Devlet teşviğine kurul denetimi

AB müzakerelerinde ‘rekabet başlığı'nın açılması için önkoşul olan ve teşvik sisteminde AB'ye uyumu öngören yasa tasarısı Meclis gündeminde.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Canan SAKARYA

ANKARA - Referandumun ardından hükümet yeniden AB yasaları için düğmeye bastı. Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı bugün Meclis gündemine geliyor. AB ile süren müzakerelerde 'Rekabet Faslı'nın açılması için ön koşul durumunda olan tasarı geçerse devlet yardımlarına (teşvikler) sıkı denetim gelecek. Bu denetimi de özel bir izleme kurulu yapacak. AB, devlet yardımlarının birden fazla kurum eliyle yapılmasına karşı. Uzmanlar, AB kurallarının; yalnızca teşviklerin sıkı denetimi ve izlenmesini değil aynı zamanda devletin piyasada rekabeti bozucu desteklerini de önlemeyi amaçladığını; konunun Bakanlar Kurulu kararı ile bir şirkete arazi verilmesinden, belediyelerin futbol takımlarını desteklemesine kadar uzanan geniş bir uygulama alanını ilgilendirdiğini belirtti.

Kurul sıkı denetim yapacak

Tasarı geçerse öncelikle "Devlet Yardımları İzleme ve Denetleme Kurulu" oluşacak. Bu kurul, öngörülen devlet yardımının; uygun devlet yardımı olup olmadığına, uygun devlet yardımı olmadığı durumda ise inceleme başlatılmasına karar verecek. Kurul kararı, yardımı verene bildirilecek. Yardımı veren, yaptığı bildirimi, Kurul karar almadan önce geri çekebilecek. Kurul, kararın alınmasına dayanak teşkil eden bilgilerin doğru olmadığını veya resen, şikayet veya bir ihbara dayalı olarak yapacağı değerlendirme üzerine bu niteliğinin değiştiğini tespit etmesi halinde, yardımı verenin görüşünü de alarak yeni karar almak  üzere inceleme başlatabilecek. Kurul; inceleme başlatılması kararı ile birlikte, nihai bir karar alıncaya kadar kanuna aykırı olduğundan şüphe edilen yardımın durdurulmasına da karar verebilecek. Durdurma kararının yardımı verene bildirilmesinin ardından, yardımı veren, konuyla ilgili işlemleri durduracak.

Kurul, yardımın uygun olmadığına karar verirse, yardımın geri alınmasına yönelik olarak yardımı verenin tüm tedbirleri uygulamasını isteyecek. Yardımı veren, geri alma işlemini yerine getirmekle yükümlü olacak. Yardımı veren, yardımın geri alınmasına ilişkin işlemleri en geç bir ay içinde başlatacak. Devlet yardımının, yardımı alan tarafından kötüye kullanıldığına dair bilgi edinilmesi halinde Kurul, yardımı verenden durumun tespitini, ilgili mevzuatta belirtilen gerekli tüm tedbirlerin alınmasını ve Kurula bilgi verilmesini isteyecek.

Muhalefet partileri endişeli

Tasarı, muhalefette rekabet gücüne yapacağı olumsuz etkileri nedeniyle endişe yarattı. CHP ve MHP tasarıya ilişkin hazırladıkları ayrışık oy yazısında krizden çıkış sürecinde bu tür bir düzenlemenin uygun olmadığını dile getirdiler.

CHP, tasarıda devlet yardımlarının tanımının netleştirilerek genel bir çerçeveye kavuşturulmasının olumlu değerlendirildiğini ancak olağanüstü ekonomik koşullar dikkate alındığında tasarı ile genelde ekonomi, özelde ise dış ticaret ve teşvik politikalarının uygulanmasında esnekliğin kaybolacağına işaret etti.

MHP ise "Devlet yardımları uygulamaları tam üye olmadan AB kuralları ile sınırlandırılmış olacak. Ekonomik gelişmenin hızlandırılması, bölgesel ya da sektörel sorunların çözülmesi, araştırma geliştirme faaliyetlerinin artırılması, işsizliğin azaltılması, çevresel sorunların azaltılması gibi nedenlerle devlet yardımı verilebilmektedir. Dolayısıyla devlet yardımları ekonomi ve kalkınma politikasının en temel araçlarından birisidir ve tasarının kalkınma politikası çerçevesinde yapılması büyük önem arzetmektedir.

Bu husus Türkiye gibi gelişmekte olan ve kendine has ihtiyaçları olan bir ülke için çok daha önemlidir" dedi.

