Deprem sigortasında gelişmiş ülkelere yaklaştık

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, yüzde 25 sigortalaşma oranına ulaştıklarını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yakup SAYAR

İSTANBUL - Kuruluşunun 10.yılında yoğun bir iletişim ve kampanyası ile geçiren DASK, vatandaşları deprem ve Zorunlu Deprem Sigortası hakkında bilinçlendirme yönünde önemli yol kat etti.

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, "Zorunlu Deprem Sigortası kapsamına giren 13 milyon konuttan 3.3 milyonunun, yani yüzde 25'inin güvence altına alındığını görüyoruz. Türkiye bu oranla yüksek gelir seviyesine sahip ülkelere hızla yaklaşıyor"dedi.

DÜNYA'ya açıklamalarda bulunan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, DASK için 2010 yılının oldukça hareketli geçtiğinin altını çizdi. "Aslında yoğunluğumuz 2009 yılı ortalarında başladı" diyen Yazıcı şunları söyledi; "Geçen yıl öncelikle Marmara depreminin 10. Yıldönümündeki basın toplantımızla iletişim çalışmalarımıza hız kazandırdık. Özellikle yüz yüze iletişim faaliyetleriyle halkı deprem ve Zorunlu Deprem Sigortası konusunda bilinçlendirmeyi ana hedef olarak belirledik. Kurumumuzun kuruluşunun 10. Yıldönümünü kutladığımız 2010'da deprem ve Zorunlu Deprem Sigortası bilincini artırmaya yönelik Kuzey Anadolu Fay Hattı TIR'ı projesini başlattık.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz proje kapsamında 50 gün boyunca Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki 20 ili ziyaret ettik. İllerde düzenlenen toplam 115 eğitim semineri ve TIR etkinlikleriyle yaklaşık 50 bin kişiye doğrudan ulaştık. Eylül ayında ise Fay Hatları TIR'ı projemizin ikinci ayağını başlattık ve Batı Anadolu Fay Hatları TIR'ını Bursa'dan yola çıkardık. 54 gün boyunca 24 merkezi ziyaret edecek Batı Anadolu Fay Hatları TIR'ıyla yine 50 bin kişiye ulaşmayı ve vatandaşlarımızı deprem ve Zorunlu Deprem Sigortası hakkında bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz."

Reklam filmimiz büyük ilgi uyandırdı

2008 yılında başladıkları reklam faaliyetlerine bu yıl yeni bir kampanyayla devam ettiklerinin altını çizen Yazıcı, "Türkiye'de olabilecek en riskli depremde nüfusun büyük çoğunluğu hayatta kalacak. Ya Evleri?' sloganını taşıyan reklam filmlerimizde araba ve telefon kulübesinden evleri İstanbul meydanlarına taşıyarak, DASK Gönüllüsü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ve Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) ile Taksim Meydanı'nda baraka kurarak dikkatleri Zorunlu Deprem Sigortası'na çekmeyi başardık. Bir anlamda halkımızı depremden sonra olabilecek senaryolara dair uyardık" diye konuştu.

İletişim faaliyetlerine başlarken yüz yüze iletişim çalışmalarına ağırlık verme, toplumun farklı kesimleriyle buluşabilecekleri temas noktalarını artırma kararı aldıklarına dikkat çeken Yazıcı, "Amacımız, DASK ve Zorunlu Deprem Sigortası farkındalığı ve bilincini artırmak için mümkün olan en çok sayıda insana ulaşmaktı. 2009 yılından beri yaptığımız çalışmalar gösteriyor ki kampanyalar ve iletişim faaliyetleri sayesinde her geçen gün hedefimize bir adım daha yaklaşıyoruz" dedi.

