Ekonomik ayrımcılığa karşı Ombdusman'a başvurulabilecek

Kamu Denetçiliği Kurumu'nun iktisadi konularda da hakemlik yapacağına dikkat çeken Ömeroğlu, bireylerin mevcut teşvik sistemi, bankalardan kredi talebi, gibi konularda olumsuz etkilenmesi halinde Ombdusman'a başvurabileceğini açıkladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Hüseyin GÖKÇE
 
ANKARA - Dünyada 140'ın üzerinde ülkede bulunan, bir anlamda vatandaş ile kamu arasında köprü  görevi üstlenecek olan Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ve ombudsmanlık sistemi 29 Mart tarihinden itibaren Türkiye'de de resmen başladı. Türkiye'nin ilk ombudsmanı (kamu denetçisi) unvanını taşıyan KDK Başkanı Nihat Ömeroğlu, kurum olarak mahkemelerin iş yükünü azaltacaklarını söyledi. Kişinin doğrudan etkilenmesi halinde teşvik sistemini de başvuru konusu yapabileceğini belirten Ömeroğlu, tamamen özerk olan kurumun, kanunlarda değişiklik isteme yetkisi bile olduğunu bildirdi.
Ankara Sohbetleri'nin konuğu olan Nihat Ömeroğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit B.Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.
 
Biraz sistemi ve kurumunuzu anlatabilir misiniz?
 
6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu ile idarenin her türlü işlem ve eylemleriyle tutum ve davranışları, bizim inceleme araştırma yetkimiz içine dahil edildi. Tabi yasa bunu düzenlerken, aynı zamanda kamu hizmeti gören, özel hukuk tüzel kişilerin de yaptığı hizmetlerden, işlem ve eylemlerden dolayı şikayete konu olabileceğini ifade ediyor. Dolayısıyla kamu hizmeti gören özel hukuk tüzel kişileri kimler? Bunların gördükleri kamu hizmeti nedir, bu kamu hizmeti kriterlerini neye göre yapmamız gerekir? Bu hem AB hukukunda, hem de Türk hukukunda uzun süredir tartışma konusu. Net çizgilerle ayrılmıyor.
 
Hangi görevleri kapsama dahil ediyorsunuz?
 
Bunları henüz hukuk mantığı çerçevesinde tartışıyoruz. Örneğin BOTAŞ'ın veya TEAİŞ'ın verdiği hizmet kamu olarak değerlendirilir mi?
Özel sağlık kuruluşları, özel eğitim kurumları bu kapsamda yer alır mı? Gibi konular üzerinde kafa yoruyoruz. Bizim kanunumuzun 3'üncü maddesinde idare diye bir tanım getirilmiş. Bunun kapsamı çok geniş, merkezi yönetim kapsamında kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumları, mahalli idareler, bunların bağlı idareleri. Daha sonra döner sermayeli kuruluşlar, sermayesinin yüzde 50'sinden fazlası kamuya ait kuruluşlar, bunlara bağlı ortaklıklar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları var. Ayrıca kamu hizmeti gören özel hukuk tüzel kişileri var. Yine tartışma konusu olan sadece kamu hizmeti mi bizim alanımızda? Yoksa kamu otoritesini kullanarak verilen hizmetler de dahil mi? Örneğin bir dönem sadece kamu kurumlarının verdiği hizmetler ‘kamu hizmeti' olarak tanımlanmış. Daha sonra buna yönelik görüşler değişmiş, kamu adına hizmet yapan başka kurumların hizmetleri de değerlendirmeye alınmış.
 
Bunu daha somutlaştırabilir miyiz?
 
Örneğin sokakta dolaşan köpeklerin itlafı aslına bakarsanız bir kamu hizmeti. Fransa'da bu 1800-1900'lü yıllarda farklı yorumlanmış, bugün farklı yorumlanıyor. Eğer itlaf işlemini ihaleyle bir özel sektöre yaptırırsanız, bu kişi de üçüncü kişilere zarar verirse muhatap kim olacak? Bu tartışmalar, kamu hizmeti kavramının dört dörtlük bir tanımının olmamasından kaynaklanıyor. Yani sizin önünüze gelecek olayın niteliğine göre belki çözebileceksiniz. Sağlık bir kamu hizmeti, anayasada var. Sağlık hizmeti verirken kamu otoritesini kullanıyor mu? Dershaneler-özel okullar kamu hizmeti görüyor, çünkü kamu otoritesini kullanarak sınav yapıyor, diploma veriyor. Bu devletin yaptığı bir kamu hizmeti. Türkiye'de çok çeşitli sektör, geçmişte devletin yaptığı hizmeti veriyor ki bunlardan bir tanesi de özel güvenlik. Kamu kurumları bile artık özel güvenlik tarafından korunmaya başlandı.
 
