Dünyanın serveti yüzde 1,9 arttı
BCG'nin "2012 Küresel Varlık Raporu"na göre, dünyada bireylerin sahip olduğu toplam finansal varlıklar 122.8 trilyon dolara yükseldi. Türkiye'de finansal varlıkları 1 milyon doları aşan yaklaşık 20 bin hane bulunuyor.
İSTANBUL - The Boston Consulting Group (BCG) tarafından 12'ncisi yayımlanan "2012 Küresel Varlık Raporu (Global Wealth Report 2012)"na göre, dünyada bireylerin sahip olduğu toplam finansal varlıkları (global servet) 2011 yılında yüzde 1,9 oranında artarak, 122.8 trilyon dolara yükseldi. Rapora göre, 2011'de global servet Kuzey Amerika'da yüzde 0,9, Batı Avrupa'da yüzde 0,4, Japonya'da yüzde 2 oranında azalırken, Brezilya, Hindistan, Çin ve Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerde yüzde 18,5 oranında artış gösterdi.
Yıl sonunda dünyada finansal varlıkları 1 milyon doları aşan hane sayısı, 12,6 milyona ulaşırken, bu kesim dünyada bireylerin sahip olduğu finansal varlıkların yüzde 40'ını elinde bulunduruyor. Amerika ve Japonya'da bulunan toplam milyoner sayısı 182 bin hane azalırken, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde milyoner olma sınırını geçen hane sayısı 175 bin arttı. ABD, 5,1 milyoner hane ile listede ilk sıradaki yerini korurken, ABD'yi 1,6 milyon hane ile Japonya, 1,4 milyoner hane ile Çin izliyor. Türkiye'de finansal varlıkları 1 milyon doları aşan yaklaşık 20 bin hane bulunuyor.
Araştırma yapılan ülkeler arasında 1 milyon dolar ve üzerinde gelire sahip olan hanelere bakıldığında, Singapur nüfusunun yüzde 17'sinin milyoner olduğunu görülürken, sıralamada Singapur'u, nüfusun yüzde 14,3'ü ile Katar, yüzde 11,8'i ile Kuveyt ve yüzde 9,5'u ile İsviçre takip ediyor. 100 milyon dolar ve üzeri net gelire sahip olan kesimde ABD, 2 bin 928 hane ile 2011 yılında da lider konumda bulunuyor.
Off-shore varlıkları 7,8 trilyon dolara ulaştı
Rapora göre, global servetin aktif dağılımlarının nakit ve mevduat hesaplarında, bonolarda, hisse senetlerinde, yönetilen fonlarda ve alternatif yatırımlarda tutulurken, dünyada 2011'de off-shore varlıkları geçen yıla göre yüzde 2,7 artarak 7,8 trilyon dolara ulaştı. Son 6 yıldır global servet içindeki oranı yüzde 6 seviyesinde olan off-shore varlıkların 2016 yılında 9 trilyon dolara çıkması beklense de, dünyadaki bireysel finansal varlıkların yüzde 94'ü on-shore yatırımlarda değerlendiriliyor. İsviçre, 2,1 trilyon dolarlık off-shore varlığı ile dünyanın lider off-shore merkezi konumunu geçen yıl da korurken, artan vergi regülasyonlarının önümüzdeki dönemde bu ülkedeki varlıkların azalmasına ve yer değiştirmesine sebep olabileceği tahmin ediliyor.
Öngörüler
Gelişmiş ülkeleri temsil eden "eski dünya" ülkelerindeki (Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Japonya) bireylerin toplam küresel servet içindeki payları yüzde 2 oranında gerileyerek, yüzde 73'e indi. "Yeni dünya" olarak tanımlanan ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bireylerin küresel servet içindeki payları yüzde 27'ye yükseldi. Bu oran, 2006 yılında yüzde 20'nin altında seyrediyordu. Bu eğilim daha da kuvvetlenerek devam edecek ve "yeni dünya" ülkelerindeki bireylerin küresel servet içindeki payları 2016 yılında yüzde 36'ya çıkacak. Japonya dışında kalan Asya-Pasifik ülkelerindeki bireylerin varlıkları yılda ortalama yüzde 11 oranında artarak, 2016 yılında Batı Avrupa ülkelerini geride bırakabilir. Çin, 2016 yılında toplam bireysel finansal varlıklar büyüklüğü olarak ABD'nin ardından dünyada ikinci sıraya yerleşecek.
"Dünya artık 'çift hızlı' bir ayrışma dönemine girdi"
BCG Türkiye Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Burak Tansan, dünyada bireylerin sahip olduğu toplam finansal varlıklarda 2011 yılında gerçekleşen yüzde 1,9'luk artışın, 2009 yılında yüzde 9,6, 2010 yılında yüzde 6,8 seviyesinde gerçekleşen artışların oldukça gerisinde kalmasının ana nedenlerini, "gelişmiş ülke ekonomilerinde yaşanan belirsizlikler" ve "sermaye piyasalarındaki zorlu koşullar" şeklinde açıkladı.
Dünyanın artık "çift hızlı" bir ayrışma dönemine girdiğini ve gelişmekte olan ülkelerdeki varlık birikiminin hız olarak gelişmiş ülkelerdeki oranların çok üstünde seyredeceğini belirten Tansan, bu trendin kalıcı olduğunu ve dünyadaki tüketim ve ticaret dengeleri için de kritik değişimler getireceğine işaret etti.