Birleşmiş Milletler'in Uluslararası Afet Azaltma Strateji Merkezi tarafından hazırlanan 2005-2015 Hyogo Eylem Planı'na değinen Yazıcı, Türkiye'nin 2000'de kurulan DASK sayesinde afetlere yönelik sigorta uygulaması açısından bu planın önünde gittiğini dile getirerek şunları söyledi:

''Bu rapor afet sigortası yaptırma oranının düşük gelirli ülkelerde yüzde 1, orta gelirli ülkelerde yüzde 3 iken yüksek gelirli ülkelerde ortalama yüzde 30 olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'ye baktığımızda ise bugün Zorunlu Deprem Sigortası kapsamına giren 13 milyon konuttan 3,3 milyonunun, yani yüzde 25'inin güvence altına alındığını görüyoruz. Türkiye bu oranla yüksek gelir seviyesine sahip ülkelere hızla yaklaşıyor. Ancak bu oranı elbette yeterli bulmuyor, 3-4 yıl içinde Zorunlu Deprem Sigortalı konut sayısını 5.5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz."

Her deprem poliçe adedini artırıyor

Ülkemiz topraklarının yüzde 96'sı, nüfusunun yüzde 98'i aktif deprem kuşakları üzerinde bulunduğunu hatırlatan Yazıcı, bu sebeple depremin, ülkemizin değişmez bir gerçeği olma niteliğini koruduğunun altını çizdi. "Biz DASK olarak bu gerçeği sıklıkla vurguluyoruz. Ancak ne yazık ki depremler sözden daha etkili oluyor" diyen Yazıcı şöyle konuştu:

"Deprem yaşayan bölgelerde poliçe adetlerinin hızlı bir yükselişe geçtiğini gözlemleyebiliyoruz. Elbette önemli olan, bu yükselişin süreklilik arz etmesi ve poliçelerin yenilenmesidir. Vatandaş, "Ben öldükten sonra sigorta ne işime yarar?" diye düşünebiliyor. Oysa ülkemizde can kaybı yaratmayacak, ancak maddi kayıplara sebebiyet verebilecek pek çok deprem meydana geliyor. İstatistiklere bakarsak DASK son yıllarda birçok hasar ödemesini küçük ve orta ölçekli depremlerin ardından oluşan hasarlar nedeniyle yaptı.

DASK olarak, vatandaşlarımıza her ne olursa olsun depremden önce tüm önlemleri almaları ve hayata yatırım yapmaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Deprem geçecek, hayat devam edecek. Bu yaklaşımın tüm vatandaşlarımız tarafından benimsenmesi ve gereğinin yerine getirilmesi tabii ki en büyük temennimiz. Vatandaşlarımızdan Zorunlu Deprem Sigortası yaptırarak ve biten poliçelerini yenileyerek kendilerini ve sevdiklerini geleceğe hazırlamalarını bekliyoruz."

Teminat kapsamı genişlerse amaçtan uzaklaşırız

Binaların ortak kullanım alanlarının da DASK kapsamında olduğunu belirten Yazıcı, poliçelerin konutun brüt yüzölçümü üzerinden düzenlendiğini belirterek; "DASK'ın kapsam dışı kaldığı noktalar, enkaz kaldırma masrafları, kâr kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve iş yeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar, her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri, ölüm dâhil olmak üzere tüm bedeni zararlar, manevi tazminat talepleri, deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak ve yer kayması dışında oluşan hasarlardır. Bu sayede Zorunlu Deprem Sigortası sistemi konutların ödenebilir bir prim karşılığında güvence altına alınmasını sağlar.

Primler toplumun tüm kesimleri tarafından karşılanabilir niteliktedir. Teminat kapsamı genişletildiğinde prim bedeli artışı da beraberinde gelir ki bu Zorunlu Deprem Sigortası'nı amacından uzaklaştırır. Bu nedenle daha fazla teminat isteyen konut sahiplerine Zorunlu Deprem Sigortası'nın yanı sıra ihtiyarı konut sigortası yaptırmalarını öneriyoruz" dedi.