Siz kendinizi hangi tarafa yakın hissediyorsunuz?
 
1900'lerin idare hukuku tanımı ile 2013 idare hukuku tanımı farklı. Bizim tüm işimiz zaten idare ile. Çünkü bu kurumun temel esprisi bireylerimizin zarara uğradıklarını iddia ettikleri
haklarının savunucusu olmak. Kurum olarak  biz nötr, ortada olmamız gerekir. Sonuç olarak bir tarafta devlet var, bir tarafta birey var. Görevimiz arabuluculuk? Eğer bireyin hakkı yenmişse o savunulur. Genelde yılların verdiği Türk idare sistemindeki merkezi yapılaşma, bürokratik işlemler, şeffaf olmama, kamu otoritelerinin hesap vermemesi, demokratik yönetime katılamama durumu sözkonusu olmuş. Bu nedenle Türkiye'de bir devrim niteliğinde, sessiz bir devrim yapıldı.
 
Peki dünyada nasıl işliyor bu sistem, çok yaygın mı?
 
[PAGE]
 
Peki dünyada nasıl işliyor bu sistem, çok yaygın mı?
 
Dünyanın 140'ı aşkın ülkesinde bir çoğunda da sağlıkla uygulanan sistem. Bir çok yerde saygın bir konu. Diğerlerini çok net bilmiyorum ama İspanya ve Yunanistan ombudsmanlık kurumunun verdiği kararlara yüzde 70'in üzerinde uyuluyor. Bu daha kaliteli bir kamu yönetimi demek.
Mahkemelerin işinin azalması demek, bireyin memnuniyeti demek. Bu kurumun odağında insan var, birey var. Aynı zamanda sevgiye dayalı bir kurum olmak durumunda. Bu bakımdan bireylerimizin çekinmeden gelmesi gerekir.
 
Bağımsızlığınızın kriteri ne olacak? 
 
Bizim bir özelliğimiz, tamamen bağımsız olmamız. Bize hiçbir kurum, kuruluş, şahıs, makam,
telkin, tavsiye, talimat veremez. Aynen anayasamızda yargı mensupları için getirilen hükümlere tabiyiz. Biz TBMM'ye bağlıyız, ancak Meclis'ten de tarafsız ve bağımsızız.
 
Baktığınız alanlar aşağı yukarı belli, hangi konularda size başvuru yapılamıyor?
 
Bizim kanunla belirlenmiş 4 tane yasak alanımız var. Bunun dışında her türlü idarenin eylem ve işlemlerine bakabiliri. Birincisi Cumhurbaşkanı'nın tek başına yaptığı, işlemlerde ve resen imzaladığı, kararlar ve emirler. İkincisi yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin faaliyetler. Millet iradesini orada tecelli ettiriyor. Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar sınırlanmış. Dördüncüsü de TSK'nın sırf askeri nitelikteki faaliyetleri. Bizim yasamız ilk çıktığında dönemin Cumhurbaşkanı tarafından iptal edilmişti. İptal edilen yasada, TSK ve yargı tamamen dışarıda tutulmuştu.
 
Kamu Denetçiliği Kurumu bir nevi mahkeme gibi mi işlev görecek?
 
[PAGE]
 
Kamu Denetçiliği Kurumu bir nevi mahkeme gibi mi işlev görecek?
 
Biz mahkeme değiliz, ama hedefimiz mahkemelerin işini azaltmak. Zaten bizim usulen bakamadığımız konulardan birisi, yargıya intikal etmiş, bir dava varsa o bizim dışımızda. Veya o sorunu daha önce yargı çözümlemişse yine bizim dışımızda. Çünkü devlet denen bir otorite var, bir kamu otoritesi var. Yargının belirtmiş olduğu şeye biz müdahale edemeyiz, Anayasal suç olur. Eğer bir konu yargıya intikal ettiği halde vatandaş şikayet etmişse inceleyemiyoruz. Veya bize başvurdu, fakat daha önce yargı çözmüşse ona da bakamıyoruz.
 
