Erdoğan BM'ye seslendi: Yarın çok geç olabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda üye ülkelerin liderlerine seslenerek, FETÖ ile mücadeleye çağırdı. Erdoğan, "Bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı, ilk kez uluslararası bir platformda FETÖ'nün darbe girişimini anlattı. Erdoğan'ın konuşması yaklaşık yarım saat sürdü.

Üye ülkelerin liderlerini FETÖ'ye karşı önlem almaya çağıran Erdoğan, "Örgütün (FETÖ) temel stratejisi eğitim, diyalog, hoşgörü, sivil toplum kuruluşu kisvesi altında devlet kurumlarına sızmak, toplumu etkilemek, ekonomik kaynaklara hakim olmaktır. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için, ülkelerinin geleceği için Fetullahçı Terör Örgütü'ne karşı gerekli önlemleri süratle almaları çağrısında bulunuyorum. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir" şeklinde konuştu. ,

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında , FETÖ'nün yurt dışındaki kurumlarının isminde yer alan 'Türk, Türkiye' ifadelerinin Türkiye'yle bir ilgisi olmadığını belirtti.

'Dünya demokrasisine yapıldı'

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Unutulmasın ki Türkiye'deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye'nin değil varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir. Diğer bir deyişle bugün bu genel kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye'nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir."

'Acı olan, sorunların kolayca çözülebilecek olması'

"Yemen'den Ukrayna'ya pek çok sorun bizleri bekliyor. Diğer yandan dünyanın pek çok ülkesinde insanlar açlık, salgın hastalıklar, sefalet ve cehaletle boğuşuyor." diyen Erdoğan, "Bu insanlık onuru ve vicdanını yaralayan utanç verici bir tablodur. Daha da acısı bu krizlerin ve sorunların çoğunun aslında kolaycı çözülebilecek mahiyette olmasıdır" dedi ve ekledi:

"Gelecek nesillerin huzuru, refahı ve güvenliği büyük ölçüde bugünden atacağımız adımlara, alacağımız tedbirlere bağlıdır."

'Kafkasya'da çatışma tehlikesi var'

Suriye'de, Irak'taki terör sorununa değinen Cumhurbaşkanı, "Ölüm ve zulümden kaçan mülteciler Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamelelerle karşı karşıya kalıyor. DAEŞ, El Nusra ve PYD/YPG gibi terör örgütleri bölgedeki eylemlerini sürdürüyor. Kafkasya'daki ihtilafların sıcak çatışmaya dönüşme riski mevcut" yorumunu yaptı.

'AB sözünü tutmadı'

Türkiye'nin mülteciler için şu ana kadar 25 milyar dolar harcadığını ifade eden Erdoğan, "Peki dünyadan bize ne geldi? Şu anda çatısı altında bulunduğumuz BM'den bize gelen destek 525 milyon dolardır. Başka? Başka herhangi bir şey yok. Peki AB'den gelen bir şey var mı? Ne yazık ki AB de verdiği sözleri tutamamıştır. UNICEF'e sadece gönderdikleri 178 milyon dolardır, o kadar. Fakat Türkiye'ye gelen herhangi bir yardım bu konuda söz konusu değildir. Biz meselenin başından beri bu olayın tüm insanlığın ortak meselesi olduğu inancıyla bölgesel ve küresel aktörlerle iletişim ve iş birliği içinde hareket etmeye özen gösterdik. Komşumuz ve akrabamız Suriyelilerin yaşadığı bu kıyamete sessiz kalamazdık, kalmadık" şeklinde konuştu.

'AB, suni mazeretler çıkarıyor'

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan mutabakatı çerçevesindeki taahhütlerini başarıyla yerine getirdiğini söyleyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Avrupa Birliği ile, mülteci krizine karşı işbirliği içinde hareket ediyoruz. Ege Denizi'ndeki ölümlerin önünü almak amacıyla, 2015 Ekim ayında günlük 7 bin olan düzensiz göç rakamının, son aylarda 50'ye kadar düşmesini sağladık. Ne var ki, 18 Mart 2016'da varılan mutabakatta Avrupa Birliği tarafından verilen sözlerin adeta unutulduğunu, karşımıza sürekli suni mazeretlerin çıkarıldığını görmenin üzüntüsü içindeyiz."

'Dünya 5'ten büyüktür'

Erdoğan konuşmasının sonunda BM'nin işleyişini eleştirerek şu ifadeleri kullandı:

"Güvenlik Konseyi'ni, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı sağlamalıyız. Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekir. Özellikle barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban Ki-mun önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz. Bununla birlikte uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan BM Güvenlik Konseyi reforme edilmekçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. İşte bu sebeple, 'Dünya 5'ten büyüktür" gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz, hatırlatıyorum."

Fırat Kalkanı Harekatı

Fırat Kalkanı Harekatı'na da değinen Erdoğan, "Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekatı, umutsuzluğun hakim olduğu bir bölgede, istikrarın, huzurun ve dengenin yeniden tesisi bakımından kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DEAŞ'la mücadele etmek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkça ortaya çıktı. Operasyon Suriye'deki ılımlı muhalif unsurların öz güvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu. Hatta bu gelişme Musul'u DEAŞ teröründen kurtarmak isteyen Irak'taki yerel güçleri de cesaretlendirdi." değerlendirmesinde bulundu.

"Uçuşa yasak bölge konusunda birlikte çalışmalıyız"

Türkiye'nin uzun süredir Suriye sınırları boyunca güvenli bir bölge oluşturma çağrısında bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim 911 kilometre sınırımız var. En uzun sınıra biz sahibiz ve bu sınırlarda Türkiye bir tehdit altındadır. Ve biz sabrettik, sabrettik, sabrettik. Ancak 24 Ağustos'ta Gaziantep'te bir düğün merasiminde, 14 yaşındaki bir çocuğu canlı bomba yapmak suretiyle o kalabalığın içerisine göndererek patlattılar ve orada 56 kişi öldü, 100'e yakın insan yaralandı. O ana kadar duran Türkiye, artık daha duramazdı ve ılımlı muhaliflerle birlikte bizler bu olaya müdahale ettik. Önce Cerablus, Cerablus'tan DEAŞ'ı derdest ettik. Ardından Rai, Rai'de de aynı şekilde DEAŞ'ı oradan da derdest ettik. Böylece Cerabluslu Cerablus'a, Raili Rai'ye yerleşmiş oldu.

Şimdi ise bölge tamamıyla Azez'den Fırat'a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı ve böylece burası bir barış koridoru haline gelmiş bulunuyor. Bugün bizim yaptığımız operasyonun amacı işte bu güvenli bölgeyi fiili olarak hayata geçirmektir. Terör örgütlerinden kurtardığımız Cerablus halkı güven ve huzur içinde evlerine dönmeye başladı. Bölgenin elektrik ve su altyapısını çalışır hale getirmek için hemen harekete geçtik. Kızılay, AFAD ve sivil toplum kuruluşlarımız, bölge halkının ihtiyaçlarını yerinde karşılıyor. Yine bu bölgede, ülke dışına gitmiş mültecilerin de kullanacağı tüm sosyal donatılara sahip yerleşim yerleri inşa etmeyi planlıyoruz. Bunun için güvenli alan haline getirdiğimiz yerlerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesine yönelik kararlı bir duruş göstermeli ve birlikte çalışmalıyız."