”Devlet ve demokrasi, kendini koruyacak silahlarla donatılmıştır”

TBMM Başkanı Toptan, "Varsın kimileri de darbe düşünsün, varsın kimileri de tersini düşünsün" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - TBMM Başkanı Köksal Toptan, "Varsın kimileri de darbe düşünsün, varsın kimileri de tersini düşünsün. Ama devletin Anayasası, kanunları, yasal, legal güçleri, demokrasiye dönük eylemleri eli kolu bağlı mı seyredecek? Hayır. Devlet ve demokrasi, kendini koruyacak silahlarla donatılmıştır; Anayasası var, yasaları var" dedi.

Toptan, Kanal 24 Televizyonu'nda canlı yayınlanan Moderatör programına katıldı. Mecliste muhalefetin haberi olmadan CMK'nın 250. maddesinde değişiklik yapılarak askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunun açıldığı iddiasına ilişkin soruyu cevaplandıran Toptan, konuyla ilgili Bakan'ın kendisini ertesi gün arayarak "düzenleme yapılmadan önce muhalefetle konuyu paylaştıklarını ve önergeyi makul zamanda muhalefete ilettikleri" bilgisini verdiğini söyledi.

Meclis başkanının önergelerden haberdar olmasının mümkün olmadığına bildiren Toptan, "Keşke gündüz saatlerinde bu yapılsaydı. Çünkü getirilen öneriye bakıldığı zaman Türkiye'nin erişmiş olduğu demokratik aşamayı dikkate aldığımız takdirde yapılan değişikliğin çok da itiraz edilen yönü olmadığını düşünüyorum. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir metin ortaya çıkarılabilirdi. Bu tartışma yapılıyor. Anayasaya aykırılık iddiaları var. Cumhurbaşkanlığı süreci var. Anayasa mahkemesi konuyu irdeler karar verir. Olayı daha fazla eksajere (abartmadan) etmeden bu süreci beklememiz lazım" dedi.

"Varsın kimileri de darbe düşünsün"

TBMM Başkanı Toptan, demokratik olmayan toplumlarda herkes aynı şeyi düşündüklerini, bütün demokratik toplumlarda, aykırı düşünme, farklı düşünmenin mümkün olduğunu vurgulayarak, "Demokrasilerde ayrı, ekstrem düşünme mümkündür. Bu da demokrasinin olgunlaşmasına katkı bakımından hoş görülen, hatta teşvik edilen yol ve yöntemdir. Bizim toplumumuzda da bir yüzde 5'in yüzde 10'un uç düşünmesine hoşgörüyle bakmak lazım" diye konuştu.

Toptan, şöyle devam etti:

"Varsın kimileri de darbe düşünsün, varsın kimileri de tersini düşünsün. Ama devletin Anayasası, kanunları, yasal, legal güçleri, demokrasiye dönük eylemleri eli kolu bağlı mı seyredecek? Hayır. Devlet ve demokrasi, kendini koruyacak silahlarla donatılmıştır; Anayasası var yasaları var. Böyle düşüncelere hoşgörüyle bakar ama bu düşünmeyi eyleme geçirmeye hoşgörüyle bakmaz. İşte der ki 'kardeşim benim kanunum var, savcım var, mahkemem var, polisim var, askerim var. Düşün ama eyleme bunu geçirdiğin takdirde ben ülkeyi korurum, toplumun temel menfaatlerini korurum, ben demokrasiyi korurum, vatanın güvenliğini korurum' der. O nedenle aslında bu o olaylardan ben biraz mutlu düşünerek kendimi bir yerde konuşlandırıyorum."

"Herkes aynı safta durdu"

"Herkes bir şey diyor, toz duman, belge, bilmem ne..." diyen Toptan, "Bu devleti, bu devletin kurumlarını, bu milleti var eden örgütler ne? Parlamento, parlamentonun içindeki ve dışındaki siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, yazılı ve görsel medya, devletin diğer kurumları, yargı kurumları, askeri kurumlar, Genelkurmay Başkanlığı... Bunlardan hiçbiri, bu uçlarda pozisyon almadı. Bunu çok önemsiyorum. Hepsi, birbirlerine bir şey söyledi. Muhalefet iktidara söyledi, iktidar muhalefete söyledi, Genelkurmay Başkanı halka dedi, medya birbirine dedi, o ona dedi bu buna dedi ama herkes bir yerde durdu, aynı safta durdu. Bundan ben çok büyük bir mutluluk heyecan duyuyorum. Hiç kimsenin aklına, bu büyük kurumları temsil eden kişilerin aklına, o uç düşünenlerin düşündüğü gelmedi. Gelmediğini de net bir şekilde ortaya koydular. Bu olanlar bitenler, bana göre bizim demokrasimizi olgunlaştırıyor, kökleştiriyor, gayretlerimizi kültür haline dönüştürüyor" ifadesini kullandı.

"Bildiriyi önemsiyorum"

Milli Güvenlik Kurulunda neyin tartışıldığını, neyin görüşüldüğünü bilmediğine işaret eden Toptan, 7.5 saat süren toplantının ardından açıklanan bildiride "fikir birliği" olduğunu söyledi.

"Bildiride genel ifadelerle bir fikir birliği, bir konsensüs, bir aynı safta yani demokrasi safında yer almak kamuoyuna açıklanıyor" diyen Toptan, Milli Güvenlik Kurulunda her şeyin tartışılmış olmasını önemsediğini vurguladı.

Toptan, "Sonuç itibariyle bildiri, MGK'nın bildirisi. Orada bazı hususların, bazı yakınmaların dile getirilmiş olduğunun ifade edilmiş olması ve bunun bildiriye yansıtılmış olması, bunların hepsini önemsiyorum. Bunları, fayda sağlamayacağı şeklinde ifade edilen bir kaç kelimeyi de çok önemsiyorum. Demokrasimizin ulaştığı bu noktayı pekiştirmesi nedeniyle önemsiyorum" dedi.

"Hukuka güvenmemiz lazım"

Toptan, askerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin düzenlemenin Ergenekon davasıyla ilgili olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine şunları kaydetti:

"Ergenekon davasını yürüten mahkemenin verdiği bir karar var ortada. O karar, bu yasaya dayanılmış olarak verilen bir karar değil. Çünkü yasa daha yürürlüğe girmiş değil. Mahkemenin, savcının gerekçesini bilemem ama ortada bir hukuka aykırılık iddiası varsa, zaten onun müracaat yolları vardır, başvurulur. Hukuka bizim güvenmemiz lazım. Sadece Ergenekon davasına spesifik olarak temas etmek istemiyorum ama genelde yargıdan çıkan kararlar bir kesimi tatmin eder, bir kesimi tatmin etmez. Bu bir süreçtir.

Bizim öyle kurumlarımız var ki yerine ikame edebileceğimiz kurum yoktur. Yani parlamentonun yerine neyi ikame edeceksiniz, yargının yerine neyi ikame edeceksiniz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yerine neyi ikame edeceksiniz? O bakımdan biz başlayan bu sürece sabırla ama sonunda mutlaka adaletin yerini bulacağı, hakkın teslim edileceği ön yargısıyla yaklaşmamız lazım. Olay sadece İstanbul'daki yargılamayla bitmeyecektir. Yargıtay aşaması var, daha sonraki hukuki aşamalar var. O bakımdan biraz sabırla, üzüntüleri anlıyorum elbette, yani ateş düştüğü yeri yakar ona da saygı gösteriyorum ama bu işi yürüten insanların da rahat karar vermelerini sağlayacak bir ortama Türkiye'nin şiddetle ihtiyacı var. onu da bizim temin etmemiz gerekir."

"Hem sivil hem askeri hakimlerimize güveniyorum"

Yargının bağımsız olmadığına yönelik eleştirilerin anımsatılması üzerine Toptan, yedek subaylığını askeri hakim olarak yaptığı dönemde, kimsenin kendisine, "Şu kararı şöyle ver, bu kararı böyle ver" demediğini anlattı.

Toptan, hem askeri hem de sivil yargının üzerinde bazı denetim mekanizmaları bulunduğunu vurgulayarak, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adalet Bakanlığı ve askerin kendi içinde iç disiplini olduğunu belirtti. Toptan, "Ama bu, ister askeri, ister sivil hakim olsun vicdanlarına aykırı bir karar vermelerini, kesinlikle doğurmaz. Tanıdığım kadarıyla hem sivil hem askeri hakimlerimize güveniyorum" diye konuştu.

"Yeni bir anayasa yapmamız lazım"

TBMM Başkanı Toptan, 1982 Anayasası'na "Hayır" diyenler arasında yer aldığının anımsatılarak, Geçici 15. maddenin kaldırılması tartışmalarının sorulması üzerine, anayasanın, o zaman da şimdi de çok yönüyle yanlış olduğunu kaydetti.

Toptan, anayasa oylamasından 1 hafta önce, kendisinden görüş isteyen bir gazeteye, "Bu anayasayla, cumhurbaşkanı-başbakan çekişmesi kaçınılmazdır" dediğini anımsattı. Bu durumun dönemde olmadığını ancak geçen dönemlerde bunun çok çarpıcı örneklerini gördüklerini, çok kötü olaylar yaşadıklarını ifade eden Toptan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Temel hak ve özgürlükleri sayan, ikinci paragrafında 'ancak' diye başlayan cümleyle, ciddi şekilde yaralanan, berelenen bir temel hak ve özgürlükler var. Neresinden bakarsanız bakın 1982 Anayasası iyi bir anayasa değildi. Ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarımızın temel hareket noktası, bunun içeriğinden daha ziyade, halkın tepkisinin ortaya konulabilmesi, bu yolla demokrasiye geçişin çok sağlıklı şekilde gerçekleşmesiydi. 'Sizin hazırladığınız anayasaya biz hayır diyoruz. Siz demokrasiye, bu anayasayla geçecek olsanız bile biz hayır diyoruz.' 1982'de Türkiye bunu yapabilseydi, bugün yaşadığımız tartışmaları 20 yıl önce yaşasaydık, bugün tam anlamıyla modern, çağdaş bir demokrasi yakalamış olacaktık.

1982 Anayasası'na bu nedenlerle oy vermedim. Geçici 15. madde, bu anayasaya konulmamalıydı. Konuldu, korunmamalıydı... Bizim, onu şimdiye kadar çoktan kaldırmış olmamız lazımdı. Siyaseti kastediyorum. Kaldırmamız lazımdı olmadı. Kalkmalı. Aslında yeni bir anayasa yapmamız lazım. Benim dediklerimi yapabilseydik, çoktan yepyeni bir anayasa yapmıştık.

Bu anayasayı değiştirmek, orasını burasını düzeltme gayreti yerine, yepyeni bir anayasa yapmalıyız. Hep beraberce, biraraya gelebilseydik, anayasa yapıcısı meclis kurabilseydik, ona 'sana 2 yıl süre, işin anayasa yapmak' diyebilseydik. Diyelim ki 150 kişilik bir anayasa yapıcısı meclis, 90-100 kişiyi seçimle getirseydik, kalanını sivil toplum örgütleri, kamu kurumlarının, üniversitelerin temsilcilerinden kursaydık, yepyeni bir anayasa yapsaydık, sonra halk oyuna sunsaydık, bu tartışmaların hiçbirisi olmazdı. O zamana kadar bu anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi lazım, Geçici 15. madde bunlardan birisidir."

"Bu maddenin varlığı şık değil"

TBMM Başkanı Toptan, "değiştirilsin" denildiğinde, bazı duygusal söz ve davranışların yaşandığına dikkati çekerek, böyle bir Türkiye'ye, böyle bir maddenin yakışmadığını, bu maddenin varlığının şık olmadığını vurguladı. Toptan, en azından salt bu nedenle maddenin çıkarılması gerektiğini dile getirdi.

7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, "intihar ederim" sözlerini ise Toptan, "duygusal bir çıkış" olarak değerlendirdi.

Anayasa değişikliği için yeni dönemde TBMM'de Uzlaşma Komisyonunun kurulmasına yönelik çabasının olup olmadığı yönündeki soruya Toptan, "Elimden geleni yapacağım. Hiç olmazsa 15. maddeden başlayarak, 'Komisyon kuralım, 15. maddeyle çalışsın' desek, öyle zannediyorum, inanıyorum ki siyasi partilerimiz, uzlaşma komisyonuna yeni pek çok öneri getireceklerdir. Bir uzlaşma komisyonu kurabilsek, bunun sonucu gelecektir. Pek çok konuda partilerin uzlaşmaya vardığı görülecektir" karşılığını verdi.