Vatandaş başvuruda bulundu, eğer olay çözülmezse vatandaş ne yapacak?
 
Bizim verdiğimiz kararlara idare 30 gün içinde uyar. Bir keyfilik yok. Sizin kararınıza şu nedenlerle uyamıyorum diyecek ve biz de bu kararı vatandaşa ileteceğiz. Vatandaş daha önce işleyen dava süreci varsa, bize başvurusuyla birlikte durduruluyor. İsterse ilgili mahkemede tekrar dava açabilir, hakkı yok olmaz. Bu kurumun kuruluş amaçlarından bir tanesi de hepimizin bildiği gibi kamuoyunda haklı veya haksız, yargının çok ağır işleyişinden, davaların uzun sürdüğünden, masraflı olduğundan, grift-karışık olduğundan yakınılır. Bunda gerçeklik payı olduğu gibi olmayanlar da var. Bize gelen başvurular en geç 6 ay içinde sonuçlandırılıyor.
 
Kamunun izlediği politikalara yönelik başvuru hakkı var mı?
 
Başvuru için mutlaka menfaat şartı var. İdarenin yaptığı eylem ve işlemler, bizim kişilerimizin veya tüzel kişiliklerin, bireyler veya kuruluşların muhatap oldukları bir idare eylem ve işlemi olması gerekir. 
 
Herhangi bir kuruluş veya kişi yüksek faizden zarar görüyorsa başvurabilir mi? Veya teşvik sisteminden rahatsız olan size gelebilir mi?
 
[PAGE]
 
Herhangi bir kuruluş veya kişi yüksek faizden zarar görüyorsa başvurabilir mi? Veya teşvik sisteminden rahatsız olan size gelebilir mi?
 
Teşvik ister, bankalardan kredi talep eder, krediden zarar gördüğünü iddia ederse o zaman
spesifik olarak kendisiyle ilgili başvuru gelebilir. Bu karardan hareketle bu sistemin, kanunun, tebliğin, yanlış olduğunu, revize edilmesi gerektiğini, veya toptan kaldırılması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Yasada, yönetmelikte değişiklik de istenebilir. Ancak bunun için kişinin menfaatinin ihlal edilmesi gerekiyor. Yasada diyor ki idari başvuru yollarının tüketilmesi gerekir. Oysa yargıya gitmesi için böyle bir koşul yok. Fakat bize gelebilmesi için idari başvuru yollarının tüketilmesi gerekir. Örneğin tapu dairesine gittiniz, tapu devir işlemini yapmayı reddeder ve mağdur olursanız, ya kararı düzelt diyorsun veya amirine gidiyorsun. Önce hiyerarşik olarak bir üst makama gidilecek, belki amir düzeltecek durumu. Yani memurun yapmadığını, amir yaptırabilir ki o zaman bize de gelmeye gerek kalmaz. 
 
Yaptırımın yokluğu işlevselliği etkiler mi?
 
Geçmişte vatandaşa "Bildiğin yere şikayet et" şeklinde yaklaşanlar çok olmuş. Vatandaş bu işten çok sıkılmış, yok artık böyle bir şey. Kötü muamelede bulunulması da bizim konumuz. İdari başvuruya gitmeye gerek yok. Şahit, belge, foto varsa bunu da dikkate alıyoruz. Kötü davranışları deşifre edilmesi, afişe edilmesi çok etkili olur. Bir kurumun başındaki üst düzey bir yetkili, basın iki gün yazsın, hükümet ve kendisi rahatsız olur. Kamuoyu da rahatsız olur. Kamuoyu baskısı oluşur. Türkiye'de demokratik kültür tam anlamıyla yerleşir.
 
Özgür basının katkısına güveniyoruz
 
Daha 10 gün oldu faaliyete geçeli. Yıl sonu itibarıyla TBMM'ne biz yasa gereği yıllık
raporumuzu sunacağız. Bu karma komisyonda incelenip, özetlenip TBMM'de okunacak. Sonra da Resmi Gazete'de yayımlanacak. Burada istatistiki bilgiler de yer alacak. mesela bizim verdiğimiz kararlar, öneriler, tavsiyeler, idare tarafından ne kadar büyük oranda uyulmuş ise o oranda yargıya gitme azaldı diyebiliriz. Şu an elimizde öyle veriler yok. Resmi faaliyete başladığımızdan itibaren ilk 10 gün içinde gelen başvuru sayısı 500'ü geçti. Bu kurumun en büyük etkinliği yazacağı raporlar ve kamuoyu açıklamaları. Kamuoyu açıklamalarında özgür ve bağımsız basınımızın büyük katkısına güveniyoruz. Yoksa istediğimiz kadar şey yapalım, bizim raporlarımız raflarda kalır. Kurumsal anlamda elektronik başvuruyu da kabul ediyoruz.
 
