Ekonomi canlanıyor, CEO'ların iyimserlikleri artıyor
PwC raporuna göre, krizin bir süre daha devam edeceği endişesini geride bırakan CEO'lar, karamsarlıktan kurtuldu
ANKARA - Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık firması PricewaterhouseCoopers'ın (PwC) raporuna göre, ekonomi canlanırken üst yöneticilerin (CEO) iyimserliği artıyor.
PwC'nin her yıl Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Davos Toplantısı'nda açıkladığı ve bu yıl "Akıllı Büyüme" temasının işlendiği 13. Yıllık Küresel CEO Araştırması sonuçlarına göre, geçen yılın karamsarlığının ardından ekonomideki canlanmayla birlikte üst yöneticilerin geleceğe dönük iyimserlikleri artmaya başladı. Gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı bir iyileşme görülürken gelişmiş ülkelerin CEO'ları daha temkinli.
Ekonomik krizin bir süre daha devam edeceği endişesini geride bırakan üst yöneticilerin gelecekteki büyümeye yönelik beklentileri geçen senenin karamsarlığından kurtuldu. Gelişmiş ülkelerdeki üst yöneticileri temkinli bir iyimserlik gösterirken gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı bir iyileşme görülüyor.
Küresel düzeyde artan iyimserlik işe alımlara da artış olarak yansıyor. Üst yöneticilerin yaklaşık yüzde 40'ı 2010 yılı içerisinde işgücünü artırmayı planlıyor. Geçen yıl çalışan sayısını azaltmak zorunda kalan üst yöneticilerin oranı yüzde 50 iken, araştırmada önümüzdeki yıl çalışan sayısını azaltmayı planlayan üst yöneticilerin oranı yüzde 25'e indi.
Asya Pasifik ve Kanada'da üst yöneticilerin yaklaşık yarısı 2010 yılında istihdamı artırmayı planlarken bu rakam Brezilya'da yüzde 60'ın üzerine çıkıyor. İngiltere'deki üst yöneticilerin yaklaşık beşte biri 2010 yılında çalışan sayısının yüzde 8'den fazla artmasını beklediğini söyledi.
52 ülkeden 1.198 üst yöneticinin katıldığı araştırma sonuçlarına göre, tüm dünyadaki üst yöneticilerin yüzde 81'i önümüzdeki 12 ay için beklentileri konusunda iyimser olduklarını söylerken, yalnızca yüzde 18'i karamsar olduklarını belirtti.
İyimser olduğunu söyleyen üst yöneticilerin oranı yüzde 64
Üst yöneticilerin geleceğe ilişkin güvenlerinin en düşük seviyede gerçekleştiği geçen yılki araştırmada iyimser olduğunu söyleyen üst yöneticilerin oranı yüzde 64, kötümser olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 35 olmuştu.
Kısa vadeli beklentileri konusunda oldukça iyimser olan ve önümüzdeki bir yıl içerisinde gelir artışı konusunda umutlu olan üst yöneticilerin oranı da geçen yıla göre 10 puan artarak yüzde 31'e yükseldi.
Küresel krizin etkisinin uzaması ve ülkeleri farklı düzeylerde etkilemesi nedeniyle gelişmekte olan ekonomilerle gelişmekte olan ülkelerdeki üst yöneticilerin iyimserlik düzeylerindeki fark araştırmada göze çarpan noktalardan biri. Örneğin Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'da, üst yöneticilerin yaklaşık yüzde 80'i gelecek seneki büyüme konusunda iyimser olduklarını söylerken, bu oran Latin Amerika ve Çin/Hong Kong'da yüzde 91 ve Hindistan'da yüzde 97 düzeyinde.
Gelecek konusunda, üst yöneticilerin yüzde 60'ı ancak 2010'un ikinci yarısında ya da daha sonra kendi ulusal ekonomilerinde iyileşme beklediklerini belirtirken, yüzde 13'ü iyileşmenin başladığını, yüzde 21'i ise bu yılın ilk yarısında belirginleşeceğini belirtti.
Tekrar büyümenin en hızlı başladığı Çin'de üst yöneticilerin yüzde 67'si toparlanmanın 2009'da başladığını belirtti. Bununla birlikte, ABD'deki üst yöneticilerin yaklaşık üçte ikisi ve Batı Avrupa'dakilerin yüzde 70'i toparlanmanın 2010'un ikinci yarısına dek başlamayacağı görüşünde.