Tasarıda geçici madde olarak yer alan 31 Aralık 2001 tarihinden önce düzenlenmiş ve yatırım süresi bitmiş yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan yatırımların, tamamlanıp tamamlanmadığı veya ne ölçüde gerçekleştirildiği konularında hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın fiili gerçekleşme durumlarına göre tamamlanmış sayılmaları yönündeki madde de af getirdiği gerekçesiyle muhalefetin en fazla eleştirdiği düzenlemeyi oluşturuyor. CHP ve MHP söz konusu düzenlemenin af niteliği taşıdığını ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ödüllendirildiklerini iddia etti.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) "Rekabet faslı için tek koşul"

AB ile süren müzakerelerde rekabet faslının açılması noktasında bu tasarı tek koşul diyebiliriz. Bu tasarı geçerse çok büyük ihtimalle rekabet faslı açılacaktır. Devlet yardımları verilirken her ülke bir şekilde kontrolü elinde tutmak ister. Bu bütün ülkelerde normal bir süreçtir. AB ülkelerinde çok sıkı rekabet kuralları olmasına rağmen en önemli ihlaller yine devlet yardımları alanında çıkmakta.

Devlet yardımları komisyonunun en çok uğraştığı alan özelliğini taşıyor. Türkiye zaten büyük ölçüde uyumu sağladı. Burada sorun bunların denetlenmesi. Zaten bu kanun tasarısındaki en önemli konu da devlet yardımlarının verilmesi ve denetlenmesi konusudur. AB'nin bu konuda en fazla eleştirdiği husus birden fazla idarenin; yani hem merkez hem de yerelde aynı konuda teşvik verilmesi. Bunların veriliş yöntemi açısından kümülasyona yol açmaması, verildikten sonra da amaca uygun bu çerçevede kullanılıp kullanılmadığıdır. Burada disiplinin getirilmesi noktasında yapılacak düzenleme önem taşıyor.

Tasarıda neler yer alıyor?

- Devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesiyle görevlendirilmek üzere, Hazine Müsteşarlığı bünyesinde Devlet Yardımları Genel Müdürlüğü adı altında yeni bir ana hizmet birimi kurulacak.

- Tarım, balıkçılık ve hizmet sektörlerindeki devlet yardımları yasa kapsamı dışında tutuluyor.

- Bireysel tüketiciye verilen sosyal nitelikli yardımlar, doğal afetlerin veya olağanüstü olayların sebep olduğu zararı gidermeye yönelik ve zararın maddi büyüklüğünü geçmeyen yardımlar, "uygun devlet yardımı", bunun dışındakiler, "uygun görülebilir devlet yardımı" sayılacak.

- Uygun görülebilir devlet yardımının kapsam ve kurallarını, "Devlet Yardımları İzleme ve Denetleme Kurulu" belirleyecek. Kurulun aldığı kararlar kesin olacak.

- Kurul; Türkiye ile Avrupa Toplulukları arasındaki antlaşmalara uygun olarak devlet yardımlarının ilke ve prensiplerini belirlemek ve ilgili mevzuatı hazırlamak, devlet yardımlarının uygunluğunu incelemek, izlemek ve denetlemek, uygulama sonuçlarını yardımı verenlerden temin ederek Avrupa Komisyonuna ve ilgili mercilere gerekli bildirimleri yapmakla görevli olacak.

- Yardımı verenler ve diğer ilgili taraflar, Kurulun ihtiyaç duyacağı her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlü olacak.

- Kurul, düzenleme uyarınca aldığı kararlara uyulmaması veya istenilen tedbirlerin alınmaması durumunda, gerekli idari ve hukuki önlemleri alacak.

- Kurulun kararlarına karşı açılan davalar, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülecek. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayacak.

Devlet yardımları yasası, Rekabet Kanunu'nun tamamlayıcısı olacak

İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Sinan Ülgen:

Türkiye bir taraftan AB ile arasındaki Gümrük Birliği, diğer taraftan Ulusal Program ile AB mevzuatına uygun bir devlet yardımları rejimi benimseme ve uygulama yükümlülüğünü üstlenmiş bulunmaktadır.

Devlet yardımları rejimi ayrıca müzakereler kapsamındaki rekabet başlığının açılabilmesi için bir ön şart olmuştur. Devlet yardımları rejimini aslında, 4054 sayılı Rekabet Kanunu'nun bir tamamlayacısıdır.

