Diyarbakırlı sanayicide hammadde sıkıntısı
DİYARBAKIR'DAN / Mahir SOLMAZ
DTP'nin kapatılmasının ardından orataya çıkan ve daha önce yaşanan olaylar nedeni ile Diyarbakır'da hayat 20 gündür kaplumbağa hızıyla ilerliyor. Çünkü herkes hayatı daha iyi idame ve yaşam standardını yükseltmek yerine, var olanı muhafaza edip, bu sıkıntılı günlerin geçmesini bekliyor.
Özellikle üretim yapan sanayici için bu tam da böyle... Zaten yaşanan mali kriz ile birlikte dibe vurmuş olan sanayicimiz, bu kaos ortamının getirdikleri ile ne kadar ayakta kalır bilinmez. İl sanayimiz ile ilgili sürekli bilgi veriyorum. Hatırlayanlar bilir; sanayiye yönelik çok fazla yatırımımız yok. Türkiye sanayisinin yüzde 0.10 gibi çok üşük bir oranı Diyarbakır'da. Bunun da ağırlığını, yaratılan istihdamın ve yapılan ihracatın yüzde 70'den fazlasını mermercilerin daha doğrusu inşaat sektörünün oluşturduğunu düşünecek olursak, manzara daha net ortaya çıkıyor.
Yine de iyi gelişmeler var. Ümitsiz değiliz... Ancak kaos ortamı ile birlikte sıkıntılar yine kendini göstermeye başlıyor. Bunun değişik sektörlerde yeni yatırımlar yapmış sanayicilerle yaptığım sohbetlerde daha açık görüyorum. Birkaç yıl önce de benzer bir durum yaşanmıştı. Önce bunu aktarayım: Geçmişte yaşadığım ve hiçbir zaman hafızamdan çıkmayan bir olay var. 2006 yılında mart ayında yaşanan ve Diyarbakır tarihine kara leke olarak geçen olaylar, herkes tarafından hatırlanır. O olaylardan sonra yine sanayicilerimizle sohbet ettim. Aradan yaklaşık bir ay geçmişti. Üreticiler mallarının üzerinde üretim yeri 'Diyarbakır' yazdığı için kimsenin kendilerinden mal almadığını söylemişlerdi. Buna neden olarak da müşterilerin, kendilerinden mal almaları durumunda bu paranın başka yere gideceğini düşündüklerini ifade etmişlerdi, yani siyasi partilere yada yasadışı örgütlere.
Bunları anlatan sanayicinin gözlerine bakınca aslında her şeyi anlayabiliyorsunuz. Bu dönemde de aynı sıkıntılar devam ediyor ve sohbet ettiğim sanayicilerin gözlerinde yine aynı bakış var. Özellikle bölgeye mal verenler, üreticimizi ve tüccarımız eziyor, çok zor durumda bırakıyor. Başka bölgelere ve illere uygulanan avantajların hiçbiri Diyarbakır'a uygulanmıyor. Hammadde alacak bir sanayici, artık kendisinden nakit talep edildiğini, buna gerekçe olarak da bölgedeki kaos ortamının gerekçe gösterildiğini söylüyor. Nakit verecek durum olmadığı için de hammadde alamayan üreticimiz, üretiminde kapasite düşürüyor.
Bunlar olmamalı, sonuçta Diyarbakır 1.5 milyon nüfuslu bir şehir. Bu şehirde yaşanan bir olayı, bir davranışı toplumun geneline mal etmek ve yaymak çok yanlış olur diye düşünüyorum. Bu nedenle Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın bu konu ile ilgili olarak bölge iş adamlarını desteklemesi gerektiğine inanıyorum. Diyarbakır'da herşey Irak pazarına endeksli. Daha doğrusu Ortadoğu pazarına. Aslında iç piyasada pazar bulamamamızın en önemli nedenlerinden bir de bu.