokratik düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi halde “bireyleşme” hızlandıkça “yaşam tarzı farklılıkları” toplumsal çatışmalarda önemli roller üstlenecek, toplum ve ekonomi politik değerler sürekli gerilecek ve çözümsüzlük ve ekonomik gelgitler kaderimiz olacaktır. 

Demokrasi yönettiği kitlenin yerine kendini koyabilme ve mutlak katılımcı de¬mok¬ratik yönetimi de şart koşuyor. Demokrasi; halkla inatlaşma veya aldığı oyu bir şantaj aracı olarak kullanma rejiminden daha çok müzakere, ikna etme ve uzlaşma yaklaşımıyla oy vermeyenlere de mutlak sahip çıkmayı gerektiriyor. Tüm vatandaşların, devlet politikası hakkında eşit hakla söz söyleyebildiği yönetim biçimidir.
Demokrasinin daha da gelişmesi adına da önerilerim;

1. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemelerin yanında, iki turlu dar bölgeli seçim sistemiyle halkın en fazla katılımla temsilini esas alan seçim sistemi oluşturulması, 

2. Toplumun sorunlara karşı duyarlılığını artıracak kararlara katılım ve tepkisini gösterebilme bilincini geliştirecek aile içi demokrasi kültürünün seçilmişler üzerinden; belediyeler ve il genel, belediye meclis ve muhtarlar üzerinden geliştirilmesi,

3. Seçilmişlerin şeffaflık temelli hesap verebilme mekanizmasının parti genel merkezlerince kurumsal misyon haline getirilmesi,

Aksi halde, demokrasi adına dünün siyasi başarısızlıklarını bugün işine gelen, cılız üç beş düzenlemeyi yaparak, diğer temel hak ve özgürlükleri savsaklayarak kalıcı demokrasi bilinci geliştirilemez, Ya demokrasi vardır, ya da yoktur! Demokrasi bugün O’nun ihtiyacıysa, yarın senin ihtiyacın olacaktır. Ekmek, su ve hava gibi hepimiz için demokrasi!

Bu konularda ilginizi çekebilir