Hatırlanacağı üzere Rekabet Kanunu, Gümrük Birliği sürecinde, firmalar arasındaki rekabetin düzenleyecisi olarak hayata geçirilmiştir. Devlet yardımları rejimi ise kamunun rekabeti bozucu eylem ve uygulamalarının kontrol edilmesini sağlayacaktır. Bu açıdan bakıldığında yeni devlet yardımları yasasını, Türkiye'nin kuralları konulmuş bir serbest pazar ekonomisine geçişindeki eksik bir halkayı tamamlayan önemli bir adım olarak görmek gerekir. Ancak bu yasanın gerek kamunun ekonomiye müdahelesinde gerek çeşitli piyasalardaki rekabet eşitsizliklerinin giderilmesinde önemli bir rol oynayacağı kesindir.

Devlet yardımları yasasının piyasada yaratacağı etkilerin kısaca değerlendirilmesinde fayda olabilir.

Öncelikle altı çizilmesi gereken husus, devlet yardımları rejiminin "teşvik" uygulamasının çok ötesine geçen bir kapması bulunduğudur. AB uygulamasında herhangi bir işletmeye devlet kaynaklarının aktarılması veya olağan koşullarda işletme tarafından karşılanması gereken herhangi bir giderin veya borcun devlet tarafından ifa edilmesi devlet yardımları kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca, yardım doğrudan devlet tarafından sağlanabileceği gibi devlet tarafından tayin edilen kurum veya kuruluşlar tarafından da verilebilmektedir. Devlet terimi ile gerek merkezi yönetim organları gerek yerel ve bölgesel merciler kastedilmektedir. Keza, yardımın sağlanması için devlet tarafından tayin edilen kurum ve kuruluşların yapısı da önem taşımamaktadır. Yardım, kredi kurumları, meslek örgütleri ve hatta ticari şirketler tarafından sağlanabilir.

Sağlanan avantajın devlet yardımı olarak değerlendirilmesi için temel alınan ölçüt, söz konusu yardımın devlete isnat edilebilir olması ve devlet kaynaklarından karşılanmasıdır. Yardımın devlete isnat edilebilmesi için, avantajı sağlayan kurum veya kuruluşun özerk bir şekilde değil, Devletin yönlendirmesi altında hareket etmesi gerekmektedir. Devlet yardımının ne şekilde ve/veya ne amaçla sağlandığı hususları da önem taşımamaktadır. Sübvansiyonlar, faizsiz veya düşük faizli krediler, faiz ödemelerinin devlet tarafından karşılanması, ayrıcalıklı koşullarda sağlanan devlet garantileri, vergi muafiyetleri, ayrıcalıklı koşullarda gerçekleştirilen mal ve hizmet tedariki, normal piyasa koşulları çerçevesinde kabul edilemez nitelikteki sermaye aktarımları devlet yardımı kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca, sağlanan yardımın seçici bir yapı taşıması, başka bir ifade ile bazı teşebbüsleri veya bazı malların üretimini kayırıp kayırmadığı da göz önünde bulundurulmaktadır. Genel anlamda, sektör bazında ayrıma gidilmeksizin, bir üye devlette faaliyet gösteren tüm işletmelere avantaj sağlayan ekonomi tedbirleri devlet yardımları kapsamında değerlendirilmemektedir.

Görüleceği üzere devlet yardımı, AB terminolojisinde Türkiye'de bugün uygulanan teşvik rejiminin çok ötesine geçen ve çok daha farklı uygulama ve aktörleri bünyesinde barındıran bir rejimdir. Örneğin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu hakkındaki bir kararı, Merkez Bankasının bir bankaya likidite sağlama kararı, bir yerel yönetimin arazi tahsis etmesi veya otopark işletmesini özel bir operatöre devretmesi hatta futbol takımına yardım yapması, Hazine'nin seçilmiş özel sektör projelerine garanti vermesi, TRT için alınan bandrl ücretleri, Bakanlar Kurulunun belirli sektörleri hedef alan vergi kolaylığı düzenlemeleri, Maliye Bakanlığının bazı özel sektör firmalarının KDV borçlarına erteleme kolaylığı getirmesi gibi tahdidi olarak sınırlanması mümkün olmayan ve olay bazında değerlendirmeye ihtiyaç duyulan birçok uygulama devlet yardımı olarak değerlendirilecektir. Görülen o ki devlet yardımları yasasının kabul edilmesiyle beraber, piyasadaki rekabeti bozmakla beraber kamu tasarrufu olması dolayısıyla bugün için devam edebilen birçok uygulamayı tartışmaya açma olanağı elde edilecektir.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir