Devletin vergi dışında da önemli gelir kaynakları var

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ahmet ARSLAN / SMMM

Merkezi yönetim bütçe dengesi dolayısıyla bütçe gelirlerinden söz edilirken genellikle devletin vergi gelirlerinin artış veya azalışlar üzerinde durulur. Bununla, birlikte aşağıdaki irdeleyeceğimiz rakamlar vergi dışında da devletin önemli gelir kaynaklarının bulunduğu ve bunların bütçe dengesine küçümsenmeyecek derecede katkıda bulunduğunu göstermektedir.

Özellikle mütekabiliyet ilkesinin esnetilerek yabancılara mülk satışı ile 2B (Orman vasfını yitirmiş hazine arazileri) düzenlemelerinin gündemde olduğu şu günlerde vergi gelirleri dışındaki gelirlerin bütçe dengesine katkısını irdelemenin faydalı olacağını düşündük.

1. Vergi dışı gelir kaynaklarının çeşitleri ve bütçe gelirleri içindeki payı

Gelir kaynaklarına ilişkin rakamların analizini geçmeden önce merkezi yönetimin hangi unsurlardan oluştuğunu belirtmekte fayda bulunmaktadır. Mali anlamda merkezi yönetim, bakanlıkların yer aldığı genel bütçeli idareler; Vakıflar Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü gibi kurumların yer aldığı özel bütçeli idareler ile BDDK, RTÜK, EPDK gibi kurumların yer aldığı düzenleyici ve denetleyici kurumlardan oluşmaktadır. Vergi gelirleri genellikle genel bütçeli idarelerin giderlerini karşılamak için söz konusu olduğundan analizlerimizi de vergi ve vergi dışı gelirlerin genel bütçe gelirleri içindeki payı itibariyle yapmamız gerekmektedir.

2010 yılı merkezi yönetim bütçe sonuçlarına göre toplam genel bütçe gelirleri yaklaşık 246 milyar TL olarak gerçekleşmiş, bu gelirler içinde vergi gelirleri 210 milyar TL vergi dışı gelirler ise yaklaşık 36 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamlar baz alındığında vergi dışı gelirlerin genel bütçe gelirleri içindeki payı yaklaşık %15'e tekabül etmektedir. Söz konusu oran 2010 yılından önceki yıllar için de hemen hemen aynı düzeyde seyretmiştir. Vergi dışı gelirlerin en önemli özelliklerden birisi ekonomik konjonktürden pek etkilenmemesi dolayısıyla bir nevi stabilizatör işlevini görmesidir. Ancak vergi gelirleri dışındaki gelirler özellikle süreklilikleri yönünden birbirinden ayrılmaktadır.

Dolayısıyla, vergi gelirleri dışında genel bütçe gelirlerini oluşturan başlıca kalemler şu başlıklar altında toplanmaktadır:

I- Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri,

II- Alınan bağışlar ve yardımlar ile özel gelirler

III- Faizler, paylar ve cezalar

IV- Sermaye gelirleri

Vergi dışı gelir kalemleri tablosu Milyon TL

I-Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri 9.804

1. Mal ve hizmet Satış gelirleri 2.595

2.KİT ve kamu bankaları gelirleri 4.299

3.Kurumlar kârları 1.054

4.Kira gelirleri 973

5.Diğer teşebbüs ve mülkiyet gelirleri 883

II-Alınan bağışlar ve yardımlar ile özel gelirler 965

III-Faizler, paylar ve cezalar 21.114

1.Faiz gelirleri 5.085

2.Kişi ve kurumlardan alınan paylar 6.718

3.Para cezaları 4.284

4.Diğer çeşitli gelirler 5.025

IV-Sermaye gelirleri 3.375

1.Taşınmaz satış gelirleri 292

2.Diğer sermaye satış gelirleri 3.079

Kaynak: Kamu Hesapları Bülteni (www.muhasebat.gov.tr)

Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, 2010 yılı itibariyle teşebbüs ve mülkiyet gelirleri kalemi yaklaşık 9.8 milyar TL, alınan bağışlar ve yardımlar ile özel gelirler kalemi yaklaşık 965 milyon TL, faizler, paylar ve cezalar kalemi yaklaşık 21 milyar TL, sermaye gelirleri kalemi ise 3.4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

9.8 milyar TL civarındaki teşebbüs ve mülkiyet gelirlerini borsada işlem gören birçok holdingin cirolarından daha büyük olduğunu belirtmekte fayda bulunmaktadır.

Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri pasaport, nüfus cüzdanı ve evlenme cüzdanı gibi değerli kâğıt olarak nitelendirilen mal satışları ile yol köprü ve tünel geçiş ücretleri olarak hizmet satışları, KİT ve kamu bankalarının karlarından devlete aktarılanlar, döner sermaye gelirlerinden devlete aktarılanlar ile devlete ait taşınmazların kiraya verilmesinden sağlanan gelirlerden oluşmaktadır.

2010 yılında devlet değerli kâğıt satışlarından 1.3 milyar TL, yol köprü ve tünel geçişlerinden ise 736 milyon TL gelir sağlamıştır. Aynı dönemde kamunun payının bulunduğu KİT ve kamu bankalarının karlarından yaklaşık 4.3 milyar TL, döner sermaye gelirlerinden ise yaklaşık 1.1 milyar TL devlete aktarılmıştır. Devlet sahip olduğu taşınmazların kiraya verilmesinden ise yaklaşık 974 milyon TL gelir sağlamıştır.

