”Elini ve dilini İnönü'nün bıyıklarından çek”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "İnönü'yü bırak gel benimle hesaplaş" diye seslendi
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Sayın Başbakan, elini ve dilini İnönü'nün bıyıklarından çek. Eğer İnönü ile görmek istediğin bir hesabın varsa, İnönü vefat edeli 40 yıl oluyor, İnönü'yü bırak gel benimle hesaplaş" diye seslendi.
Baykal, partisinin grup toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye ilişkin sözlerine yanıt verdi.
Erdoğan'ın, İnönü'yü Hitler'e benzeten konuşmasının, bütün Türkiye'de büyük bir infial yarattığını belirten Baykal, bu infialin, hiçbir siyasi ayırım gözetmeden, milletin her kesiminin ortak infiali olarak ortaya çıktığını söyledi.
Baykal, "Bu devletin iki kurucusundan birisi olan, milli mücadele kahramanı, modern Türkiye'nin oluşup, gelişmesine en büyük katkı yapan, değerli bir devlet adamı, eski cumhurbaşkanının, ölümünün üzerinden neredeyse 40 yıl geçmiş olan bir tarihi şahsiyetin, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı tarafından Hitler'e benzetildiğini duymak, tam bir şok olmuştur" diye konuştu.
Milletin, hiçbir siyasi ayrım gözetmeden, Başbakan'a yakıştıramadığı, ağzından duyduğunda çok büyük tepki içine girdiği bu değerlendirmenin ortaya çıkmasının altında iki neden bulunduğunu vurgulayan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biri, Başbakan'ın sözlerini, milletimiz İsmet İnönü'ye yakıştıramamıştır. Milletimiz, İnönü'ye Hitler denilmesini milletimiz anlamamış, anlayamamış, hak vermemiş, makul, kabul edilebilir bir dayanağını görmemiştir. İnönü'ye bu ithamı yakıştırmamıştır. Bu infialin altında yatan ikinci neden, bu ithamı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakıştıramamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın, devletin bir büyük kahramanı, kurucusuna, milli kahramanına yönelik böyle bir değerlendirmeyi yapmış olduğunu görmek milletimizi rencide etmiştir.
Bunun altında ne yatıyor, bunu söyleyen niye söylüyor, bu lafın iler tutar tarafı var mı? Önce Başbakan'a sormak istiyorum; eğer İnönü Hitler idiyse, Atatürk nedir? Hindenburg mudur, nedir? Hitler'in Cumhurbaşkanı mıdır? Eğer İnönü Hitler ise Türk milleti nedir? Şaşkın, İnönü'ye hakaret ettiğini zannediyor, Türk milletine hakaret ediyor. Başbakan'a söylemek istiyorum; Sayın Başbakan, elini ve dilini İnönü'nün bıyıklarından çek. Eğer İnönü ile görmek istediğin bir hesabın varsa, İnönü vefat edeli 40 yıl oluyor, İnönü'yü bırak gel benimle hesaplaş."
"İki maddede düşerse teklifin tümüne evet oyu veririz"
Anayasa değişiklik teklifinin siyasi partiler hakkında kapatma davası açılmasını Meclis'in iznine bağlayan 8. maddesinin metinden düştüğünü anımsatan Baykal, bu yönde oy kullanan milletvekillerinin "ülkenin başına gelebilecek felaketleri hesaplayarak oy kullandıklarını söyledi.
Baykal, şunları kaydetti:
"Burada önemli olan cesaretle, güvenle adım atılmasıdır. Bunu gerçekleştirenleri yürekten kutluyorum. TBMM tarihi içerisindeki şerefli yerlerini almışlardır. Çok önemli bir iş yapmışlardır. Ülkeyi bunalıma sürükleyecek istikametten almak için üzerlerine düşen görevi onurla yapmışlardır. Küçük hesaplar ve günlük parti değerlendirmelerini bir kenara bırakarak Türkiye'nin önüne açmışlardır.
Önümüzde iki madde daha var. Bu doğrultudaki gelişmenin önümüzdeki iki önemli madde konusunda da sergilenmesi milletin bekleyişidir. Hepimizin dilediğidir. Bu burada kalmamalıdır. Bunun gereği tam yapılabilmelidir ve bu tam yapıldığı anda bilinmelidir ki Türkiye başka bir Türkiye olacaktır. Türkiye, dayatmaların işlemediği, milletvekillerinin bağımsız iradeleriyle ülkenin önünü açmaya başarabildikleri bir ülke olacaktır. TBMM, daha da şerefli, onurlu bir gelişmeyi gerçekleştirecektir. Bunu bekliyoruz. Bunun gerçekleştirmesini gerektiren her türlü sebep var."
Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yeniden yapılandıran maddelere yönelik eleştirilerini yineleyen Baykal, şöyle konuştu:
"Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddeler de umut ediyorum, diliyorum, parlamentonun vatanseverliğinden bekliyorum, inşallah gerekli sayısının altında kalır. Eğer böyle bir durum olursa CHP olarak biz Türkiye'yi bir ciddi sıkıntıdan kurtarmak için üzerimize düşen görevi yapacağız. O görev şudur: Eğer biz katılmazsak diğer maddeler 367'in altında kalacak ve zorunlu olarak referanduma gidecek. Referandum ne? Belki 100 trilyonun üzerinde harcama, gereksiz yere 70 milyonunun ayağa kaldırılması. Parlamentoda bir ihtilaf olmayan, hepimizin katkı vererek çıkaracağımız bir anayasa değişikliğini gereksiz yere bu kadar masrafı göze alıp millete taşımak. Türkiye işsizlikten kırılıyor. 100 trilyonunun bu kadar anlamsız bir amaç için harcanmasına hiçbirimizin gönlü razı olmaz.
O nedenle açıkça ifade ediyorum, eğer TBMM'de o iki madde de düşerse kalan maddelerin referanduma gitmeden TBMM'de gerekli oya ulaşması için elimizden gelen gayreti sergileyeceğiz ve oy vermediğimiz, katılmadığımız o anayasa değişikliğine son turda 'evet' oyu vereceğiz. Bu bizim ta başından beri götürdüğümüz iyi niyetli, yapıcı, doğru politikanın son aşamasıdır."
Baykal, 30 maddenin de aynı paketin içine katılmamasını, bir kısmına destek vermek istediklerini başından beri söylediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Görüyorum ki Meclis'te bir sağduyu şahlanması ortaya çıkmıştır. Meclis bu doğrultuda çok önemli bir adım atmıştır. Umarım bunun gerisi gelir. Eğer gerisi gelecek olursa, o 2 madde de düşerse, CHP olarak Türkiye'yi gereksiz bir referanduma sürüklenmekten alıkoymak için gideceğiz ve geride kalan anayasa değişikliklerinin onaylanması için her türlü desteğimizi vereceğiz. Umarım bu bir tarihi fırsat olarak değerlendirilir ve bu doğrultuda büyük bir görev yapmış olan değerli arkadaşlarımın bu doğrultudaki çabalarına bir destek olur, katkı olur. Onların sergiledikleri iyi niyete biz de aynı şekilde bir iyi niyetle bir destek vererek, TBMM içinde uyum, kardeşlik, barış, demokrasi ve hukuk zaferini hep beraber gerçekleştiririz."