Gizliliği ihlal edemeyiz
 
Hiçbir kuruş para ödemeden, masraf yapmadan başvuru olacak. İster posta yoluyla veya 81 ilin valiliğine veya kaymakamlıklara başvurulabilecek. Olur ya kaymakam veya valiyi şikayet edecekse, yine zarfı kapatıp ilgili valilik veya kaymakamlığa üst dilekçe ile verecek. Gizlilik hiçbir zaman ihlal edilmeyecek. Hem kişisel veriler konusunda çok hassasız. Hem de gizlilik konusunda. Gizliliği ihlal edersek suç işlemiş oluruz.
 
En büyük yaptırım kamuoyunda teşhir
 
[PAGE]
 
En büyük yaptırım kamuoyunda teşhir
 
Yaptırım gücü hiçbir ülke ombudsmanında yok. Bunun yaptırım gücü TBMM'nin sizin raporunuzun arkasında durması. İster yönetici olsun, ister kurum kuruluşlar olsun, yaptıkları yasaya aykırılık, hatta uluslararası metinlere, kanunlara aykırılığın kamuoyunda deşifre edilmesi. En büyük yaptırım bu zaten. Buna idare uydukça, sağlandıkça iktidarda hangi parti olursa olsun, aynı zamanda kötü yönetimin giderildiği için oy oranını arttıracaktır. Hepimiz bürokrasiden, kırtasiyeden şikayet etmiyor muyuz? Bunları giderdiğinizde halkın memnuniyeti çok daha fazla olacak. Amaç, yöneticilerimizin, kurumlarındaki insanların yaptıkları bütün işlemleri daha dikkatli, hukuka ve kanuna uygun yapmalarını sağlamak. Zaten bunu yaptıktan sonra niye vatandaş mahkemeye gitsin veya bize gelsin?
 
İnsan haklarında menfaat şartı aranmaz
 
Dünya standartlarında olduğunu iddia ettiğimiz bir yönetmeliğimiz var. 28 Mart'ta Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayınlandı. İnsan hakları, temel özgürlükler, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili biz menfaat şartını aramıyoruz. Herkes şikayet edebilir. Kadın şiddeti, çocuk istismarı gibi konular. Aslında devlet birey için vardır. Biz bir süre hep devleti öne çıkardık. Şimdi gerek Türkiye'de gerekse AB'de temel olarak insan ele alınıyor. Sevgiye dayalı bir yönetim anlayışı sürdürülüyor
 
ÖMEROĞLU'nun dikkat çektikleri
 
Ferit B.PARLAK
 
Kamu kurumlarında işlemlerin geciktirilmesi, bekleme süresinin uzaması her vatandaşın şikayet ettiği ama çözümsüz kalan basit konular arasında yer alıyor. O basit evrak işlerinin dahi zamanında bitirilmesi için "bir tanıdığa!" ihtiyaç duyuluyor. E-devlet uygulaması dahi vatandaşın zamanını çalan uygulamaları, keyfiyeti engelleyemiyor. Mart ayı ortasında kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu'na vatandaştan şikayet yağması ise sıkıntının büyüklüğünü gösteriyor. Kurum Başkanı Nihat Ömeroğlu'nun, "Teşvik sistemi veya bankaların faizinden olumsuz etkilenenler de bize başvurabilir", "Teşvik sisteminin değiştirilmesini isteme yetkimiz var", "Mahkemelerin iş yükünü azaltacağız", "Yasama faaliyetleri dışında bağlı olduğumuz TBMM için gelen şikayetleri de inceleyeceğiz", "Kamu tarafından hakkı yenenlerin hakkını savunacağız" şeklindeki düşünceleri ise Kurum'un sadece basit sıkıntılara değil, önemli sorunlara da el atacağını gösteriyor.