Döner sermayeli işletmelerin büyük bir kısmını kamu hastaneleri (devlet hastaneleri, eğitim araştırma hastaneleri vb.) oluşturmaktadır. Söz konusu hastaneler tahsil ettikleri tedavi bedellerinden %3'ünü, ilaç bedellerinden ise %1'ni kanun gereği devlete aktarmaktadırlar. Söz konusu paylar düşüldükten sonra kalan hasılat personel arasında döner sermaye katkı payı olarak dağıtılmaktadır. Dolayısıyla hazine payının eksik hesaplanması personele dağıtılacak payın daha fazla olmasına yol açacaktır.

Faizler, paylar ve cezalar kaleminin yaklaşık 5 milyar TL'lik kısmı borçlanma senedi geçmiş gün faizleri ve primli satış gelirleri ile vergilere ilişkin gecikme faizlerinden; yaklaşık 1.8 milyar TL'lik kısmı GSM şirketlerinin hasılatları üzerinden hesaplanan hazine paylarından;1.6 milyar TL'lik kısmı kaynak kullanımı destekleme fonundan;1.4 milyar TL'lik kısmı idari para cezalarından, 2.5 milyar TL'lik kısmı vergi para cezalarından oluşmaktadır. Hemen belirtelim ki 2011 yılı için hedeflenen vergi para cezası tutarı 3.6 milyar TL'dir.

Faizler, paylar ve cezalar kaleminin geriye kalan kısmı "diğer çeşitli gelirler" olarak ifade edilen yaklaşık 5 milyar TL'den oluşmaktadır. Maliye Bakanlığı Kamu Hesapları Bülteni'nden söz konusu "diğer çeşitli gelirler"in içeriği yani nelerden oluştuğu görülememektedir. Bu durumun hesapların şeffaflığı prensibiyle bağdaşmadığı aşikârdır.

Sermaye gelirleri kaleminin yaklaşık 3 milyar TL'lik kısmının blok satış yoluyla yapılan özelleştirmeden sağlanan gelirlerden oluştuğu anlaşılmaktadır.

2- Çeşitli kurumların gelirlerinden devlete aktarılması gereken paylar

Çeşitli kanunlarla hem özerk kamu kurumlarının hem de devletle imtiyaz, lisans gibi hukuki yollarla bağlantılı bulunan özel sektör kuruluşlarına ilişkin çeşitli mevzuat metinlerinde ya hasılat ya da kar üzerinden belirli bir oranda paranın devlete aktarılması öngörülmektedir.

Bu alanda hem tutarların doğru bir şekilde hem de zamanında devlet hazinesine gönderilmesi konusunda etkili bir denetim mekanizması olduğu söylenemez. Gelir İdaresi Başkanlığı ancak vergi gelirlerinin denetimini -ne kadar etkin denetleyebildiği ayrıca tartışılır-gerçekleştirebilmektedir.

Denetiminin yanı sıra söz konusu kurumların hasılat ve faaliyetleri analitik inceleme tabi tutulduğunda devlete aktarılması gereken tutarın çok daha fazla olması gerektiği sonucuna varılacaktır. Örneğin devlete ait olup döner sermaye, üretme istasyonu, birlik gibi adlarla anılan kurumların mali tablolarının incelenerek birikmiş karlarının değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

Sonuç

Türkiye'de devletin diğer ülkelere nazaran halen ekonomik hayatın içinde önemli bir rol oynaması nedeniyle vergi gelirleri dışındaki gelirlerin devlet bütçesi içindeki yeri de oldukça önemlidir.

Şu ana kadar bütçe dengesinin kamu giderlerinin kontrol altına alınmasından değil özellikle ÖTV oranı artışı, artan ithalattan kaynaklanan KDV gelirlerindeki artış, özelleştirme uygulamaları ve vergi, prim affı gibi geçici ve vergi adaletine aykırı çözümlerle sağlandığı bilinmektedir. Dolayısıyla, vergi dışı gelirlerin denetiminin etkin bir şekilde sağlanması bir tarafa süreklilik açısından daha sağlıklı olan vergi gelirlerinin artırılması için vergi kayıp ve kaçağını azaltacak ve dolaylı vergilerin payını azaltacak vergi reformuna acil ihtiyaç bulunmaktadır. Diğer taraftan, Devlete ait varlıklara ilişkin kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla devletin elinde (hazine arazisi, işletme, imtiyaz vb.) değerlendirilecek önemli varlıklar bulunmaktadır.

İdeal uygulama, söz konusu varlıkların değerlendirilmesinin (satış, kira, işletme hakkı verilmesi gibi) bütçe açığının kapatılması amacıyla değil ekonomik prensipler dolayısıyla yapılması ve buradan elde edilecek gelirin artan kamu giderlerini finanse etmek için değil borç yükünü azaltmak için kullanılmasıdır.

Aksi takdirde, sırf artan kamu giderlerini finanse etmek için devlete ait değerlerin elden çıkarılmasının faturasını gelecek nesillerimiz ödeyecektir.