Erdoğan: Gerçek Cumhuriyetçiler geldi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
ANKARA - AK Parti'nin eylül ayı sonundaki 4. Olağan Büyük Kongresi'nin ardından 19. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı Kızılcahamam'da başladı.
 
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Bu hareketin temelinde milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihinden süzülüp gelen bir cihanşümul anlayış vardır. AK Parti, Selçuklu coğrafyasının, 4 kıtaya yayılan 600 yıllık Osmanlı Devleti'nin, 89 yıllık Cumhuriyetimizin birikimi üzerinde yükselmiş bir siyasi harekettir" dedi
 
Erdoğan, "Biz, 1920'de Büyük Millet Meclisi'ni yegane meşruiyet kaynağı olarak kabul ederek kurtuluş mücadelesini başlatan Gazi Mustafa Kemal'in, 1950'de 'yeter söz milletindir' diyerek demokrasi bayrağını açan Menderes'in, 1983'te milletin desteğiyle kalkınma hamlesi başlatan Özal'ın, 1996 yılında vesayet yönetimine karşı milletin tercihiyle iktidara gelmeyi başaran Erbakan'ın takip ettikleri yolu izleyerek bugünlere gelmiş bir siyasi partiyiz" şeklinde konuştu.
 
3 Kasım'da zihniyet devrimi gerçekleşti
Başbakan Erdoğan, "3 Kasım, bu aziz milletin siyasete, yönetime el koymasıdır. Kötü gidişe 'dur' demesiydi. 3 Kasım'da sadece bazı partiler iktidardan düşüp, yeni bir parti iktidara gelmedi. Esasında büyük bir zihniyet devrimi gerçekleşti. Milli iradeyi değil kendi grup çıkarlarını esas alarak, Türkiye'yi krizler ülkesi haline getiren bir anlayış devrildi, milletin iradesini yücelterek, güven ve istikrarı tesis eden bir anlayış yönetime geldi. Onlarca yıldır Türk siyasetinin üzerine karabasan gibi çöken darbeci, vesayetçi elitist zihniyet gitti, ileri demokrasiye, hak ve özgürlüklere inanan bir anlayış geldi. Millete efendilik taslayanlar gitti, millete hizmetkar olanlar geldi. Cumhuru hor gören, Cumhuriyet istismarcıları gitti, cumhuru kucaklayan, onu bağrına basan gerçek Cumhuriyetçiler geldi" dedi.
 
Taksim Medyanı'nda başlatılan yayalaştırma çalışmaları
Taksim Medyanı'nda başlatılan yayalaştırma çalışmasına "istemezük" diye yaklaşanların olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanımızın eşine, eşime ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın eşine çağrı yapıyorlarmış. 'Kadınlar bu konularda çok daha hassastır, lütfen bu işe müdahale edin' diye. Biz de tam aksine bu ülkede çocuğuyla kadınıyla herkesin çok daha huzurlu Taksim Meydanı'na çıkabilmesinin adımını atıyoruz. Be hey gafiller, biraz kendinize gelin. Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım, o Taksim'in çilesini bilirim, o Taksim'de nelerin olduğunu bilirim. Biz bunu düzeltmenin gayreti içindeyiz. Dünyada gelişmiş ülkeler büyük meydanlarıyla övünürler. İstanbul gibi bir şehrin bana söyleyebilir misiniz bir büyük meydanı var mı? Yok" dedi.
 
CHP'nin zihniyeti budur
Erdoğan, "Bunların, (CHP) o ilk Meclis diye bir Meclis derdi olamaz. O, farklı bir Meclis. Bunlar, sadece kendilerine ait olmayan, bütün milletin sahiplendiği bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasına tahammül edemiyorlar. Hatta bu tahammülsüzlük 1957 yılında Gaziantep'te belediye binasının önündeki Türk bayrağını indirip, yerine CHP bayrağı çekmeye kadar varmıştı. Bakın tablo bu kadar acı. CHP, demokrasi düşmanlığına, Cumhuriyet'i ve laikliği hep kalkan yapmıştır. CHP'nin zihniyeti budur" dedi.
 
Başbakan Erdoğan, "Türkiye'de milletin Cumhuriyet ile bir derdi, bir alıp veremediği yok. Cumhur, Cumhuriyet'ten memnun ama bunların cumhurla, halkla, milli iradeyle bir derdi var. Hazımsızlık millette değil milleti hor gören bu anlayışta. CHP bu ülkede sanki Cumhuriyet muhalifleri, rejim karşıtları varmış gibi korku pompalayarak demokrasi düşmanlığını gizlemenin çabası içinde olmuştur. Cumhuriyet adı altında kendini elit sayan bir avuç seçkinin kontrolünde vesayetçi bir sistemle milletin desteğine ihtiyaç duymadan ülkeyi yönetmek mümkün olabilir ama demokratik cumhuriyette ülkeyi yönetmek için gücünüzü mutlaka milletten almak durumundasınız" şeklinde konuştu.
 
 
Cumhuriyetin bekçiye ihtiyacı yok
Erdoğan, "Ne devletin ne Cumhuriyet'in bekçiye ihtiyacı yoktur ne de milletin mürebbiyeye, dadıya ihtiyacı yoktur. Bu aziz millet, kendi cumhuriyetini, kendi devletini koruyabilecek iradeye, güce evelallah sahiptir. Bu güç bu millette olmasaydı bugün biz burada olmazdık. Ülkemizde demokratik cumhuriyetin korunmaya değil yaşatılmaya, güçlenmeye, güçlendirilmeye ihtiyacı var" dedi.
 
Şantaja dönüştürmeyin
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili olarak, ''Siz bunu bize şantaja dönüştürmeyin. Çünkü biz, sizin söylemenizle bu tür eylemi yapmanızla terörist başını oradan çıkartıp evine göndermeyiz. Yok böyle bir şey. Bu ülkede on binlerce insanın ölümüne vesile olan bir terörist başına idam verilmiştir ama bu ülke, birilerinin bazı malum yerlerin baskılarıyla idamı dahi kaldırmıştır. İdamı kaldırmak suretiyle şu anda İmralı'da yatmaktadır. Şu anda birçok insanımız kamuoyu araştırmalarında idam yeniden gelsin diyor. Çünkü öldürülenin yakınlarının canı yanıyor. Diğeri işte gidiyor kebap partilerinde gününü gün ediyor'' şeklinde konuştu.
 
Biz yumuşak başlıyız ama ne koyun ne kuzu değiliz
Erdoğan, "Terörist başıyla açık net söylüyorum ailesi ve yakınları görüşmek istediği sürece görüşmeye devam edebilirler, herhangi bir engel yoktur ama avukatlar noktasında onu bir kenara koyun'' dedi.
 
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şu anda ölüm orucu tutan yok ama bugün halen bazı köşe yazarları, '2 tane ölüm orucu tutan var' diyor. Yok. Niye yalan söylüyorsun? Köşenden de bu yalanı yazıyorsun. Zaten sıkıntı işte medyadaki bu çift yüzlü davrananlarda. Bunlar dağla müşterek hareket ediyorlar. Sorulduğu zaman da 'şöyle köşe yazarı, böyle köşe yazarı...' 'Başbakan da çok gerilimden yana, çok sert...' Evet biz yumuşak başlıyız ama ne koyun ne kuzu değiliz''