Zorunlu ama cezai yaptırımı yok

Tüm ev sahiplerinin konutlarını Zorunlu Deprem Sigortası'yla güvence altına alması gerektiğine vurgu yapan Selamet Yazıcı sözlerini şöyle tamamladı: "Ancak Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi olmayan konut sahiplerine herhangi bir cezai yaptırım uygulanmıyor. Bununla birlikte önemli olan, vatandaşların olası bir depremde maddi kayıplarının yerine yenisini koyamama riskine karşı kendi istekleri ile sigorta yaptırma bilincine sahip olmalarıdır. Biz DASK olarak çalışmalarımızı bu yönde tasarlıyor, öncelikle bilinci artırmaya, Zorunlu Deprem Sigortası'nı alışkanlık haline getirmeye çalışıyoruz. Ayrıca en büyük yaptırım, temenni edilmez ama depremden sonra oluşan hasarın teminatsız kalmasıdır.

Diğer yandan konut sahiplerinin su, elektrik gibi hizmetleri alabilmek için mutlaka Zorunlu Deprem Sigortası yaptırması gerekiyor. Kamu kurumlarının etkin takibinin sigortalılık oranına önemli katkı sağlayacağını, böylece depremde oluşacak konut hasarlarının teminatsız kalmayacağını düşünüyoruz."

Pek çok ülke bizi model alıyor

DASK'ın bugün dünyanın en büyük sigorta havuzlarından biri olduğunun altını çizen Selamet Yazıcı, DASK'ın pek çok ülke tarafından model alındığını söyledi. Özellikle kamu-özel sektör işbirliğinin çok başarılı bir örneği olduklarını belirten Yazıcı, "Yabancı ülke heyetleri benzer bir sistem kurmak için bizimle görüşmeler yapıyorlar. En son Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Şurası'na bağlı Geliştirme Araştırmaları Merkezi'nden dört kişilik bir heyet kurumumuzu ziyaret etti ve DASK'ın kuruluşu, yapısı ve işleyişi, Zorunlu Deprem Sigortası, kurumun depremlerin ardından hayata geçirdiği aksiyon planı ve hasar ödemeleri, reasürans uygulamaları ile ilgili detaylı bilgi aldı. Kurumumuzun bu başarılı çalışmaları hayata geçirmesi ve bunların tüm dünya ülkeleri tarafından takdire değer görülmesi gerçekten gurur verici" dedi.

Ödeme gücümüz 4 milyar TL'ye ulaştı

DASK'ın ödeme gücü kendi kaynakları ve reasürans koruması ile birlikte yaklaşık 4 milyar TL'ye ulaştığına dikkat çeken Selamet Yazıcı, DASK olarak son 10 yıldaki hasar verici 285 depremde zarar gören Zorunlu Deprem Sigortalı konutlara 20 milyon TL'yi aşan hasar ödemesi yaptıklarını söyledi. Yazızı, bu ödemelerin yüzde 97'sinin kısmi hasarlar için yapıldığının altını çizerek şöyle konuştu; "Zorunlu Deprem Sigortası'nın bilinirliği 2008'de yüzde 52 iken, 2009'da bu oranı yüzde 70'e yükseltmeyi başardık. Artık sokaktaki her 10 vatandaşımızdan 7'si Zorunlu Deprem Sigortası'nı biliyor. 2010'un ilk yarısı itibariyle sigortalılık oranını yüzde 25'e yükselttik ve geçtiğimiz beş yılda poliçe adedinde yaklaşık yüzde 50 oranında bir artış yakaladık. Böylece kapsam dahilindeki her 4 konuttan 1'ini güvence altına aldık."

Marmara'da 3 konuttan 1'i sigortalı

Selamet Yazıcı'nın verdiği bilgiye göre, Zorunlu Deprem Sigortası'nda Marmara Bölgesi yüzde 33'lük sigortalılık oranıyla ilk sırada geliyor. Dördüncü dereceden deprem risk bölgesinde bulunan Ankara'da sigortalılık oranı yüzde 41 ve bu oranİç Anadolu'yu bölgeler arası sıralamada yüzde 28'le ikinci sıraya taşıyor. Ege Bölgesi yarısından fazlası birinci dereceden deprem bölgesinde yer almasına rağmen yüzde 23'lük sigortalılık oranıyla Marmara ve İç Anadolu'nun ardından üçüncü geliyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir