Dünyada ve ülkemizde serbest bölgeler

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Servet ERÖCAL

Küresellleşme paralelinde dünyada free trade area (zone), zone de libre-échange diye adlandırılan serbest bölgeler hızla yayılmakta, ülkemizde ise yasal alt yapısı 1985'te oluşturulup, ilk uygulaması 1987'de Mersin ve Antalya'da başlayan 19 serbest  bölge ekonomimizde önemli bir rol üstlenmekle beraber potansiyellerini tam olarak kullanamamaktadırlar.  

Serbest bölgeler fiilen bir ülke sınırları ve gümrük bölgesi içinde olan, ancak vergi, gümrük ve dış ticaret mevzuatı açısından gümrük bölgelerinin dışında kabul edilen, sağlanan muafiyet, istisna ve teşviklerle yabancı yatırımlarını, istihdamı, net döviz girişini artırmayı amaçlayan alanlardır. 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nun 5810 Sayılı Yasa'yla değişik 1'inci maddesi de, yasanın amacını "ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek" biçiminde ortaya koymaktadır.

Eşit koşullar altında yapılan, bilgi ve teknolojiyi herkesin hizmetine sunan  üretim ve ticaret serbestisi, küreselleşmenin, barışın ve insan gelişiminin en önemli araçlarındandır.

Serbest bölge ve ticaret serbestisi uygulamasının birçok olumlu örneği vardır.Yaklaşık 700 kilometrekarelik küçük bir ada ülkesi olan Singapur, ülkesinin  önemli bir bölümünü serbest bölge durumuna getirerek ekonomik mucizeler yaratmış, 2010 yılının ilk yarısında yüzde 17.9'luk oranla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmuştur. Hong Kong, Dubai, Kore, Japonya çok başarılı serbest bölge uygulamaları sergilemişlerdir. Serbest bölge statüsü ile benzer özellikler taşıyan Özel Ekonomik Bölgeleri (Special Economic Zones) de dahil ettiğimizde, Çin'den Brezilya'ya, Rusya'dan Güney Afrika'ya, Avustralya'dan Kanada'ya dünyanın tüm ülkelerinin ticaret serbestisinden ve bu serbestinin sağladığı mukayeseli avantajlardan faydalanmaya çalıştıklarını görmekteyiz.

Ülke sınırları içindeki serbest bölge ve özel ekonomik bölgelere ek olarak çok taraflı uluslararası anlaşmalarla kurulmuş Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA), Asya Serbest Ticaret Bölgesi (AFTA), Güney Asya Serbest Ticaret Bölgesi (SAFTA), Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi (GAFTA) ekonomik küreselleşme yolunda atılmış büyük adımlardır. Avrupa Kömür Çelik Birliği'nden hareketle Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla ekonomik  entegrasyonu tamamlamış, güçlü bir ortak para birimi yaratmış, belirli ölçüde politik birliği de gerçekleştirmiş olan Avrupa Birliği ülkemizin de üyelik yolunda ilerlediği en önemli serbest ticaret bölgesi olarak nitelendirilebilir.

Ülkemizde 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği, Serbest Bölge Müdürlükleri'nin Kuruluş, Görev, Yetki ve Çalışma Esasları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı, Serbest Bölgelerde Türk Lirasıyla Yapılabilecek Ödemelere Dair Bakanlar Kurulu Kararı ve Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Genelgeleri'nden oluşan bir yasal çerçeve içinde faaliyette bulunan ve yurdumuzun her tarafına yayılmış 19 serbest bölge bulunmaktadır.

Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü istatistikleri incelendiğinde, dış ticaret hacimleri dikkate alındığında  İstanbul Deri, Ege, İstanbul Atatürk Hava Limanı, Mersin, İstanbul Trakya, Bursa, Avrupa, Antalya, Kocaeli ve Kayseri serbest bölgelerinin ilk on sırayı oluşturduğu; toplam çalışan sayısı bakımından ise Ege, Bursa, Mersin, İstanbul Deri, Antalya, Kocaeli, Avrupa, Menemen Deri, TÜBİTAK, İstanbul Havaalanı biçiminde bir sıralama olduğu görülmektedir. Aynı istatistiklerin gösterdiği diğer gerçekler genel olarak serbest bölge ticaret hacimlerinin 2009 döneminde, önceki üç yılın verilerine göre gerilemesi, 2006-2008 döneminde ise önemli bir değişim yaşanmaması olgularıdır. İstihdam istatistiklerinde göze çarpan ilk özellik Ege Serbest Bölgesi'nin kendisine en yakın veriye sahip iki bölge olan Bursa ve Mersin'in toplamından ve bu bölgelerin herbirinin iki katından fazla istihdam yarattığıdır. 2009 sonu itibariyle 44 bin 83 kişi olan toplam serbest bölge istihdamının yüzde 31.4 ü olan 13 bin 846 kişilik istihdam  Ege Serbest Bölgesi'nde yaratılmıştır. ESBAŞ yetkilileri ile yapılan  görüşmelerde Ekim 2010 itibariyle bu sayının 17000'e ulaştığı, görüşmeleri sürmekte olan yüksek teknolojiye dayalı F35 uçak yatırımı gibi yeni projelerin devreye girmesiyle 30000 kişilik bir istihdam düzeyine ulaşılmasının hedeflendiği öğrenilmiştir. Ege Serbest Bölgesi'ndeki istihdam yoğunluğu, bu bölgenin üretim ve ihracatta yoğunlaşmasının bir göstergesidir.

3218 Sayılı Kanun'un 5804 ve 5810 sayılı kanunlarla değiştirilen Geçici 3'üncü maddesinin 2'nci fıkrası, "Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar;

a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15'inci ve 30'uncu maddeleri uyarınca yapılacak tevkifata etkisi yoktur.

b) Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85'ini yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır. Bu oranı % 50"ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir.

c) Bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmünü öngörmektedir.

Bu maddede belirtilen %85 oranının %50 seviyesine indirilmesi serbest bölgelere daha çok yabancı sermaye çekerek ekonomimizin en önemli sorunu olan işsizliğin azaltılmasında olumlu katkıda bulunabileceği gibi artan üretimle ihracat kaybı da telafi edilebilir, hatta Ege Serbest Bölgesi örneğinde görülen yeterli altyapı, nitelikli insan kaynağı ve uygun coğrafi konum avantajlarına sahip yeni bölgeler kurulması ve/veya mevcutların genişletilmesiyle net döviz girişimiz de artırılabilir.