Dolar/TL’de anomali
Son iki haftada dolar, EUR başta olmak üzere diğer gelişmiş ülke para birimlerine karşı %2’ye yakın değer kazanmasına karşın gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı %1 civarında değer kaybetti. Bunlardan biri de Lira. Eğer, Türkiye ve diğer gelişen ülkeler lehine güçlü hikayeler üretebildiğimiz bir dönemde olsaydık bu durumu normal karşılayabilirdik, ancak içine bulunduğumuz dönemde bu aykırılığın geçici olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bir düzelme, yani normale dönüş kaçınılmaz olacak. Bu normale dönüşün yönünü kestirebilirsek hangi para biriminde nasıl bir pozisyon alınması gerektiğine de karar verebiliriz.
Bu konudaki çözümü fazla uzakta aramaya gerek yok. Dünyanın rezerv para tabanının %90’ına yakın bölümü EUR ve USD’den oluşuyor. Bu iki para birimi arasındaki dengeyi ise temelde Fed ve ECB politikaları belirliyor. Önümüzdeki bir yıla bakarsak, Fed’in parasal gevşemeden parasal sıkılaşmaya doğru yöneldiğini, ECB’nin ise parasal gevşeme adımlarını hızlandıracağını görüyoruz. Fed’in sıkılaştığı, ECB’nin ise gevşediği bu konjonktürde EUR’nun faiz cazibesi azalırken USD’nin cazibesi artacak. Bu nedenle de USD, EUR’ya göre daha tercih edilir bir para birimi olacak.
Lira cephesine bakarsak, eğer sepet bazında TL’de bir değerlenme beklemiyorsanız yukarıdaki koşulda yapılması gereken USD/TL’de dolar lehine pozisyon taşımaktır. İlk başta belirttiğim rakamlar ve normale dönüş senaryom ilerleyen haftalarda USD/TL kurunda 2,10 – 2,12 bölgesine bir yönelim olabileceğini düşündürüyor. Bu bakış açısına, Ağustos ayında gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yurtiçinde siyasi tansiyonda artış olasılığını ve TCMB Para Politikası Kurulu’nun ilerleyen dönemde faiz indirimlerine yönelmesi ile Lira’nın faizden aldığı desteği kısmen kaybedecek olmasını da ekleyebiliriz. Bloomberg ve Reuters anketlerinde de, bu gerekçelere bağlı olarak sene sonu USD/TL kur beklentilerinin 2,10 – 2,15 arasında yoğunlaştığını görüyoruz.