Üst yöneticilerin endişe ettikleri konular
Genel olarak üst yöneticilerin endişe ettikleri konularda üst yöneticilerin yüzde 65'i uzun süren küresel krizi gösterirken bunu yüzde 60 ile aşırı düzenleme takip ediyor. Şirketlerin büyümesine yönelik tehditler arasında üst yöneticilerin yüzde 27'si "en fazla endişeli" oldukları konuyu aşırı mevzuat olarak dile getirdi.
Bunların yanı sıra sermaye piyasalarındaki istikrarsızlık ve döviz kuru dalgalanmaları şirketlerin önündeki tehditler olarak sıralandı. Terörizm ve altyapıya ilişkin endişeler, üst yöneticilerin üçte birinden daha azı tarafından büyümeye yönelik tehdit olarak değerlendirildi.
Düzenleyici kuruluşlarla aşk-nefret ilişkisi, aşırı mevzuat tehdidi konusunda görüşlerini açıkça dile getiren CEO'ların üçte ikisinden fazlası, hükümetlerin genel düzenleme yükünü hafiflettiği yönündeki düşünceye katılmıyor.
Üst yöneticilerin önemli bir kısmı en kötü zamanlarda dahi şirketlerin devletleştirilmesine karşı olduklarını söylerken, üst yöneticilerin neredeyse yarısı ise kriz sürecinde bazı şirketlerin devletleştirilmesinin sektörü istikrara kavuşturabileceğini dile getirdi. Kriz zamanlarında devletleştirmeye karşı en olumlu yaklaşan üst yöneticilerin başında kriz süresince en fazla devlet desteği alan otomotiv ve bankacılık sektörü üst yöneticileri geliyor.
Bankacılık ve sermaye piyasalarında güven azaldı
Üst yöneticiler, hükümetlerin "ekonomik kriz" gibi sisteme ilişkin riskleri ele alma çabaları konusunda da iyimserler. Üst yöneticilerin yüzde 65'i düzenleyici kuruluşlarla işbirliğinin sisteme ilişkin risklerin azaltılmasında yararlı olacağını düşünüyor.
Krizin etkileriyle mücadele krizde ayakta kalabilmek için, başını ABD, Batı Avrupa ve İngiltere'dekilerin çektiği CEO'ların yaklaşık yüzde 90'ı şirketlerinin son oniki ay içinde maliyet azaltıcı önlemler aldığını belirtti. Ayrıca tüm üst yöneticilerin yüzde 80'i, önümüzdeki üç yıl boyunca da maliyetleri kısmaya çalışacaklarını ifade etti.
Kamu güveni ve tüketici davranışı üst yöneticilerin dörtte birinden fazlası, bulundukları sektörlerin itibarının kriz nedeniyle zarar gördüğüne inanıyor. Bankacılık ve sermaye piyasaları sektöründeki üst yöneticilerin yüzde 61'i ise, sektörlerine olan güvende düşüş olduğunu söyledi.
Üst yöneticilerin yaklaşık yarısı krizin tüketici davranışlarında kalıcı bir değişikliğe yol açtığı endişesini taşıyor. Üst yöneticilerin yüzde 64'ü tüketicilerin şirketlerin sosyal itibarına daha fazla önem vereceğini ve yüzde 63'ü tüketicilerin daha az harcayıp daha fazla tasarruf edeceğini belirtti. Üst yöneticilerin yüzde 60'ı da şirketlerinin ürün geliştirme çalışmalarında tüketicilerin daha etkin rolü olacağını söyledi.
Krizin bir sonucu olarak üst yöneticiler için risk yönetiminin önemi arttı. Üst yöneticilerin yüzde 41'i şirketlerinin risk yönetimi yaklaşımlarını köklü biçimde değiştireceğini, yüzde 43'ü ise süreçlerinde bazı değişikliklere gideceğini söylüyor.
Üst yöneticilerin yüzde 60'ı, şirketlerinin iklim değişikliği konusundaki inisiyatiflerin etkilerine yönelik hazırlık yaptığını ve bu çabaların şirketin itibarını artıracağına inandıklarını belirtti. Araştırmaya göre küresel kriz şirketlerin çevreye yönelik çalışmalarını etkilemedi. Üst yöneticilerin yüzde 61'i küresel krizin şirketlerinin çevre stratejileri üzerinde hiçbir etkisi olmadığını söylerken, üst yöneticilerin yüzde 17'si kriz sürecinde çevre çalışmaları konusundaki harcamalarını artırdıklarını dile getirdi.